HEMEN ARA: +905309118133

Sakarya Boşanma Avukatı

Sakarya boşanma avukatı,
Sakarya boşanma davaları,
Sakarya boşanma davası avukatı,
Sakarya boşanma hukuku avukatı,
Sakarya anlaşmalı boşanma avukatı,
Sakarya anlaşmalı boşanma davaları,
Sakarya çekişmeli boşanma avukatı,
Sakarya çekişmeli boşanma davaları,
Sakarya nafaka avukatı,
Sakarya nafaka davaları,
Sakarya velayet avukatı,
Sakarya velayet davaları,
Sakarya soybağı davası avukatı,
Sakarya soybağı davaları,
Sakarya babalık davası avukatı,
Sakarya babalık davaları,
Sakarya ziynet davası avukatı,
Sakarya ziynet davaları,
Sakarya aile hukuku avukatı,
Sakarya aile hukuku davaları,
Sakarya ceza hukuku davaları,
Sakarya ceza hukuku avukatı,
Sakarya ağır ceza davaları,
Sakarya ağır ceza avukatı,
Sakarya iş hukuku avukatı,
Sakarya iş hukuku davaları,
Sakarya iş davaları,
Sakarya iş avukatı,
Sakarya işçi davaları,
Sakarya işçi avukatı,
Sakarya işçi alacak davaları,
Sakarya işçi alacak davası avukatı,
Sakarya kıdem tazminat davaları,
Sakarya kıdem tazminat avukatı,
Sakarya ihbar tazminat davaları,
Sakarya ihbar tazminat avukatı,
Sakarya iş kazası dava avukatı,
Sakarya iş kazası davaları,
Sakarya iş tazminat davaları,
Sakarya iş tazminat avukatı,
Sakarya işe iade davaları,
Sakarya işe iade davası avukatı,
Sakarya iş mobbing avukatı,
Sakarya iş mobbing davaları,
Sakarya miras avukatı,
Sakarya miras davaları,
Sakarya gayrimenkul davaları,
Sakarya gayrimenkul avukatı,
Sakarya ticaret hukuku davaları,
Sakarya ticaret hukuku avukatı,
Sakarya şirketler hukuku davaları,
Sakarya şirketler hukuku avukatı,
Sakarya tüketici hukuku avukatı,
Sakarya tüketici hukuku davaları,
Sakarya kvkk davaları,
Sakarya kvkk avukatı,
Sakarya sigorta hukuku avukatı,
Sakarya sigorta davaları,
Sakarya trafik kazası avukatı,
Sakarya trafik kazası davaları,
Sakarya icra iflas hukuku avukatı,
Sakarya icra iflas davaları,
Sakarya icra avukatı,
Sakarya icra davaları,
Sakarya icra takibi avukatı
Sakarya icra takibi davaları,
Sakarya yabancılar hukuku avukatı,
Sakarya yabancılar hukuku davaları,
Sakarya deport davaları,
Sakarya deport avukatı,
Sakarya vergi hukuku davaları,
Sakarya vergi hukuku avukatı,
Sakarya bilişim hukuku davaları,
Sakarya bilişim hukuku avukatı,
Sakarya avukatlık danışmanlık,
Sakarya hukuk danışmanlık,
Sakarya avukatlık bürosu,
Sakarya hukuk bürosu,
Sakarya avukatlık hizmetleri,
Sakarya hukuk hizmetleri,
Sakarya avukatlık danışmanlık bürosu,
Sakarya hukuk danışmanlık bürosu,

Sakarya Adapazarı Ağır Ceza Avukatı

Hukuk sistemimiz bir çok alanlara ayrılarak incelenmektedir. Borçlar hukuku, bilişim hukuku, icra hukuku, idare hukuku bunlardan bir kaçıdır. Ceza hukuku ise sıklıkla karşılaşılan bir hukuk dalıdır. Türk Ceza Kanununda yer alan suçların niteliğine göre Sakarya
Sakarya’da Ceza Avukatları zaman zaman Ağır Ceza Avukatı olarak da anılmaktadırlar. Avukatlık kanunda ceza avukatlığı adı altında ayrıca bir meslek kolu tanımlanmamış olmasına rağmen sıklıkla kullanılan bir tabir haline gelmiştir. Ayrıca Sakarya Ağır Ceza Avukatı, gibi bölgesel bazda da nitelendirilmelerle karşılaşmak mümkündür.

ADAPAZARI AGIR CEZA AVUKATI
ADAPAZARI AĞIR CEZA AVUKATI

Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen davalar hakkında bilgiler vereceğimiz bu yazımızda; bizde zaman zaman konunun daha anlaşılabilir olması amacıyla; Ağır ceza avukatı ve Adapazarı Ağır Ceza Avukatı, Sakarya Ağır Ceza Avukatı yada Erenler Ağır Ceza Avukatı tabirlerini kullanacağız. Ancak daha öne de belirttiğimiz gibi ceza avukatlığı adı altında ayrıca bir meslek kolu bulunmadığı gibi Ağır Ceza avukatı olarak da bir meslek kolu bulunmamaktadır.

Ağır Ceza Mahkemesinde Görülen Davalar

Özel mahkemeler (Çocuk Mahkemesi, İcra Ceza Mahkemesi, Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi vs.) hariç olmak üzere; hukuk sistemimizde ceza mahkemeleri Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesi olarak ikiye ayrılmaktadır. Her iki mahkemenin yargılamada görevli olduğu suçların ayrımında Türk Ceza Kanununda suç için öngörülmüş ceza üst sınırı dikkate alınmaktadır. Ceza üst sınırı on yıl ve üzerinde hürriyeti bağlayıcı ceza olması halinde yargılama görevi; Ağır Ceza Mahkemelerindedir. Diğer suçlarda ise yargılama görevi Asliye eza Mahkemelerindedir. Ayrıca yargılama sonrasında fail için ön görülen müebbet hapis cezası ile; Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olması halinde de yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemelerindedir. Adapazarı Ağır eza avukatı ve Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak bu ayrıma göre; Ağır ceza mahkemelerinde görülen davaları aşağıdaki gibi sıralamak isteriz.

Kasten Öldürme Suçu

Müebbet hapis cezası ve failin seçimlik hareketlerine göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası öngörülen ve Adapazarı Ağır Ceza Avukatı olarak ilk olarak değinmek isteğimiz suç kasten öldürme suçudur. TCK 81 maddesinde düzenlendiği şekilde nitelikli hal dışında kalan durumlar dışında kasten öldürme suçunun cezası müebbet hapis ezasıdır. Kasten öldürme suçunun nitelikli halleri ise TCK 82/1 maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre kasten öldürmenin nitelikli kasten öldürme olarak nitelendirilmesinde özetle aşağıdaki seçimlik hareketlerin bir veya bir kaçının gerçeklemesi gerekmektedir.

  • Tasarlayarak Öldürme
  • Eziyet çektirerek ya da canavarca hisle öldürme
  • Bombalama, biyolojik silah veya kimyasal silah kullanarak öldürme
  • Üst soy, alt soy ile boşanmış olunan eş ve kardeşi öldürme
  • Beden ya da ruh bakımından kendisini savunamayacak kişileri öldürme
  • Kadını veya çocuğu öldürme
  • Kamu görevlisini görevinden dolayı öldürme
  • Bir suçu gizlemek ya da delillerini yok etme veya yakalanmamak için kasten öldürme
  • Kan gütmek saikiyle öldürme ve töre saikiyle öldürme

Yukarıda sıralamış olduğumuz seçimlik hareketler ile kasten öldürme gerçekleşmesi halinde; fail ağırlaştırılmış müebbet hapis ezası ile cezalandırılmaktadır. Adapazarı Ağır eza Avukatı olarak kasten öldürme suçları için katılmış olduğumuz davalarda; meşru müdafaa, nefsi müdafaa, zorunluluk hali durumları ile daha az cezayı gerektiren hallerin delillendirilmesinin fail için yukarıda belirtmiş olduğumuz cezaların miktarı için büyük ölçüde önemli olduğunu belirtmekte fayda vardır.

Nitelikli Yağma

Adapazarı Ağır Ceza Avukatı, Sakarya Ağır Ceza Avukatı ve Erenler Ağır Ceza Avukatı olarak; belirtmek istediğimiz son yıllarda artış gösteren ve Ağır Ceza mahkemelerinde görülen bir başka suç ise; nitelikli yağma suçudur. Daha çok TCK 148 maddesinde düzenlenen yağma suçunun daha ağır cezayı gerektiren hali olarakda kabul edilmektedir. Bu nedenle yağma suçunun nitelikli olarak kabul edilmesinde; öngörülen seçimlik hareketler hakkında bilgi vermeden önce yağma suçunun tanımının yapılmasında fayda vardır. “Failin bir başkasına yönelik olmak üzere kendisine ya da herhangi bir yakınının hayatına vücut ya da; cinsel dokunulmazlığına hatta mal varlıklarına karşı bir saldırıda bulunacağından bahisle cebir ya da tehdit kullanarak bir malı kendisine teslim etmeye zorlaması” yağma suçu olarak tanımlanmıştır. TCK 148/1 maddesindeki basit yağma suçu ile birlikte ayrıca TCK 149/1 maddesinde yağma suçunun nitelikli halleri sıralanmıştır. Buna göre yağma suçunun;

  • Silahla
  • Tanınmayacak bir hale kendisini koyarak
  • Birden fazla kişiyle
  • İş yerinde veya konutta
  • Yol keserek
  • Kendisini savunamayacak kişilere karşı
  • Suç örgütlerinin isimlerini kullanarak veya suç örgütlerine yarar sağlamak amacıyla
  • Geceleyin

İşlenmesi halinde fail hakkında on beş yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Adapazarı Ağır Ceza Avukatı ve Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak nitelikli yağma suçunda belirtilen seçimlik hareketlerin varlığının tespit edilmesi oldukça önemli olduğunu hatırlatmak isteriz.

Rüşvet Suçu

TCK 252/1 maddesinde düzenlenen ve büyük ölçüde kamu görevlilerine özgü olan rüşvet suçu da Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen davalar arasındadır. Rüşvet suçunun unsurları oldukça çeşitlilik göstermesi nedeniyle Adapazarı Ağır Ceza Avukatı, Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak ayrıca değinmek istediğimiz suçlar arasındadır. TCK 252/1 maddesindeki tanıma göre; görevi gereği olup bir işi yapması veyahut yapmaması adına doğrudan veya aracılar vasıtasıyla bir kamu görevlisine veya gösterilen başka bir kişiye menfaat sağlanması rüşvet suçunu oluşturmaktadır. Rüşvet suçunu işleyen fail hakkında 4 yıl ile 12 yıl arasında hapis cezası öngörülmüştür.

Bilinçli Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme

Büyük ölçüde Asliye Ceza Mahkemesi görev alanına giren ancak bilinçli taksir ile ölüme sebebiyet verme suçlarında yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemelerinde olan bir başka suç ise; Bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme suçudur. Bilinçli taksir ile ölüme sebebiyet verme suçunda “bilinçli taksirin” kanıtlanması oldukça önemlidir. Adapazarı Ağır Ceza avukatı ve Sakarya Ağır Ceza avukatı olarak bilinçli taksir ile ölüme sebebiyet verme suçlarında soruşturma aşamasından itibaren; Ağır Ceza Avukatından destek alınması gerektiğini düşünmekteyiz.

İşkence Suçu

Ağır Ceza Avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız bir başka suç ise işkence suçudur. TCK 94/1 maddesinde işkence suçunun temel şekli düzenlenmişken, TCK 94/2 maddesinde ise; Daha ağır cezayı gerektiren halleri belirtilmiştir. TCK 94/1 maddesinde yapılan tanıma göre; Kişiye ruhsal veya bedensel olarak acı çektirmeye, iradesinin veya algılama yeteneğinin etkilenmesi veya kişinin aşağılanması; İşkence suçunu oluşturmaktadır. TCK 94/2 maddesinde ise;

  • Kendisine savunamayacak kişiler ile çocuklara karşı
  • Cinsel Taciz ile birlikte işkence
  • Kamu görevlileri ile avukatlara karşı görevlerinden dolayı

İşkence suçunun işlenmesi nitelikli hal olarak kabul edilmektedir. İşkence suçunun TCK 94/1 maddesindeki temel şekli ile işlenmesi halinde fail için üç yıl ile on yıl arasında hapis; Nitelikli haller (TCK 94/2) kapsamında işlenmesi halinde on yıl ile on beş yıl arasında hapis cezası öngörülmüştür. Gerek suçun temel şeklinin düzenlendiği TCK 94/1 ve daha ağır cezayı gerektiren hallerinin düzenlendiği TCK 94/2 maddelerinden de anlaşılacağı üzere; İşkence suçu için ön görülen ceza alt ve üst sınırları oldukça farklıdır. Bu nedenle Ağır Ceza Avukatının işkence suçlarında rolü oldukça fazladır.

Adapazarı Ağır Ceza Avukatı

Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmekte olan; Adapazarı Ağır Ceza Avukatı, Sakarya Ağır Ceza Avukatı ve İstanbul Avrupa Yakası Ağır Ceza Avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız suçların başında yukarıda belirtmiş olduğumuz suçlar gelmektedir. Bunlar haricinde ayrıca;

Milli Savunmaya Karşı Suçlar

Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar

Anayasal Düzene Karşı Suçlar

ADAPAZARI AĞIR CEZA AVUKATI

Yine Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen suçlardır. Ayrıca bir çok suçun ağırlaştırıcı nedenlerinin varlığı halinde Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmesi mümkün hale gelebilmektedir. Suçlardaki daha ağır cezayı gerektiren hallerin varlığı, cezasızlık nedenleri; Veya cezada indirim nedenleri gibi unsurlar göz önüne alındığında yukarıda belirtmiş olduğumuz suçlar ve diğer ceza hukuku alanındaki suçların yargılanması sırasında Sakarya’da Ağır Ceza Avukatından destek alınması oldukça önemlidir.

İlgili Aramalar

Sakarya Ceza Avukatı,
Sakarya Ağır Ceza Avukatı,
Sakarya Uyuşturucu Dava Avukatı,
Sakarya Sulh Ceza Avukatı,
Sakarya Asliye Ceza Avukatı,

Adapazarı Ceza Avukatı,
Adapazarı Ağır Ceza Avukatı,
Adapazarı Uyuşturucu Dava Avukatı,
Adapazarı Sulh Ceza Avukatı,
Adapazarı Asliye Ceza Avukatı,

Nafaka İptal Davası

Boşanma davaları ile birlikte ya da boşanmanın gerçekleşmesinden sonra talep edilen nafakanın belirlenmesinde genellikle herhangi bir süre öngörülmemektedir. Ancak bu durum nafakaların süresiz bir şekilde ödeneceği sonucu da doğurmamaktadır. Bu nedenle nafakayı sonlandıran durumların varlığı halinde Nafaka İptal Davası açılması mümkündür. Sakarya boşanma avukatı, Adapazarı boşanma avukatı, Erenler boşanma avukatı, Serdivan boşanma avukatı olarak bu yazımızda nafaka iptal davalarına değineceğiz. Nafaka iptal nedenleri hakkında detaylı bilgiler vermeden önce nafaka iptal davalarına konu olabilecek nafaka türleri hakkında kısa da olsa bilgi vermek yerinde olacaktır.

İştirak Nafakası

Türk Medeni Kanunumuza göre; Çocuğun her türlü bakım ve gözetimi ile eğitim konusunda tüm masraflar; anne ve baba tarafından karşılanmaktadır. Her ne kadar evlilik birliği sona ermiş olsa dahi olağan üstü haller dışında bu durum değişmemektedir. Dolayısıyla boşanmanın gerçekleşmesinden sonra da eşlerin çocuk üzerindeki yükümlülükleri devam etmektedir. Evliliğin sona ermesine rağmen devam eden bu yükümlülük iştirak nafakasının konusunu oluşturmaktadır. Bu durumda iştirak nafakası; “Velayet sahibi olmayan eş tarafından ortak çocuk için bakım giderleri ile eğitim giderlerini karşılamak; için velayet sahibine ödenen ekonomik anlamda değerler” olarak adlandırılmaktadır.

İştirak Nafakası Hesaplama

Sakarya boşanma avukatı; ve Adapazarı boşanma avukatı olarak iştirak nafakası miktarı ve iştirak nafakası hesaplama konusunda sorularla sıklıkla karşılaşmaktayız. Öncelikle belirtmekte fayda vardır ki; Bu konuda genel bir miktar belirtmek ve iştirak nafakası hesaplaması ile elde edilebilecek bir miktar tespit etmek olanaksızdır. Diğer nafaka türlerinde olduğu gibi iştirak nafakası da eşlerin ekonomik durumu, mevcut mal varlıkları veya çocuğun yaş ya da sağlık durumuna veya eğitim durumuna göre belirlenmektedir.

Daha çok bu ve benzeri kriterler göz önüne alınarak hakim tarafından takdir edilmektedir. İştirak nafakasına ilişkin Sakarya boşanma avukatı olarak hatırlatmak istediğimiz en önemli husus; çocuğun üstün menfaati gereği iştirak nafakası talep olunmaksızın resen gözetilen bir durumdur. Ancak boşanma davaları sırasında veya boşanmanın gerçekleşmesinden sonra da ayrıca nafaka davaları açılması mümkündür.

Yoksulluk Nafakası

Sakarya boşanma avukatı olarak değinmek istediğimiz ve; nafaka iptal davalarına konu olan başka bir nafaka türü; ise yoksulluk nafakasıdır. İştirak nafakasından farklı olarak boşanma dolayısıyla yoksulluğa düşmüş olan eşe diğer eş tarafından ödenmektedir. Türk Medeni Kanunumuz yoksulluk nafakası konusunda herhangi bir ayrım yapmamıştır. Bu nedenle nafaka yükümlüsü kadın olabileceği gibi erkekte olabilmektedir. Esasen nafaka iptal davası daha çok yoksulluk nafakası konu olduğunu söylemek de mümkündür.

Yoksulluk Nafakası Ne Kadar?

Daha önce de belirttiğimiz gibi; gerek iştirak nafakası gerekse yoksulluk nafakası konusunda genel geçerli bir miktar belirtmemiz mümkün değildir. Eşlerin ekonomik durumları göz önüne alınarak takdir edilen bir miktar olması nedeniyle; yoksulluk nafakası ne kadar sorusuna da tam bir cevap vermek oldukça zordur. Bu konuda boşanma avukatından destek alınması daha yerinde olacaktır.

Nafaka İptal Davası

Evlilik birliğinin sonra ermesine bağlı olarak nafaka yükümlülüğünün ortadan kalkması nafaka iptal davalarına konu olmaktadır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası, nafaka iptal davalarına konu olmaktadır. Her iki nafaka türü için ayrı ayrı nafaka iptal nedeni öngörülmüş olduğundan; Sakarya Boşanma avukatı olarak nafaka iptal davalarını; iştirak nafakasının iptali ve yoksulluk nafakasının iptali olarak iki ayrı başlık altında incelemeyi uygun gördük.

İştirak Nafakası İptali

Daha çok çocuğun bakım giderleri ve eğitim masrafları için ödenmesi nedeniyle nafaka iptal davalarına sıkça konu olan bir durum değildir. Ancak Sakarya boşanma avukatı olarak iştirak nafakasının iptaline neden olan durumları ve iştirak nafakasını ortadan kaldıran nedenleri belirtmekte fayda olduğunu düşünmekteyiz.

– Ergin olma; İştirak nafakasını ortadan kaldıran ilk durum ergin olmadır. Türk medeni kanunun 328. maddesine göre; Ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olması ile veya evlenmesi ile sona ermektedir. Dolayısıyla iştirak nafakası da çocuğun ergin duruma gelmesi veya evlenmesi ile sona ermektedir. Ergin olma nedeniyle nafakasının iptali ve nafakanın sona ermesinin istisnası bulunmaktadır. Çocuğun ergin olmasına rağmen eğitim hayatı devam ediyorsa bu durumda eşlerin çocuk üzerindeki bakım yükümlülükleri kısmen de olsa devam etmektedir.

– Ölüm; Nafaka yükümlüsünün ölümü her ne kadar nafaka iptal davası konusu olmamakta ise de; İştirak nafakasını ortadan kaldıran nedenler arasında yer almaktadır. Ancak nafaka yükümlüsünün ölmeden önce ödememiş olduğu nafaka bulunması halinde ödenmemiş olan gecikmiş nafakaların iştirak nafakasının ödenmesi nafaka yükümlüsünün mirasçılarından talep edilmesi ile mümkündür.

Feragat; Ergin olma ile birlikte ölüm ve feragat duruları iştirak nafakası iptali davalarına konu olmamaktadır. Daha çok iştirak nafakasını ortadan kaldıran durumlar olarak nitelendirilmektedir. Nafaka iptal davaları ile aynı sonucu doğurması nedeniyle Sakarya boşanma avukatı, Adapazarı boşanma avukatı, Erenler boşanma avukatı ve Serdivan boşanma avukatı olarak kısaca değinmekte fayda olduğunu düşündük.

Nafaka Yükümlülüğünü Ortadan Kaldıran Durumlar

– Velayet Hakkının Elden Alınması; Bir başka iştirak nafakasını ortadan kaldıran durum ise velayet hakkının elden alınmasıdır. Velayet değişikliği gibi herhangi bir nedenle velayet hakkının elden alınması ile iştirak nafakası son bulabileceği, velayetin değişmesi sonucunu doğurması sonucunu doğurması sonucunu doğurması halinde ise eşler arasında nafaka yükümlüğünün de değişmesi mümkündür.

– Evlatlık Verilme; Türk Medeni Kanunu 314. maddesinde düzenlenmiş olan evlat edinme; İştirak nafakasını sona erdiren bir durumdur. Türk Medeni Kanunun 314. maddesine göre; Çocuk üzerindeki bakım ve gözetim yükümlülüğü evlat edinene geçmektedir. Dolayısıyla evlat edinme durumunda iştirak nafakası yükümlülüğünden de söz etmek mümkün değildir.

– Çocuğun Çalışmaya Başlaması; İştirak nafakasının amacı çocuğun ihtiyaçlarını karşılaması olması nedeniyle; Kendi ihtiyaçlarını karşılaması mümkün hale gelmesi durumunda çocuğun çalışmaya başlaması iştirak nafakasını sona erdiren durumlar arasında kabul edilmektedir.

– Nafaka Yükümlüsünün Yoksullaşması; Nafaka iptal davalarına esasen nafaka yükümlüsünün yoksullaşması konu olmaktadır. Sakarya boşanma avukatı ve Adapazarı boşanma avukatı olarak nafaka iptal davalarında sıklıkla nafaka yükümlüsünün yoksullaşmasının ileri sürüldüğünü söylemek yanlış olmayacaktır. Bu durumun mahkeme nezdinde kanıtlanması oldukça önemlidir. Bu nedenle nafaka iptal nedenlerinin varlığının kanıtlanması açısından boşanma avukatından destek alınması gerektiğini düşünmekteyiz.

Sakarya Boşanma Avukatı

Yoksulluk Nafakasının İptali

Nafaka iptal davalarına daha çok yoksulluk nafakası konu olmaktadır. İştirak nafakasının iptalinde olduğu gibi yoksulluk nafakasının iptalinde de bir takım nedenler belirlenmiştir. Sakarya boşanma avukatı olarak yoksulluk nafakasının iptaline neden olan durumları aşağıdaki gibi özetlemek isteriz.

– Yoksulluğun Ortadan Kalkması; Yoksulluk nafakasını ortadan kaldıran ilk neden olarak yoksulluğun ortadan kalkması örnek gösterilmektedir. Daha önce de belirttiğimiz gibi evlilik birliğinin sona ermesi ve diğer eşin bu nedenle yoksulluğa düşmesi yoksulluk nafakasını doğurmaktadır. Ancak daha sonra yoksul duruma düşen eşin herhangi bir nedenden ötürü yoksulluk durumundan kurtulması durumunda nafaka iptali davası açılması mümkündür. Ancak bu durumun boşanma avukatı vasıtasıyla delillendirilmesinde fayda vardır.

Yeniden Evlenme Nedeniyle Nafakanın İptali; Nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi nafakanın ortadan kaldırılmasına neden olmaktadır. Nafakayı kendiliğinden sona erdirmesi nedeniyle nafaka iptal davalarına pek konu olmayan bir durumdur.Nafaka alacaklısının resmi olarak evli olmamakla birlikte evliymiş gibi bir başkası ile hayat sürmesi nafaka iptal davalarına konu olabilmektedir. Bu durum kesin ve inandırıcı deliller ile desteklenmesi halinde mahkemece nafakanın iptaline karar verilebilmektedir. Sakarya boşanma avukatı olarak bu ve benzer durumlarla sıklıkla karşılaşmaktayız. Nafaka alacaklısının evli olmamasına rağmen bir başkası ile evliymiş gibi hayat sürmesi durumunun delillendirilmesi oldukça önemlidir. Bu nedenle boşanma avukatından destek alınması tavsiye edilmektedir.

Ceza Avukatı

Ceza soruşturması veya ceza kovuşturmaları sırasında sıklıkla ceza avukatı tabiri ile karşılaşılmaktadır. Ancak avukatlık meslek kanununda ceza avukatı, boşanma avukatı, icra avukatı, miras avukatı gibi avukatlık meslek kolu ayrıca düzenlenmemiştir. Buna rağmen halk arasında en iyi ceza avukatı, en iyi boşanma avukatı, en iyi icra avukatı veya en iyi miras avukatı gibi nitelendirmelerle karşılaşıldığı görülmektedir. Hatta bu durum daha da özelleştirilerek bölge bazında da değişiklik gösterebilmektedir. Örneğin; Sakarya ceza avukatı, Sakarya boşanma avukatı, Sakarya icra avukatı, Sakarya miras avukatı tabirleri ile de karşılaşılabilmektedir. Bizde ceza hukuku hakkında bilgiler vereceğimiz bu yazımızda konunun daha anlaşılabilir olması için zaman zaman ceza avukatı tabirlerini kullanacağız.

Ceza Avukati

Ceza Avukatı Nedir?

Daha öncede belirtildiği gibi ceza avukatı adı altında ayrıca bir meslek kolu bulunmamaktadır. Daha çok halk arasında kullanılan bir tabirdir. Bu anlamda ceza avukatının tanımını yapmak gerekirse; Ceza hukuku alanında tecrübe sahibi olmuş veya bu alanda ihtisas sahibi olan avukatlar ceza avukatı olarak anılmaktadırlar.

Ağır Ceza Avukatı Nedir?

Sıklıkla karşılaşılan nitelendirmelerden birisi de Ağır Ceza Avukatı tabiridir. Bu şekilde de bir meslek kolu avukatlık kanununda bulunmamaktadır. Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen davalarda görev alan avukatlar halk arasında Ağır eza Avukatı olarak nitelendirildiği görülmektedir. Bu durum zaman zaman daha da özelleştirilerek Sakarya en iyi Ağır Ceza avukatı olarak da tabir edildiği görülmüştür.

Ceza Avukatının Görevleri

Soruşturma aşamasında veya kovuşturma aşamasında ceza avukatının görevleri değişiklik gösterebilmektedir. Ayrıca şüpheli ya da sanık müvekkilliği veya mağdur müvekkilliği açısından ceza avukatının görevleri değişmektedir. ancak genel olarak yargı birimleri önünde müvekkillerinin haklarını savunmakla görevli olduklarını söylemek mümkündür. Sakarya ceza avukatı olarak ceza avukatının görevlerini aşağıdaki gibi sıralamak isteriz.

  • Mağdur veya sanık müvekkili olarak yargı birimlerine savunma ve delilleri sunmak
  • Sorgu veya ifade sırasında müvekkilleri ile birlikte hukuki destek sağlamak
  • Yapılan soruşturma veya kovuşturma dolayısıyla müvekkillerini bilgilendirmek
  • Delillerin toplanmasında yargı birimlerine yardımcı olmak
  • Müvekkilleri aleyhine bir karar verilmesi halinde kanun yollarına başvuruda bulunmak

Ceza Davası Aşamaları

Ceza davaları bir çok aşamadan geçerek sonuçlandırılmaktadır. Bunlardan en önemlisi soruşturma ve kovuşturma aşamasıdır. Genel olarak ceza davası aşamalarının soruşturma aşaması ile başladığını söylemek mümkündür. Bu nedenle Sakarya ceza avukatı olarak ceza davası aşamalarını; Ceza soruşturması, Ceza kovuşturması (Ceza davası – ceza yargılaması), istinaf kanun yolu ve Yargıtay temyiz kanun yolu olarak ayrı başlıklar altında incelenmesini uygun görüyoruz. Ayrıca Anayasa Mahkemesine başvuru ve Avrupa İnsan Hakları Başvuru yollarını da ceza davası aşamaları arasında nitelendirmek mümkündür.

Ceza Soruşturması Nedir?

Ceza davaları genellikle soruşturma aşaması ile başlamaktadır. Şüpheli hakkında aleyhte ve lehte tüm delillerin eksiksiz bir şekilde toplanmaksızın yargılaması yapılması mümkün değildir. Aksi halde evrensel bir hukuk kuralı olan adil yargılama hakkının ihlali gerçekleşmektedir. Bu nedenle ceza yargılamasına başlanılmadan önce ceza soruşturması yapılması zorunlu olup; Şüpheli ve mağdur açısından oldukça önemli bir aşamadır. Esasen ceza davalarında sanık olarak yargılanan kişilerin üzerine atılı suçlar ceza soruşturması aşamasında şekillenmektedir. Soruşturma aşamasında delillerin toplanması oldukça önemlidir. Bu nedenle ceza soruşturmalarında da ceza avukatından destek alınması tavsiye edilmektedir. Yapılan soruşturma sonucunda şüpheli hakkındaki suç isnadının yeterli delillerle kanıtlanması halinde ceza davası aşamalarından ceza soruşturması aşamasına geçilmektedir. Cumhuriyet savcılarına hazırlanan iddianameler görevli mahkemelere sunularak ceza kovuşturması aşamasına geçilmektedir.

Ayrıca ceza soruşturması sonucunda toplanan delillerin şüphelinin yargılanmasına yeterli olmaması; Şüphelinin üzerine atılı suçu işlemediğinin anlaşılması veya şüphelinin üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması; gerekçe gösterilerek soruşturma aşamasında şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi mümkündür. Soruşturma aşamasında bu şekilde bir karar verilmesi halinde ceza yargılaması aşamasına geçilmesi mümkün değildir. Bu nedenle Sakarya Ceza Avukatı olarak hatırlatmak isteriz ki; Ayrıca ceza soruşturması sırasında toplanan deliller; Ceza davasının devam ettiği süre içerisinde oldukça önemli bir yere sahiptir.

Ceza Soruşturması Ne Zaman Tamamlanır?

Şüpheli veya sanık olarak ceza soruşturmasında taraf olarak bulunan bir çok kişi yapılan incelemeden sonra ceza soruşturması ne zaman tamamlanır sorusunu sormaktadır. Daha önce de belirtildiği gibi ceza soruşturmalarında genellikle şüphelinin üzerine atılı suç nedeniyle deliller toplanmaktadır. Bu aşamalar suçun niteliğine göre değişmektedir. Failin tespiti, mağdurun şikayetinin tespiti, failin ve suçun mağdurunun beyanlarının alınması gibi işlemler zaman zaman oldukça uzun süreçlere tabi olabilmektedir. Bu nedenle ceza soruşturmasının tamamlanması konusunda herhangi bir azami süre öngörülmemiştir. İş yoğunluğu ve suçun niteliğine göre bu süre 1 ay olabileceği gibi 2 yıl da olabilmektedir. Ayrıca faili meçhul suçlarda ise suçun zamanaşımı süresi boyunca soruşturma yapılmaktadır.

Ceza Kovuşturması (Ceza Yargılaması)

Ceza soruşturmasının tamamlanması ile düzenlenen iddianame ile ceza kovuşturması aşamasına geçilmektedir. Uygulamada daha çok ceza davası olarak da anılmaktadır. Failin üzerine atılı suçun niteliği ve öngörülen ceza miktarlarına göre görevli mahkemede ceza kovuşturması yapılmaktadır. Örneğin; Kasten basit yaralama soncunda yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemesinde iken; Failin için daha ağır ezalar öngörülmüş olan kasten öldürme, nitelikli dolandırıcılık, rüşvet veya irtikap gibi suçlar için; Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılama yapılmaktadır. Bu nedenle ceza avukatları alanında sıklıkla Ağır Ceza avukatı tabiri de kullanılmaktadır.

Ceza davaları daha önce de belirtilen Cumhuriyet Savcıları tarafından düzenlenen iddianamenin kabul kararı ile başlamaktadır. Kabul edilen iddianame sonucu ceza yargılaması başlamaktadır. Suçun niteliğine göre ve iş yoğunluğuna göre yargılaması süresi oldukça değişmektedir. Bu aşamada ceza avukatından destek alınması suçun faili ve suçun mağduru açısından oldukça önemlidir.

Ceza Davalarında İlk Duruşma Ne Zaman Olur?

Ceza davalarının başlamasından sonra veya şüpheli hakkında Cumhuriyet Savcısı tarafından iddianame düzenlenmesinden sonra Sakarya Ceza avukatı ve Sakarya Ağır Ceza avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız sorulardan birisi de “Ceza davalarında ilk duruşma ne zaman olur?” sorusudur. İddianamenin kabulü sonrasında mahkeme hakimi tarafından ön inceleme yapılarak tensip zaptı düzenlenmektedir. Bu tensip zaptı ile ceza davalarında ilk duruşmanın ne zaman yapılacağı konusunda da karar verilmektedir. Her ne kadar suçun niteliği veya iş yoğunluğuna göre bu durum değişmekte ise de; Ortalama olarak ilk duruşmalar genellikle 1 – 3 ay içerisinde yapılmaktadır.

Istinaf Kanun Yolu

İstinaf Kanun Yolu

Yukarıda belirtilmiş olan ceza yargılaması sonucu aleyhte bir karar verilmesi halinde istinaf kanun yoluna başvurmak mümkündür. Daha çok ilk derece mahkemelerinin vermiş olduğu ve kesinleşmemiş olan kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmaktadır. Bölge Adliye Mahkemeleri olarak da adlandırılan yargı birimlerinde istinaf incelemesi yapılmaktadır. Daha çok yerel mahkeme tarafından yapılan usul ve esas yönündeki hataları inceleyip bu konuda karara varmakla görevlidirler.

İstinaf Mahkemesi Ne Kadar Sürer

İstinaf incelemesinde görevli Bölge Adliye Mahkemelerinin kuruluşunun ülkemizde yeni olduğunu söylemek mümkündür. Bu nedenle Sakarya Ceza Avukatı olarak sıklıkla istinaf mahkemesi ne kadar sürer sorularıyla karşılaşmaktayız. Bu duruma genel geçerli bir cevap vermek oldukça zordur. Ülkemizde Bölge Adliye Mahkemeleri sayısı 2023 yılı itibariyle 11’dir. Bu nedenle iş yoğunluğu göz önüne alınarak bir cevap vermek daha yerinde olacaktır. Ülkemiz genelinde istinaf incelemeleri 2-3 ay sürebileceği gibi 1- 2 yıl da sürebilmektedir. Bu durum genellikle suçun niteliği ve Bölge Adliye Mahkemesindeki dairelerin iş yoğunluğuna göre değişmektedir.

Temyiz Kanun Yolu

Temyiz Kanun Yolu

Ceza davası aşamalarından bir başkası ise temyiz kanun yoludur. İstinaf kanun yolu incelemesinden sonra Yargıtay bünyesinde temyiz kanun yoluna başvurmak mümkündür. Ancak her suç için temyiz kanun yoluna başvurmak mümkün olamamaktadır. Örneğin fail hakkında verilmiş olan hürriyeti bağlayıcı ceza (hapis cezası) beş yıl ve daha az olması halinde temyiz kanun yoluna başvurmak yasal olarak mümkün değildir. Görüldüğü üzere temyiz incelemesi failin için oldukça önemli bir yere sahiptir. Temyiz incelemesine konu olan suçlar genellikle Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen ve sonuçlanan suçlardan oluşabilmektedir. Bu nedenle Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak temyiz kanun yoluna başvuru yapılmadan önce; Ceza avukatından destek alınmasını tavsiye etmekteyiz.

Anayasa Mahkemesi

Anayasa Mahkemesine Başvuru

2012 yılında Anayasamızda yapılan değişiklik ile Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu açılmıştır. Bu değişiklik ile Anayasa Mahkemesine Başvurunun bir çeşit ceza yargılaması aşaması olduğunu söylemek mümkündür. Sakarya Ceza avukatı olarak hatırlatmak isteriz ki Anayasa Mahkemesine başvuru bir çok usul ve esaslara tabidir. Anayasa Mahkemesine başvuruda yukarıda belirtmiş olduğumuz istinaf kanunun yolu, temyiz kanun yolu gibi ceza hukuku alanında önemli bir yere sahip iç hukuk yollarının tüketilmesi oldukça önemlidir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesine başvuru ceza avukatı tarafından yapılmasında fayda vardır.

Avrupa Insan Haklari Mahkemesi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Başvuru

Her ceza soruşturması sonucunda gerek Anayasa Mahkemesine başvuru gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru yapılması sık rastlanan bir uygulama olmasa da; Niteliği itibariyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurunun da Ceza Yargılaması aşamalarından olduğunu söylemek mümkündür. Yukarıda belirtilen istinaf kanun yolu, temyiz kanun yolu veya Anayasa Mahkemesine başvuru ile netice alınamaması halinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru mümkün hale gelebilmektedir. Anayasa Mahkemesine başvuru şartlarında da olduğunu gibi; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruda da iç hukuk yollarının tamamının tüketilmesi oldukça önemlidir.

Ceza Davalarında Avukatın Önemi

Ceza davaları sonucu failin üzerine atılı suçun niteliği itibariyle 3 – 5 ay hapis cezası ile karşılamak mümkün iken; müebbet hapis, ağırlaştırılmış müebbet hapis veya 15 – 20 yıl gibi hapis cezaları ile de karşılaşmak mümkündür. Her ne kadar bu süreler mahkeme tarafından takdir edilmekte ise de; Yargılama sırasında daha az cezayı gerektiren haller, cezasızlık nedenleri, meşru müdafaa veya nefsi müdafaa hatta zorunluluk halleri gibi uygulamalar bu ceza miktarlarına oldukça etki etmektedir. Bu nedenle ceza davalarında avukatın önemi yadsınamayacak derecededir.

Ayrıca kısa süreli olsa da bir çok suçtan dolayı adli sicil kaydına sahip olmak kimsenin istemeyeceği bir durumdur. Yukarıda belirtilen hususların kanıtlanmasında ceza avukatları oldukça önemli bir yere sahiptir. Örneğin hırsızlık veya basit dolandırıcılık suçlarında kısa süreli denilebilecek kadar 5 -6 ay hapis cezası alınması halinde yüz kızartıcı suçlardan mahkumiyet alınması anlamına gelmektedir. Bu durumda yüz kızartıcı suçlardan hüküm giymek bir çok alanda engeller ile karşılaşılmasına neden olabilmektedir.

Sakarya Ceza Avukatı

Ceza davaları ve ceza soruşturmaları hakkında yukarıda vermiş olduğumuz kısa bilgilendirmelerden de anlaşılacağı üzere; Ceza davası aşamaları oldukça fazladır. Her ne kadar daha önce de belirttiğimiz gibi ceza avukatı, en iyi ceza avukatı, en iyi boşanma avukatı, en iyi icra avukatı, en iyi miras avukatı gibi tabirler kullanılmakta ise de; Avukatlık kanununda bu alanlarda ayrıca bir meslek kolu bulunmamaktadır. Bu nedenle bölge bazında Sakarya en iyi ceza avukatı veya benzeri nitelendirilmelere göre avukat seçiminde karar verilmesi oldukça yanlıştır. Turan & Karakoç avukatlık ofisi olarak sizlere ceza hukuku ile birlikte aile hukuku, icra hukuku, borçlar hukuku, gayrimenkul hukuku ve idare hukuku gibi bir çok alanda konusunda uzman kadromuz ile hizmet vermekteyiz.

Sakarya En İyi Ceza Avukatı

Bir çok meslek kolunda olduğu gibi Avukatlık meslek kolunda da; En iyi ceza avukatı, en iyi boşanma avukatı, en iyi aile avukatı, en iyi icra avukatı veya en iyi Ağır Ceza Avukatı gibi sıfatlar yer almamaktadır. Bu nedenle; Sakarya en iyi ceza avukatı, Sakarya en iyi boşanma avukatı veya Sakarya en iyi icra avukatı gibi tabirler kullanılmamaktadır. Ancak uygulamada sıklıkla ceza hukukunda uzmanlaşmış olan avukatlar en iyi ceza avukatı tabirini kullanabilmektedirler. Bizde bu yazımızda ceza hukuku alanında bilgiler verirken konunun daha iyi anlaşılabilmesi izin zaman zaman Sakarya en iyi ceza avukatı (Adapazarı en iyi ceza avukatı) ve Sakarya en iyi Ağır Ceza Avukatı tabirlerini kullandık.

Sakarya En Iyi Ceza Avukati

Ceza Avukatı Hangi Davalara Bakar?

Sakarya ceza avukatı olarak belirtmek isteriz ki; Ceza hukuku bir çok alanda karşımıza çıkmaktadır. Sanık veya şüpheli haklarını Savcılık veya mahkeme huzurunda savunulmasında sanık vekilliği; Herhangi bir suçun mağduru olunması halinde ise müşteki veya mağdur vekilliği üstlenilmektedir. Ceza avukatı her iki durumda da müvekkillerinin haklarını en iyi şekilde savunmakla görevlidirler. Bu nedenle zaman zaman Sakarya en iyi ceza avukatı cümleleri ile karşılaşmaktayız. Esasen en iyi ceza avukatı tabirinin ortaya çıkışı haklarının en iyi şekilde savunulmasını istenilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle Sakarya en iyi ceza avukatı veya Sakarya en iyi Ağır Ceza Avukatı tabirlerinin doğuş noktası da haklarının en iyi savunulmasın istenmesidir. Ülkemizde ceza mahkemeleri genel olarak Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesi olarak iki ayrı başlık altında incelenmektedir. Bunlardan başka daha çok özel mahkeme statüsünde bulunan Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, İcra Mahkemesi veya Çocuk Mahkemesi de bulunmaktadır.

Asliye Ceza Mahkemesi Hangi Davalara Bakar?

Daha önce de belirtildiği gibi ceza mahkemeleri Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesi olarak iki ayrı başlıkta incelenmektedir. Bu ayrımda daha çok fail için öngörülen ceza miktarı göz gönüne alınmaktadır. Şöyle ki; Fail için yasada belirtilen ceza miktarının on yıldan az olması halinde yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemesindedir. On yıldan fazla cezalar için ise yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemelerine aittir. Sakarya en iyi ceza avukatı olarak Asliye Ceza Mahkemelerinde görülen sıklıkla karşılaşılan davaları aşağıdaki gibi özetlemek isteriz.

  • Tehdit – Hakaret
  • Hırsızlık
  • Basit Dolandırıcılık
  • Mala Zarar Verme
  • Kasten Yaralama
  • Taksirle Yaralama
  • Bilişim Sistemlerine Girme
  • Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma
  • İntihara Yönlendirme
  • Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokmak
  • Genel Güvenliği Kasten Tehlikeye Sokma
  • Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması
  • Cinsel Taciz

Ağır Ceza Avukatı Hangi Davalara Bakar?

Bir başka ceza mahkemesi ise Ağır Ceza Mahkemeleridir. Sakarya en iyi ceza avukatı olarak karşılaştığımız bir başka soru ise; Ağır ceza avukatı hangi davalara bakar sorusudur. Daha öncede belirtildiği gibi ceza mahkemelerindeki ayrım failin üzerine atılı suç için öngörülmüş hürriyeti bağlayıcı cezanın miktarına göre yapılmaktadır. Ağır Ceza Mahkemeleri de 10 yıl ve üzeri hürriyeti bağlayıcı cezalar öngörülmüş suçlarda görevlidirler. Sakarya Ağır Ceza avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız, Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davalar özetle aşağıdaki gibidir.

  • Kasten Öldürme
  • Nitelikli Dolandırıcılık
  • Bilinçli Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme
  • Suç İşlemek Maksadıyla Örgüt Kurmak, Yönetmek ve Bu Örgüte Üye Olmak
  • Nitelikli Yağma
  • Uyuşturucu Madde Ticareti
  • Zimmet
  • Rüşvet

Suçları Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmekte olan davalara örnek olarak gösterilebilmektedir.

Ceza Türleri

Ceza hukuku alında; Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak ve Sakarya Ceza Avukatı olarak karşılaştığımız sorulardan birisi de ceza türleri hakkındadır. Ceza Mahkemelerince yapılan yargılama sonucu fail; Adli para cezası, süreli hapis cezası, müebbet hapis cezası ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası  ile cezalandırılmaları mümkün olabilmektedir. Sakarya en iyi ceza avukatı olarak bu cezalar hakkında da bilgi vermeden önce fail için en ağır yaptırımları olan cezaların müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olduğunu belirtmek isteriz.

Adli Para Cezası

Ceza yargılaması sonucu hürriyeti bağlayıcı  cezalar veya adli para cezaları ile karşılaşmak mümkündür. Öncelikle Sakarya ceza avukatı olarak kısa da olsa adli para cezası ile idari para cezasının farkına değinmek isteriz. Adli para cezaları isminden de anlaşılacağı üzere adli makamlarca karar verilmektedir. Ayrıca adli para cezaları ödenmediği takdirde hürriyeti bağlayıcı diğer bir ifade ile hapis cezası ile karşılaşmak mümkündür. Ancak idari para cezalarında cezayı düzenleyen idari makamlardır. Ve ödenmemesi halinde hapis cezasına dönüşmesi mümkün değildir. İdari para cezalarının ödenmemesi halinde kamu alacakları tahsilatı usulüne göre hareket edilmektedir. İdari para cezası ile adli para cezası arasındaki farka kısaca değindikten sonra adli para cezası türleri hakkında da bilgi vermek yerinde olacaktır.

Adli Para Cezası Türleri

Uygulama şekli, niteliği ve amacına göre adli para cezaları; Doğrudan adli para cezası, seçenek yaptırım olarak adli para cezası, hapis cezasından çevrilen adli para cezası ve hapis cezası ile birlikte adli para cezası olarak değişebilmektedir.

Doğrudan Adli Para Cezası

Temel ceza kanunumuz; Türk Ceza Kanunu veya diğer özel yasalarca failin eylemi için adli para cezası öngörülmesi; durumlarında doğrudan adli para cezası ile hükmedilmesi mümkündür. Sakarya en iyi ceza avukatı olarak belirtmek isteriz ki her suç için adli para cezası öngörülmemektedir. Ve doğrudan adli para cezası öngörülen suçlar yasalarımızda oldukça azdır. Konunun bir örnekle açılanması gerekirse; TCK 182/1 maddesinde çevrenin kasten kirletilmesi suçu düzenlenmiştir. Çevrenin taksirle kirletilmesi suçu için adli para cezası öngörülmüş olduğundan; Atılı suç nedeniyle yargılanması yapılan fail için doğrudan adli para cezasına hükmedilmesi mümkündür.

Seçenek Yaptırım Olarak Adli Para Cezası

Ceza kanunumuzda fail için öngörülen cezai yaptırım için hürriyeti bağlayıcı eza VEYA adli para cezası öngörülmüş suçlarda vardır. Mahkeme hakiminin takdiri doğrultusunda bu cezalardan hürriyeti bağlayıcı ceza hükmedilebileceği gibi adli para cezasına da hükmedilmesi mümkündür. Bu tür suçlarda mahkeme hakimi takdirini adli para cezası yönünde kullanması halinde seçenek yaptırım olarak adli para cezası söz konusu olmaktadır.

Hapis Cezasından Çevrilen Adli Para Cezaları

Uygulamada sıklıkla karşılaşılan adli para cezaları hapis cezasından çevrilen adli para cezalarıdır. Genellikle taksirli suçlarda ve bir yıl ve daha az hürriyeti bağlayıcı cezaların adli para cezasına çevrildiğini söylemek mümkündür. Sakarya ceza avukatı olarak hürriyeti bağlayıcı cezalar ile karşılaşmak istemeyen kişilerin yargılama sonucunda takdir edilen; hapis ezasının bir yıldan az olması gerektiğini hatırlatmak isteriz.

Hapis Cezası İle Birlikte Adli Para Cezası

Sakarya ceza avukatı olarak adli para cezası ile neticelenen yargılamalarda hapis cezası ile birlikte adli para cezasının da uygulanabilirliğinden söz etmek isteriz. Hapis cezasından çevrilen adli para cezaları ve hapis cezası ile birlikte hükmedilen adli para cezaları sık uygulama alanına sahiptir.

Süreli Hapis Cezaları

Süreli hapis cezaları tanımı TCK 49’da yapılmıştır. Buna göre; Bir ay ile yirmi yıl arasında değişmektedir. Bu süreler 3 ay olabileceği gibi 19 yıl 6 ay gibi uzun sürelerde de olabilmektedir. Ancak bir yıldan daha az süreli hapis cezaları kısa süreli hapis cezası olarak da adlandırılabilmektedir.

Müebbet Hapis Cezası ve Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile müebbet hapis cezalarının süresi ömür boyudur. Bu nedenle fail için öngörülen en ağır cezai yaptırımlardandır. Gerek müebbet hapis gerekse; Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları her iki durumda da; infaz süresi ömür boyu olması nedeniyle bu cezai yaptırımların kısaca ayrımının yapılmasında fayda vardır.

Müebbet Hapis ve Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası Farkı

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına veya müebbet hapis cezasına mahkum olmak ya da bu şekilde işlenen bir suçun mağduru olmak kimse tarafından istenilen bir durum değildir. Ancak Sakarya en iyi ceza avukatı ve Sakarya en iyi Ağır eza avukatı olarak bu farkı da belirtmek isteriz. Her iki durumda da infaz süresinin ömür boyu olduğunu söylemiştik. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları daha çok failin infazının çektirilme koşulu ile ilgilidir. Şöyle ki, ağırlaştırılmış müebbet hapis ezalarının infazı yüksek güvenlikli ceza infaz kurumlarında gerçekleşmektedir.

Ceza Avukatı Nasıl Olunur?

Daha önce de belirttiğimiz gibi; Avukatlık meslek kolunda ceza avukatı, boşanma avukatı, icra avukatı veya benzer konularda bir ayrım yapılmamaktadır. Dolayısıyla en iyi ceza avukatı, en iyi boşanma avukatı, en iyi icra avukatı veya en iyi Ağır Ceza avukatı gibi bir niteleyici sıfatlarda avukatlık kanununda tanımlanmamıştır. Yine ilimizde de Sakarya en iyi ceza avukatı, Sakarya en iyi boşanma avukatı, Sakarya en iyi icra avukatı gibi tabirler yerinde olmasa da sıklıkla kullanılmaktadır. Bu nedenle ceza avukatı nasıl olunur sorusun da ayrıca bir cevap vermek olanak dışıdır. Bu nedenle avukat nasıl olunur sorusuna kısa da olsa cevap vermek yerinde olacaktır. Avukat olabilmek için öncelikle hukuk fakültelerinden mezun olmak gerekmektedir. Mezuniyetten sonra belirli bir süre avukatlık ofislerinde ve yine adliye içerisinde bulunan mahkemeler, Cumhuriyet Savcılıkları veya icra müdürlüklerinde staj görevinin yerine getirilmesi gerekmektedir.

Ceza Yargılamalarında Avukat Zorunlu Mu?

Herhangi bir suçun mağduru veya faili olunması durumunda ilk akıllara gelen sorulardan birisi de; ceza yargılamalarında avukat zorunlu mu sorusudur. Daha önce de belirtildiği gibi gerek bir suçun mağduru gerekse faili yargılama aşamasında veya soruşturma aşamasında haklarının en iyi şekilde savunulmasını istemektedir. Bu nedenle bir çok kişi en iyi ceza avukatı arayışı içerisine girmektedir. Bu durum zaman zaman en iyi Ağır Ceza avukatı (Sakarya en iyi ceza avukatı, Sakarya en iyi Ağır Ceza Avukatı) olarak da değişebilmektedir. Genel olarak ceza yargılamalarında avukat tutmanın zorunlu olmadığını söylemek mümkündür. Ancak bu durumun bir takım istisnaları da mevcuttur. Örneğin fail için öngörülen ceza miktarı 5 yıldan fazla olması veya suçun mağduru veya failinin 18 yaşından küçük olması yada kısıtlı olması halinde ceza soruşturmalarında ve ceza yargılamalarında avukat ile temsil ettirilmenin zorunlu olduğunu söylemek mümkündür.

Sakarya En İyi Ceza Avukatı

Turan & Karakoç Avukatlık Ofisi olarak ceza hukuku alanında yukarıda vermiş olduğumuz kısa bilgiler sırasında zaman zaman Sakarya en iyi ceza avukatı tabirini kullandık. Ceza hukuku da başta olmak üzere; Şirketler hukuku, Sözleşmeler hukuku, aile hukuku, icra hukuku, gayrimenkul hukuku, iş hukuku, miras hukuku ve idare hukuku alanında sizlere hizmetler vermekteyiz. Avukatlık ofisimizde yukarıda belirtmiş olduğumuz tüm alanlarda tecrübe sahibi olmuş genç ve dinamik kadromuz ile; gerek herhangi bir suçun mağduru veya faili için en etkin çözüm önerilerini sizlere sunmaktayız. Avukatlık ofisimiz ve kadromuz hakkında detaylı bilgi sahibi olmanız mümkündür.

Boşanmada Mal Paylaşımı

Boşanmada mal paylaşımı; Yasal mal rejimi veya eşlerin aralarında yapmış oldukları mal rejimi sözleşmesine dayanılarak yapılmaktadır. Evlilik birlikteliğinin kurulması anında veya öncesinde herhangi bir mal rejimi sözleşmesi düzenlenmemiş olması durumunda boşanmada; Yasal mal rejimi kabul edilmektedir. Türk Medeni Kanunumuzda; 2002 yılından önce kurulan evlilik birliktelikleri için mal ayrılığı rejimi yasal mal rejimi; olarak kabul edilmektedir. Bu sebeple boşanmada mal paylaşımı genel olarak; yasal mal rejimi, mal ayrılığı rejimi ve evlilik sözleşmesi üzerinde şekillenmektedir. Gerek boşanmada mal paylaşımı gerekse; Evlilik sözleşmeleri içerisinde bir çok hukuki işlem barındıran hukuki belgelerdir. Bu nedenle boşanmada mal paylaşımı davalarının ve evlilik öncesi düzenlenecek olan; mal rejimi sözleşmelerinin veya evlilik sözleşmelerinin boşanma avukatı veya aile avukatı tarafından yürütülmesinde fayda vardır.

Boşanmada Yasal Mal Rejimi

Yukarıda da belirtildiği üzere boşanmada yasal mal rejimi; 2002 yılından itibaren edinilmiş mallara katılma mal rejimi geçerlidir. Edinilmiş mallara katılma rejimi diğer bir ifade ile yasal mal rejiminde eşlerin evlilik birlikteliği devam ettiği süre zarfında edinmiş oldukları malların boşanma sonrasında yarı yarıya paylaşımını öngören mal rejimi türüdür. Boşanmada mal paylaşımı; edinilmiş mallara katılma şeklinde yapılmış olması nedeniyle “edinilmiş mallar” kavramının tanımının yapılmasında yarar vardır.

Edinilmiş Mal Nedir?

Türk Medeni Kanununun 209. Maddesi göz önüne alınarak edinilmiş mal her iki eşin evlilik devam etmiş olduğu süre içerisinde karşılığını ödeyerek mal edinmiş oldukları varlıklara edinilmiş mal adı verilir. edinilmiş mal olarak değerlendirilmektedir. Türk Medeni Kanunun kapsamında edinilmiş mallar kapsamına giren değerler özetle; aşağıdaki gibidir.

  • Emek veya çalışma karşılığı gerçekleşen kazanımlar
  • Kişisel mallara ait olan gelirler
  • Sosyal Güvenlik Kurumlarınca yapılan ödemeler
  • İş gücü kaybına neden olarak ödenen tazminatlar

Mal Rejimi Ayrılığı

2002 yalından önce yapılan evliliklerde; boşanmada mal paylaşımı olarak kabul edilen yasal mal rejimidir. Mal rejimi ayrılığına göre evlilik sırasında edinilmiş olsa dahi söz konusu değerler ve mal varlıkları hangi eş üzerinde kayıtlı ise boşanma sırasında da bu mal ve değerler kişisel mal olarak kabul edilmekte olduğu mal rejimine mal rejimi ayrılığı denilmektedir. Boşanma sonrası mal paylaşımı olarak mal rejimi ayrılığının kabul edilmiş olması; durumunda diğer eşin “katkı payı alacağı davası” açması mümkündür.

Evlilikte Kişisel Mal Nedir?

Evlilik birlikteliği içerisinde herhangi bir eşin kişisel kullanımına tahsis edilmiş olan eşyalara kişisel mal denilir. Boşanma davalarında sıklıkla takı,mücevher, bilgisiyar veya cep telefonu gibi eşyaların kişisel mal niteliğinde olup olmadığı tartışma konusu olmaktadır. Kullanım şekilleri dikkate alındığında ve gerek yerel mahkeme kararları gerekse yüksek yargı organlarının konuya bakış açısı değerledirildiğinde takı, bilgisayar, mücevher ve benzeri eşyalar kişisel mal niteliğinde olduğunu söylemek mümkündür. Bu nedenle bu ve benzeri ürünlerin boşanmada mal paylaşımına konu edilmemektedir.

Mal Rejimi Sözleşmesi

Mal rejimi sözleşmesi uygulamada sıklıkla “evlilik sözleşmesi” olarak da anılmaktadır. Evlilik birlikteliğinin kurulmasından önce ya da evlilik birlikteliği devam ettiği süre içerisinde eşler aralarında evlilik sözleşmesi ile mal rejimlerinde değişiklik yapmaları mümkündür. Boşanmada mal paylaşımı bu durumda eşlerin aralarında yapmış oldukları sözleşmede belirtildiği şekilde gerçekleşmektedir.

Mal Paylaşımı Davası

Mal paylaşımı davası kural olarak boşanmanın gerçekleşmesinden sonra açılması mümkün davalardır. Boşanmada mal paylaşımı konusunda aralarında bir uyuşmazlık bulunan eşler diğer aile hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm mercii olan Aile Mahkemelerinde mal paylaşımı davası açmaları mümkündür. Ancak mal paylaşımı davasının boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren on yıllık süre zarfından açılması gerekmektedir.

Boşanmada mal paylaşımı konusunda yukarıda yapmış olduğumuz bilgilendirmelerden de anlaşılacağı üzere. Diğer aile hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda olduğu gibi özellikle kişisel malların delillendirilmesi ve evlilik sözleşmesine bağlı kalınıp kalınmadığı oldukça önem arz etmektedir. Bu nedenle benzer davalar ile birlikte boşanma davalarının da boşanma avukatı veya aile avukatı tarafından yürütülmesinde fayda vardır. Sakarya boşanma avukatı (Adaparazı boşanma avukatı) olarak aile hukukundan kaynaklanan tüm uyuşmazlıklarda hukuk ofisimizden destek almanız mümkündür.

Velayet Davaları

Velayet Türk Medeni Kananında; evlilik birliği içerisinde veya evliliğin herhangi bir sebeple sona ermesi ile birlikte çocuğun; eğitim, öğretim ihtiyaçları ile korunmasına yönelik anne veya babaya ya da her iki eşe aynı anda (ortak velayet) verilen görev ve yükümlülüklerdir. Velayet kural olarak on sekiz yaşından küçükler için ya da; on sekiz yaşından büyük olup; hakkında hâkim kararına dayalı olarak kısıtlama kararı olan kişiler için kullanılması mümkündür. Özellikle boşanma davaları sırasında eşler arasında çocuğun velayeti konusunda sıklıkla uyuşmazlıklar meydana gelmektedir. Sakarya boşanma avukatı ve Sakarya aile avukatı olarak velayet davaları başlıklı yazımızda; öncelikle velayet davaları konusunda; boşanmada çocuğun velayeti, velayet değişikliği ve velayet davaları üzerinde durulacaktır.

Velayet Nedir

Türk Medeni Kanunu çerçevesinde velayet nedir sorusuna bir cevap vermek gerekirse; on sekiz yaşından küçük, ya da kısıtlı olan kişilerin; eğitim ve öğretim ihtiyaçları başta olmak üzere, diğer temel bakımlarının sağlanması, bu konudaki ihtiyaçların giderilmesi konularında anne ve babaya verilmiş olan tüm hak ve ödevlerdir. Evlilik birliği devam ettiği sürece çocuğun velayet hakkını anne ve baba ortak olarak kullanmaktadır. Olağan üstü haller dışında çocuğun velayeti anne ve babadan alınarak bir başkasına verilmesi mümkün değildir. Hukukumuzda anne ve baba haricinde çocuğun velayet hakkının kullanılması daha çok “vasi” olarak tanımlanmaktadır. Velayet hakkı anne ve babaya çocuğun doğması ile kendiliğinden tanınmış bir hak iken; vasi ataması hâkim kararı ile mümkündür.

Evlilik Dışı Çocuğun Velayeti

Evlilik dışı çocuğun velayeti 4721 sayılı Türk Medeni Kanunumuzun “anne ve baba evli değilse” başlığı altında 337. Maddesinde düzenlenmiş bir kavramdır. 337. Maddeye göre; evlilik dışı çocuğun velayeti anneye aittir. Evlilik dışı çocuğun velayeti kuralının bir takım istisnaları vardır. Bunlar annenin on sekiz yaşından küçük olması veya annenin ölmüş olması durumlarıdır. Ayrıca çocuğun velayeti herhangi bir sebep ile anneden alınmış olması 337. Maddenin başka bir istisnasıdır. Bu istisnai durumların varlığı halinde; mahkeme çocuğun menfaati doğrultusunda vasi atayabileceği gibi çocuğun velayetini velayet davası ile babaya verme konusunda da bir karar vermesi mümkündür. Ayrıca babanın açacak olması muhtemel babalık davası, tanıma veya evlilik birliğinin kurulması halinde çocuğun velayetinin ortak kullanılması durumları ortaya çıkabilmektedir.

BOŞANMADA ÇOCUĞUN VELAYETİ

Boşanmada çocuğun velayeti konusu uygulamada sıklıkla çekişmeleri boşanma davalarına konu olmaktadır. Velayet veya ortak velayet konusunda eşler arasında bir uyuşmazlığın varlığı halinde çocuğun velayeti sadece anne veya babaya verilebilmektedir. Kural olarak 0 -6 yaş aralığındaki çocukların velayeti istisnalar dışında anne bakımına daha muhtaç olmalarından dolayı anneye verilmektedir. 6 yaşından büyük çocukların; boşanma davalarında velayet konusunda genel hükümler geçerlidir. Mahkeme hâkimi çocuğun velayeti konusunda geniş bir takdir yetkisine sahiptir. Ancak bu takdir yetkileri kullanılması sırasında çocuğun menfaatinin gözetilmesi zorunludur. Aile mahkemeleri bu konuda zaman zaman pedagog görüşüne başvurmakla beraber; anne ve babanın yaşam tarzı, iş ve meslek hayatı veya kazanç durumlarını dikkate alarak da bir karar vermesi mümkündür.  Boşanmada çocuğun velayeti konusunda genellikle “geçici velayet” ve “ortak velayet” uyuşmazlıkları ortaya çıkmaktadır.

Geçici Velayet

Geçici velayet boşanma davaları devam ederken çocuğun velayetini hangi eşin kullanacağı yönünde ortaya çıkan bir sorundur. Türk Medeni Kanununda geçici velayet konusunda ayrı bir düzenleme yoluna gidilmemiştir. Sakarya boşanma avukatı olarak belirtmek isteriz ki; Geçici önlemler başlığı altında düzenlenen 169. Madde geçici velayeti de kapsamaktadır. Geçici velayet uygulamada sıklıkla tedbiren velayet olarak da adlandırılmaktadır. Tedbiren velayet konusunda hâkim herhangi bir talep olmasa dahi resen karar vermek durumundadır. Tedbiren velayet daha çok bir koruma önlemi durumundadır. Bu nedenle; hâkim boşanma davası sırasında geçici velayeti değiştirmesi mümkündür. Ayrıca hâkim geçici velayet konusunda vermiş olduğu kararında boşanma kararı sonrasında bağlı değildir. Örneğin geçici velayetin boşanma davası devam ederken anneye verilmesi ve boşanma kararı ile birlikte çocuğun geçici velayetinin anneden alınarak babaya verilmesi mümkündür.

VELAYET DAVALARI

Yukarıdaki nedenlerden herhangi birisine dayandırarak velayet davası açması mümkündür. Velayet davaları boşanma davalarında olduğu gibi Aile Mahkemelerinde görülmektedir. Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise bu görev Asliye Hukuk Mahkemelerine verilmiştir. Velayet değişikliği davalarında yetkili mahkeme velayet sahibi olan eşin bulunduğu yerdeki Aile Mahkemeleridir. Ancak yetkili mahkemenin bulunduğu yer dışında farklı bir şehirde bulunan eş bulunduğu yer nöbetçi Aile Mahkemesine müracaat ederek velayet değişikliği davası açması mümkündür. 

Görüldüğü üzere velayet davaları da boşanma davaları kadar içerisinde bir çok hukuku bilgi ve işlem içeren davalardır. Bu nedenle gerek çocuğun ve eşlerin menfaati açısından velayet davalarının da boşanma davalarında olduğu gibi boşanma avukatı tarafından yürütülmesinde fayda vardır. Boşanma davaları, velayet davaları veya nafaka davaları konusunda Sakarya boşanma avukatı olarak uzman kadromuzdan her zaman destek almanız mümkündür.

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu

5237 sayılı temel Ceza Kanunumuzun 234. Maddesinde çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu düzenlenmiştir. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan farklı olarak çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu; velayet yetkisi elinden alınmış olan anne ya da baba tarafından veya 3. Derece dahil kan hısımlığı bulunan kişilerin veli ya da vasisi yanından herhangi bir cebir – tehdit kullanmadan kaçırarak alıkonulması şeklinde gerçekleşmektedir.

Tanımdan da anlaşılacağı üzere; daha çok velayet yetkisi elinden alınan anne veya baba tarafından işlenin bir suçtur. Bu nedenle Türk Ceza Kanunun “aile düzenine karşı suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu ceza hukuku ile birlikte; aile hukuku kapsamında daha çok velayet ve vasi davalarına da konu olabilmektedir. Bu nedenle ceza avukatı ve aile avukatı özellikle boşanma avukatı tarafından takip edilmesi tavsiye edilen suçlardandır. Sakarya Ceza avukatı ve Sakarya Boşanma avukatı olarak çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu; ve benzer suçlarda konusunda uzman kadromuzdan destek almanız mümkündür.

cocugun kacirilmasi ve alikonulmasi sucu

Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçu Cezası

TCK 234/1, TCK 234/2 ve TCK 234/3 maddelerinde suçun failin seçimlik hareketlerine göre ve mağdur ile fail arasındaki akrabalık ilişkisine göre farklı halleri belirtilmiştir. Buna göre; suçun temel şeklinde belirtiliği gibi “velayet yetkisi kendisinden alınmış olan anne, baba veya 3. Derece kan hısımları tarafından 16 yaşını tamamlamamış çocuğu vasi veya velisi yada bakım – gözetim yükümlüsü yanından herhangi bir cebir ya da tehdit kullanmaksızın kaçırarak alıkonulması halinde fail hakkında “3 ay ile 1 bir arasında hapis cezası öngörülmüştür.

TCK 234/2 maddesinde ise yukarıda belirtilen velayet yetkisi elinden alınmış ana – baba veya 3. Derece kan hısımlarının çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu işledikleri sırada cebir veya tehdit kullanması durumunda TCK 234/1 maddesinde belirtilen hürriyeti bağlayıcı cezanın (3 ay ile 1 yıl arasında hapis) yarı oranında arttırılacağı belirtilmiştir. Görüldüğü üzere TCK 234/2 maddesi daha çok çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun; daha ağır cezayı gerektiren hali durumundadır.

TCK 234/3 maddesinde ise çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun bir başka hali düzenlenmiştir. Buna göre yukarıda belirtilen kanuni temsilcinin yanından kendi rızası ve isteği ile ayrılan çocuğu rızası; dahilinde olmuş olsa dahi yanında tutan kişi “3 ay ile 1 yıl arasında hapis cezası” ile cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. TCK 234/3 maddesinden de anlaşılacağı üzere 16 yaşını tamamlamamış çocuğun kendi rızası olsa dahi; başkası yanında yakınlarına veya yetkili makamlara haber edilmeksizin tutulması suç olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle Sakarya Ceza Avukatı; (Adapazarı Ceza Avukatı) olarak benzer durumlarla karşılaşılması halinde en kısa sürede; durumu yetkililere bildirilmesi gerektiğini hatırlatmak isteriz.

Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçunda Şikayet

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda özellikle; TCK 234/1 ve TCK 234/2 maddeleri aile düzenine karşı suçlar olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle suçun TCK 234/1 ve TCK 234/2 maddelerinde belirtilen şekilde işlenmesi halinde fail hakkında re’sen soruşturma ve akabinde kovuşturma yapılmaktadır. Bu nedenle suçun vasi yetkisi elinden alınmış ana veya baba hatta 3. Derece kan hısımları tarafından işlenmesi durumları şikayete bağlı değildir. Ancak suçun TCK 234/3 maddesinde belirtililen şekilde işlenmesi halinde fail hakkında gerekli soruşturma ve kovuşturmanın yapılması şikayete bağlıdır. Bu nedenle müştekinin 6 aylık süre zarfından yetkili makamlara müracaat ederek fail hakkında şikayet hakkını kullanmaları gerekmektedir.

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu Yargılama

Yukarıda da belirtildiği gibi TCK 234/1, TCK 234/2 ve TCK 234/3 maddelerinde öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezaların miktarı itibariyle çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemelerindedir. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçuna ilişkin yukarıda yapmış olduğumuz bilgilendirmelerden de anlaşılacağı üzere; suçun unsurları çeşitlilik gösterebilmektedir. Bu nedenle ceza avukatı ve boşanma avukatı vasıtasıyla yürütülmesinde fayda olan davalardandır. Sakarya boşanma avukatı ve Sakarya Ceza avukatı olarak bu konuda destek almanız mümkündür.

Nafaka Davaları

Nafaka davaları, boşanma davaları ile birlikte açılabileceği gibi boşanmanın gerçekleşmesinden sonra da açılması mümkündür. Uygulamada boşanmanın gerçekleşmesinden sonra açılan nafaka davaları genellikle “nafakanın iptali” şeklinde gerçekleşmektedir. Ayrıca nafaka artırılması davası da başka bir nafaka davaları türüdür. Ancak sıklıkla boşanma davaları ile birlikte nafaka da talep edilmektedir. Nafakanın temel amacı; boşanmaya bağlı olarak eşlerden herhangi birisinin gelirinde meydana gelmiş olan olumsuz bir değişikliğin etkisini ortadan kaldırmak veya en aza indirmektir. Ayrıca eşlerin ortak çocuklarının ihtiyaçlarının karşılanması için “iştirak nafakası” öngörülmüştür. Nafakanın amacına göre; Nafaka davaları genellikle yoksulluk nafakası, iştirak nafakası veya tedbir nafakası olarak gerçekleşmektedir. Nafaka davalarına sıklıkla konu olmasa da kardeşlerin veya belirli hısımların birbirlerine karşı açmış oldukları yardım nafakası da başkaca nafaka davalarına konu olan nafaka çeşitlerindendir.

Görüldüğü üzere nafaka davaları nafakanın amacına yönelik olmak üzere çeşitlilik göstermektedir. diğer aile hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda olduğu gibi nafaka davaları da içerisinde bir çok hukuki işlem barındıran davalardır. Bu nedenle; yoksulluk nafakası davası, iştirak nafakası davası, tedbir nafakası davası ya da yardım nafakası davasının konusunda uzman aile hukuku avukatı veya boşanma avukatı vasıtasıyla yürütülmesi önemlidir. Bu konuda Sakarya aile hukuku avukatı (Sakarya boşanma avukatı) veya Adapazarı aile hukuku avukatı (Adapazarı boşanma avukatı) olarak konusunda uzman avukatlarımızdan her zaman destek almanız mümkündür.

nafaka davalari

NAFAKA ÇEŞİTLERİ

Yukarıda da belirtildiği nafakanın amacına göre nafaka çeşitleri vardır. Nafaka çeşitleri evlilik birlikteliğinin sona ermesine bağlı olarak yoksulluk nafakası, iştirak nafakası veya tedbir nafakası şeklindedir. Ayrıca bir takım hısımların birbirlerine karşı olan yükümlülükleri kapsamında “yardım nafakası” da; 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunumuzda düzenlenmiş nafaka çeşitlerindendir.

Yoksulluk Nafakası

Nafaka çeşitleri adı altında düzenlenen ilk nafaka türü 4721 sayılı Türk Medeni Kanunumuzun 175. maddesinde belirtilen yoksulluk nafakasıdır. Yoksulluk; yeme, içme, giyinme eğitim veya barınma gibi kişinin temel ihtiyaçlarını karşılayamama durumudur. Buna bağlı olarak; Boşanma nedeniyle temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çekecek veya hiç yerine getiremeyecek kişiler için düzenlenmiştir. Diğer bir ifade ile yoksulluğa düşecek eşin diğer eşten talep ettiği nafaka çeşidi yoksulluk nafakasıdır. Yoksulluk nafakasında yükümlülük açısından kadın veya erkek ayrımı yapılmamıştır. Yoksulluğa düşecek olan erkek eş kadından veya kadın eş erkekten yoksulluk nafakası talep etme hakkına sahiptir.

İştirak Nafakası

Boşanmaya bağlı olarak doğan bir başka nafaka çeşidi ise iştirak nafakasıdır. Uygulamada sıklıkla çocuk nafakası olarak da bilinmektedir. İsminden de anlaşılacağı üzere; Çocuğun bakım giderleri başta olmak üzere eğitim / öğretim giderlerinin karşılanması için öngörülen nafaka çeşitlerindendir. Kural olarak nafaka davaları kapsamında iştirak nafakası velayet sahibi olan eş tarafından diğer eşe karşı açılmaktadır.

Tedbir Nafakası

Boşanma davası sonuçlanmadan yani boşanma davası devam ederken talep edilen nafaka çeşidi ise tedbir nafakasıdır. Tedbir nafakası boşanma davası açılırken taraflarca talep edilebileceği gibi; Mahkeme hakiminin re’sen karar vermesi gereken durumlardandır. Bu nedenle tedbir nafakası mahkeme hakiminin takdirine bırakılmış bir durumdur.

Yardım Nafakası

Boşanmaya bağlı olarak gerçekleşmesede TMK’da düzenlenmiş bir başka nafaka çeşidi ise yardım nafakasıdır. Genellikle akrabalar arasındaki yardım yükümlülüğüne dayanılarak açılan nafaka davaları türlerindendir.

NAFAKA HESAPLAMA

Yoksulluk nafakası miktarı, iştirak nafakası miktarı, tedbir nafakası miktarı ya da yardım nafakası miktarı için öngörülmüş genel bir kural bulunmamaktadır. Nafaka hesaplama genellikle tarafların ekonomik durumları göz önüne alınarak yapılmaktadır. Genellikle kişinin mevcut malvarlığı veya aylık kazançları dikkate alınarak nafaka hesaplaması yapılmaktadır. Ancak nafaka hesaplama konusunda genellikle bir tarafın olağan üstü zenginleşmesine sebebiyet vermemesine dikkat edilmektedir. Ayrıca nafaka yükümlüsünün de tespit edilen nafaka miktarını ödemekte güçlük çekmemesi nafaka hesaplamasında göz önüne alınan bir başka kriterdir.

NAFAKA DAVALARI

Yukarıda da belirtildiği gibi nafaka davaları genellikle boşanma davası ile birlikte açılmaktadır. Boşanma davası ile nafaka talep edilmesi halinde ayrıca nafaka davasından söz etmek kural olarak mümkün değildir. Ancak özellikle yoksulluk nafakası veya iştirak nafakaları konusunda; nafakanın iptali davası veya nafakanın artırılması davası şeklinde nafaka davaları açılması mümkündür. Nafaka davaları konusunda yukarıda verilen bilgilerden de anlaşılacağı üzere; özellikle yoksulluk nafakası davası veya iştirak nafakası davasının konusunda uzman boşanma avukatı veya aile hukuku avukatı vasıtasıyla yürütülmesi tarafların menfaatine olacaktır. Nafaka davaları veya benzer diğer uyuşmazlıklarda konusunda uzman Sakarya boşanma avukatı veya Adapazarı boşanma avukatı olarak büromuzdan destek almanız mümkündür.

Yukarı kaydır
Whatsapp Üzerinden Danışın.