HEMEN ARA: +905309118133

Adapazarı ceza avukatı

Sakarya Adapazarı Ağır Ceza Avukatı

Hukuk sistemimiz bir çok alanlara ayrılarak incelenmektedir. Borçlar hukuku, bilişim hukuku, icra hukuku, idare hukuku bunlardan bir kaçıdır. Ceza hukuku ise sıklıkla karşılaşılan bir hukuk dalıdır. Türk Ceza Kanununda yer alan suçların niteliğine göre Sakarya
Sakarya’da Ceza Avukatları zaman zaman Ağır Ceza Avukatı olarak da anılmaktadırlar. Avukatlık kanunda ceza avukatlığı adı altında ayrıca bir meslek kolu tanımlanmamış olmasına rağmen sıklıkla kullanılan bir tabir haline gelmiştir. Ayrıca Sakarya Ağır Ceza Avukatı, gibi bölgesel bazda da nitelendirilmelerle karşılaşmak mümkündür.

ADAPAZARI AGIR CEZA AVUKATI
ADAPAZARI AĞIR CEZA AVUKATI

Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen davalar hakkında bilgiler vereceğimiz bu yazımızda; bizde zaman zaman konunun daha anlaşılabilir olması amacıyla; Ağır ceza avukatı ve Adapazarı Ağır Ceza Avukatı, Sakarya Ağır Ceza Avukatı yada Erenler Ağır Ceza Avukatı tabirlerini kullanacağız. Ancak daha öne de belirttiğimiz gibi ceza avukatlığı adı altında ayrıca bir meslek kolu bulunmadığı gibi Ağır Ceza avukatı olarak da bir meslek kolu bulunmamaktadır.

Ağır Ceza Mahkemesinde Görülen Davalar

Özel mahkemeler (Çocuk Mahkemesi, İcra Ceza Mahkemesi, Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi vs.) hariç olmak üzere; hukuk sistemimizde ceza mahkemeleri Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesi olarak ikiye ayrılmaktadır. Her iki mahkemenin yargılamada görevli olduğu suçların ayrımında Türk Ceza Kanununda suç için öngörülmüş ceza üst sınırı dikkate alınmaktadır. Ceza üst sınırı on yıl ve üzerinde hürriyeti bağlayıcı ceza olması halinde yargılama görevi; Ağır Ceza Mahkemelerindedir. Diğer suçlarda ise yargılama görevi Asliye eza Mahkemelerindedir. Ayrıca yargılama sonrasında fail için ön görülen müebbet hapis cezası ile; Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olması halinde de yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemelerindedir. Adapazarı Ağır eza avukatı ve Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak bu ayrıma göre; Ağır ceza mahkemelerinde görülen davaları aşağıdaki gibi sıralamak isteriz.

Kasten Öldürme Suçu

Müebbet hapis cezası ve failin seçimlik hareketlerine göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası öngörülen ve Adapazarı Ağır Ceza Avukatı olarak ilk olarak değinmek isteğimiz suç kasten öldürme suçudur. TCK 81 maddesinde düzenlendiği şekilde nitelikli hal dışında kalan durumlar dışında kasten öldürme suçunun cezası müebbet hapis ezasıdır. Kasten öldürme suçunun nitelikli halleri ise TCK 82/1 maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre kasten öldürmenin nitelikli kasten öldürme olarak nitelendirilmesinde özetle aşağıdaki seçimlik hareketlerin bir veya bir kaçının gerçeklemesi gerekmektedir.

  • Tasarlayarak Öldürme
  • Eziyet çektirerek ya da canavarca hisle öldürme
  • Bombalama, biyolojik silah veya kimyasal silah kullanarak öldürme
  • Üst soy, alt soy ile boşanmış olunan eş ve kardeşi öldürme
  • Beden ya da ruh bakımından kendisini savunamayacak kişileri öldürme
  • Kadını veya çocuğu öldürme
  • Kamu görevlisini görevinden dolayı öldürme
  • Bir suçu gizlemek ya da delillerini yok etme veya yakalanmamak için kasten öldürme
  • Kan gütmek saikiyle öldürme ve töre saikiyle öldürme

Yukarıda sıralamış olduğumuz seçimlik hareketler ile kasten öldürme gerçekleşmesi halinde; fail ağırlaştırılmış müebbet hapis ezası ile cezalandırılmaktadır. Adapazarı Ağır eza Avukatı olarak kasten öldürme suçları için katılmış olduğumuz davalarda; meşru müdafaa, nefsi müdafaa, zorunluluk hali durumları ile daha az cezayı gerektiren hallerin delillendirilmesinin fail için yukarıda belirtmiş olduğumuz cezaların miktarı için büyük ölçüde önemli olduğunu belirtmekte fayda vardır.

Nitelikli Yağma

Adapazarı Ağır Ceza Avukatı, Sakarya Ağır Ceza Avukatı ve Erenler Ağır Ceza Avukatı olarak; belirtmek istediğimiz son yıllarda artış gösteren ve Ağır Ceza mahkemelerinde görülen bir başka suç ise; nitelikli yağma suçudur. Daha çok TCK 148 maddesinde düzenlenen yağma suçunun daha ağır cezayı gerektiren hali olarakda kabul edilmektedir. Bu nedenle yağma suçunun nitelikli olarak kabul edilmesinde; öngörülen seçimlik hareketler hakkında bilgi vermeden önce yağma suçunun tanımının yapılmasında fayda vardır. “Failin bir başkasına yönelik olmak üzere kendisine ya da herhangi bir yakınının hayatına vücut ya da; cinsel dokunulmazlığına hatta mal varlıklarına karşı bir saldırıda bulunacağından bahisle cebir ya da tehdit kullanarak bir malı kendisine teslim etmeye zorlaması” yağma suçu olarak tanımlanmıştır. TCK 148/1 maddesindeki basit yağma suçu ile birlikte ayrıca TCK 149/1 maddesinde yağma suçunun nitelikli halleri sıralanmıştır. Buna göre yağma suçunun;

  • Silahla
  • Tanınmayacak bir hale kendisini koyarak
  • Birden fazla kişiyle
  • İş yerinde veya konutta
  • Yol keserek
  • Kendisini savunamayacak kişilere karşı
  • Suç örgütlerinin isimlerini kullanarak veya suç örgütlerine yarar sağlamak amacıyla
  • Geceleyin

İşlenmesi halinde fail hakkında on beş yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Adapazarı Ağır Ceza Avukatı ve Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak nitelikli yağma suçunda belirtilen seçimlik hareketlerin varlığının tespit edilmesi oldukça önemli olduğunu hatırlatmak isteriz.

Rüşvet Suçu

TCK 252/1 maddesinde düzenlenen ve büyük ölçüde kamu görevlilerine özgü olan rüşvet suçu da Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen davalar arasındadır. Rüşvet suçunun unsurları oldukça çeşitlilik göstermesi nedeniyle Adapazarı Ağır Ceza Avukatı, Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak ayrıca değinmek istediğimiz suçlar arasındadır. TCK 252/1 maddesindeki tanıma göre; görevi gereği olup bir işi yapması veyahut yapmaması adına doğrudan veya aracılar vasıtasıyla bir kamu görevlisine veya gösterilen başka bir kişiye menfaat sağlanması rüşvet suçunu oluşturmaktadır. Rüşvet suçunu işleyen fail hakkında 4 yıl ile 12 yıl arasında hapis cezası öngörülmüştür.

Bilinçli Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme

Büyük ölçüde Asliye Ceza Mahkemesi görev alanına giren ancak bilinçli taksir ile ölüme sebebiyet verme suçlarında yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemelerinde olan bir başka suç ise; Bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme suçudur. Bilinçli taksir ile ölüme sebebiyet verme suçunda “bilinçli taksirin” kanıtlanması oldukça önemlidir. Adapazarı Ağır Ceza avukatı ve Sakarya Ağır Ceza avukatı olarak bilinçli taksir ile ölüme sebebiyet verme suçlarında soruşturma aşamasından itibaren; Ağır Ceza Avukatından destek alınması gerektiğini düşünmekteyiz.

İşkence Suçu

Ağır Ceza Avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız bir başka suç ise işkence suçudur. TCK 94/1 maddesinde işkence suçunun temel şekli düzenlenmişken, TCK 94/2 maddesinde ise; Daha ağır cezayı gerektiren halleri belirtilmiştir. TCK 94/1 maddesinde yapılan tanıma göre; Kişiye ruhsal veya bedensel olarak acı çektirmeye, iradesinin veya algılama yeteneğinin etkilenmesi veya kişinin aşağılanması; İşkence suçunu oluşturmaktadır. TCK 94/2 maddesinde ise;

  • Kendisine savunamayacak kişiler ile çocuklara karşı
  • Cinsel Taciz ile birlikte işkence
  • Kamu görevlileri ile avukatlara karşı görevlerinden dolayı

İşkence suçunun işlenmesi nitelikli hal olarak kabul edilmektedir. İşkence suçunun TCK 94/1 maddesindeki temel şekli ile işlenmesi halinde fail için üç yıl ile on yıl arasında hapis; Nitelikli haller (TCK 94/2) kapsamında işlenmesi halinde on yıl ile on beş yıl arasında hapis cezası öngörülmüştür. Gerek suçun temel şeklinin düzenlendiği TCK 94/1 ve daha ağır cezayı gerektiren hallerinin düzenlendiği TCK 94/2 maddelerinden de anlaşılacağı üzere; İşkence suçu için ön görülen ceza alt ve üst sınırları oldukça farklıdır. Bu nedenle Ağır Ceza Avukatının işkence suçlarında rolü oldukça fazladır.

Adapazarı Ağır Ceza Avukatı

Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmekte olan; Adapazarı Ağır Ceza Avukatı, Sakarya Ağır Ceza Avukatı ve İstanbul Avrupa Yakası Ağır Ceza Avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız suçların başında yukarıda belirtmiş olduğumuz suçlar gelmektedir. Bunlar haricinde ayrıca;

Milli Savunmaya Karşı Suçlar

Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar

Anayasal Düzene Karşı Suçlar

ADAPAZARI AĞIR CEZA AVUKATI

Yine Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen suçlardır. Ayrıca bir çok suçun ağırlaştırıcı nedenlerinin varlığı halinde Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmesi mümkün hale gelebilmektedir. Suçlardaki daha ağır cezayı gerektiren hallerin varlığı, cezasızlık nedenleri; Veya cezada indirim nedenleri gibi unsurlar göz önüne alındığında yukarıda belirtmiş olduğumuz suçlar ve diğer ceza hukuku alanındaki suçların yargılanması sırasında Sakarya’da Ağır Ceza Avukatından destek alınması oldukça önemlidir.

İlgili Aramalar

Sakarya Ceza Avukatı,
Sakarya Ağır Ceza Avukatı,
Sakarya Uyuşturucu Dava Avukatı,
Sakarya Sulh Ceza Avukatı,
Sakarya Asliye Ceza Avukatı,

Adapazarı Ceza Avukatı,
Adapazarı Ağır Ceza Avukatı,
Adapazarı Uyuşturucu Dava Avukatı,
Adapazarı Sulh Ceza Avukatı,
Adapazarı Asliye Ceza Avukatı,

Sakarya Ağır Ceza Avukatı

Günümüzde ceza hukuku alanında tecrübe sahibi olmuş veya ceza hukuku alanında uzmanlaşmış avukatlar daha çok ceza avukatı olarak anılmaktadırlar. Her ne kadar ceza avukatlığı alanında ayrıca bir melek bulunmasa da sıklıkla kullanılan bir tabirdir. Ceza avukatlığı zaman zaman daha da özelleştirilerek; en iyi ceza avukatı, en iyi ağır ceza avukatı, Sakarya Ağır Ceza Avukatı; veya Sakarya En iyi Ağır Ceza Avukatı olarak da anılmaktadırlar. Sakarya Ağır eza Avukatı olarak Ağır Ceza mahkemelerinde görülen suçlar hakkında kısaca bilgiler verirken konunun daha anlaşılabilir olması açısından; Ağır Ceza Avukatı tabirlerini kullandık. Ağır ceza davaları hakkında bilgiler vermeden önce Ağır Ceza Avukatları hakkında bilgi vermek daha yerinde olacaktır.

Ağır Ceza Avukatı Nedir?

Daha önce de belirtildiği gibi ceza hukuku alanında uzmanlaşmış veya tecrübe sahibi olmuş kişiler ceza avukatı olarak anılmaktadırlar. Ceza hukuku alanında karşılaşılan suçlar bir çoğu Ağır Ceza Mahkemesinde görülmektedir. Bu nedenle Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen davalarda ihtisas sahibi olmuş; veya tecrübe edinmiş avukatlar da Ağır Ceza Avukatı olarak bu tür davalara katılmaktadırlar. Bu nedenle Sakarya Ağır Ceza avukatı olarak sıklıkla Ağır Ceza Avukatı tabiri ile karşılaşmaktayız.

Ağır Ceza Mahkemesinde Görülen Suçlar

Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi Türk Ceza Kanununda tanımlanmış suçlar hakkında; Genel olarak Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemeleri görevledirler. Bu ayrımda şüphelinin üzerine atılı olan suçun ceza üst sınırları dikkate alınmaktadır. On yıl ve üzeri hürriyeti bağlayıcı cezalar için öngörülmüş suçlarda yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemelerindedir. Aşağıda belirtmiş olduğumuz suçlarda sanık veya mağdur – müşteki vekilliği üstlenen avukatlar da Ağır Ceza Avukatı olarak anılmaktadırlar. Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak derlemiş olduğumuz Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davalar özetle aşağıdaki gibidir.

Kasten Öldürme Suçu ve Cezası

Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak; Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen suçlar hakkında değinmek istediğimiz ilk suç kasten öldürme suçu ve cezasıdır. 5237 sayılı TKC’nın hayata karşı suçlar başlığı altında TCK 81 maddesinde düzenlenmiştir. TCK 82/1 ve alt bentlerinde ise kasten öldürme suçu ve cezasının nitelikli halleri sıralanmıştır. Buna göre kasten öldürmenin nitelikli haller dışında; TCK 81/1 maddesi kapsamında değerlendirilmesi durumunda fail müebbet hapis cezası öngörülmüştür. Ayrıca kasten öldürme suçu;

  • Tasarlayarak
  • Eziyet çektirmek suretiyle veya canavarsa bir hisle
  • Bombalama, tahrip, yangın veya biyolojik silah yada kimyasal silah kullanılarak
  • Altsoy, üst soy ile boşanmış olunan eş yada kardeşe karşı
  • Ruh ve beden bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kişilere karşı
  • Çocuklara karşı
  • Kadına karşı
  • Kamu görevlisinin yerine getirmiş olduğu kamu görevinden dolayı
  • Herhangi bir suçu gizlemek ve bu suça ilişkin delilleri yok etmek ya da yakalanmamak amacı ile
  • Kan gütmek saikiyle (Kan Davaları)
  • Töre saikiyle

İşlenmesi haminde ise; Fail hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis ezası öngörülmüştür. (Ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis ezası farkı konusunda yazılmış yazılarımızı incelemek için tıklayınız) Kasten öldürme suçu ve cezası için yukarıda belirtildiği gibi bir çok ağırlaştırıcı neden bulunmaktadır Bu nedenle Ağır Ceza Avukatı vasıtasıyla yürütülmesi oldukça önemlidir.

İşkence Suçu ve Cezası

Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen bir başka dava ise işkence suçudur. Buna göre; Kişinin ruhsal ya da bedensel açıdan acı çekmesine; algılama ya da irade yeteneğinin etkilenmesi ya da aşağılanmasına neden olan davranışlar sergileyen kamu görevlisi üç yıl ile on iki yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere işkence suçu kamu görevlileri tarafından işlenebilmektedir. Bu nedenle özgü bir suç olduğunu söylemek mümkündür. TCK 94/1 maddesinde işkence suçu ve cezasının temel şekli düzenlenmiştir. Ayrıca TCK 94/2 maddesinde işkence suçunun daha ağır cezayı gerektiren halleri sıralanmıştır. Buna göre işkence suçunun;

  • Beden ya da ruh bakımından kendisini savunamayacak olanlar ile çocuklara karşı işlenmesi,
  • Kamu görevlileri ile avukatlara karşı görevlerinden dolayı işlenmesi
  • İşkence suçunun cinsel taciz şeklinde işlenmesi

Durumları işkence suçunun daha ağır cezayı gerektiren halleri olarak kabul edilmiştir. İşkence suçunun yukarıda belirtilen durumlarda işlenmesi durumunda fail hakkında on yıl ile on beş yıl arasında hapis cezası öngörülmüştür. Ağır ceza mahkemesinde görülen davalar arasında işkence suçunun unsuları oldukça önemli bir yere sahiptir. Suçun unsurlarının yargılama aşamasında kanıtlanması oldukça önemlidir. Bu nedenle işkence suçu nedeniyle hakkında soruşturma yapılanlar ile bu suçun mağdurlarının Ağır Ceza avukatından destek almaları oldukça önemlidir.

Nitelikli Yağma Suçu ve Cezası

Nitelikli yağma suçu ve cezası TCK 149/1 maddesinde düzenlenmiştir. Sakarya Ağır Ceza avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız bir başka suçtur. Suçun temel şeklinin düzenlendiği TCK 148/1 maddesindeki tanıma göre; Bir başkasına yönelik kendisinin, herhangi bir yakının hayatına, cinsel veya vücut dokunulmazlığına karşı bir saldırı gerçekleştireceği veya mal varlıklarına karşı bir saldırıda bulunarak büyük bir zarara uğratacağı yönünde tehdit veya cebir kullanarak bir malı kendisine teslime zorlamak yağma suçunu oluşturmaktadır. Daha çok Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanına giren; nitelikli yağma suçunun gerçekleşmesi için failin yağma suçu;

  • Silahla
  • Kendisini tanınmayacak bir hale koyarak
  • Birden fazla kişi ile
  • Konut ya da iş yerinde
  • Yol kesmek suretiyle
  • Ruh ya da beden bakımından kendisini savunamayacak halde olanlara karşı,
  • Suç örgütlerinin isimlerinin kullanarak
  • Suç örgütlerine yarar sağlamak amacıyla
  • Geceleyin

İşlenmesi halinde nitelikli yağma suçu oluşmaktadır. Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak bu suça ilişkin hatırlatmak istediğimiz bir başka husus ise; TCK 148/1 maddesinde belirtilen basit yağma suçu; ile TCK 149/1 maddesi ve alt bentlerinde yer alan nitelikli yağma suçu arasında fail hakkında öngörülmüş; hürriyeti bağlayıcı cezalar oldukça farklıdır. Bu nedenle suçun nitelikli olarak kabul edilmesi durumunda failin 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması mümkündür.

Zimmet Suçu ve Cezası

Kamu görevlilerine özgü olarak Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmekte olan bir başka suç ise zimmet suçudur. TKC 247/1 maddesindeki tanıma göre; zimmet suçu zilyetlik dolayısıyla kendisine devredilmiş olan ya da koruma – gözetme ile yükümlü bir malı kendisinin ya da bir başkasının zimmetine geçirilmesi olarak tanımlanmıştır. Suçun yasada tanımlanan temel şekli ile işlenmesi durumunda fail için beş yıl ile on yıl arasında hapis cezası öngörülmüştür.

TCK 247/2 maddesinde ise zimmet suçunun daha ağır ezayı gerektiren hali düzenlenmiştir. Buna göre; zimmet suçunu işleyen fail bu suçun açığa çıkmaması için ayrıca hileli davranışlar sergilemesi durumunda; TCK 147/1 maddesinde belirtilen hürriyeti bağlayıcı cezalar yarı oranında arttırılmaktadır. Sakarya Ağır Ceza Avukatı (Adapazarı Ağır Ceza Avukatı) ve Sakarya İdare Avukatı olarak zimmet suçu nedeniyle ceza verilen fail ayrıca 657 sayılı yasanın 125/1-g maddesi gereğince memuriyet görevinden ihraç edilebileceğini hatırlatmak isteriz. Bu nedenle disiplin soruşturmaları içinde oldukça önemli olan bir suçtur.

Bilinçli Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme

Her ne kadar taksirle ölüme sebebiyet verme suçu hakkında fail için öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezalar; için yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemelerinde ise de; Daha çok suçun ağırlaştırıcı nedeni olarak kabul edilen bilinçli taksir ile ölüme sebebiyet verilmesi durumunda; fail hakkında verilen ceza miktarları itibariyle yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemelerindedir. Ancak Sakarya Ceza Avukatı olarak bu suça ilişkin olarak hatırlatmak istediğimiz en önemli husus bilinçli taksirin ispatlanması gereğidir. Bu husus oldukça önem arz eden bir konudur.

Rüşvet Suçu ve Cezası

Rüşvet suçu da zimmet suçu gibi büyük ölçüde kamu görevlilerine özgü bir Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmekte olan suçtur. TCK 252/1 maddesine göre; “Görevi gereği bir işi yapması ya da yapmaması için aracılar vasıtasıyla yada doğrudan herhangi bir kamu görevlisine ya da gösterilen bir başka kişiye menfaat sağlama fiili rüşvet suçunu oluşturmaktadır. TCK 252/1 maddesine göre rüşvet suçunu işleyen fail dört yıl ile on iki yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Su bu suçun kamu görevlileri açısından özgü suç olması nedeniyle; Ceza avukatı ve idare avukatı vasıtasıyla yürütülmesinde fayda olan suçlardandır. Sakarya Ağır Ceza avukatı (Adapazarı Ağır Ceza Avukatı) ve Sakarya idare avukatı olarak disiplin soruşturmalarına da etki eden bu suçlar hakkında hukuk ofisimizden destek almanız mümkündür.

Nitelikli Dolandırıcılık Suçu ve Cezası

Ağır ceza avukatı ve Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız; bir başka suç ise nitelikli dolandırıcılık suçudur. Niteliği itibariyle basit dolandırıcılık suçunun daha ağır cezayı gerektiren halleri olarak da kabul edilebilmektedir. Son yıllarda dolandırıcılık suçuna ilişkin yapılan yargılamaların bir çoğu nitelikli dolandırıcılık olarak karşımıza çıkmaktadır. Failin seçimlik hareketlerine göre üç yıl ile on yıl arasında hapis cezası ile karşılaşmak mümkündür. Dolandırıcılık suçunun nitelikli olarak kabul edilmesinde özetle aşağıdaki seçimlik hareketler dikkate alınmaktadır.

  • Failin dini inançlar ve duyguların istismar etmesi,
  • Kişilerin içinde bulunmuş oldukları tehlikeli durumlardan faydalanması,
  • Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından faydalanması,
  • Kamu kurum ve kuruluşları ile siyasi parti ve meslek kuruluşlarının aracı kılınarak,
  • Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına,
  • Bilişim sistemleri ile banka yada kredi kurumlarının aracı olarak kullanılarak,
  • Tacir, şirket veya kooperatif yöneticilerinin bu görevleri nedeniyle,
  • Serbest meslek erbaplarının kendilerine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle,
  • Sigorta primlerini almak amacıyla,

Dolandırıcılık suçunun nitelikli olarak kabul edilerek Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılama sebebi olmasının yukarıda da belirtildiği gibi bir çok seçimlik hareketlere bağlıdır. Bu kriterlerin kanıtlanması ve delillendirilmesi oldukça önemli bir konudur. Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak özellikle nitelikli dolandırıcılık suçunda Ağır Ceza Avukatından destek alınması gerektiği belirtmek isteriz.

Yukarıda Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen davalar hakkında vermiş olduğumuz kısa bilgilerden sonra; Ağır Ceza Avukatı, Sakarya Ağır Ceza Avukatı, Serdivan Ağır Ceza Avukatı, Erenler Ağır Ceza Avukatı ve Adapazarı Ağır Ceza Avukatı olarak bu suçlara ilişkin ve ceza yargılamasının süreçlerine ilişkin sıklıkla karşılaştığımız soruları ve yanıtlarını sizlerle paylaşmak isteriz.

Ağır Ceza Davalarında Avukat Zorunlu Mudur?

Diğer ceza davalarında olduğu gibi Ağır Ceza Davalarında da şüphelinin, failin veya sanığın hatta mağdur veya müştekinin kendisini avukat ile temsil ettirme zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak CMK ve diğer özel yasalarda; şüphelinin üzerine atılı suçun mahiyeti, sanık veya mağdurun yaşı gibi durumlar göz önüne alınarak soruşturma veya kovuşturmanın avukat vasıtasıyla yürütülmesi zorunludur. Örneğin 18 yaşından küçük sanık veya herhangi bir suçun mağduru için avukat bulundurma zorunluluğu bulunmaktadır.

Ağır Ceza Davaları Ne Kadar Sürer?

Sakarya Ağır Ceza Avukatı ve Adapazarı Ağır Ceza avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız sorulardan birisi de Ağır Ceza Davaları Ne Kadar Sürer sorudur. Öncelikle belirtmek isteriz ki bu konuda genel bir cevap vermek oldukça zordur. Daha çok iş yoğunluğu, suçun niteliği, sanığın tutuklu bulunup bulunmadığı veya sanık yada şüphelinin firarda olup olmadığı durumlarına göre Ağır Ceza Davalarının süreleri oldukça değişiklik gösterebilmektedir. Ancak tecrübeye dayalı olarak ortalama bir süre belirtmek gerekirse ilimiz Sakarya ili ve ilçelerinde bu süre ortalama 6 ay ile 2 yıl arasında değişmektedir.

Ağır Ceza Avukatı Ücretleri

Ceza hukuku açısından Ağır Ceza Avukatı Ücretleri genel olarak Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davalar ile Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davalar olarak iki farklı ayrım ile incelenmektedir. Türkiye Barolar Birliği tarafından düzenli olarak her yıl avukatlık ücret tarifesi belirlenmektedir ve belirli aralıklarla Ağır Ceza Avukatı ücretleri için güncellemeler yapılmaktadır. Bu nedenle bu konuda daha sağlıklı bilgi alınması için Türkiye Barolar Birliğine ait Avukatlık Ücret Tarifesinin incelenmesinde fayda vardır.

Ağır Ceza Mahkemelerinde İlk Duruşma Ne Zaman Olur?

Sakarya Ağır Ceza Avukatı, Serdivan Ağır Ceza Avukatı, Adapazarı Ağır Ceza Avukatı ve Erenler Ağır Ceza Avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız bir başka soru ise Ağır Ceza Mahkemelerinde ilk duruşma ne zaman olur sorudur. Her ne kadar suçun niteliğine göre veya sanığın tutuklu olup olmadığına göre bu sorunun cevabı değişebilmekte ise de; Ortalama olarak Ağır Ceza Mahkemelerinde ilk duruşma 2 ay içerisinde yapılmaktadır.

Tutuklama Kararına İtiraz Nasıl Yapılır?

Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaların bir çoğunda tutuklama tedbiri uygulanması mümkündür. Bu nedenle tutuklu yargılama şartlarının gerçekleşmesi halinde failin tutuklu olar yargılanabilmektedir. Tutuklama kararının vekile veya sanığa tebliğinden sonra üst mahkemeye tutukluluk nedenlerinin var olmadığı iddiası ile tutukluluk kararına itiraz edilmesi mümkündür.

Sakarya Ağır Ceza Avukatı

Yukarıda da görüldüğü üzere Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davalar oldukça fazladır. Ve bir çok suç değişik seçimlik hareketlere bağlıdır ve bu nedenle suçun unsurları oldukça farklılık gösterebilmektedir. Ayrıca; Anayasal düzene karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ile casusluk suçları gibi suçlarda Ağır Ceza Mahkemesinde görülmektedir.

Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan davalara ilişkin suçlar hakkında Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak belirtmek istediğimiz oldukça önemli ve son husus ise; Bir çok suçun ağırlaştırıcı nedenlerinin varlığı halinde de failin Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanması mümkündür. Örnek olarak açıklamak gerekirse; Taksirle ölüme sebebiyet verme suçunda yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemesinde iken; Failin bilinçli taksirle hareket etmesi halinde yargılama görevi bu kez Ağır Ceza Mahkemelerindedir. Yine Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçunda failin seçimlik hareketlerinin bir çoğu cezada artırım nedeni olarak görüldüğünden failin yargılanması Ağır Ceza Mahkemelerinde yapılmaktadır.

Ağır Ceza Mahkemesinde görülen suçların bir çoğu; Anayasamız ve diğer özel yasalar ile “Yüz Kızartıcı Suç” olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle bu nedenle failin yukarıda belirtmiş olduğumuz suçlar ve diğer Ağır Ceza Mahkemesinde görülen suçlar hakkında mahkumiyet kararı alması başkaca yaptırımlarla karşılaşmasına neden olabilmektedir. Benzer suçlar ile Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davalara ilişkin soruşturma aşamasından itibaren Ağır Ceza Avukatından destek alınması oldukça önemlidir. Sakarya Ağır Ceza avukatı, Adapazarı Ağır Ceza Avukatı, Serdivan Ağır Ceza Avukatı ve Erenler Ağır Ceza Avukatı olarak ceza hukuku alanında uzman kadromuzdan her zaman destek almanız mümkündür.

Ceza Avukatı

Ceza soruşturması veya ceza kovuşturmaları sırasında sıklıkla ceza avukatı tabiri ile karşılaşılmaktadır. Ancak avukatlık meslek kanununda ceza avukatı, boşanma avukatı, icra avukatı, miras avukatı gibi avukatlık meslek kolu ayrıca düzenlenmemiştir. Buna rağmen halk arasında en iyi ceza avukatı, en iyi boşanma avukatı, en iyi icra avukatı veya en iyi miras avukatı gibi nitelendirmelerle karşılaşıldığı görülmektedir. Hatta bu durum daha da özelleştirilerek bölge bazında da değişiklik gösterebilmektedir. Örneğin; Sakarya ceza avukatı, Sakarya boşanma avukatı, Sakarya icra avukatı, Sakarya miras avukatı tabirleri ile de karşılaşılabilmektedir. Bizde ceza hukuku hakkında bilgiler vereceğimiz bu yazımızda konunun daha anlaşılabilir olması için zaman zaman ceza avukatı tabirlerini kullanacağız.

Ceza Avukati

Ceza Avukatı Nedir?

Daha öncede belirtildiği gibi ceza avukatı adı altında ayrıca bir meslek kolu bulunmamaktadır. Daha çok halk arasında kullanılan bir tabirdir. Bu anlamda ceza avukatının tanımını yapmak gerekirse; Ceza hukuku alanında tecrübe sahibi olmuş veya bu alanda ihtisas sahibi olan avukatlar ceza avukatı olarak anılmaktadırlar.

Ağır Ceza Avukatı Nedir?

Sıklıkla karşılaşılan nitelendirmelerden birisi de Ağır Ceza Avukatı tabiridir. Bu şekilde de bir meslek kolu avukatlık kanununda bulunmamaktadır. Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen davalarda görev alan avukatlar halk arasında Ağır eza Avukatı olarak nitelendirildiği görülmektedir. Bu durum zaman zaman daha da özelleştirilerek Sakarya en iyi Ağır Ceza avukatı olarak da tabir edildiği görülmüştür.

Ceza Avukatının Görevleri

Soruşturma aşamasında veya kovuşturma aşamasında ceza avukatının görevleri değişiklik gösterebilmektedir. Ayrıca şüpheli ya da sanık müvekkilliği veya mağdur müvekkilliği açısından ceza avukatının görevleri değişmektedir. ancak genel olarak yargı birimleri önünde müvekkillerinin haklarını savunmakla görevli olduklarını söylemek mümkündür. Sakarya ceza avukatı olarak ceza avukatının görevlerini aşağıdaki gibi sıralamak isteriz.

  • Mağdur veya sanık müvekkili olarak yargı birimlerine savunma ve delilleri sunmak
  • Sorgu veya ifade sırasında müvekkilleri ile birlikte hukuki destek sağlamak
  • Yapılan soruşturma veya kovuşturma dolayısıyla müvekkillerini bilgilendirmek
  • Delillerin toplanmasında yargı birimlerine yardımcı olmak
  • Müvekkilleri aleyhine bir karar verilmesi halinde kanun yollarına başvuruda bulunmak

Ceza Davası Aşamaları

Ceza davaları bir çok aşamadan geçerek sonuçlandırılmaktadır. Bunlardan en önemlisi soruşturma ve kovuşturma aşamasıdır. Genel olarak ceza davası aşamalarının soruşturma aşaması ile başladığını söylemek mümkündür. Bu nedenle Sakarya ceza avukatı olarak ceza davası aşamalarını; Ceza soruşturması, Ceza kovuşturması (Ceza davası – ceza yargılaması), istinaf kanun yolu ve Yargıtay temyiz kanun yolu olarak ayrı başlıklar altında incelenmesini uygun görüyoruz. Ayrıca Anayasa Mahkemesine başvuru ve Avrupa İnsan Hakları Başvuru yollarını da ceza davası aşamaları arasında nitelendirmek mümkündür.

Ceza Soruşturması Nedir?

Ceza davaları genellikle soruşturma aşaması ile başlamaktadır. Şüpheli hakkında aleyhte ve lehte tüm delillerin eksiksiz bir şekilde toplanmaksızın yargılaması yapılması mümkün değildir. Aksi halde evrensel bir hukuk kuralı olan adil yargılama hakkının ihlali gerçekleşmektedir. Bu nedenle ceza yargılamasına başlanılmadan önce ceza soruşturması yapılması zorunlu olup; Şüpheli ve mağdur açısından oldukça önemli bir aşamadır. Esasen ceza davalarında sanık olarak yargılanan kişilerin üzerine atılı suçlar ceza soruşturması aşamasında şekillenmektedir. Soruşturma aşamasında delillerin toplanması oldukça önemlidir. Bu nedenle ceza soruşturmalarında da ceza avukatından destek alınması tavsiye edilmektedir. Yapılan soruşturma sonucunda şüpheli hakkındaki suç isnadının yeterli delillerle kanıtlanması halinde ceza davası aşamalarından ceza soruşturması aşamasına geçilmektedir. Cumhuriyet savcılarına hazırlanan iddianameler görevli mahkemelere sunularak ceza kovuşturması aşamasına geçilmektedir.

Ayrıca ceza soruşturması sonucunda toplanan delillerin şüphelinin yargılanmasına yeterli olmaması; Şüphelinin üzerine atılı suçu işlemediğinin anlaşılması veya şüphelinin üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması; gerekçe gösterilerek soruşturma aşamasında şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi mümkündür. Soruşturma aşamasında bu şekilde bir karar verilmesi halinde ceza yargılaması aşamasına geçilmesi mümkün değildir. Bu nedenle Sakarya Ceza Avukatı olarak hatırlatmak isteriz ki; Ayrıca ceza soruşturması sırasında toplanan deliller; Ceza davasının devam ettiği süre içerisinde oldukça önemli bir yere sahiptir.

Ceza Soruşturması Ne Zaman Tamamlanır?

Şüpheli veya sanık olarak ceza soruşturmasında taraf olarak bulunan bir çok kişi yapılan incelemeden sonra ceza soruşturması ne zaman tamamlanır sorusunu sormaktadır. Daha önce de belirtildiği gibi ceza soruşturmalarında genellikle şüphelinin üzerine atılı suç nedeniyle deliller toplanmaktadır. Bu aşamalar suçun niteliğine göre değişmektedir. Failin tespiti, mağdurun şikayetinin tespiti, failin ve suçun mağdurunun beyanlarının alınması gibi işlemler zaman zaman oldukça uzun süreçlere tabi olabilmektedir. Bu nedenle ceza soruşturmasının tamamlanması konusunda herhangi bir azami süre öngörülmemiştir. İş yoğunluğu ve suçun niteliğine göre bu süre 1 ay olabileceği gibi 2 yıl da olabilmektedir. Ayrıca faili meçhul suçlarda ise suçun zamanaşımı süresi boyunca soruşturma yapılmaktadır.

Ceza Kovuşturması (Ceza Yargılaması)

Ceza soruşturmasının tamamlanması ile düzenlenen iddianame ile ceza kovuşturması aşamasına geçilmektedir. Uygulamada daha çok ceza davası olarak da anılmaktadır. Failin üzerine atılı suçun niteliği ve öngörülen ceza miktarlarına göre görevli mahkemede ceza kovuşturması yapılmaktadır. Örneğin; Kasten basit yaralama soncunda yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemesinde iken; Failin için daha ağır ezalar öngörülmüş olan kasten öldürme, nitelikli dolandırıcılık, rüşvet veya irtikap gibi suçlar için; Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılama yapılmaktadır. Bu nedenle ceza avukatları alanında sıklıkla Ağır Ceza avukatı tabiri de kullanılmaktadır.

Ceza davaları daha önce de belirtilen Cumhuriyet Savcıları tarafından düzenlenen iddianamenin kabul kararı ile başlamaktadır. Kabul edilen iddianame sonucu ceza yargılaması başlamaktadır. Suçun niteliğine göre ve iş yoğunluğuna göre yargılaması süresi oldukça değişmektedir. Bu aşamada ceza avukatından destek alınması suçun faili ve suçun mağduru açısından oldukça önemlidir.

Ceza Davalarında İlk Duruşma Ne Zaman Olur?

Ceza davalarının başlamasından sonra veya şüpheli hakkında Cumhuriyet Savcısı tarafından iddianame düzenlenmesinden sonra Sakarya Ceza avukatı ve Sakarya Ağır Ceza avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız sorulardan birisi de “Ceza davalarında ilk duruşma ne zaman olur?” sorusudur. İddianamenin kabulü sonrasında mahkeme hakimi tarafından ön inceleme yapılarak tensip zaptı düzenlenmektedir. Bu tensip zaptı ile ceza davalarında ilk duruşmanın ne zaman yapılacağı konusunda da karar verilmektedir. Her ne kadar suçun niteliği veya iş yoğunluğuna göre bu durum değişmekte ise de; Ortalama olarak ilk duruşmalar genellikle 1 – 3 ay içerisinde yapılmaktadır.

Istinaf Kanun Yolu

İstinaf Kanun Yolu

Yukarıda belirtilmiş olan ceza yargılaması sonucu aleyhte bir karar verilmesi halinde istinaf kanun yoluna başvurmak mümkündür. Daha çok ilk derece mahkemelerinin vermiş olduğu ve kesinleşmemiş olan kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmaktadır. Bölge Adliye Mahkemeleri olarak da adlandırılan yargı birimlerinde istinaf incelemesi yapılmaktadır. Daha çok yerel mahkeme tarafından yapılan usul ve esas yönündeki hataları inceleyip bu konuda karara varmakla görevlidirler.

İstinaf Mahkemesi Ne Kadar Sürer

İstinaf incelemesinde görevli Bölge Adliye Mahkemelerinin kuruluşunun ülkemizde yeni olduğunu söylemek mümkündür. Bu nedenle Sakarya Ceza Avukatı olarak sıklıkla istinaf mahkemesi ne kadar sürer sorularıyla karşılaşmaktayız. Bu duruma genel geçerli bir cevap vermek oldukça zordur. Ülkemizde Bölge Adliye Mahkemeleri sayısı 2023 yılı itibariyle 11’dir. Bu nedenle iş yoğunluğu göz önüne alınarak bir cevap vermek daha yerinde olacaktır. Ülkemiz genelinde istinaf incelemeleri 2-3 ay sürebileceği gibi 1- 2 yıl da sürebilmektedir. Bu durum genellikle suçun niteliği ve Bölge Adliye Mahkemesindeki dairelerin iş yoğunluğuna göre değişmektedir.

Temyiz Kanun Yolu

Temyiz Kanun Yolu

Ceza davası aşamalarından bir başkası ise temyiz kanun yoludur. İstinaf kanun yolu incelemesinden sonra Yargıtay bünyesinde temyiz kanun yoluna başvurmak mümkündür. Ancak her suç için temyiz kanun yoluna başvurmak mümkün olamamaktadır. Örneğin fail hakkında verilmiş olan hürriyeti bağlayıcı ceza (hapis cezası) beş yıl ve daha az olması halinde temyiz kanun yoluna başvurmak yasal olarak mümkün değildir. Görüldüğü üzere temyiz incelemesi failin için oldukça önemli bir yere sahiptir. Temyiz incelemesine konu olan suçlar genellikle Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen ve sonuçlanan suçlardan oluşabilmektedir. Bu nedenle Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak temyiz kanun yoluna başvuru yapılmadan önce; Ceza avukatından destek alınmasını tavsiye etmekteyiz.

Anayasa Mahkemesi

Anayasa Mahkemesine Başvuru

2012 yılında Anayasamızda yapılan değişiklik ile Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu açılmıştır. Bu değişiklik ile Anayasa Mahkemesine Başvurunun bir çeşit ceza yargılaması aşaması olduğunu söylemek mümkündür. Sakarya Ceza avukatı olarak hatırlatmak isteriz ki Anayasa Mahkemesine başvuru bir çok usul ve esaslara tabidir. Anayasa Mahkemesine başvuruda yukarıda belirtmiş olduğumuz istinaf kanunun yolu, temyiz kanun yolu gibi ceza hukuku alanında önemli bir yere sahip iç hukuk yollarının tüketilmesi oldukça önemlidir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesine başvuru ceza avukatı tarafından yapılmasında fayda vardır.

Avrupa Insan Haklari Mahkemesi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Başvuru

Her ceza soruşturması sonucunda gerek Anayasa Mahkemesine başvuru gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru yapılması sık rastlanan bir uygulama olmasa da; Niteliği itibariyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurunun da Ceza Yargılaması aşamalarından olduğunu söylemek mümkündür. Yukarıda belirtilen istinaf kanun yolu, temyiz kanun yolu veya Anayasa Mahkemesine başvuru ile netice alınamaması halinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru mümkün hale gelebilmektedir. Anayasa Mahkemesine başvuru şartlarında da olduğunu gibi; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruda da iç hukuk yollarının tamamının tüketilmesi oldukça önemlidir.

Ceza Davalarında Avukatın Önemi

Ceza davaları sonucu failin üzerine atılı suçun niteliği itibariyle 3 – 5 ay hapis cezası ile karşılamak mümkün iken; müebbet hapis, ağırlaştırılmış müebbet hapis veya 15 – 20 yıl gibi hapis cezaları ile de karşılaşmak mümkündür. Her ne kadar bu süreler mahkeme tarafından takdir edilmekte ise de; Yargılama sırasında daha az cezayı gerektiren haller, cezasızlık nedenleri, meşru müdafaa veya nefsi müdafaa hatta zorunluluk halleri gibi uygulamalar bu ceza miktarlarına oldukça etki etmektedir. Bu nedenle ceza davalarında avukatın önemi yadsınamayacak derecededir.

Ayrıca kısa süreli olsa da bir çok suçtan dolayı adli sicil kaydına sahip olmak kimsenin istemeyeceği bir durumdur. Yukarıda belirtilen hususların kanıtlanmasında ceza avukatları oldukça önemli bir yere sahiptir. Örneğin hırsızlık veya basit dolandırıcılık suçlarında kısa süreli denilebilecek kadar 5 -6 ay hapis cezası alınması halinde yüz kızartıcı suçlardan mahkumiyet alınması anlamına gelmektedir. Bu durumda yüz kızartıcı suçlardan hüküm giymek bir çok alanda engeller ile karşılaşılmasına neden olabilmektedir.

Sakarya Ceza Avukatı

Ceza davaları ve ceza soruşturmaları hakkında yukarıda vermiş olduğumuz kısa bilgilendirmelerden de anlaşılacağı üzere; Ceza davası aşamaları oldukça fazladır. Her ne kadar daha önce de belirttiğimiz gibi ceza avukatı, en iyi ceza avukatı, en iyi boşanma avukatı, en iyi icra avukatı, en iyi miras avukatı gibi tabirler kullanılmakta ise de; Avukatlık kanununda bu alanlarda ayrıca bir meslek kolu bulunmamaktadır. Bu nedenle bölge bazında Sakarya en iyi ceza avukatı veya benzeri nitelendirilmelere göre avukat seçiminde karar verilmesi oldukça yanlıştır. Turan & Karakoç avukatlık ofisi olarak sizlere ceza hukuku ile birlikte aile hukuku, icra hukuku, borçlar hukuku, gayrimenkul hukuku ve idare hukuku gibi bir çok alanda konusunda uzman kadromuz ile hizmet vermekteyiz.

Sakarya En İyi Ceza Avukatı

Bir çok meslek kolunda olduğu gibi Avukatlık meslek kolunda da; En iyi ceza avukatı, en iyi boşanma avukatı, en iyi aile avukatı, en iyi icra avukatı veya en iyi Ağır Ceza Avukatı gibi sıfatlar yer almamaktadır. Bu nedenle; Sakarya en iyi ceza avukatı, Sakarya en iyi boşanma avukatı veya Sakarya en iyi icra avukatı gibi tabirler kullanılmamaktadır. Ancak uygulamada sıklıkla ceza hukukunda uzmanlaşmış olan avukatlar en iyi ceza avukatı tabirini kullanabilmektedirler. Bizde bu yazımızda ceza hukuku alanında bilgiler verirken konunun daha iyi anlaşılabilmesi izin zaman zaman Sakarya en iyi ceza avukatı (Adapazarı en iyi ceza avukatı) ve Sakarya en iyi Ağır Ceza Avukatı tabirlerini kullandık.

Sakarya En Iyi Ceza Avukati

Ceza Avukatı Hangi Davalara Bakar?

Sakarya ceza avukatı olarak belirtmek isteriz ki; Ceza hukuku bir çok alanda karşımıza çıkmaktadır. Sanık veya şüpheli haklarını Savcılık veya mahkeme huzurunda savunulmasında sanık vekilliği; Herhangi bir suçun mağduru olunması halinde ise müşteki veya mağdur vekilliği üstlenilmektedir. Ceza avukatı her iki durumda da müvekkillerinin haklarını en iyi şekilde savunmakla görevlidirler. Bu nedenle zaman zaman Sakarya en iyi ceza avukatı cümleleri ile karşılaşmaktayız. Esasen en iyi ceza avukatı tabirinin ortaya çıkışı haklarının en iyi şekilde savunulmasını istenilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle Sakarya en iyi ceza avukatı veya Sakarya en iyi Ağır Ceza Avukatı tabirlerinin doğuş noktası da haklarının en iyi savunulmasın istenmesidir. Ülkemizde ceza mahkemeleri genel olarak Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesi olarak iki ayrı başlık altında incelenmektedir. Bunlardan başka daha çok özel mahkeme statüsünde bulunan Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, İcra Mahkemesi veya Çocuk Mahkemesi de bulunmaktadır.

Asliye Ceza Mahkemesi Hangi Davalara Bakar?

Daha önce de belirtildiği gibi ceza mahkemeleri Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesi olarak iki ayrı başlıkta incelenmektedir. Bu ayrımda daha çok fail için öngörülen ceza miktarı göz gönüne alınmaktadır. Şöyle ki; Fail için yasada belirtilen ceza miktarının on yıldan az olması halinde yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemesindedir. On yıldan fazla cezalar için ise yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemelerine aittir. Sakarya en iyi ceza avukatı olarak Asliye Ceza Mahkemelerinde görülen sıklıkla karşılaşılan davaları aşağıdaki gibi özetlemek isteriz.

  • Tehdit – Hakaret
  • Hırsızlık
  • Basit Dolandırıcılık
  • Mala Zarar Verme
  • Kasten Yaralama
  • Taksirle Yaralama
  • Bilişim Sistemlerine Girme
  • Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma
  • İntihara Yönlendirme
  • Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokmak
  • Genel Güvenliği Kasten Tehlikeye Sokma
  • Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması
  • Cinsel Taciz

Ağır Ceza Avukatı Hangi Davalara Bakar?

Bir başka ceza mahkemesi ise Ağır Ceza Mahkemeleridir. Sakarya en iyi ceza avukatı olarak karşılaştığımız bir başka soru ise; Ağır ceza avukatı hangi davalara bakar sorusudur. Daha öncede belirtildiği gibi ceza mahkemelerindeki ayrım failin üzerine atılı suç için öngörülmüş hürriyeti bağlayıcı cezanın miktarına göre yapılmaktadır. Ağır Ceza Mahkemeleri de 10 yıl ve üzeri hürriyeti bağlayıcı cezalar öngörülmüş suçlarda görevlidirler. Sakarya Ağır Ceza avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız, Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davalar özetle aşağıdaki gibidir.

  • Kasten Öldürme
  • Nitelikli Dolandırıcılık
  • Bilinçli Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme
  • Suç İşlemek Maksadıyla Örgüt Kurmak, Yönetmek ve Bu Örgüte Üye Olmak
  • Nitelikli Yağma
  • Uyuşturucu Madde Ticareti
  • Zimmet
  • Rüşvet

Suçları Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmekte olan davalara örnek olarak gösterilebilmektedir.

Ceza Türleri

Ceza hukuku alında; Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak ve Sakarya Ceza Avukatı olarak karşılaştığımız sorulardan birisi de ceza türleri hakkındadır. Ceza Mahkemelerince yapılan yargılama sonucu fail; Adli para cezası, süreli hapis cezası, müebbet hapis cezası ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası  ile cezalandırılmaları mümkün olabilmektedir. Sakarya en iyi ceza avukatı olarak bu cezalar hakkında da bilgi vermeden önce fail için en ağır yaptırımları olan cezaların müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olduğunu belirtmek isteriz.

Adli Para Cezası

Ceza yargılaması sonucu hürriyeti bağlayıcı  cezalar veya adli para cezaları ile karşılaşmak mümkündür. Öncelikle Sakarya ceza avukatı olarak kısa da olsa adli para cezası ile idari para cezasının farkına değinmek isteriz. Adli para cezaları isminden de anlaşılacağı üzere adli makamlarca karar verilmektedir. Ayrıca adli para cezaları ödenmediği takdirde hürriyeti bağlayıcı diğer bir ifade ile hapis cezası ile karşılaşmak mümkündür. Ancak idari para cezalarında cezayı düzenleyen idari makamlardır. Ve ödenmemesi halinde hapis cezasına dönüşmesi mümkün değildir. İdari para cezalarının ödenmemesi halinde kamu alacakları tahsilatı usulüne göre hareket edilmektedir. İdari para cezası ile adli para cezası arasındaki farka kısaca değindikten sonra adli para cezası türleri hakkında da bilgi vermek yerinde olacaktır.

Adli Para Cezası Türleri

Uygulama şekli, niteliği ve amacına göre adli para cezaları; Doğrudan adli para cezası, seçenek yaptırım olarak adli para cezası, hapis cezasından çevrilen adli para cezası ve hapis cezası ile birlikte adli para cezası olarak değişebilmektedir.

Doğrudan Adli Para Cezası

Temel ceza kanunumuz; Türk Ceza Kanunu veya diğer özel yasalarca failin eylemi için adli para cezası öngörülmesi; durumlarında doğrudan adli para cezası ile hükmedilmesi mümkündür. Sakarya en iyi ceza avukatı olarak belirtmek isteriz ki her suç için adli para cezası öngörülmemektedir. Ve doğrudan adli para cezası öngörülen suçlar yasalarımızda oldukça azdır. Konunun bir örnekle açılanması gerekirse; TCK 182/1 maddesinde çevrenin kasten kirletilmesi suçu düzenlenmiştir. Çevrenin taksirle kirletilmesi suçu için adli para cezası öngörülmüş olduğundan; Atılı suç nedeniyle yargılanması yapılan fail için doğrudan adli para cezasına hükmedilmesi mümkündür.

Seçenek Yaptırım Olarak Adli Para Cezası

Ceza kanunumuzda fail için öngörülen cezai yaptırım için hürriyeti bağlayıcı eza VEYA adli para cezası öngörülmüş suçlarda vardır. Mahkeme hakiminin takdiri doğrultusunda bu cezalardan hürriyeti bağlayıcı ceza hükmedilebileceği gibi adli para cezasına da hükmedilmesi mümkündür. Bu tür suçlarda mahkeme hakimi takdirini adli para cezası yönünde kullanması halinde seçenek yaptırım olarak adli para cezası söz konusu olmaktadır.

Hapis Cezasından Çevrilen Adli Para Cezaları

Uygulamada sıklıkla karşılaşılan adli para cezaları hapis cezasından çevrilen adli para cezalarıdır. Genellikle taksirli suçlarda ve bir yıl ve daha az hürriyeti bağlayıcı cezaların adli para cezasına çevrildiğini söylemek mümkündür. Sakarya ceza avukatı olarak hürriyeti bağlayıcı cezalar ile karşılaşmak istemeyen kişilerin yargılama sonucunda takdir edilen; hapis ezasının bir yıldan az olması gerektiğini hatırlatmak isteriz.

Hapis Cezası İle Birlikte Adli Para Cezası

Sakarya ceza avukatı olarak adli para cezası ile neticelenen yargılamalarda hapis cezası ile birlikte adli para cezasının da uygulanabilirliğinden söz etmek isteriz. Hapis cezasından çevrilen adli para cezaları ve hapis cezası ile birlikte hükmedilen adli para cezaları sık uygulama alanına sahiptir.

Süreli Hapis Cezaları

Süreli hapis cezaları tanımı TCK 49’da yapılmıştır. Buna göre; Bir ay ile yirmi yıl arasında değişmektedir. Bu süreler 3 ay olabileceği gibi 19 yıl 6 ay gibi uzun sürelerde de olabilmektedir. Ancak bir yıldan daha az süreli hapis cezaları kısa süreli hapis cezası olarak da adlandırılabilmektedir.

Müebbet Hapis Cezası ve Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile müebbet hapis cezalarının süresi ömür boyudur. Bu nedenle fail için öngörülen en ağır cezai yaptırımlardandır. Gerek müebbet hapis gerekse; Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları her iki durumda da; infaz süresi ömür boyu olması nedeniyle bu cezai yaptırımların kısaca ayrımının yapılmasında fayda vardır.

Müebbet Hapis ve Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası Farkı

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına veya müebbet hapis cezasına mahkum olmak ya da bu şekilde işlenen bir suçun mağduru olmak kimse tarafından istenilen bir durum değildir. Ancak Sakarya en iyi ceza avukatı ve Sakarya en iyi Ağır eza avukatı olarak bu farkı da belirtmek isteriz. Her iki durumda da infaz süresinin ömür boyu olduğunu söylemiştik. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları daha çok failin infazının çektirilme koşulu ile ilgilidir. Şöyle ki, ağırlaştırılmış müebbet hapis ezalarının infazı yüksek güvenlikli ceza infaz kurumlarında gerçekleşmektedir.

Ceza Avukatı Nasıl Olunur?

Daha önce de belirttiğimiz gibi; Avukatlık meslek kolunda ceza avukatı, boşanma avukatı, icra avukatı veya benzer konularda bir ayrım yapılmamaktadır. Dolayısıyla en iyi ceza avukatı, en iyi boşanma avukatı, en iyi icra avukatı veya en iyi Ağır Ceza avukatı gibi bir niteleyici sıfatlarda avukatlık kanununda tanımlanmamıştır. Yine ilimizde de Sakarya en iyi ceza avukatı, Sakarya en iyi boşanma avukatı, Sakarya en iyi icra avukatı gibi tabirler yerinde olmasa da sıklıkla kullanılmaktadır. Bu nedenle ceza avukatı nasıl olunur sorusun da ayrıca bir cevap vermek olanak dışıdır. Bu nedenle avukat nasıl olunur sorusuna kısa da olsa cevap vermek yerinde olacaktır. Avukat olabilmek için öncelikle hukuk fakültelerinden mezun olmak gerekmektedir. Mezuniyetten sonra belirli bir süre avukatlık ofislerinde ve yine adliye içerisinde bulunan mahkemeler, Cumhuriyet Savcılıkları veya icra müdürlüklerinde staj görevinin yerine getirilmesi gerekmektedir.

Ceza Yargılamalarında Avukat Zorunlu Mu?

Herhangi bir suçun mağduru veya faili olunması durumunda ilk akıllara gelen sorulardan birisi de; ceza yargılamalarında avukat zorunlu mu sorusudur. Daha önce de belirtildiği gibi gerek bir suçun mağduru gerekse faili yargılama aşamasında veya soruşturma aşamasında haklarının en iyi şekilde savunulmasını istemektedir. Bu nedenle bir çok kişi en iyi ceza avukatı arayışı içerisine girmektedir. Bu durum zaman zaman en iyi Ağır Ceza avukatı (Sakarya en iyi ceza avukatı, Sakarya en iyi Ağır Ceza Avukatı) olarak da değişebilmektedir. Genel olarak ceza yargılamalarında avukat tutmanın zorunlu olmadığını söylemek mümkündür. Ancak bu durumun bir takım istisnaları da mevcuttur. Örneğin fail için öngörülen ceza miktarı 5 yıldan fazla olması veya suçun mağduru veya failinin 18 yaşından küçük olması yada kısıtlı olması halinde ceza soruşturmalarında ve ceza yargılamalarında avukat ile temsil ettirilmenin zorunlu olduğunu söylemek mümkündür.

Sakarya En İyi Ceza Avukatı

Turan & Karakoç Avukatlık Ofisi olarak ceza hukuku alanında yukarıda vermiş olduğumuz kısa bilgiler sırasında zaman zaman Sakarya en iyi ceza avukatı tabirini kullandık. Ceza hukuku da başta olmak üzere; Şirketler hukuku, Sözleşmeler hukuku, aile hukuku, icra hukuku, gayrimenkul hukuku, iş hukuku, miras hukuku ve idare hukuku alanında sizlere hizmetler vermekteyiz. Avukatlık ofisimizde yukarıda belirtmiş olduğumuz tüm alanlarda tecrübe sahibi olmuş genç ve dinamik kadromuz ile; gerek herhangi bir suçun mağduru veya faili için en etkin çözüm önerilerini sizlere sunmaktayız. Avukatlık ofisimiz ve kadromuz hakkında detaylı bilgi sahibi olmanız mümkündür.

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu

5237 sayılı temel Ceza Kanunumuzun 234. Maddesinde çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu düzenlenmiştir. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan farklı olarak çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu; velayet yetkisi elinden alınmış olan anne ya da baba tarafından veya 3. Derece dahil kan hısımlığı bulunan kişilerin veli ya da vasisi yanından herhangi bir cebir – tehdit kullanmadan kaçırarak alıkonulması şeklinde gerçekleşmektedir.

Tanımdan da anlaşılacağı üzere; daha çok velayet yetkisi elinden alınan anne veya baba tarafından işlenin bir suçtur. Bu nedenle Türk Ceza Kanunun “aile düzenine karşı suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu ceza hukuku ile birlikte; aile hukuku kapsamında daha çok velayet ve vasi davalarına da konu olabilmektedir. Bu nedenle ceza avukatı ve aile avukatı özellikle boşanma avukatı tarafından takip edilmesi tavsiye edilen suçlardandır. Sakarya Ceza avukatı ve Sakarya Boşanma avukatı olarak çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu; ve benzer suçlarda konusunda uzman kadromuzdan destek almanız mümkündür.

cocugun kacirilmasi ve alikonulmasi sucu

Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçu Cezası

TCK 234/1, TCK 234/2 ve TCK 234/3 maddelerinde suçun failin seçimlik hareketlerine göre ve mağdur ile fail arasındaki akrabalık ilişkisine göre farklı halleri belirtilmiştir. Buna göre; suçun temel şeklinde belirtiliği gibi “velayet yetkisi kendisinden alınmış olan anne, baba veya 3. Derece kan hısımları tarafından 16 yaşını tamamlamamış çocuğu vasi veya velisi yada bakım – gözetim yükümlüsü yanından herhangi bir cebir ya da tehdit kullanmaksızın kaçırarak alıkonulması halinde fail hakkında “3 ay ile 1 bir arasında hapis cezası öngörülmüştür.

TCK 234/2 maddesinde ise yukarıda belirtilen velayet yetkisi elinden alınmış ana – baba veya 3. Derece kan hısımlarının çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu işledikleri sırada cebir veya tehdit kullanması durumunda TCK 234/1 maddesinde belirtilen hürriyeti bağlayıcı cezanın (3 ay ile 1 yıl arasında hapis) yarı oranında arttırılacağı belirtilmiştir. Görüldüğü üzere TCK 234/2 maddesi daha çok çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun; daha ağır cezayı gerektiren hali durumundadır.

TCK 234/3 maddesinde ise çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun bir başka hali düzenlenmiştir. Buna göre yukarıda belirtilen kanuni temsilcinin yanından kendi rızası ve isteği ile ayrılan çocuğu rızası; dahilinde olmuş olsa dahi yanında tutan kişi “3 ay ile 1 yıl arasında hapis cezası” ile cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. TCK 234/3 maddesinden de anlaşılacağı üzere 16 yaşını tamamlamamış çocuğun kendi rızası olsa dahi; başkası yanında yakınlarına veya yetkili makamlara haber edilmeksizin tutulması suç olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle Sakarya Ceza Avukatı; (Adapazarı Ceza Avukatı) olarak benzer durumlarla karşılaşılması halinde en kısa sürede; durumu yetkililere bildirilmesi gerektiğini hatırlatmak isteriz.

Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçunda Şikayet

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda özellikle; TCK 234/1 ve TCK 234/2 maddeleri aile düzenine karşı suçlar olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle suçun TCK 234/1 ve TCK 234/2 maddelerinde belirtilen şekilde işlenmesi halinde fail hakkında re’sen soruşturma ve akabinde kovuşturma yapılmaktadır. Bu nedenle suçun vasi yetkisi elinden alınmış ana veya baba hatta 3. Derece kan hısımları tarafından işlenmesi durumları şikayete bağlı değildir. Ancak suçun TCK 234/3 maddesinde belirtililen şekilde işlenmesi halinde fail hakkında gerekli soruşturma ve kovuşturmanın yapılması şikayete bağlıdır. Bu nedenle müştekinin 6 aylık süre zarfından yetkili makamlara müracaat ederek fail hakkında şikayet hakkını kullanmaları gerekmektedir.

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu Yargılama

Yukarıda da belirtildiği gibi TCK 234/1, TCK 234/2 ve TCK 234/3 maddelerinde öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezaların miktarı itibariyle çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemelerindedir. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçuna ilişkin yukarıda yapmış olduğumuz bilgilendirmelerden de anlaşılacağı üzere; suçun unsurları çeşitlilik gösterebilmektedir. Bu nedenle ceza avukatı ve boşanma avukatı vasıtasıyla yürütülmesinde fayda olan davalardandır. Sakarya boşanma avukatı ve Sakarya Ceza avukatı olarak bu konuda destek almanız mümkündür.

Taksirle Yaralama Suçu

Temel Ceza Kanunumuz 5237 sayılı; Türk Ceza kanununun vücut dokunulmazlığına karşı suçlar başlığında düzelenmiş olan bir başka suç; Taksirle yaralama suçudur. TCK 89/1 maddesinde suçun temel şekli ve tanımı belirtilmiştir. TCK 89/2 ve TCK 89/3 maddelerinde ise, taksirle yaralama suçu nitelikli halleri ve daha ağır cezayı gerektiren halleri düzenlenmiştir.

Taksirle Yaralama Sucu

Taksirle yaralama suçunun unsurları; suçun nitelikli halleri ve taksirle yaralama suçunun daha ağır cezayı gerektiren halleri hakkında bilgiler vermeden önce; kısaca suçun yasada tanımlanmış hali hakkında bilgi vermek yerinde olacaktır. TKC 89/1 maddesinde suçun tanımı yapılmıştır. Buna göre; Bir başkasının vücuduna taksirle acı verme ya da; kişinin sağlığının bozulmasına neden olma veya kişinin algılama yeteneğinin bozulmasına sebebiyet verme fiilleri taksirle yaralama suçunun konusu oluşturmaktadır. Sakarya ceza avukatı (Adapazarı Ceza Avukatı) olarak gerek suçun mağduru; Gerekse faili açısından cezai yaptırımları itibariyle ceza avukatı; tarafından yürütülmesi gerektiğini düşündüğümüz suçlardan biriside taksirle yaralama suçudur. Ayrıca taksirle yaralama suçu trafik kazaları ile birlikte günümüzde sıkça iş kazaları sonucu meydana gelebilmektedir. Bu nedenle kazanın oluş şekli dikkate alınarak iş avukatından destek alınması gerekebilmektedir.

Taksirle Yaralama Suçunun Unsurları

TCK 89/1 maddesinde suçun tanımından da yola çıkarak yerel mahkemeler ve yüksek yargı organlarınca benimsenmiş olan taksirle yaralama suçunun unsurları özetle aşağıdaki gibidir.

  • Failin eyleminin taksirle gerçekleşmesi mümkün olmalıdır.
  • Sonuçları öngörülebilir olmasına karşın öngörülememiş olmalıdır.
  • Taksirle yaralama fail tarafından istenmemesine karşın söz konusu fiili fail iradi bir hareket ile gerçekleştirmesi gerekmektedir.
  • Failin hareketi ile mağdurun yaralanması arasında illiyet bağının kurulması gerekmektedir.

Yukarıda taksirle yaralama suçunun unsurlarından da anlaşılacağı üzere; benzer suçlarda ceza avukatı oldukça önemli bir yere sahiptir. Özellikle failin hareketi ile mağdurun yaralanması arasında illiyet bağının kurulması ceza hukuku açısından oldukça önemlidir.

Taksirle Yaralama Suçu Cezası

TCK 89/1 maddesinde taksirle yaralama suçunun cezası belirtilmiştir. Buna göre suçun temel şekli ile gerçekleşmesi halinde fail hakkında; Üç ay ile bir yıl arasında hapis cezası ya da adli para cezası öngörülmüştür.

Taksirle Yaralama Suçunda Daha Ağır Cezayı Gerektiren Haller

TCK 89/2 maddesinde ise taksirle yaralama suçunun daha ağır cezayı gerektiren halleri sıralanmıştır. Buna Göre;

  • Mağdurun duyularından ya da organlarından herhangi birisinin sürekli bir suretle zayıflama meydana gelmesi,
  • Taksirle yaralama suçundan dolayı mağdurun vücudunda kemik kırılması meydana gelmiş olması,
  • Mağdurun konuşmasında sürekli bir zorluğa neden olunması,
  • Yüzde sabit ize neden olunması,
  • Mağdurun yaşamını tehlikeye sokacak şekilde yaralanması,
  • Gebi kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına neden olunması

Halinde fail hakkında TCK 89/1 maddesinde belirtilen cezanın yarı oranında arttırılacağı belirtilmiştir. TCK 89/3 maddesinde ise mağdur üzerindeki etkilerine göre taksirle yaralama suçunun; TCK 89/2 maddesine nazaran daha ağır cezayı gerektiren halleri ayrıca sıralanmıştır. Buna göre;

  • Taksirle yaralama fiilinden dolayı mağdurun iyileşme olanağı bulunmayan bir hastalığı veya bitkisel hayata girmesine sebebiyet verilmesi halinde,
  • Mağdurun duyularından ya da organlarından herhangi birisinin işlevini tamamen yitirmesine neden olunması durumunda,
  • Mağdurun konuşma yeteneğini veya çocuk yapma yeteneğinin kaybolmasına,
  • Yüzde sürekli bir suretle değişikliğe,
  • Gebe kadının çocuğunun düşmesine neden olunması halinde yine TCK 89/1 maddesinde belirtilen ceza miktarının bir kat arttırılacağı belirtilmiştir.

Görüldüğü üzere, taksirle yaralama suçu daha ağır cezayı gerektiren hallerde sıralanan durumların gerçekleşmesi durumunda fail hakkında öngörülen cezai miktarlar oldukça fazla olabilmektedir. Bu nedenle taksirle yaralama suçları için gerek mağdurun hakkının savunulmasında gerekse suçun failinin üzerine atılı suçun niteliğinin ve kusur tespitinin yapılması ceza avukatı oldukça önemli bir yere sahipir. Bu konuda Sakarya ceza avukatı olarak her zaman hukuk ofisimizden testek almanız mümkündür.  

Taksirle Yaralama Suçu Şikayet

Bilinçli taksir durumlarının varlığı ile birlikte mağdurun TCK 89/2, TCK 89/3 ve TCK 89/4 ve TCK 89/5 maddelerinde belirtilen şekilde yaralanması durumları haricinde taksirle yaralama suçu şikayete bağlıdır; Suçun bilinçli taksir dışında işlenmesi durumunda fail hakkında gerekli kovuşturmanın yapılması mağdurun şikayetine bağlıdır. Bu nedenle taksirle yaralama suçuna maruz kalan kişilerin altı aylık yasal süre içerisinde şikayet hakkını kullanmaları gerekmektedir.

Taksirle Yaralama Suçunda Yargılama

Suçun ceza alt ve üst sınırları dikkate alındığında taksirle yaralama suçuna ilişkin yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemelerindedir. Yetkili mahkeme ise suçun işlenmiş olduğu yer Asliye Ceza Mahkemesindedir. Özellikle bilinçli taksirle yaralama suçlarında bilinçli taksirin varlığının tespiti, mağdurun yaralanmasında failin kusur durumu gibi durumlar göz önüne alındığında Sakarya ceza avukatı olarak; Ceza avukatı vasıtasıyla yürütülmesini düşündüğümüz suçlar arasındadır.

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunumuzun 51/1 maddesinde düzenlenmiştir. Her ne kadar cezanın ertelenmesi olarak anılsa da; sadece hapis cezalarının ertelenmesi yasalarımızda yer almaktadır. Cezanın ertelenmesi, sanığa ıslah olması yolunda bir şansın verilmesi olarak düşünülmektedir. Hapis cezasının ertelenmesi başlığı ile düzenlenen TCK 51 maddesinde; cezasının ertelenmesi şartları, denetim süreleri, hapis cezasının ertelenmesinin on sekiz yaşından küçükler ve altmış beş yaşından büyükler için uygulanma şekli düzenlenmiştir. Sakarya Ceza Avukatı (Adapazarı Ceza Avukatı) olarak özellikle hapis cezasının ertelenmesi ve şartları, infazın ertelenmesi, denetim süreleri içinde hükümlüye yüklenen yükümlülükler ve cezanın ertelenmesi kararı ile HAGB farkı (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı) hususlarında bilgiler verilecektir.

Cezanin Ertelenmesi
Cezanın Ertelenmesi

Hapis Cezasının Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi kural olarak hapis cezaları için öngörülmüştür. Bu sebeple TCK 51 maddesinde sadece hapis cezasının ertelenmesi kurala bağlanmıştır. Bu nedenle adli para cezalarının ertelenmesi söz konusu olmamaktadır. Ancak hapis cezalarının ertelenmesi de ileride detaylı olarak anlatılacağı üzere bir takım şartlara bağlanmıştır. Hapis cezasının ertelemesi belli koşullara bağlı olarak hükümlü hakkında verilen cezanın cezaevinde infaz ettirilmesinden vazgeçilmesidir.

Cezanın Ertelenmesi Şartları

Cezanın ertelenmesi şartları TCK 51 maddesi ve alt bentlerinde sıralanmıştır. TCK 51 maddesine göre hapis cezasının ertelenme şartları özetle;

  • Hükümlü hakkında verilen hapis cezasının 2 yıl ve daha az olması
  • Hükümlünün hakkında verilecek olan erteleme kararını kabul etmesi
  • Mahkemece sanığın ileride bir daha suç işlemeyeceği konusunda kanaat getirilmesi
  • Mağdurun herhangi bir zararı var ise bu zararın aynen giderilmesi
  • Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla bir mahkûmiyetinin bulunmaması gerekmektedir.

Yukarıda cezanın ertelenmesi konusunda belirtilen şartların tümünün bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Benzer şekilde cezanın ertelenmesi konusunda hâkime takdir yetkisi tanınmış olduğundan mahkeme hâkimi tarafından sanığın başkaca suç işlemeyeceği yönünde bir kanaat oluşmaması halinde cezanın ertelenmesi mümkün değildir.

Cezanın Ertelenmesi Denetim Süresi

Kişinin yaş durumuna cezanın ertelenmesi denetim süreleri göre farklılık göstermektedir. Bu süreler 18 yaşından küçükler ve 65 yaşından büyükler için en fazla 3 yıl iken bu yaş aralıkları dışında kalan için en fazla 5 yıl olarak öngörülmüştür. Ayrıca kural olarak erteleme süresi sanık hakkında verilen mahkûmiyet kararından az olamayacaktır. Örneğin 1 yıl 8 ay hapis cezası almış ve hakkında verilen bu hapis cezasının ertelenmesine karar verilmiş kişi hakkında 1 yıl 8 aydan az bir denetim süresi belirlenememektedir. Her durumda da denetim süresi en 1 yıl ve en fazla 5 yıldır.

Cezanın ertelenmesi konusunda yukarıda belirtilen süreler dâhilinde hükümlü hakkında bağlı bulunduğu Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünce bir takım yükümlülükler getirilebilmektedir. Bu yükümlülükler; herhangi bir eğitim programına katılma, belirli aralıklarla rehberlik hizmetlerinden yararlanma olabileceği gibi sanığın belli yerlere giriş ve çıkışlarının yasaklanması şeklinde de olabilmektedir. Cezanın ertelenmesi kararına istinaden hükümlünün denetim süresi içinde kendisine yüklenen yükümlülükleri eksiksiz bir şekilde yerine getirmesi halinde üzerine atılı suçlamadan dolayı verilmiş olan hapis cezası infaz edilmiş sayılmaktadır.

Denetim Yükümlülüğünün İhlali

Çoğunlukla hükümlü için öngörülen denetim süresi içinde tekrar suç işlemesi veya Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünce kendisine yüklenen yükümlülüklere herhangi bir geçerli mazeret bildirmeksizin aykırı davranması ile denetim yükümlülüğünün ihlali gerçekleşmektedir. Denetim yükümlüğünün ihlali sanık hakkında daha önce verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın ceza infaz kurumlarında infazına başlanılmasına neden olabilmektedir.

HAGB ve Erteleme Farkı

Cezanın ertelenmesi kararı açıklanmış bir hükmün infazının cezaevinde çektirilmemesi yönünde bir karardır. Ancak Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında mahkemece kesinleşmiş bir hüküm bulunmamaktadır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında denetim süresi genel olarak beş yıl iken cezanın ertelenmesinde bu süreler değişiklik gösterebilmektedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı adli sicil kaydına yansımamaktadır. Ancak cezanın ertelenmesi kararı adli sicil kayıtlarında yansıtılmaktadır.

Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi; cezanın ertelenmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve infazın ertelenmesi kararlarından farklıdır. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi CMK 171/2 maddesinde düzenlenmiştir. Uzlaştırmaya tabi suçlar ile ön ödemeye tabi suçlar hariç olmak üzere kanunda ceza üst sınırı üç yıl ve daha az olan hapis cezaları için Cumhuriyet Savcısının takdiri doğrultusunda; her ne kadar şüpheli hakkında kamu davasının açılmasına yeterli olacak kadar delil mevcut ise de; 5 yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilmektedir. Ancak soruşturma dosyasında suçtan zarar gören herhangi bir kişinin varlığı halinde Cumhuriyet Savcısının CMK 171/2 maddesine göre vermiş olduğu bu kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına itiraz hakkı vardır.

İNFAZIN ERTELENMESİ

İnfazın ertelenmesi; hakkında kamu davası açılıp yapılan yargılama sonucu suçu sabit görülerek hüküm kurulan kişiler için uygulanması mümkündür. İnfazın ertelenmesi yönünde karar verme yetkisi Cumhuriyet Savcılarındadır. Hükümlü hakkında infazın ertelenmesi kararı verilebilmesi için aşağıda belirtilen şartların gerçekleşmesi gerekmekle beraber; öncelikle hükümlünün bu yönde geçerli nedenlerini ileri sürerek talepte bulunması gerekmektedir. İnfazın ertelenmesi kural olarak her defasında 1 yılı geçmemek üzere iki kez mümkündür.

5 Yıl Altı Cezalara Erteleme

5 yıl altı cezalara erteleme kararları taksirle işlenen suçlarda verilebilen bir karardır. Bu suçlar, taksirle yaralama, genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması, trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokmak veya çevrenin taksirle kirletilmesi suçları olabilmektedir.

3 Yıl Altı Cezalara Erteleme

3 yıl altı cezalara erteleme genel olarak taksir unsuru şartı aranmamaktadır. Bu suç kasten yaralama, dolandırıcılık, tehdit, şantaj, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, güveni kötüye kullanma sahtecilik gibi suçlar olabilmektedir. 3 yıl altı cezalara erteleme de kural olarak hükümlü hakkında verilmiş olan hapis cezasının 3 yıl ve daha az olması gerekmektedir.

İnfazın Ertelenme Şartları

İnfazın ertelenme şartları 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 16. Ve 17. Maddelerinde belirtilmiştir. Bu şartlar genel olarak hastalık, gebelik veya hükümlünün ileri süreceği makul başkaca nedenlerden dolayı olabilmektedir. Hükümlünün makul sebepleri; bakmakla yükümlü olduğu kişilerin geçimini sağlaması veya bu kişilerin ciddi bir hastalığının bulunması, ticari faaliyetlerinin veya tarım topraklarının işlenmesi konusundaki zorunluluklar örnek gösterilebilmektedir.

Yukarıda vermiş olduğumuz bilgilerden de anlaşılacağı üzere; Cezanın ertelenmesi, hapis cezasının ertelenmesi ve İnfazın ertelenmesi konuları ceza hukuku alanına girmektedir. Bu nedenle ceza avukatından destek alınması gerekmektedir. Gerek cezaların ertelenmesi veya infazın ertelenmesi konularında Sakarya Ceza Avukatı olarak uzman kadromuzdan destek almanız mümkündür.

Trafik Kazalarında Maddi Manevi Tazminat

Ülkemiz ile birlikte dünya genelinde yaralanma veya ölüm olaylarının sıklıkla gerçekleştiği trafik kazalarında maddi manevi tazminat yükümlülükleri doğabilmektedir. Bu yazımızda trafik kazaları sonucu doğan maddi veya manevi tazminat konuları ile birlikte; ölümlü trafik kazalarında tazminat, yaralamalı trafik kazalarında tazminat; trafik kazalarında sigorta şirketinin sorumluğu ve faili meçhul trafik kazalarında güvence hesabına başvuru yolları ve şartları üzerinde durulacaktır. Sakarya Ceza avukatı ve Sakarya Borçlar hukuku avukatı olarak öncelikle belirtmek isteriz ki; Gerek ölümlü trafik kazalarının gerekse; Yaralamalı trafik kazalarının ayrıca TCK’da suç olarak düzenlenmiş olması nedeniyle trafik kazalarında tazminat konusunda ceza avukatı ve borçlar hukuku avukatı vasıtasıyla yürütülmesi oldukça önemli olduğunu belirtmek isteriz.

Gerek ölümlü trafik kazalarında, gerekse yaralamalı trafik kazaları sonucu doğan maddi tazminat ve manevi tazminatın hukuki kapsamlarının belirtilmesinde fayda vardır.

Trafik Kazalarinda Tazminat

Manevi Tazminat

Manevi tazminat; kişinin kendisine yönelik haksız bir fiilden dolayı duymuş olduğu keder ve üzüntünün doğurmuş olduğu zarardır. Manevi tazminatın oluşması için bir takım şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartlar genellikle;

  • Tazminat konusu kişilik haklarının ihlaline dayandırılmalıdır.
  • Hukuka aykırı bir eylem veya fiil sonucu meydana gelmelidir.
  • Manevi zarar ve tazminat yükümlüsünün eylemi arasında illiyet bağı bulunması gerekmektedir.

Maddi Tazminat

Maddi tazminat; manevi tazminata göre daha geniş bir alanı kapsamaktadır. Şöyle ki kişinin mal hukuka aykırı bir eylemden dolayı mal varlığında meydana gelebilecek her türlü eksilme maddi tazminat konusunu oluşturabilmektedir. Manevi tazminatta olduğu gibi maddi tazminat oluşması için bir takım şartların gerçekleşmesi gerekmektedir.

  • Hukuka aykırı bir fiil nedeniyle meydana gelmiş olmalıdır.
  • Kişinin mal varlığında bir eksilme yaratması gerekmektedir.
  • Maddi zarar ile eylem arasında illiyet bağı bulunması gerekmektedir.

Ölümlü Trafik Kazalarında Tazminat

Meydana gelen trafik kazalarında en ağır sonuçların başında ölüm olayının gerçekleşmesi gelmektedir. Ölüm olayı ile sonuçlanan trafik kazaları genel olarak ölümlü trafik kazası olarak anılmaktadır. Ölümlü trafik kazalarında tazminat çoğunlukla; Borçlar Kanunun 53. Maddesinde belirtilen şekillerde oluşmaktadır. Bunlar;

  • Cenaze giderleri
  • Ölüm olayından önce tedavi görülmüş ise; tedavi giderleri
  • Destekten yoksun kalma tazminatı
  • Manevi tazminat

Ölümlü trafik kazaları sonucu tazminat yükümlüğü doğması halinde ileride detaylı olarak belirtilen yasal süreler içerisinde ölenin; eşi, annesi, babası, kardeş veya çocukları, hatta ölenin nişanlısı ölümlü trafik kazası sonucu manevi tazminat veya destekten yoksun kalma tazminatı davası açmaları mümkündür.

Yaralamalı Trafik Kazalarında Tazminat

Ölümlü trafik kazalarına nazaran yaralamalı trafik kazalarında tazminat daha az karşılaşılan bir durumdur. Yaralamalı trafik kazası sonucu oluşabilecek maddi ve manevi nitelikte olan tazminat türleri borçları kanunun 54. Maddesinde belirtilmiştir.

  • Tedavi giderleri
  • Kazanç kaybı
  • Çalışma kaybının yitirilmesi veya azalmasından doğan kayıplar
  • Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar

Her ne kadar yaralamalı trafik kazalarında tazminat yaralanmanın şiddetine göre değişik miktarlarda olabilmektedir. Örneğin kaza sonucu vücutta meydana gelebilecek kemik kırığı ile; uzuv kaybına neden olan bir yaralamalı trafik kazası arasında miktar yönünden oldukça farklar olabilmektedir.

Tazminat Miktarının Belirlenmesi

Tazminat miktarının belirlenmesi konusunda genel geçerli bir kurallar bütünlüğü bulunmamaktadır. Çoğunlukla olayın oluş şekli ve tarafların kusur durumları dikkate alınarak bir karar verilmektedir. Tazminat miktarının belirlenmesi konusunda çoğunlukla kusur durumu belirleyici öğedir. Şöyle ki gerek manevi tazminat, gerekse maddi tazminat ödenmesinde temel öğe; zarar ile meydana gelen olay arasında illiyet bağının bulunmasıdır. Bu nedenle tazminat yükümlüsünün kusursuzluk hali durumunda kişilere karşı maddi veya manevi tazminat yükümlülüğü oluşmayacaktır. Özellikle manevi tazminat ve destekten yoksun kalma tazminatlarında ölen ile tazminat talebinde bulunan kişinin yakınlığı göz önüne alınarak da bir miktar belirlenmektedir. Bu durumlar göz önüne alındığında tazminat miktarının belirlenmesi oldukça önemlidir. Tazminat alacaklısı veya tazminat yükümlüsü açısından bu miktarlar oldukça fazla olabilmesi ve tazminatın asıl doğuş nedeni ceza hukuku açısından da incelenmesi gereken hususlardan olması nedeniyle ceza avukatından destek alınması oldukça önemlidir. Sakarya ceza avukatı (Adapazarı Ceza avukatı) olarak konusunda uzman personelimizden her zaman destek almanız mümkündür.

Trafik Kazalarında Sigorta Şirketinin Sorumluluğu

Trafik kazalarında sigorta şirketinin sorumluğu müteselsil sorumluluk olarak adlandırılmıştır. Bilindiği üzere karayolları trafik kanununa göre trafikte bulunan her araç zorunlu trafik sigortasını yaptırmak zorundadır. Sigorta poliçesi düzenlendiği sırada her yıl düzenli olarak Hazine ve Maliye Bakanlığının belirlemiş olduğu miktarlarda limitler öngörülmüştür. Tespit edilecek olan maddi veya manevi tazminatın gerçek kişiler ve sigorta şirketinin kusur durumuna göre ödenmesi gerekmektedir. Maliye Bakanlığının belirtmiş olduğu miktarların aşılması durumunda sigorta şirketinin sigorta sahibine rücu hakkı vardır.

Güvence Hesabına Başvuru

Güvence hesabına başvuru, meydana gelen trafik kazasından dolayı yukarıda belirtildiği şekilde meydana gelen ölüm olayları veya yaralanmalarda söz konusudur. Genel olarak sigorta sahibi olmayan ve faili tespit edilemeyen kazalarda güvence hesabına başvuru yapılmaktadır.

Yaralanma Halinde Güvence Hesabına Başvuru İçin Gerekli Belgeler

  • Hastane raporu ve tedavi evrakları
  • Varsa engellilik durumunu gösterir heyet raporu
  • Kaza tespit ve bilirkişi raporu
  • Konu ile ilgili varsa ceza davası kararı

Ölüm Halinde Güvence Hesabına Başvuru İçin Belgeler

  • Kaza tespit ve bilirkişi raporu
  • Ölüm raporu
  • Ceza Yargılaması kararı
  • Nüfus kayıt örneği
  • Ölene ait meslek ve gelir bilgilerini içerir belgeler

Trafik Kazalarında Tazminat Zamanaşımı Süreleri

Trafik kazalarında tazminat zamanaşımı süreleri 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 109. Maddesinde belirtilmiştir. Buna göre; trafik kazalarında maddi manevi tazminat için öngörülen zamanaşımı süresi; zararın öğrenilmiş olduğu andan itibaren iki yıl; her durumda ise zamanaşımı süresi on yıl olarak belirtilmiştir.

Dolandırıcılık Suçu ve Cezası

Dolandırıcılık suçu 5237 sayılı TCK’nın 157 ve 158. Maddelerinde basit dolandırıcılık suçu ve cezası ile nitelikli dolandırıcılık olmak üzere ayrı başlık altında düzenlenmiştir. Sakarya ceza avukatı olarak gerek basit dolandırıcılık gerekse; nitelikli dolandırıcılık suçlarının daha anlaşılabilir olması açısından öncelikle ceza hukuku açısından dolandırıcılık suçu; tanımının yapılmasında fayda olduğunu düşünmekteyiz.

Türk Ceza Kanununa göre dolandırıcılık suçu; “hileli davranış ile herhangi bir kimseyi aldatmak suretiyle bu kişinin veya bir başkasının zararına neden olmakla beraber kendisine veya bir başkasına yarar sağlamak” Tanımdan yola çıkarak dolandırıcılık suçunun temelinde “hileli davranış” ve “haksız kazanç” olduğunu söylemek mümkündür.

Dolandiricilik Sucu ve Cezasi

Sakarya ceza avukatı olarak bu yazımızda basit dolandırıcılık suçu ve cezası, nitelikli dolandırıcılık suçu ve cezası hakkında kısa da olsa bilgiler vermeyi amaçladık. Ancak dolandırıcılık suçu unsurları başlığında da detaylı olarak değineceğimiz üzere; basit dolandırcılık ve nitelikli dolandırıcılık suçları oldukça geniş bir alana yayılmıştır. Bu yüzden suçun faili ya da mağduru için dolandırıcılık suçuna ilişkin; soruşturma veya kovuşturmaların ceza avukatı vasıtasıyla yürütülmesinde fayda vardır.

Basit Dolandırıcılık Suçu ve Cezası

Dolandırıcılık suçunun TCK 157 maddesindeki hali uygulamada sıklıkla basit dolandırıcılık suçu olarak adlandırılmaktadır. Şöyle ki TCK 158 maddesine göre ceza alt ve üst sınırların daha azdır. Bu nedenle özellikle; dolandırıcılık suçunda suçun işleniş biçii diğer bir ifade ile failin seçimlik hareketleri suçun kapsamını belirlemektedir. Failin eyleminin TCK 157/1 maddesi kapsamında kalması halinde dolandırıcılık suçu ve cezası; “bir yıl ile beş yıl arasında hapis ve beş bin güne kadar adli para” cezasıdır.

Nitelikli Dolandırıcılık Suçu ve Cezası

Dolandırıcılık suçu işlediği sırada failin kullanmış olduğu hile ve desisenin şiddedi göz önüne alınarak; TCK 158 maddesi ve alt bentlerinde nitelikli dolandırıcılık suçu ve cezası düzenlenmiştir. Buna göre;

  • Dinin İnanç veya Duygular İstismar edilmesi,
  • İçinde bulunulan tehlikeli durumlar veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle
  • Kişinin algılama yeteğinin zayıf olmasından faydalanmak suretiyle
  • Kamu kurum veya kuruluşların aracı kılınması ile
  • Kamu kurum ve kuruluşların zararına,
  • Basın yayın organlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle
  • Tacir veya şirket yöneticilerinin ticari faaliyetleri sırasında
  • Serbest meslek sahiplerinin mesleklerinin kendisine vermiş olduğu güveni kötüye kullanması suretiyle
  • Sigorta bedelini almak maksadıyla

Dolandırıcılık suçu işlenmesi halinde fail hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan soruşturma ve kovuşturma yapılmaktadır. Görüldüğü üzere nitelikli dolandırıcılık suçu oldukça geniş bir tanım içermektedir. Failin eyleminin yukarıda belirtilen şekilde gerçekleşmesi halinde; “üç yıl ile on yıl arasında hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası” öngörülmüştür.

Daha Ağır Ceza Gerektiren Haller

Dolandırıcılık suçuna ilişkin gerek basit dolandırıcılık gerekse; niteliklikli dolandırıcılık suçunda daha ağır cezayı gerektiren haller TCK 158/3 maddesinde belirtilmiştir. Buna göre; dolandırıcılık suçu üç veya daha fazla kişi halinde işlenmesi halinde yukarıda belirtilen cezaların yarı oranında arttırılacağı belirtilmiştir. Ayrıca suç işlemek için oluşturulmuş örgüt faaliyetleri kapsamında dolandırıcılık suçunun işlenmesi durumuda yukarıda belirtilen cezaların bir kat arttırılacağı öngörülmüştür.

Daha Az Cezayı Gerektiren Haller

TCK 159 maddesi ile dolandırcılığın herhangi bir hukuki ilişkiye dayalı alacağın tahsili amacıyla düzenlenmesi daha az cezayı gerektiren hal olarak nitelendirilmiştir. Buna göre; fail hakkında altı ay ile bir yıl arasında hapis veya adli para cezası öngörülmüştür.

Dolandırıcılık Suçunda Uzlaşma

TCK 157/1 maddesinde belirtilen basit dolandırıcılık suçu uzlaşma kapsamındadır. Bu nedenle fail ile mağdurun soruşturma aşamasında uzlaşması. Veya herhangi bir nedenden ötürü soruşturma aşamasında uzlaşılamaması halinde kovuşturma aşamasında uzlaşılması halinde fail hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ve düşme kararı verilebilmesi mümkündür. Ancak TCK 158 maddesi ve alt bentlerinde belirtilen nitelikli dolandırıcılık suçu uzlaşma kapsamında değildir.

Dolandırıcılık Suçu Unsurları

Yukarıda da belirtildiği gibi dolandırcılık suçunun temelinde hileli veya aldatıcı davranış ve bu davranış nedeniyle elde edilen ekonomik anlamda kazanç yatmaktadır. Bu üç unsurun bir arada gerçekleşmesi halinde dolandırıcılık suçundan bahsetmek mümkündür. Ancak özellikle TCK 158 maddesinde düzenlenmiş nitelikli dolandırıcılık suçunda söz konusu seçimlik hareketlerin gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda ceza avukatından destek alınması kişiler için faydalı olacaktır.

Dolandırıcılık Suçunda Yargılama

TCK 157 maddesinde belirtilen basit dolandırıcılık suçu için yargılama görevi ceza alt ve üst sınırları itibariyle Asliye Ceza Mahkemesindedir. Ancak TCK 158 maddesinde düzenlenmiş nitelikli dolandırıcılık suçu için yargılama görevi ise Ağır Ceza Mahkemeleridir. Basit dolandırıcılık ve nitelikli dolandırıcılık suçlarında her iki durumda da yargılama yetkisi suçun işlenmiş olduğu yer mahkemelerindedir.

 Yukarıda da görüldüğü gibi özellikle nitelikli dolandırıcılık suçunda failin seçimlik hareketleri oldukça fazladır. Ayrıca dolandırıcılık suçunun bir çok özel yasada ve özellikle Anayasamızda “yüz kızartıcı suç” olarak tanımlanmıştır. Dolandırıcılık suçunun unsurları olarak sayılan hileli ve aldatcı davranışların tespiti oldukça önemlidir. Bu nedenle Sakarya Ceza Avukatı olarak her iki suç tipi için soruşturma veya kovuşturmanın ceza avukatı tarafından yürütülmesi gerekmektiğini düşünmekteyiz.

Malpraktis

Malpraktis; Genel anlamı ile herhangi bir meslek icrası sırasında bilgisizlik, tecrübesizlik veya herhangi bir hata sonucu meydana gelen zarardır. Ancak günümüzde daha çok tıp bilimi üzeride şekillenmiştir. Bu nedenle daha çok doktor hatası olarak da bilinmektedir. Ayrıca malpraktis için sağlık çalışanı veya doktorlar için kusurları oranında uygulanabilecek cezai yaptırımlar, Malpraktis davaları ve Malpraktis tazminat konuları hakkında bilgiler verilecektir. Doktor hataları sonucu meydana gelen zararların tazmini; özellikle tazminat hukuku ve ceza hukuku alanında uzmanlık gerektiren konulardandır. Bu nedenle söz konusu davaların ceza avukatı ve tazminati hukukuna hakim avukat tarafından yürütülmesi oldukça önemlidir.

Malpraktis

Malpraktis Nedir

Malpraktis nedir sorusuna en basit anlamı ile verilecek cevap; yanlışlık veya hata sonucu zarara neden olmaktadır. Bu zarar genellikle kişinin vücut bütünlüğüne veya sağlığına karşı bir zarardır. Meslek hatası nedeniyle mal varlığına yönelik bir zarar oluşması halinde malpraktisden söz edilmesi mümkün değildir.

Tıbbı Malpraktis

Tıbbı malpraktis; Türk Hekimler birliğinin “Hekimlik ve Meslek Etik Kuralları” çerçevesinde oluşmuştur. Çoğunlukla doktor veya sağlık çalışanları hataları malpraktis olarak tanımlanmaktadır. Doktor hataları meydana gelme şekilleri bakımından genel olarak;

  • Yanlış işlem yapmak (Yanlış Teşhis)
  • Doğru işlemi yanlış yapmak
  • Doğru işlemi yapamamak (Tecrübesizlik)

Şekillerinde gerçekleşmektedir. Tıbbı malpraktisin meydana gelme nedenleri düşünüldüğünde daha genel bir tanım yapmak gerekirse; Tıbbi muayene veya müdahalenin planlandığı şekillerde gerçekleştirilememesidir.

Malpraktis Örnekleri

Malpraktis örnekleri doktor veya sağlık çalışanlarının hatalarından kaynaklanabileceği gibi idari bir işlemin yerine getirilmemesi sebebiyle de olabilmektedir. Çoğunlukla malpraktis; tanı veya muayene hataları, tedavi hataları ve hukuka aykırı davranışlar gibi gerçekleşmesi mümkündür.

Tanı ve Muayene Hataları

  • Konsültasyon hataları
  • Laboratuar ve tetkik hataları
  • Yetersiz anamnez

Tedavi Hataları

  • Tedavinin geciktirilmesi
  • Yanlış ilaç veya ilaç doz aşımı
  • Yanlış cerrahi müdahale
  • Erken taburcu
  • Olası komplikasyonları öngörülmemesi
  • Hijyen kurallarının ihlal edilmesi

Hukuka Aykırı Davranışlar

  • Tedavi, muayene veya cerrahi müdahale öncesi aydınlatılmış onam formu
  • Tıbbı kayıtların tutulmasında gerekli özen ve itinayı göstermemek
  • Hekim – Hasta sözleşmesine aykırılık

MALPRAKTİS DAVALARI          

Doktor hatası sonuu kusurlu olduğu tespit edilen doktor veya sağlık çalışanlarının iki türlü dava ile karşılaşmaları mümkündür. Genel olarak bu tür davalara uygulamada malpraktis davaları denilmektedir. Bunlar cezai yönden yapılacak olan ceza davaları ve sağlık çalışanı ve doktorun hatasından kaynaklanan tazminat davalarıdır. Her iki dava sonucunda sorumlular gerek cezai yönden gerekse tazminat hukuku açısından ağır yaptırımlarla karşılaşa bilmektedirler. Ancak sorumlunun tespiti açısından sağlık çalışanının malpraktise sebebiyet veren uygulamayı yapıp yapmamaya yetkili olup olmadığının tespit edilmesi gerekir. Şöyle ki çalışan söz konusu tıbbi müdahaleyi yapmaya yetkili olmadığı halde müdahalede bulunması sonucu herhangi bir suç teşkil eden yaralanma, sakat kalma veya ölüm gerçekleşmesi halinde kişi cezai yönden çok daha ağır yaptırımlarla karşılaşabilmektedir.

Malpraktis Arabuluculuk

Malpraktis davalarında arabuluculuk tedavi görülen hastanenin statüsüne göre farklılık göstermektedir. Şöyle ki tedavi görülen veya muayene olunan hastane veya poliklinik özel hastane statüsünde ise; hastane veya hekime karşı açılacak olan bir hukuk davasında öncelikle kural olarak arabuluculuk müessesesinin uygulanması gerekmektedir. Ancak tedavi veya muayene olunan hastane kamu hastaneleri statüsünde ise doktor hataları nedeniyle açılacak olan davalar genellikle idare mahkemelerinin görev alanını girmektedir. İdare mahkemelerine başvuru öncesi herhangi bir arabuluculuk şartı bulunmamaktadır. Bu nedenle dava öncesi hastane veya polikliniğin statüsünün tam olarak tespit edilerek malpraktis dava açma yoluna gidilmesi gerekmektedir.

MALPRAKTİS CEZASI

Malpraktis cezası fail hakkında yani hekim veya sağlık çalışanının; malpraktise konu olan davranış biçimine göre; Türk Ceza Kanununda belirtilen suç tipleri ile ilişkilendirilerek değişik müeyyideler uygulanabilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki malpraktise konu olay ile hekimin davranışı arasında illiyet bağının kurulması gerekmektedir. Bu illiyet bağının bulunup bulunmadığı; Adli Tıp Kurumunca incelenerek tıbbı evraklar ile gerektiğinde hastanın huzurda görülmesi veya otopsi işlemleri ile tespit edilmektedir. Ayrıca illiyet bağının bulunması failin üzerine atılı suçun niteliği; dolayısıyla malpraktis cezasına konu olabilecek uygulanması gerekli kanun maddesinin tespiti açısından da önem arz etmektedir. Uygulamada malpraktis cezasına konu olabilecek Türk Ceza Kanununda belirtilmiş suçları belirtmek gerekirse;

  • Taksirle Yaralama

Malpraktisin oluşmasına neden olan olaydan dolayı kişinin; TCK 89 maddesi kapsamında yaralanması söz konusu olduğunda fail; “üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para” cezası ile cezalandırılmaktadır. Malpraktis sonucu taksirle yaralama suçunu oluşturacak şekilde bir yaralanma meydana gelmiş ise failin üzerine atılı suç takibi şikâyete bağlı ve ayrıca uzlaşma kapsamında bir suçtur.

  • Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme

Doktor hatalarında sıklıkla karşılaşılan bir durum ölüm olayının gerçekleşmesidir. Bu durumda fail TCK 85 maddesi uyarınca cezalandırılması mümkün olabilmektedir. Malpraktis sonucu ölüm gerçekleşmesi halinde failin; “iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası” ile cezalandırılması mümkündür.

  • Görevi İhmal – Görevi Kötüye Kullanma

Malpraktisin meydana gelmesinde fail görevini kötüye kullanmış veya görevini ihmal etmiş olması halinde failin hareketine göre; TCK 257/1 maddesinde belirtilen görevi kötüye kullanma veya; TCK 257/2 maddesinde belirtilen görevi ihmal suçlarından yargılanması mümkündür. Malpraktisin görevi kötüye kullanma şeklinde gerçekleşmesi halinde failin eylemi başkaca daha ağır bir cezayı gerektiren suç oluşturmadığı durumlarda; “altı aydan iki yıla kadar hapis” cezası ile cezalandırılmaktadır. Malpraktis failin görevini ihmal etmesi sonucu gerçekleşmesi halinde; “üç aydan bir yıla kadar hapis” cezası ile cezalandırılacağı öngörülmüştür.

Malpraktis Yargılama

Hekim veya sağlık çalışanının malpraktis meydana gelmesinden dolayı ayrıca eylemi Türk Ceza Kanunun kapsamında belirtilen; taksirle yaralama (TCK 89), taksirle ölüme sebebiyet verme (TCK 85) veya; görevi ihmal ya da görevi kötüye kullanma; (TCK 257) suçlarını oluşturması halinde her üç suç tipi içinde cezaların üst sınırları itibariyle yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemelerindedir.

MALPRAKTİS TAZMİNAT

Malpraktis tazminat çoğunlukla hastane ve idare aleyhine açılmaktadır. Şöyle ki söz konusu zararın meydana geldiği hastane özel hastane statüsünde olması halinde hukuk mahkemelerinde dava açılmaktadır. Ancak doktor hatası kamu hastanelerinde meydana gelmiş ise tazminat konusunda idare mahkemelerinde dava açılmaktadır. İdare mahkemelerinde açılacak olan davalarda genellikle bu konuda ceza davası mevcut ise kusur tespiti için ceza yargılamasının sonucu beklenmektedir. Malpraktis için kamu adına yani idare mahkemelerinde dava; tam yargı davaları şeklinde açılabilmektedir. Yukarıda detayları belirtildiği üzere kişinin TCK 89 maddesi kapsamında yaralanması ve; TCK 85 maddesi kapsamında ölümünün gerçekleşmesi yada başkaca durumlar göz önüne alındığında; tazminat miktarı konusunda genel geçerli bir tutar bulunmamaktadır.

Yukarı kaydır
Whatsapp Üzerinden Danışın.