HEMEN ARA: +905309118133

Adapazarı gayrimenkul avukatı

Sakarya Adapazarı Ağır Ceza Avukatı

Hukuk sistemimiz bir çok alanlara ayrılarak incelenmektedir. Borçlar hukuku, bilişim hukuku, icra hukuku, idare hukuku bunlardan bir kaçıdır. Ceza hukuku ise sıklıkla karşılaşılan bir hukuk dalıdır. Türk Ceza Kanununda yer alan suçların niteliğine göre Sakarya
Sakarya’da Ceza Avukatları zaman zaman Ağır Ceza Avukatı olarak da anılmaktadırlar. Avukatlık kanunda ceza avukatlığı adı altında ayrıca bir meslek kolu tanımlanmamış olmasına rağmen sıklıkla kullanılan bir tabir haline gelmiştir. Ayrıca Sakarya Ağır Ceza Avukatı, gibi bölgesel bazda da nitelendirilmelerle karşılaşmak mümkündür.

ADAPAZARI AGIR CEZA AVUKATI
ADAPAZARI AĞIR CEZA AVUKATI

Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen davalar hakkında bilgiler vereceğimiz bu yazımızda; bizde zaman zaman konunun daha anlaşılabilir olması amacıyla; Ağır ceza avukatı ve Adapazarı Ağır Ceza Avukatı, Sakarya Ağır Ceza Avukatı yada Erenler Ağır Ceza Avukatı tabirlerini kullanacağız. Ancak daha öne de belirttiğimiz gibi ceza avukatlığı adı altında ayrıca bir meslek kolu bulunmadığı gibi Ağır Ceza avukatı olarak da bir meslek kolu bulunmamaktadır.

Ağır Ceza Mahkemesinde Görülen Davalar

Özel mahkemeler (Çocuk Mahkemesi, İcra Ceza Mahkemesi, Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi vs.) hariç olmak üzere; hukuk sistemimizde ceza mahkemeleri Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesi olarak ikiye ayrılmaktadır. Her iki mahkemenin yargılamada görevli olduğu suçların ayrımında Türk Ceza Kanununda suç için öngörülmüş ceza üst sınırı dikkate alınmaktadır. Ceza üst sınırı on yıl ve üzerinde hürriyeti bağlayıcı ceza olması halinde yargılama görevi; Ağır Ceza Mahkemelerindedir. Diğer suçlarda ise yargılama görevi Asliye eza Mahkemelerindedir. Ayrıca yargılama sonrasında fail için ön görülen müebbet hapis cezası ile; Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olması halinde de yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemelerindedir. Adapazarı Ağır eza avukatı ve Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak bu ayrıma göre; Ağır ceza mahkemelerinde görülen davaları aşağıdaki gibi sıralamak isteriz.

Kasten Öldürme Suçu

Müebbet hapis cezası ve failin seçimlik hareketlerine göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası öngörülen ve Adapazarı Ağır Ceza Avukatı olarak ilk olarak değinmek isteğimiz suç kasten öldürme suçudur. TCK 81 maddesinde düzenlendiği şekilde nitelikli hal dışında kalan durumlar dışında kasten öldürme suçunun cezası müebbet hapis ezasıdır. Kasten öldürme suçunun nitelikli halleri ise TCK 82/1 maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre kasten öldürmenin nitelikli kasten öldürme olarak nitelendirilmesinde özetle aşağıdaki seçimlik hareketlerin bir veya bir kaçının gerçeklemesi gerekmektedir.

  • Tasarlayarak Öldürme
  • Eziyet çektirerek ya da canavarca hisle öldürme
  • Bombalama, biyolojik silah veya kimyasal silah kullanarak öldürme
  • Üst soy, alt soy ile boşanmış olunan eş ve kardeşi öldürme
  • Beden ya da ruh bakımından kendisini savunamayacak kişileri öldürme
  • Kadını veya çocuğu öldürme
  • Kamu görevlisini görevinden dolayı öldürme
  • Bir suçu gizlemek ya da delillerini yok etme veya yakalanmamak için kasten öldürme
  • Kan gütmek saikiyle öldürme ve töre saikiyle öldürme

Yukarıda sıralamış olduğumuz seçimlik hareketler ile kasten öldürme gerçekleşmesi halinde; fail ağırlaştırılmış müebbet hapis ezası ile cezalandırılmaktadır. Adapazarı Ağır eza Avukatı olarak kasten öldürme suçları için katılmış olduğumuz davalarda; meşru müdafaa, nefsi müdafaa, zorunluluk hali durumları ile daha az cezayı gerektiren hallerin delillendirilmesinin fail için yukarıda belirtmiş olduğumuz cezaların miktarı için büyük ölçüde önemli olduğunu belirtmekte fayda vardır.

Nitelikli Yağma

Adapazarı Ağır Ceza Avukatı, Sakarya Ağır Ceza Avukatı ve Erenler Ağır Ceza Avukatı olarak; belirtmek istediğimiz son yıllarda artış gösteren ve Ağır Ceza mahkemelerinde görülen bir başka suç ise; nitelikli yağma suçudur. Daha çok TCK 148 maddesinde düzenlenen yağma suçunun daha ağır cezayı gerektiren hali olarakda kabul edilmektedir. Bu nedenle yağma suçunun nitelikli olarak kabul edilmesinde; öngörülen seçimlik hareketler hakkında bilgi vermeden önce yağma suçunun tanımının yapılmasında fayda vardır. “Failin bir başkasına yönelik olmak üzere kendisine ya da herhangi bir yakınının hayatına vücut ya da; cinsel dokunulmazlığına hatta mal varlıklarına karşı bir saldırıda bulunacağından bahisle cebir ya da tehdit kullanarak bir malı kendisine teslim etmeye zorlaması” yağma suçu olarak tanımlanmıştır. TCK 148/1 maddesindeki basit yağma suçu ile birlikte ayrıca TCK 149/1 maddesinde yağma suçunun nitelikli halleri sıralanmıştır. Buna göre yağma suçunun;

  • Silahla
  • Tanınmayacak bir hale kendisini koyarak
  • Birden fazla kişiyle
  • İş yerinde veya konutta
  • Yol keserek
  • Kendisini savunamayacak kişilere karşı
  • Suç örgütlerinin isimlerini kullanarak veya suç örgütlerine yarar sağlamak amacıyla
  • Geceleyin

İşlenmesi halinde fail hakkında on beş yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Adapazarı Ağır Ceza Avukatı ve Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak nitelikli yağma suçunda belirtilen seçimlik hareketlerin varlığının tespit edilmesi oldukça önemli olduğunu hatırlatmak isteriz.

Rüşvet Suçu

TCK 252/1 maddesinde düzenlenen ve büyük ölçüde kamu görevlilerine özgü olan rüşvet suçu da Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen davalar arasındadır. Rüşvet suçunun unsurları oldukça çeşitlilik göstermesi nedeniyle Adapazarı Ağır Ceza Avukatı, Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak ayrıca değinmek istediğimiz suçlar arasındadır. TCK 252/1 maddesindeki tanıma göre; görevi gereği olup bir işi yapması veyahut yapmaması adına doğrudan veya aracılar vasıtasıyla bir kamu görevlisine veya gösterilen başka bir kişiye menfaat sağlanması rüşvet suçunu oluşturmaktadır. Rüşvet suçunu işleyen fail hakkında 4 yıl ile 12 yıl arasında hapis cezası öngörülmüştür.

Bilinçli Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme

Büyük ölçüde Asliye Ceza Mahkemesi görev alanına giren ancak bilinçli taksir ile ölüme sebebiyet verme suçlarında yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemelerinde olan bir başka suç ise; Bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme suçudur. Bilinçli taksir ile ölüme sebebiyet verme suçunda “bilinçli taksirin” kanıtlanması oldukça önemlidir. Adapazarı Ağır Ceza avukatı ve Sakarya Ağır Ceza avukatı olarak bilinçli taksir ile ölüme sebebiyet verme suçlarında soruşturma aşamasından itibaren; Ağır Ceza Avukatından destek alınması gerektiğini düşünmekteyiz.

İşkence Suçu

Ağır Ceza Avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız bir başka suç ise işkence suçudur. TCK 94/1 maddesinde işkence suçunun temel şekli düzenlenmişken, TCK 94/2 maddesinde ise; Daha ağır cezayı gerektiren halleri belirtilmiştir. TCK 94/1 maddesinde yapılan tanıma göre; Kişiye ruhsal veya bedensel olarak acı çektirmeye, iradesinin veya algılama yeteneğinin etkilenmesi veya kişinin aşağılanması; İşkence suçunu oluşturmaktadır. TCK 94/2 maddesinde ise;

  • Kendisine savunamayacak kişiler ile çocuklara karşı
  • Cinsel Taciz ile birlikte işkence
  • Kamu görevlileri ile avukatlara karşı görevlerinden dolayı

İşkence suçunun işlenmesi nitelikli hal olarak kabul edilmektedir. İşkence suçunun TCK 94/1 maddesindeki temel şekli ile işlenmesi halinde fail için üç yıl ile on yıl arasında hapis; Nitelikli haller (TCK 94/2) kapsamında işlenmesi halinde on yıl ile on beş yıl arasında hapis cezası öngörülmüştür. Gerek suçun temel şeklinin düzenlendiği TCK 94/1 ve daha ağır cezayı gerektiren hallerinin düzenlendiği TCK 94/2 maddelerinden de anlaşılacağı üzere; İşkence suçu için ön görülen ceza alt ve üst sınırları oldukça farklıdır. Bu nedenle Ağır Ceza Avukatının işkence suçlarında rolü oldukça fazladır.

Adapazarı Ağır Ceza Avukatı

Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmekte olan; Adapazarı Ağır Ceza Avukatı, Sakarya Ağır Ceza Avukatı ve İstanbul Avrupa Yakası Ağır Ceza Avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız suçların başında yukarıda belirtmiş olduğumuz suçlar gelmektedir. Bunlar haricinde ayrıca;

Milli Savunmaya Karşı Suçlar

Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar

Anayasal Düzene Karşı Suçlar

ADAPAZARI AĞIR CEZA AVUKATI

Yine Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen suçlardır. Ayrıca bir çok suçun ağırlaştırıcı nedenlerinin varlığı halinde Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmesi mümkün hale gelebilmektedir. Suçlardaki daha ağır cezayı gerektiren hallerin varlığı, cezasızlık nedenleri; Veya cezada indirim nedenleri gibi unsurlar göz önüne alındığında yukarıda belirtmiş olduğumuz suçlar ve diğer ceza hukuku alanındaki suçların yargılanması sırasında Sakarya’da Ağır Ceza Avukatından destek alınması oldukça önemlidir.

İlgili Aramalar

Sakarya Ceza Avukatı,
Sakarya Ağır Ceza Avukatı,
Sakarya Uyuşturucu Dava Avukatı,
Sakarya Sulh Ceza Avukatı,
Sakarya Asliye Ceza Avukatı,

Adapazarı Ceza Avukatı,
Adapazarı Ağır Ceza Avukatı,
Adapazarı Uyuşturucu Dava Avukatı,
Adapazarı Sulh Ceza Avukatı,
Adapazarı Asliye Ceza Avukatı,

Sakarya En İyi Ceza Avukatı

Bir çok meslek kolunda olduğu gibi Avukatlık meslek kolunda da; En iyi ceza avukatı, en iyi boşanma avukatı, en iyi aile avukatı, en iyi icra avukatı veya en iyi Ağır Ceza Avukatı gibi sıfatlar yer almamaktadır. Bu nedenle; Sakarya en iyi ceza avukatı, Sakarya en iyi boşanma avukatı veya Sakarya en iyi icra avukatı gibi tabirler kullanılmamaktadır. Ancak uygulamada sıklıkla ceza hukukunda uzmanlaşmış olan avukatlar en iyi ceza avukatı tabirini kullanabilmektedirler. Bizde bu yazımızda ceza hukuku alanında bilgiler verirken konunun daha iyi anlaşılabilmesi izin zaman zaman Sakarya en iyi ceza avukatı (Adapazarı en iyi ceza avukatı) ve Sakarya en iyi Ağır Ceza Avukatı tabirlerini kullandık.

Sakarya En Iyi Ceza Avukati

Ceza Avukatı Hangi Davalara Bakar?

Sakarya ceza avukatı olarak belirtmek isteriz ki; Ceza hukuku bir çok alanda karşımıza çıkmaktadır. Sanık veya şüpheli haklarını Savcılık veya mahkeme huzurunda savunulmasında sanık vekilliği; Herhangi bir suçun mağduru olunması halinde ise müşteki veya mağdur vekilliği üstlenilmektedir. Ceza avukatı her iki durumda da müvekkillerinin haklarını en iyi şekilde savunmakla görevlidirler. Bu nedenle zaman zaman Sakarya en iyi ceza avukatı cümleleri ile karşılaşmaktayız. Esasen en iyi ceza avukatı tabirinin ortaya çıkışı haklarının en iyi şekilde savunulmasını istenilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle Sakarya en iyi ceza avukatı veya Sakarya en iyi Ağır Ceza Avukatı tabirlerinin doğuş noktası da haklarının en iyi savunulmasın istenmesidir. Ülkemizde ceza mahkemeleri genel olarak Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesi olarak iki ayrı başlık altında incelenmektedir. Bunlardan başka daha çok özel mahkeme statüsünde bulunan Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, İcra Mahkemesi veya Çocuk Mahkemesi de bulunmaktadır.

Asliye Ceza Mahkemesi Hangi Davalara Bakar?

Daha önce de belirtildiği gibi ceza mahkemeleri Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesi olarak iki ayrı başlıkta incelenmektedir. Bu ayrımda daha çok fail için öngörülen ceza miktarı göz gönüne alınmaktadır. Şöyle ki; Fail için yasada belirtilen ceza miktarının on yıldan az olması halinde yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemesindedir. On yıldan fazla cezalar için ise yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemelerine aittir. Sakarya en iyi ceza avukatı olarak Asliye Ceza Mahkemelerinde görülen sıklıkla karşılaşılan davaları aşağıdaki gibi özetlemek isteriz.

  • Tehdit – Hakaret
  • Hırsızlık
  • Basit Dolandırıcılık
  • Mala Zarar Verme
  • Kasten Yaralama
  • Taksirle Yaralama
  • Bilişim Sistemlerine Girme
  • Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma
  • İntihara Yönlendirme
  • Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokmak
  • Genel Güvenliği Kasten Tehlikeye Sokma
  • Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması
  • Cinsel Taciz

Ağır Ceza Avukatı Hangi Davalara Bakar?

Bir başka ceza mahkemesi ise Ağır Ceza Mahkemeleridir. Sakarya en iyi ceza avukatı olarak karşılaştığımız bir başka soru ise; Ağır ceza avukatı hangi davalara bakar sorusudur. Daha öncede belirtildiği gibi ceza mahkemelerindeki ayrım failin üzerine atılı suç için öngörülmüş hürriyeti bağlayıcı cezanın miktarına göre yapılmaktadır. Ağır Ceza Mahkemeleri de 10 yıl ve üzeri hürriyeti bağlayıcı cezalar öngörülmüş suçlarda görevlidirler. Sakarya Ağır Ceza avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız, Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davalar özetle aşağıdaki gibidir.

  • Kasten Öldürme
  • Nitelikli Dolandırıcılık
  • Bilinçli Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme
  • Suç İşlemek Maksadıyla Örgüt Kurmak, Yönetmek ve Bu Örgüte Üye Olmak
  • Nitelikli Yağma
  • Uyuşturucu Madde Ticareti
  • Zimmet
  • Rüşvet

Suçları Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmekte olan davalara örnek olarak gösterilebilmektedir.

Ceza Türleri

Ceza hukuku alında; Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak ve Sakarya Ceza Avukatı olarak karşılaştığımız sorulardan birisi de ceza türleri hakkındadır. Ceza Mahkemelerince yapılan yargılama sonucu fail; Adli para cezası, süreli hapis cezası, müebbet hapis cezası ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası  ile cezalandırılmaları mümkün olabilmektedir. Sakarya en iyi ceza avukatı olarak bu cezalar hakkında da bilgi vermeden önce fail için en ağır yaptırımları olan cezaların müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olduğunu belirtmek isteriz.

Adli Para Cezası

Ceza yargılaması sonucu hürriyeti bağlayıcı  cezalar veya adli para cezaları ile karşılaşmak mümkündür. Öncelikle Sakarya ceza avukatı olarak kısa da olsa adli para cezası ile idari para cezasının farkına değinmek isteriz. Adli para cezaları isminden de anlaşılacağı üzere adli makamlarca karar verilmektedir. Ayrıca adli para cezaları ödenmediği takdirde hürriyeti bağlayıcı diğer bir ifade ile hapis cezası ile karşılaşmak mümkündür. Ancak idari para cezalarında cezayı düzenleyen idari makamlardır. Ve ödenmemesi halinde hapis cezasına dönüşmesi mümkün değildir. İdari para cezalarının ödenmemesi halinde kamu alacakları tahsilatı usulüne göre hareket edilmektedir. İdari para cezası ile adli para cezası arasındaki farka kısaca değindikten sonra adli para cezası türleri hakkında da bilgi vermek yerinde olacaktır.

Adli Para Cezası Türleri

Uygulama şekli, niteliği ve amacına göre adli para cezaları; Doğrudan adli para cezası, seçenek yaptırım olarak adli para cezası, hapis cezasından çevrilen adli para cezası ve hapis cezası ile birlikte adli para cezası olarak değişebilmektedir.

Doğrudan Adli Para Cezası

Temel ceza kanunumuz; Türk Ceza Kanunu veya diğer özel yasalarca failin eylemi için adli para cezası öngörülmesi; durumlarında doğrudan adli para cezası ile hükmedilmesi mümkündür. Sakarya en iyi ceza avukatı olarak belirtmek isteriz ki her suç için adli para cezası öngörülmemektedir. Ve doğrudan adli para cezası öngörülen suçlar yasalarımızda oldukça azdır. Konunun bir örnekle açılanması gerekirse; TCK 182/1 maddesinde çevrenin kasten kirletilmesi suçu düzenlenmiştir. Çevrenin taksirle kirletilmesi suçu için adli para cezası öngörülmüş olduğundan; Atılı suç nedeniyle yargılanması yapılan fail için doğrudan adli para cezasına hükmedilmesi mümkündür.

Seçenek Yaptırım Olarak Adli Para Cezası

Ceza kanunumuzda fail için öngörülen cezai yaptırım için hürriyeti bağlayıcı eza VEYA adli para cezası öngörülmüş suçlarda vardır. Mahkeme hakiminin takdiri doğrultusunda bu cezalardan hürriyeti bağlayıcı ceza hükmedilebileceği gibi adli para cezasına da hükmedilmesi mümkündür. Bu tür suçlarda mahkeme hakimi takdirini adli para cezası yönünde kullanması halinde seçenek yaptırım olarak adli para cezası söz konusu olmaktadır.

Hapis Cezasından Çevrilen Adli Para Cezaları

Uygulamada sıklıkla karşılaşılan adli para cezaları hapis cezasından çevrilen adli para cezalarıdır. Genellikle taksirli suçlarda ve bir yıl ve daha az hürriyeti bağlayıcı cezaların adli para cezasına çevrildiğini söylemek mümkündür. Sakarya ceza avukatı olarak hürriyeti bağlayıcı cezalar ile karşılaşmak istemeyen kişilerin yargılama sonucunda takdir edilen; hapis ezasının bir yıldan az olması gerektiğini hatırlatmak isteriz.

Hapis Cezası İle Birlikte Adli Para Cezası

Sakarya ceza avukatı olarak adli para cezası ile neticelenen yargılamalarda hapis cezası ile birlikte adli para cezasının da uygulanabilirliğinden söz etmek isteriz. Hapis cezasından çevrilen adli para cezaları ve hapis cezası ile birlikte hükmedilen adli para cezaları sık uygulama alanına sahiptir.

Süreli Hapis Cezaları

Süreli hapis cezaları tanımı TCK 49’da yapılmıştır. Buna göre; Bir ay ile yirmi yıl arasında değişmektedir. Bu süreler 3 ay olabileceği gibi 19 yıl 6 ay gibi uzun sürelerde de olabilmektedir. Ancak bir yıldan daha az süreli hapis cezaları kısa süreli hapis cezası olarak da adlandırılabilmektedir.

Müebbet Hapis Cezası ve Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile müebbet hapis cezalarının süresi ömür boyudur. Bu nedenle fail için öngörülen en ağır cezai yaptırımlardandır. Gerek müebbet hapis gerekse; Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları her iki durumda da; infaz süresi ömür boyu olması nedeniyle bu cezai yaptırımların kısaca ayrımının yapılmasında fayda vardır.

Müebbet Hapis ve Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası Farkı

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına veya müebbet hapis cezasına mahkum olmak ya da bu şekilde işlenen bir suçun mağduru olmak kimse tarafından istenilen bir durum değildir. Ancak Sakarya en iyi ceza avukatı ve Sakarya en iyi Ağır eza avukatı olarak bu farkı da belirtmek isteriz. Her iki durumda da infaz süresinin ömür boyu olduğunu söylemiştik. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları daha çok failin infazının çektirilme koşulu ile ilgilidir. Şöyle ki, ağırlaştırılmış müebbet hapis ezalarının infazı yüksek güvenlikli ceza infaz kurumlarında gerçekleşmektedir.

Ceza Avukatı Nasıl Olunur?

Daha önce de belirttiğimiz gibi; Avukatlık meslek kolunda ceza avukatı, boşanma avukatı, icra avukatı veya benzer konularda bir ayrım yapılmamaktadır. Dolayısıyla en iyi ceza avukatı, en iyi boşanma avukatı, en iyi icra avukatı veya en iyi Ağır Ceza avukatı gibi bir niteleyici sıfatlarda avukatlık kanununda tanımlanmamıştır. Yine ilimizde de Sakarya en iyi ceza avukatı, Sakarya en iyi boşanma avukatı, Sakarya en iyi icra avukatı gibi tabirler yerinde olmasa da sıklıkla kullanılmaktadır. Bu nedenle ceza avukatı nasıl olunur sorusun da ayrıca bir cevap vermek olanak dışıdır. Bu nedenle avukat nasıl olunur sorusuna kısa da olsa cevap vermek yerinde olacaktır. Avukat olabilmek için öncelikle hukuk fakültelerinden mezun olmak gerekmektedir. Mezuniyetten sonra belirli bir süre avukatlık ofislerinde ve yine adliye içerisinde bulunan mahkemeler, Cumhuriyet Savcılıkları veya icra müdürlüklerinde staj görevinin yerine getirilmesi gerekmektedir.

Ceza Yargılamalarında Avukat Zorunlu Mu?

Herhangi bir suçun mağduru veya faili olunması durumunda ilk akıllara gelen sorulardan birisi de; ceza yargılamalarında avukat zorunlu mu sorusudur. Daha önce de belirtildiği gibi gerek bir suçun mağduru gerekse faili yargılama aşamasında veya soruşturma aşamasında haklarının en iyi şekilde savunulmasını istemektedir. Bu nedenle bir çok kişi en iyi ceza avukatı arayışı içerisine girmektedir. Bu durum zaman zaman en iyi Ağır Ceza avukatı (Sakarya en iyi ceza avukatı, Sakarya en iyi Ağır Ceza Avukatı) olarak da değişebilmektedir. Genel olarak ceza yargılamalarında avukat tutmanın zorunlu olmadığını söylemek mümkündür. Ancak bu durumun bir takım istisnaları da mevcuttur. Örneğin fail için öngörülen ceza miktarı 5 yıldan fazla olması veya suçun mağduru veya failinin 18 yaşından küçük olması yada kısıtlı olması halinde ceza soruşturmalarında ve ceza yargılamalarında avukat ile temsil ettirilmenin zorunlu olduğunu söylemek mümkündür.

Sakarya En İyi Ceza Avukatı

Turan & Karakoç Avukatlık Ofisi olarak ceza hukuku alanında yukarıda vermiş olduğumuz kısa bilgiler sırasında zaman zaman Sakarya en iyi ceza avukatı tabirini kullandık. Ceza hukuku da başta olmak üzere; Şirketler hukuku, Sözleşmeler hukuku, aile hukuku, icra hukuku, gayrimenkul hukuku, iş hukuku, miras hukuku ve idare hukuku alanında sizlere hizmetler vermekteyiz. Avukatlık ofisimizde yukarıda belirtmiş olduğumuz tüm alanlarda tecrübe sahibi olmuş genç ve dinamik kadromuz ile; gerek herhangi bir suçun mağduru veya faili için en etkin çözüm önerilerini sizlere sunmaktayız. Avukatlık ofisimiz ve kadromuz hakkında detaylı bilgi sahibi olmanız mümkündür.

Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi

Ölünceye kadar bakma sözleşmesi; Özellikle miras hukuku, borçlar hukuku kısmen de olsa icra hukuku alanında bir çok hüküm içeren sözleşmelerdir. Gerek miras bırakana, gerekse bakım yükümlüsüne bir takım hak ve yükümlülükler getirmesi nedeniyle hukuki sözleşme olarak nitelendirilmektedir. Bu doğrultuda ölünceye kadar bakma sözleşmesi; Miras hukuku alanında “mirastan mal kaçırma, vasiyetnamenin iptali, tenkis davası, terekenin tespiti veya ortaklığın giderilmesi” gibi bir çok davaya konu olabilmektedir. Miras bırakan, bakim yükümlüsü ve diğer varisleri yakından ilgilendirmesi nedeniyle ölünceye kadar bakma sözleşmesi miras avukatı vasıtasıyla düzenlenmesi oldukça önemlidir. Sakarya miras avukatı veya Adapazarı miras avukatı olarak uzman kadromuzdan gerekli desteği almanız mümkündür.

Olunceye Kadar Bakma Sozlesmesi

Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi Nedir?

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 611. maddesinde ölünceye kadar bakma sözleşmesinin tanımı yapılmıştır. Buna göre; Herhangi bir nedenden ötürü bakıma muhtaç olan bir kişinin Malvarlığından bir kısmını bakım yükümlüsüne devretmeyi kabul ettiği sözleşmelere ölünceye kadar bakma sözleşmesi denilmektedir. Görüldüğü gibi bakıma muhtaç kişi mal varlığının bir kısmını bakım yükümlüsüne devretmesi ve bakım borçlusunun da buna karşılık olarak ilgiliye ölünceye kadar bakma vaadi ile her iki tarafa çeşitli hak ve yükümlülükler yükleyen sözleşmelerdir.

Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi Şartları

Türk Borçlar Kanunun 612. maddesinde ölünceye kadar bakma sözleşmesinin şekil şartları belirtilmiştir. Belirtilen şekil şartlarını uyulmaması sözleşmenin geçersiz sayılmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle; Ölünceye kadar bakma sözleşmelerinde yasada öngörülmüş şekil şartına uyulması esastır. Hukuki niteliği itibariyle bir çeşit vasiyetname olarak nitelendirilmektedir. Bu nedenle ölünceye kadar bakma sözleşmeleri noterler vasıtasıyla veya kendilerine bu konuda yetki tanınmış diğer kamu kurumlarınca düzenlenmesi gerekmektedir. Sözleşmenin noterlerde düzenlenmesi halinde iki tanığın hazır bulundurulması zorunludur. Ölünceye kadar bakma sözleşmelerinde dikkat edilmesi gereken en önemli husus; Diğer mirasçıların saklı payına tecavüz de bulunulmamasıdır. Bu durumda ölünceye kadar bakım sözleşmeleri tenkis davalarına da konu olabilmektedir. Bu konuda tenkis davası ve saklı pay hakkındaki makalemizi incelemek için tıklayınız.

Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi Nasıl Düzenlenir?

Ölünceye kadar bakma sözleşmeleri genel olarak Tapu Sicil Müdürlüklerinde ve noterlerden düzenlenmesi mümkündür. Tapu sicil müdürlüklerinde düzenlenecek olan, ölünceye kadar bakma sözleşmeleri bir çeşit tapu devri olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle; Tapu devrinde uygulanan usul ve esaslar ölünceye kadar bakma sözleşmelerinde de geçerlidir.

Diğer bir ölünceye kadar bakma sözleşmesinin yapılış şekli ise Noterlerdir. Noterlerde genellikle onaylama şeklinde gerçekleşmektedir. Bu nedenle onaylanacak akdin miras hukukuna hakim miras avukatı vasıtasıyla yapılması ve Türk Borçlar Kanunun 612. maddesinde belirtilen şekil şartına uyulması oldukça önemlidir.

Ölünceye kadar Bakma Sözleşmesinin İptali

Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin iptali; Türk Borçlar Kanunun 615. maddesine dayandırılarak mümkündür. Türk Borçlar Kanunun 615. maddesine göre; Bakım alacaklısı , söz konusu sözleşme nedeniyle nafaka yükümlülüğünü yerine getirmekte zorlanması durumunda ölünceye kadar bakma sözleşmesinin iptali mümkündür. Bu durumda Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin iptali; Tapu iptal davaları ve tenkis davaların da sebebiyet verebilmektedir.

Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmelerinde Tapu Devri

Yukarıda da belirtildiği üzere ölünceye kadar bakma sözleşmeleri; Tapu Sicil Müdürlüklerinde veya noterlerde yapılması mümkündür. Tapu Sicil Müdürlüklerinde yapılacak olan sözleşmelerde aynı anda tapu devri de gerçekleşmektedir. Ancak noterler aracılığı ile yapılan ölünceye kadar bakma sözleşmeleri sonrasında tapu devir işlemleri için Tapu Sicil Müdürlüklerinde ayrı tapu devri yapılması gerekmektedir.

Gerek ölünceye kadar bakma sözleşmelerinin düzenlenmesi ve hazırlanması, gerekse tenkis davası ve saklı pay davaları; Miras avukatı vasatıyla yürütülmesi önem arz etmektedir. Sakarya miras avukatı olarak bu konuda uzman kadromuzdan destek almanız mümkündür.

Tenkis Davası

Tenkis davası miras hukuku alanında sıkça karşılaşılan uyuşmazların başında gelmektedir. Murisin tasarruf özgürlüğü dışında hareket ederek diğer mirasçıların saklı payına yapmış olduğu tecavüzler tenkis davasının konusunu oluşturmaktadır. Söz konusu saklı paya yapılacak tecavüzün ortadan kaldırılması için tenkis davası açılmaktadır. Konusu itibariyle daha çok mirastan mal kaçırma işlemlerinde karşılaşılmaktadır. Ancak tenkis davasının konusunu genellikle saklı pay oluşturmaktadır. Bu nedenle saklı pay nedir? Saklı pay oranları nelerdir? sorularına kısa da olsa yanıt vermekte fayda vardır. Miras hukukuna bağlı meydana gelen uyuşmazlıklarda Sakarya miras avukatı (Adapazarı miras avukatı) olarak dilediğiniz zaman uzman kadromuzdan destek almanız mümkündür.

Tenkis Davasi

Saklı Pay Nedir?

Saklı pay miras bırakanın yasal mirasçılarına saklı pay oranları ile tanınmış olan ve tasarruf sınırı dışında kalan malvarlıklarıdır. Miras bırakan sağlığında kendisine ait malvarlıkları üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Ancak bu yetkinin saklı pay üzerinde de kullanılması mümkün değildir. Bu anlamda tenkis davasının konusu da saklı paya yapılan müdahaleler oluşturmaktadır.

Saklı Pay Oranları Nelerdir?

Saklı pay oranları hakkında bilgi vermeden önce saklı pay sahipleri kimler? Olduğu konusunda bilgi verilmelidir. Türk Medeni Kanununda belirtilmiş saklı ay mirasçıları;

  1.  Çocuk ve torunlardan oluşan miras bırakanın alt soyu
  2. Sağ kalan eş
  3. Varisin anne ile babası

Çocuklar, torunlar ve torun çocukları gibi alt soydan oluşan varisler için saklı pay oranı 1/2’dir. Anne ve babadan oluşan varislerde ise saklı pay 1/4 oranındadır. Ayrıca alt soy ile sağ kalan eşin birlikte varis durumda olması halinde mirasın tamamı saklı pay oranı olarak kabul edilmiştir. Ancak varislerin büyük anne ve büyük babadan oluşması durumda saklı pay 3/4 oranında belirlenmiştir.

Tenkis Davası Zamanaşımı

Tenkis davası zamanaşımı süreleri niteliği itibariyle hak düşürücü süreler olarak değerlendirilmektedir. Türk Medeni Kanununun 571.maddesine göre dava açma süresi yukarıda belirtilen saklı pay sahiplerinin saklı paylarının ihlal edildiğini öğrenmelerinden itibaren bir yıl içinde açılması gerekmektedir. Her durumda ise vasiyetnamenin açılmasından sonra on yıllık süre içerisinde tenkis davası zamanaşımına uğramaktadır.

VASİYETNAMENİN İPTALİ VE TENKİS DAVASI

Vasiyetnamenin iptali ve tenkis davası sonuçları itibariyle benzerlik göstermeleri nedeniyle sıklıkla karıştırılmaktadır. Bu nedene Vasiyetnamenin iptali ve tenkis davası ayrımının yapılmasında yarar vardır. Vasiyetname düzenlenmesi bir takım kurallara tabidir. Yasada düzenlenen kurallar haricide düzenlenmiş bir vasiyetname; vasiyetnamenin iptali davalarına konu olabilmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere mirasçıların saklı paylarına ilişkin miras bırakanın tasarrufta bulunması sonucu açılmaktadır.

TENKİS DAVASI NASIL AÇILIR?

Tenkis davasında genel olarak davacı; Saklı pay sahibi olan mirasçılardır. Ayrıca mirasçılar ile alacaklı durumda olan kişilerinde tenkis davası açması mümkündür. Tenkis davaları saklı payına müdahale edilen tüm mirasçılar tarafından birlikte açılabileceği gibi hak sahiplerinden sadece birisinin tenkis davasını açması mümkündür. Ancak bu durumda lehe verilebilecek bir karardan dolayı diğer varislerin yararlanması mümkün değildir.

Tenkis Davası Görevli ve Yetkili Mahkeme

Tenkis davalarında görevli mahkeme kural olarak Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Ayrıca tenkis davası her adliye bünyesinde bulunan Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılması mümkün değildir. Bu nedenle tenkis davalarında öncelikle yetkili mahkemenin belirlenmesi gerekmektedir. Miras bırakanın ölmeden önce son olarak ikamet etmiş olduğu yer mahkemesi tenkis davalarında yetkili mahkemedir. Miras bırakanın son olarak ikamet etmiş olduğu yer adresinin tespit edilememesi halinde tenkis davalarında yetkili mahkeme miras bırakanın nüfusa kayıtlı olduğu yer mahkemesidir.

Tenkis Davaları konusunda yukarıda verilen bilgilerden de anlaşılacağı üzere; Miras avukatı tarafından yürütülmesi oldukça önemlidir. Sakarya miras avukatı ve Adapazarı miras avukatı olarak bu konuda konusunda uzman kadromuzdan destek almanız mümkündür.

Ayıplı Mal

Ayıplı mal, tüketici seçimlik hakları, satıcının ayıplı maldan sorumluluğu, ayıplı mal zamanaşımı süreleri; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda düzenlenmiş kavramlardır. Yasada yapılan tanıma göre; ayıplı malın kapsamı oldukça geniştir. Her gün sıklıkla kullandığımız cep telefonu, beyaz eşya veya otomobil ayıplı malın konusu olabilmektedir. Ayrıca taşınmaz olarak tabir edilen gayrimenkuller dahi her zaman ayıplı mala örnek teşkil edebilmektedir.

Kusurun diğer bir ifade ile ayıbın tespitinde ürüne ait tanıtım reklamları; kullanma kılavuzunda belirtilen özelliklerin söz konusu üründe bulunmaması veya eksik olması durumları dikkati alınmaktadır. Ayrıca alışverişe konu olan malda niteliği itibariyle bulunması gereken özelliklerin bulunmaması da ayıplı malın varlığına işarettir.

AYIPLI MAL

Ayıplı Mal Tüketici Seçimlik Hakları

Ayıplı malın varlığı halinde tüketici seçimlik hakları; Tüketicinin korunması hakkında kanunda sıralanmıştır. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 11. Maddesine göre tüketici seçimlik hakları;

  • Sözleşmeden cayma / Ayıplı malın iadesi
  • Ayıp oranında indirim
  • Ücretsiz onarım talep etme
  • Ayıplı malın, ayıpsız bir emsali ile değiştirilmesini isteme

Ayıplı mal tüketici seçimlik haklarından; değişim talepleri veya ayıplı malın onarılması talepleri yirmi iş günü içerisinde yerine getirilmesi gereken durumlardır. Belirtilen süre zarfında tüketici seçim hakların yerine getirilememesi durumunda ayrıca tüketicinin ayıplı malın iadesi hakkını kullanması mümkündür.

Satıcının Ayıplı Maldan Sorumluluğu

Tüketicinin korunması hakkında kanunun 9. Maddesine göre “satıcı; satış sözleşmesinde belirtilen şekilde malı alıcıya iade etmek zorundadır.” Yasa metninden de anlaşılacağı üzere ayıplı maldan satıcının sorumluluğu bulunmaktadır. Satıcının ayıplı maldan sorumluluğunu ortadan kaldıran durumlar aynı kanunun 9/2 maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre satı söz konusu malın tanıtım ve reklamlarında kendisinin sorumlu olmadığını belirtmesi ve bu durumun kanıtlanması halinde satıcının ayıplı maldan sorumluluğu kalkmaktadır. Ayrıca makul bir süre önce ayıplı mala ilişkin söz konusu reklam ve ilanların değiştirilmesi durumları da satıcının ayıplı maldan sorumluluğunu ortadan kaldıran durumlar arasında yer almaktadır.

AYIPLI MAL TÜKETİCİ HAKEM HEYETİ

2022 yılı itibariyle ayıplı malın değerinin 15.430.00 TL altında olması halinde tüketici mahkemelerinde ayıplı mal davası açılmadan önce tüketici hakem heyetine başvuru zorunluluğu bulunmaktadır. Ayıplı malın değerinin 10.280.00 TL altında olması halinde; ilçe tüketici hakem heyeti görevlidir. Ayrıca ayıplı malın değerinin 10.280.00 TL ve 15.430.00 TL arasında olması halinde il tüketici hakem heyeti tüketici itirazlarını incelemekle görevlidir.

AYIPLI MAL DAVALARI

Yukarıda da belirtildiği üzere; ayıplı malın belirtilen tutarlar arasında olması halinde ayıplı mal davası açılmadan önce tüketici hakem heyetine başvuru zorunluluğu bulunmaktadır. Bu tutarlar her yıl güncellenmekte ise de; 2022 yılı itibariyle 15.430.00 TL ve daha fazla değerler için tüketici hakem heyetine başvuru yapılmaksızın ayıplı mal davası açılması mümkündür. Ayıplı mal davalarında görevli mahkeme tüketici mahkemeleridir. Tüketici mahkemeleri ayrıca; tüketici hakem heyetleri tarafından verilen kararlara karşı itiraz merciidir.

Zamanaşımı Süreleri

Zamanaşımı süreleri 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 12 ve devamı maddelerinde düzenlenmişti. Satıcı ve alıcı arasında daha uzun bir süre satış sözleşmesi ile belirlenmemiş ise; tüketici seçimlik haklarını kullanması iki yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Ayrıca ayıplı mal zamanaşımı süreleri tatil amaçlı kiralanan gayrimenkuller ile taşınmazlar için 5 yıl olarak öngörülmüştür. Yukarıda belirtilen zamanaşımı sürelerinin tek istisnası olarak satıcı, üretici veya tedarikçinin söz konusu ayıbın gizlenmesi için hile kullanmış olduğu durumlardır. Ayıbın gizlenmesi için ayrıca bir hile veya aldatmanın varlığı halinde herhangi bir zamanaşımı süresi tabi olmaksızın her zaman malın ayıplı olduğu iddiasında bulunulması mümkündür.

Kiracının Tahliyesi

Konut veya işyerlerinin kiralanması nedeniyle ortaya çıkan çoğunluklu bir uyuşmazlık niteliği taşıyan kiracının tahliyesi kavramının tanımından önce tahliyeye konu olan kiraca ve kiraya veren ilişkisi üzerinde kısaca durmakta fayda vardır. Konut veya iş yerinin kiralanması ve tahliye esasları 6098 sayılı borçlar kanununun 339 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Borçlar Kanununun 348, 349 ve 350. Maddelerinde ise kiracının tahliyesi hükümleri yer almaktadır. Kiracının tahliyesi başlıklı yazımızda; başta tahliye nedenleri ve usulleri olmak üzere; tahliye davaları ve kira sözleşmelerinin düzenlenme şekilleri ve hukuki nitelikleri hakkında bilgiler verilecektir. Tahliye nedenlerinin varlığı, kiracının tahliyesi gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde tahliye davaları borçlar hukuku ve icra hukuku alanında önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle bu tür davaların icra avukatı, gayrimenkul avukatı veya borçlar hukukuna hakim hukukçu avukat tarafından yürütülmesinde fayda vardır. Tahliye davaları ile ilgili Sakarya icra avukatı veya Adapazarı icra avukatı olarak büromuzdan her zaman destek almanız mümkündür.

Kiracinin Tahliyesi
KİRACININ TAHLİYESİ

TAHLİYE NEDENLERİ

Tahliye nedenleri borçlar kanunu kapsamında; konut veya iş yeri kiralama sözleşmesinin sona ermesi olarak nitelendirilmektedir. Kiracının tahliyesi işlemlerinin borçlar kanunu dayanılarak yapılması için detayları ileride açıklanacak olan bir yazılı sözleşmeye dayandırılması (kira sözleşmesi) gerekmektedir. Tahliye nedenleri genel olarak kiraya verenden kaynaklanan tahliye nedenleri ve kiralayandan kaynaklanan tahliye nedenleri olarak iki ayrı şekilde mümkündür. Günümüzde sıkça karşılaşılan tahliye nedenleri ve uygulamaları aşağıda sıralı halde açıklanmıştır.

Kira Sözleşmesi

Kira sözleşmesi tanımı borçlar kanununun 299. Maddesinde tanımlanmıştır. Tanıma göre kira sözleşmesi özetle;

“Kiraya verenin, kiralanan şeyin kullanılmasını ya da kullanma ile birlikte ondan yararlanmasını düzenleyen, kiracının buna karşılık kararlaştırmış oldukları kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmelerdir”

Kira sözleşmelerinde aksi belirtilmedikçe taşınmazların kiralama süresi bir yıl olarak öngörülmüştür.

Kiraya Verenden Kaynaklanan Tahliye Nedenleri

Kiraya verenden kaynaklanan tahliye nedenleri borçlar kanunun 350 ve 351. Maddelerinde düzenlenmiştir. Genel olarak kiracının herhangi bir kusur ve ihmaline dayanmayan tamamen kiraya verenden kaynaklanan nedenlerden dolayı gerçekleştirilmesi mümkün tahliye nedenleridir. Kiraya verenden kaynaklanan tahliye nedenleri “ihtiyaç nedeniyle tahliye” ve “yeni malik tahliye” olarak iki ayrı başlık altında düzenlenmiştir. Her iki durum da kiracının tahliyesi nedenleri olarak kabul edilmektedir.

İhtiyaç Nedeniyle Tahliye

İhtiyaç nedeniyle tahliye kiraya verenden kaynaklanan sebepler başlığı altında 6098 sayılı yasanın 350. Maddesinde düzenlenmiştir. Yasa metninde belirtilen ihtiyaç olarak kabul gören durumlar;

  • Kiraya verilen konut veya işyerini kiralayanının kendisi veya eşi ya da alt veya üst soyları ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin şahsi kullanımı nedeniyle kiracının tahliyesi
  • Kiralanan konut ya da iş yerinin yeniden inşası veya kapsamlı onarımı ve değiştirilmesi gereken kısımları nedeniyle kiracının tahliyesi

Yukarıda belirtilen ve ihtiyaç nedenlerine dayalı tahliye durumlarında; kiralayan belirli bir süre itibariyle kiralanan yerler için bu sürenin bitiminde; herhangi bir süre öngörülmeksizin kiralanan konut veya iş yerleri için genel hükümlere göre belirli olan fesih döneminde taşınmazın tahliyesini talep edebilmektedir.

Yeni Malik Tahliye

Yeni malik tahliye; başka bir kiraya verenden kaynaklanan tahliye nedenidir. Kiralanan konut ya da iş yerini sonradan satın alan kişi tahliye nedeni olarak 350. Maddede belirtilen ihtiyaç nedenleriyle tahliye edilmesi gerekçesine dayandırması mümkündür. Yeni malik tahliyede taşınmazı edinme tarihinden başlayarak bir ay içinde keyfiyeti kiracıya bildirmekle yükümlüdür. Yeni malikin durumu kiracıya bildirmesini izleyen altı ay sonunda tahliye talebinde bulunabilmektedir.

Kiracıdan Kaynaklanan Tahliye Nedenleri

Kiracıdan kaynaklanan tahliye sebepleri borçlar kanununun 352. Maddesinde düzenlenmiştir. Temerrüt nedeniyle tahliye, sözleşmenin sona ermesi nedeniyle tahliye ve kiracının birlikte yaşadığı eşinin aynı il, ilçe ve şehir merkezi içinde bulunan oturulmaya elverişli konutunun bulunması halinde kiracıdan kaynaklanan tahliye sebepleri söz konusu olabilmektedir.

Temerrüt Nedeniyle Tahliye

(Kiranın Ödenmemesi Nedeniyle Tahliye)

Temerrüt nedeniyle tahliye, kiracının sözleşmede belirtilen kira bedelini düzenli ödememesi veya hiç ödememesi kaynaklı gerçekleşmektedir. Bir yıl ve daha az süreli kira sözleşmelerinde kira süresi içinde; bir yıl ve daha fazla süreli kira sözleşmelerinde ise; bir kira yılı veya daha fazla süre ile kira bedelini ödememesi temerrüt nedeniyle tahliye nedenidir.

Taahhütname Gereği Tahliye

Bir başka kiracıdan kaynaklanan tahliye nedeni taahhütname gereği tahliyedir. Kiralayan; kiralanan taşınması belli bir süre içinde boşaltmayı taahhüt ettiği halde belirtilen tarihte konut veya iş yerini boşaltmaması taahhütname gereği tahliye nedenidir. Uygulamada daha çok kira sözleşmesinin bitimi nedeniyle tahliye olarak da tabir edilmektedir.

Özenle Kullanma ve Komşulara Saygı Gösterme Yükümlülüğünün ihlali nedeniyle tahliye

Kiracı, kiralamış olduğu konutu veya iş yerini kullandığı süre zarfı içinde; özenle kullanma ve komşulara saygı gösterme yükümlülüğü altındadır. Kiracının borçlar kanununun 316. Maddesine aykırı davrandığının kiralayan tarafından tespiti halinde; aykırılığa otuz gün içinde son vermesi yönünde ihtarda bulunması gerekmektedir. Kiracının belirtilen süre içinde özenle kullanma ve komşulara saygı gösterme yükümlülüğünü yerine getirmemesi kiracıdan kaynaklanan bir başka tahliye nedenidir.

TAHLİYE DAVALARI

Kiraya veren tarafından kiracı aleyhine yukarıda belirtilen sebeplere veya başkaca sebeplere dayandırılarak açılan davalar tahliye davaları olarak anılmaktadır. Bu anlamada tahliye davalarına konu olabilecek taşınmazlar borçlar kanunun 348. Maddesinde belirtilen konut veya işyerleridir. Tahliye davalarının açılmasında yukarıda belirtilen tahliye nedenlerindeki sürelerin ve usullerin eksiksiz yerine getirilmesi gerekmektedir. Aksi halde davanın reddi yönünde bir karar alınması muhtemeldir.

Tahliye Davalarında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Tahliye yukarıda belirtilen tahliye davalarına; Konu olmadan herhangi bir mahkeme ilamına dayandırılmadan talep edilmesi halinde görevli mahkeme icra mahkemeleridir. Sulh Hukuk Mahkemeleri kiracının tahliyesinde görevli mahmedir. Gerek ilamlı bir şekilde cebri icra yöntemi ile tahliye işlemlerinde gerekse tahliye davalarında yetkili mahkeme ise; Davalının yerleşim yeri mahkemeleri veya taşınmazın bulunduğu yer mahkemeleri yetkilidir.

Tahliye Kararından Sonra Taşınmazın Tahliye İşlemleri

Yukarıda belirtilen kira sözleşmesine dayalı olarak açılan; ihtiyaç nedeniyle tahliye, yeni malik tahliye veya kiracıdan kaynaklanan tahliye nedenleri ileri sürülerek açılan bir tahliye davası sonucu kiralayanın lehine bir sonuç verilmesi ve söz konusu kararın kesinleşmesi ile birlikte kiracının mahkeme kararına istinaden taşınmazı tahliye etmesi gerekmektedir. Kiracı taşınması belirtilen süre içerisinde tahliye etmemesi halinde kiraya veren tahliye işleminin icra kanalı (cebri icra) yapılmasını talep edebilmektedir.

Kiracının Tahliyesi

Kiracının tahliyesi, tahliye nedenleri ve tahliye davaları hakkında vermiş olduğumuz bilgilerden de anlaşılacağı üzere tahliye işlemleri içerisinde bir çok alanda hukuki işlemler içeren dava türleridir. Bunedenle benzeri davaların icra avukatı, gayrimenkul avukatı veya borçlar hukuku avukatı vasıtasıyla yürütülmesi oldukça önemlidir.

Adapazarı Gayrimenkul Avukatı

Adapazarı gayrimenkul davaları,
Adapazarı gayrimenkul hukuku avukatı,
Adapazarı gayrimenkul avukatı,

Devamını Oku
Yukarı kaydır
Whatsapp Üzerinden Danışın.