HEMEN ARA: +905309118133

Hendek avukat

Hendek avukat-
Hendek barosu avukat-
Hendek avukatlık danışmanlık-
Hendek avukatlık ofisi-
Hendek avukatlık bürosu-
Hendek avukatlık hizmetleri-

Boşanmada Mal Paylaşımı

Boşanmada mal paylaşımı; Yasal mal rejimi veya eşlerin aralarında yapmış oldukları mal rejimi sözleşmesine dayanılarak yapılmaktadır. Evlilik birlikteliğinin kurulması anında veya öncesinde herhangi bir mal rejimi sözleşmesi düzenlenmemiş olması durumunda boşanmada; Yasal mal rejimi kabul edilmektedir. Türk Medeni Kanunumuzda; 2002 yılından önce kurulan evlilik birliktelikleri için mal ayrılığı rejimi yasal mal rejimi; olarak kabul edilmektedir. Bu sebeple boşanmada mal paylaşımı genel olarak; yasal mal rejimi, mal ayrılığı rejimi ve evlilik sözleşmesi üzerinde şekillenmektedir. Gerek boşanmada mal paylaşımı gerekse; Evlilik sözleşmeleri içerisinde bir çok hukuki işlem barındıran hukuki belgelerdir. Bu nedenle boşanmada mal paylaşımı davalarının ve evlilik öncesi düzenlenecek olan; mal rejimi sözleşmelerinin veya evlilik sözleşmelerinin boşanma avukatı veya aile avukatı tarafından yürütülmesinde fayda vardır.

Boşanmada Yasal Mal Rejimi

Yukarıda da belirtildiği üzere boşanmada yasal mal rejimi; 2002 yılından itibaren edinilmiş mallara katılma mal rejimi geçerlidir. Edinilmiş mallara katılma rejimi diğer bir ifade ile yasal mal rejiminde eşlerin evlilik birlikteliği devam ettiği süre zarfında edinmiş oldukları malların boşanma sonrasında yarı yarıya paylaşımını öngören mal rejimi türüdür. Boşanmada mal paylaşımı; edinilmiş mallara katılma şeklinde yapılmış olması nedeniyle “edinilmiş mallar” kavramının tanımının yapılmasında yarar vardır.

Edinilmiş Mal Nedir?

Türk Medeni Kanununun 209. Maddesi göz önüne alınarak edinilmiş mal her iki eşin evlilik devam etmiş olduğu süre içerisinde karşılığını ödeyerek mal edinmiş oldukları varlıklara edinilmiş mal adı verilir. edinilmiş mal olarak değerlendirilmektedir. Türk Medeni Kanunun kapsamında edinilmiş mallar kapsamına giren değerler özetle; aşağıdaki gibidir.

  • Emek veya çalışma karşılığı gerçekleşen kazanımlar
  • Kişisel mallara ait olan gelirler
  • Sosyal Güvenlik Kurumlarınca yapılan ödemeler
  • İş gücü kaybına neden olarak ödenen tazminatlar

Mal Rejimi Ayrılığı

2002 yalından önce yapılan evliliklerde; boşanmada mal paylaşımı olarak kabul edilen yasal mal rejimidir. Mal rejimi ayrılığına göre evlilik sırasında edinilmiş olsa dahi söz konusu değerler ve mal varlıkları hangi eş üzerinde kayıtlı ise boşanma sırasında da bu mal ve değerler kişisel mal olarak kabul edilmekte olduğu mal rejimine mal rejimi ayrılığı denilmektedir. Boşanma sonrası mal paylaşımı olarak mal rejimi ayrılığının kabul edilmiş olması; durumunda diğer eşin “katkı payı alacağı davası” açması mümkündür.

Evlilikte Kişisel Mal Nedir?

Evlilik birlikteliği içerisinde herhangi bir eşin kişisel kullanımına tahsis edilmiş olan eşyalara kişisel mal denilir. Boşanma davalarında sıklıkla takı,mücevher, bilgisiyar veya cep telefonu gibi eşyaların kişisel mal niteliğinde olup olmadığı tartışma konusu olmaktadır. Kullanım şekilleri dikkate alındığında ve gerek yerel mahkeme kararları gerekse yüksek yargı organlarının konuya bakış açısı değerledirildiğinde takı, bilgisayar, mücevher ve benzeri eşyalar kişisel mal niteliğinde olduğunu söylemek mümkündür. Bu nedenle bu ve benzeri ürünlerin boşanmada mal paylaşımına konu edilmemektedir.

Mal Rejimi Sözleşmesi

Mal rejimi sözleşmesi uygulamada sıklıkla “evlilik sözleşmesi” olarak da anılmaktadır. Evlilik birlikteliğinin kurulmasından önce ya da evlilik birlikteliği devam ettiği süre içerisinde eşler aralarında evlilik sözleşmesi ile mal rejimlerinde değişiklik yapmaları mümkündür. Boşanmada mal paylaşımı bu durumda eşlerin aralarında yapmış oldukları sözleşmede belirtildiği şekilde gerçekleşmektedir.

Mal Paylaşımı Davası

Mal paylaşımı davası kural olarak boşanmanın gerçekleşmesinden sonra açılması mümkün davalardır. Boşanmada mal paylaşımı konusunda aralarında bir uyuşmazlık bulunan eşler diğer aile hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm mercii olan Aile Mahkemelerinde mal paylaşımı davası açmaları mümkündür. Ancak mal paylaşımı davasının boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren on yıllık süre zarfından açılması gerekmektedir.

Boşanmada mal paylaşımı konusunda yukarıda yapmış olduğumuz bilgilendirmelerden de anlaşılacağı üzere. Diğer aile hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda olduğu gibi özellikle kişisel malların delillendirilmesi ve evlilik sözleşmesine bağlı kalınıp kalınmadığı oldukça önem arz etmektedir. Bu nedenle benzer davalar ile birlikte boşanma davalarının da boşanma avukatı veya aile avukatı tarafından yürütülmesinde fayda vardır. Sakarya boşanma avukatı (Adaparazı boşanma avukatı) olarak aile hukukundan kaynaklanan tüm uyuşmazlıklarda hukuk ofisimizden destek almanız mümkündür.

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunumuzun 51/1 maddesinde düzenlenmiştir. Her ne kadar cezanın ertelenmesi olarak anılsa da; sadece hapis cezalarının ertelenmesi yasalarımızda yer almaktadır. Cezanın ertelenmesi, sanığa ıslah olması yolunda bir şansın verilmesi olarak düşünülmektedir. Hapis cezasının ertelenmesi başlığı ile düzenlenen TCK 51 maddesinde; cezasının ertelenmesi şartları, denetim süreleri, hapis cezasının ertelenmesinin on sekiz yaşından küçükler ve altmış beş yaşından büyükler için uygulanma şekli düzenlenmiştir. Sakarya Ceza Avukatı (Adapazarı Ceza Avukatı) olarak özellikle hapis cezasının ertelenmesi ve şartları, infazın ertelenmesi, denetim süreleri içinde hükümlüye yüklenen yükümlülükler ve cezanın ertelenmesi kararı ile HAGB farkı (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı) hususlarında bilgiler verilecektir.

Cezanin Ertelenmesi
Cezanın Ertelenmesi

Hapis Cezasının Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi kural olarak hapis cezaları için öngörülmüştür. Bu sebeple TCK 51 maddesinde sadece hapis cezasının ertelenmesi kurala bağlanmıştır. Bu nedenle adli para cezalarının ertelenmesi söz konusu olmamaktadır. Ancak hapis cezalarının ertelenmesi de ileride detaylı olarak anlatılacağı üzere bir takım şartlara bağlanmıştır. Hapis cezasının ertelemesi belli koşullara bağlı olarak hükümlü hakkında verilen cezanın cezaevinde infaz ettirilmesinden vazgeçilmesidir.

Cezanın Ertelenmesi Şartları

Cezanın ertelenmesi şartları TCK 51 maddesi ve alt bentlerinde sıralanmıştır. TCK 51 maddesine göre hapis cezasının ertelenme şartları özetle;

  • Hükümlü hakkında verilen hapis cezasının 2 yıl ve daha az olması
  • Hükümlünün hakkında verilecek olan erteleme kararını kabul etmesi
  • Mahkemece sanığın ileride bir daha suç işlemeyeceği konusunda kanaat getirilmesi
  • Mağdurun herhangi bir zararı var ise bu zararın aynen giderilmesi
  • Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla bir mahkûmiyetinin bulunmaması gerekmektedir.

Yukarıda cezanın ertelenmesi konusunda belirtilen şartların tümünün bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Benzer şekilde cezanın ertelenmesi konusunda hâkime takdir yetkisi tanınmış olduğundan mahkeme hâkimi tarafından sanığın başkaca suç işlemeyeceği yönünde bir kanaat oluşmaması halinde cezanın ertelenmesi mümkün değildir.

Cezanın Ertelenmesi Denetim Süresi

Kişinin yaş durumuna cezanın ertelenmesi denetim süreleri göre farklılık göstermektedir. Bu süreler 18 yaşından küçükler ve 65 yaşından büyükler için en fazla 3 yıl iken bu yaş aralıkları dışında kalan için en fazla 5 yıl olarak öngörülmüştür. Ayrıca kural olarak erteleme süresi sanık hakkında verilen mahkûmiyet kararından az olamayacaktır. Örneğin 1 yıl 8 ay hapis cezası almış ve hakkında verilen bu hapis cezasının ertelenmesine karar verilmiş kişi hakkında 1 yıl 8 aydan az bir denetim süresi belirlenememektedir. Her durumda da denetim süresi en 1 yıl ve en fazla 5 yıldır.

Cezanın ertelenmesi konusunda yukarıda belirtilen süreler dâhilinde hükümlü hakkında bağlı bulunduğu Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünce bir takım yükümlülükler getirilebilmektedir. Bu yükümlülükler; herhangi bir eğitim programına katılma, belirli aralıklarla rehberlik hizmetlerinden yararlanma olabileceği gibi sanığın belli yerlere giriş ve çıkışlarının yasaklanması şeklinde de olabilmektedir. Cezanın ertelenmesi kararına istinaden hükümlünün denetim süresi içinde kendisine yüklenen yükümlülükleri eksiksiz bir şekilde yerine getirmesi halinde üzerine atılı suçlamadan dolayı verilmiş olan hapis cezası infaz edilmiş sayılmaktadır.

Denetim Yükümlülüğünün İhlali

Çoğunlukla hükümlü için öngörülen denetim süresi içinde tekrar suç işlemesi veya Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünce kendisine yüklenen yükümlülüklere herhangi bir geçerli mazeret bildirmeksizin aykırı davranması ile denetim yükümlülüğünün ihlali gerçekleşmektedir. Denetim yükümlüğünün ihlali sanık hakkında daha önce verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın ceza infaz kurumlarında infazına başlanılmasına neden olabilmektedir.

HAGB ve Erteleme Farkı

Cezanın ertelenmesi kararı açıklanmış bir hükmün infazının cezaevinde çektirilmemesi yönünde bir karardır. Ancak Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında mahkemece kesinleşmiş bir hüküm bulunmamaktadır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında denetim süresi genel olarak beş yıl iken cezanın ertelenmesinde bu süreler değişiklik gösterebilmektedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı adli sicil kaydına yansımamaktadır. Ancak cezanın ertelenmesi kararı adli sicil kayıtlarında yansıtılmaktadır.

Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi; cezanın ertelenmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve infazın ertelenmesi kararlarından farklıdır. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi CMK 171/2 maddesinde düzenlenmiştir. Uzlaştırmaya tabi suçlar ile ön ödemeye tabi suçlar hariç olmak üzere kanunda ceza üst sınırı üç yıl ve daha az olan hapis cezaları için Cumhuriyet Savcısının takdiri doğrultusunda; her ne kadar şüpheli hakkında kamu davasının açılmasına yeterli olacak kadar delil mevcut ise de; 5 yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilmektedir. Ancak soruşturma dosyasında suçtan zarar gören herhangi bir kişinin varlığı halinde Cumhuriyet Savcısının CMK 171/2 maddesine göre vermiş olduğu bu kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına itiraz hakkı vardır.

İNFAZIN ERTELENMESİ

İnfazın ertelenmesi; hakkında kamu davası açılıp yapılan yargılama sonucu suçu sabit görülerek hüküm kurulan kişiler için uygulanması mümkündür. İnfazın ertelenmesi yönünde karar verme yetkisi Cumhuriyet Savcılarındadır. Hükümlü hakkında infazın ertelenmesi kararı verilebilmesi için aşağıda belirtilen şartların gerçekleşmesi gerekmekle beraber; öncelikle hükümlünün bu yönde geçerli nedenlerini ileri sürerek talepte bulunması gerekmektedir. İnfazın ertelenmesi kural olarak her defasında 1 yılı geçmemek üzere iki kez mümkündür.

5 Yıl Altı Cezalara Erteleme

5 yıl altı cezalara erteleme kararları taksirle işlenen suçlarda verilebilen bir karardır. Bu suçlar, taksirle yaralama, genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması, trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokmak veya çevrenin taksirle kirletilmesi suçları olabilmektedir.

3 Yıl Altı Cezalara Erteleme

3 yıl altı cezalara erteleme genel olarak taksir unsuru şartı aranmamaktadır. Bu suç kasten yaralama, dolandırıcılık, tehdit, şantaj, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, güveni kötüye kullanma sahtecilik gibi suçlar olabilmektedir. 3 yıl altı cezalara erteleme de kural olarak hükümlü hakkında verilmiş olan hapis cezasının 3 yıl ve daha az olması gerekmektedir.

İnfazın Ertelenme Şartları

İnfazın ertelenme şartları 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 16. Ve 17. Maddelerinde belirtilmiştir. Bu şartlar genel olarak hastalık, gebelik veya hükümlünün ileri süreceği makul başkaca nedenlerden dolayı olabilmektedir. Hükümlünün makul sebepleri; bakmakla yükümlü olduğu kişilerin geçimini sağlaması veya bu kişilerin ciddi bir hastalığının bulunması, ticari faaliyetlerinin veya tarım topraklarının işlenmesi konusundaki zorunluluklar örnek gösterilebilmektedir.

Yukarıda vermiş olduğumuz bilgilerden de anlaşılacağı üzere; Cezanın ertelenmesi, hapis cezasının ertelenmesi ve İnfazın ertelenmesi konuları ceza hukuku alanına girmektedir. Bu nedenle ceza avukatından destek alınması gerekmektedir. Gerek cezaların ertelenmesi veya infazın ertelenmesi konularında Sakarya Ceza Avukatı olarak uzman kadromuzdan destek almanız mümkündür.

Trafik Kazalarında Maddi Manevi Tazminat

Ülkemiz ile birlikte dünya genelinde yaralanma veya ölüm olaylarının sıklıkla gerçekleştiği trafik kazalarında maddi manevi tazminat yükümlülükleri doğabilmektedir. Bu yazımızda trafik kazaları sonucu doğan maddi veya manevi tazminat konuları ile birlikte; ölümlü trafik kazalarında tazminat, yaralamalı trafik kazalarında tazminat; trafik kazalarında sigorta şirketinin sorumluğu ve faili meçhul trafik kazalarında güvence hesabına başvuru yolları ve şartları üzerinde durulacaktır. Sakarya Ceza avukatı ve Sakarya Borçlar hukuku avukatı olarak öncelikle belirtmek isteriz ki; Gerek ölümlü trafik kazalarının gerekse; Yaralamalı trafik kazalarının ayrıca TCK’da suç olarak düzenlenmiş olması nedeniyle trafik kazalarında tazminat konusunda ceza avukatı ve borçlar hukuku avukatı vasıtasıyla yürütülmesi oldukça önemli olduğunu belirtmek isteriz.

Gerek ölümlü trafik kazalarında, gerekse yaralamalı trafik kazaları sonucu doğan maddi tazminat ve manevi tazminatın hukuki kapsamlarının belirtilmesinde fayda vardır.

Trafik Kazalarinda Tazminat

Manevi Tazminat

Manevi tazminat; kişinin kendisine yönelik haksız bir fiilden dolayı duymuş olduğu keder ve üzüntünün doğurmuş olduğu zarardır. Manevi tazminatın oluşması için bir takım şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartlar genellikle;

  • Tazminat konusu kişilik haklarının ihlaline dayandırılmalıdır.
  • Hukuka aykırı bir eylem veya fiil sonucu meydana gelmelidir.
  • Manevi zarar ve tazminat yükümlüsünün eylemi arasında illiyet bağı bulunması gerekmektedir.

Maddi Tazminat

Maddi tazminat; manevi tazminata göre daha geniş bir alanı kapsamaktadır. Şöyle ki kişinin mal hukuka aykırı bir eylemden dolayı mal varlığında meydana gelebilecek her türlü eksilme maddi tazminat konusunu oluşturabilmektedir. Manevi tazminatta olduğu gibi maddi tazminat oluşması için bir takım şartların gerçekleşmesi gerekmektedir.

  • Hukuka aykırı bir fiil nedeniyle meydana gelmiş olmalıdır.
  • Kişinin mal varlığında bir eksilme yaratması gerekmektedir.
  • Maddi zarar ile eylem arasında illiyet bağı bulunması gerekmektedir.

Ölümlü Trafik Kazalarında Tazminat

Meydana gelen trafik kazalarında en ağır sonuçların başında ölüm olayının gerçekleşmesi gelmektedir. Ölüm olayı ile sonuçlanan trafik kazaları genel olarak ölümlü trafik kazası olarak anılmaktadır. Ölümlü trafik kazalarında tazminat çoğunlukla; Borçlar Kanunun 53. Maddesinde belirtilen şekillerde oluşmaktadır. Bunlar;

  • Cenaze giderleri
  • Ölüm olayından önce tedavi görülmüş ise; tedavi giderleri
  • Destekten yoksun kalma tazminatı
  • Manevi tazminat

Ölümlü trafik kazaları sonucu tazminat yükümlüğü doğması halinde ileride detaylı olarak belirtilen yasal süreler içerisinde ölenin; eşi, annesi, babası, kardeş veya çocukları, hatta ölenin nişanlısı ölümlü trafik kazası sonucu manevi tazminat veya destekten yoksun kalma tazminatı davası açmaları mümkündür.

Yaralamalı Trafik Kazalarında Tazminat

Ölümlü trafik kazalarına nazaran yaralamalı trafik kazalarında tazminat daha az karşılaşılan bir durumdur. Yaralamalı trafik kazası sonucu oluşabilecek maddi ve manevi nitelikte olan tazminat türleri borçları kanunun 54. Maddesinde belirtilmiştir.

  • Tedavi giderleri
  • Kazanç kaybı
  • Çalışma kaybının yitirilmesi veya azalmasından doğan kayıplar
  • Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar

Her ne kadar yaralamalı trafik kazalarında tazminat yaralanmanın şiddetine göre değişik miktarlarda olabilmektedir. Örneğin kaza sonucu vücutta meydana gelebilecek kemik kırığı ile; uzuv kaybına neden olan bir yaralamalı trafik kazası arasında miktar yönünden oldukça farklar olabilmektedir.

Tazminat Miktarının Belirlenmesi

Tazminat miktarının belirlenmesi konusunda genel geçerli bir kurallar bütünlüğü bulunmamaktadır. Çoğunlukla olayın oluş şekli ve tarafların kusur durumları dikkate alınarak bir karar verilmektedir. Tazminat miktarının belirlenmesi konusunda çoğunlukla kusur durumu belirleyici öğedir. Şöyle ki gerek manevi tazminat, gerekse maddi tazminat ödenmesinde temel öğe; zarar ile meydana gelen olay arasında illiyet bağının bulunmasıdır. Bu nedenle tazminat yükümlüsünün kusursuzluk hali durumunda kişilere karşı maddi veya manevi tazminat yükümlülüğü oluşmayacaktır. Özellikle manevi tazminat ve destekten yoksun kalma tazminatlarında ölen ile tazminat talebinde bulunan kişinin yakınlığı göz önüne alınarak da bir miktar belirlenmektedir. Bu durumlar göz önüne alındığında tazminat miktarının belirlenmesi oldukça önemlidir. Tazminat alacaklısı veya tazminat yükümlüsü açısından bu miktarlar oldukça fazla olabilmesi ve tazminatın asıl doğuş nedeni ceza hukuku açısından da incelenmesi gereken hususlardan olması nedeniyle ceza avukatından destek alınması oldukça önemlidir. Sakarya ceza avukatı (Adapazarı Ceza avukatı) olarak konusunda uzman personelimizden her zaman destek almanız mümkündür.

Trafik Kazalarında Sigorta Şirketinin Sorumluluğu

Trafik kazalarında sigorta şirketinin sorumluğu müteselsil sorumluluk olarak adlandırılmıştır. Bilindiği üzere karayolları trafik kanununa göre trafikte bulunan her araç zorunlu trafik sigortasını yaptırmak zorundadır. Sigorta poliçesi düzenlendiği sırada her yıl düzenli olarak Hazine ve Maliye Bakanlığının belirlemiş olduğu miktarlarda limitler öngörülmüştür. Tespit edilecek olan maddi veya manevi tazminatın gerçek kişiler ve sigorta şirketinin kusur durumuna göre ödenmesi gerekmektedir. Maliye Bakanlığının belirtmiş olduğu miktarların aşılması durumunda sigorta şirketinin sigorta sahibine rücu hakkı vardır.

Güvence Hesabına Başvuru

Güvence hesabına başvuru, meydana gelen trafik kazasından dolayı yukarıda belirtildiği şekilde meydana gelen ölüm olayları veya yaralanmalarda söz konusudur. Genel olarak sigorta sahibi olmayan ve faili tespit edilemeyen kazalarda güvence hesabına başvuru yapılmaktadır.

Yaralanma Halinde Güvence Hesabına Başvuru İçin Gerekli Belgeler

  • Hastane raporu ve tedavi evrakları
  • Varsa engellilik durumunu gösterir heyet raporu
  • Kaza tespit ve bilirkişi raporu
  • Konu ile ilgili varsa ceza davası kararı

Ölüm Halinde Güvence Hesabına Başvuru İçin Belgeler

  • Kaza tespit ve bilirkişi raporu
  • Ölüm raporu
  • Ceza Yargılaması kararı
  • Nüfus kayıt örneği
  • Ölene ait meslek ve gelir bilgilerini içerir belgeler

Trafik Kazalarında Tazminat Zamanaşımı Süreleri

Trafik kazalarında tazminat zamanaşımı süreleri 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 109. Maddesinde belirtilmiştir. Buna göre; trafik kazalarında maddi manevi tazminat için öngörülen zamanaşımı süresi; zararın öğrenilmiş olduğu andan itibaren iki yıl; her durumda ise zamanaşımı süresi on yıl olarak belirtilmiştir.

Yukarı kaydır
Whatsapp Üzerinden Danışın.