HEMEN ARA: +905309118133

Sakarya avukat

Sakarya avukat,
Sakarya barosu avukat,
Sakarya avukatlık danışmanlık,
Sakarya avukatlık ofisi,
Sakarya avukatlık bürosu,
Sakarya avukatlık hizmetleri,

İcra Takibinde Fahiş Faiz Talepleri: Türk Borçlar Kanunu ve Sınırlamaları

İcra takibinde fahiş faiz talepleri genellikle bankalar, GSM operatörleri veya zincir mağazalar gibi kuruluşlar tarafından yapılmaktadır. Ancak Türk Borçlar Kanunu, sözleşmelerde belirlenen faiz oranlarının belirli sınırlar içinde olması gerektiğini açıkça belirtmektedir. Faiz, asıl alacağın yanı sıra genellikle sözleşmeyle belirlenir. Ancak bazen alacaklılar, icra takiplerinde aşırı yüksek faiz taleplerinde bulunabilmektedirler. Hatta bazı durumlarda talep edilen faiz miktarları, asıl alacağı bile aşabilmektedir.

Türk Borçlar Kanunu, faiz konusunda birtakım sınırlamalar getirmiştir. Kanunun 88. maddesine göre, sözleşmeyle kararlaştırılan yıllık faiz oranı, yıllık yasal faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz. Benzer şekilde, temerrüt faizi için de 120. maddeye göre, sözleşmeyle belirlenen yıllık temerrüt faizi oranı, yıllık yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını geçemez. Bu hükümler, alacaklıların borçlulardan talep edebileceği faiz miktarını sınırlamaktadır.

Ayrıca, 6502 sayılı Tüketici Koruma Kanunu, tüketici sözleşmeleri, kredi kartları, kredili mevduat hesabı sözleşmeleri gibi belirli tüketici ilişkileri için faiz üst sınırları getirmektedir. Bu sınırlamalar, tüketici haklarını korumayı amaçlamaktadır.

Sonuç olarak, kanunlarımız, alacaklıların borçlulardan talep edebileceği faiz miktarını belirli sınırlar içinde tutmaktadır. Bu sınırlamaları aşan fahiş faiz talepleri hukuka aykırıdır ve borçlu, ödenen fazla faiz tutarını geri talep edebilir. “Sakarya Avukat” olarak, bu konuda uzman bir avukata danışmanızı öneririz.

Sakarya Adapazarı Ağır Ceza Avukatı

Hukuk sistemimiz bir çok alanlara ayrılarak incelenmektedir. Borçlar hukuku, bilişim hukuku, icra hukuku, idare hukuku bunlardan bir kaçıdır. Ceza hukuku ise sıklıkla karşılaşılan bir hukuk dalıdır. Türk Ceza Kanununda yer alan suçların niteliğine göre Sakarya
Sakarya’da Ceza Avukatları zaman zaman Ağır Ceza Avukatı olarak da anılmaktadırlar. Avukatlık kanunda ceza avukatlığı adı altında ayrıca bir meslek kolu tanımlanmamış olmasına rağmen sıklıkla kullanılan bir tabir haline gelmiştir. Ayrıca Sakarya Ağır Ceza Avukatı, gibi bölgesel bazda da nitelendirilmelerle karşılaşmak mümkündür.

ADAPAZARI AGIR CEZA AVUKATI
ADAPAZARI AĞIR CEZA AVUKATI

Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen davalar hakkında bilgiler vereceğimiz bu yazımızda; bizde zaman zaman konunun daha anlaşılabilir olması amacıyla; Ağır ceza avukatı ve Adapazarı Ağır Ceza Avukatı, Sakarya Ağır Ceza Avukatı yada Erenler Ağır Ceza Avukatı tabirlerini kullanacağız. Ancak daha öne de belirttiğimiz gibi ceza avukatlığı adı altında ayrıca bir meslek kolu bulunmadığı gibi Ağır Ceza avukatı olarak da bir meslek kolu bulunmamaktadır.

Ağır Ceza Mahkemesinde Görülen Davalar

Özel mahkemeler (Çocuk Mahkemesi, İcra Ceza Mahkemesi, Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi vs.) hariç olmak üzere; hukuk sistemimizde ceza mahkemeleri Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesi olarak ikiye ayrılmaktadır. Her iki mahkemenin yargılamada görevli olduğu suçların ayrımında Türk Ceza Kanununda suç için öngörülmüş ceza üst sınırı dikkate alınmaktadır. Ceza üst sınırı on yıl ve üzerinde hürriyeti bağlayıcı ceza olması halinde yargılama görevi; Ağır Ceza Mahkemelerindedir. Diğer suçlarda ise yargılama görevi Asliye eza Mahkemelerindedir. Ayrıca yargılama sonrasında fail için ön görülen müebbet hapis cezası ile; Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olması halinde de yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemelerindedir. Adapazarı Ağır eza avukatı ve Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak bu ayrıma göre; Ağır ceza mahkemelerinde görülen davaları aşağıdaki gibi sıralamak isteriz.

Kasten Öldürme Suçu

Müebbet hapis cezası ve failin seçimlik hareketlerine göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası öngörülen ve Adapazarı Ağır Ceza Avukatı olarak ilk olarak değinmek isteğimiz suç kasten öldürme suçudur. TCK 81 maddesinde düzenlendiği şekilde nitelikli hal dışında kalan durumlar dışında kasten öldürme suçunun cezası müebbet hapis ezasıdır. Kasten öldürme suçunun nitelikli halleri ise TCK 82/1 maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre kasten öldürmenin nitelikli kasten öldürme olarak nitelendirilmesinde özetle aşağıdaki seçimlik hareketlerin bir veya bir kaçının gerçeklemesi gerekmektedir.

  • Tasarlayarak Öldürme
  • Eziyet çektirerek ya da canavarca hisle öldürme
  • Bombalama, biyolojik silah veya kimyasal silah kullanarak öldürme
  • Üst soy, alt soy ile boşanmış olunan eş ve kardeşi öldürme
  • Beden ya da ruh bakımından kendisini savunamayacak kişileri öldürme
  • Kadını veya çocuğu öldürme
  • Kamu görevlisini görevinden dolayı öldürme
  • Bir suçu gizlemek ya da delillerini yok etme veya yakalanmamak için kasten öldürme
  • Kan gütmek saikiyle öldürme ve töre saikiyle öldürme

Yukarıda sıralamış olduğumuz seçimlik hareketler ile kasten öldürme gerçekleşmesi halinde; fail ağırlaştırılmış müebbet hapis ezası ile cezalandırılmaktadır. Adapazarı Ağır eza Avukatı olarak kasten öldürme suçları için katılmış olduğumuz davalarda; meşru müdafaa, nefsi müdafaa, zorunluluk hali durumları ile daha az cezayı gerektiren hallerin delillendirilmesinin fail için yukarıda belirtmiş olduğumuz cezaların miktarı için büyük ölçüde önemli olduğunu belirtmekte fayda vardır.

Nitelikli Yağma

Adapazarı Ağır Ceza Avukatı, Sakarya Ağır Ceza Avukatı ve Erenler Ağır Ceza Avukatı olarak; belirtmek istediğimiz son yıllarda artış gösteren ve Ağır Ceza mahkemelerinde görülen bir başka suç ise; nitelikli yağma suçudur. Daha çok TCK 148 maddesinde düzenlenen yağma suçunun daha ağır cezayı gerektiren hali olarakda kabul edilmektedir. Bu nedenle yağma suçunun nitelikli olarak kabul edilmesinde; öngörülen seçimlik hareketler hakkında bilgi vermeden önce yağma suçunun tanımının yapılmasında fayda vardır. “Failin bir başkasına yönelik olmak üzere kendisine ya da herhangi bir yakınının hayatına vücut ya da; cinsel dokunulmazlığına hatta mal varlıklarına karşı bir saldırıda bulunacağından bahisle cebir ya da tehdit kullanarak bir malı kendisine teslim etmeye zorlaması” yağma suçu olarak tanımlanmıştır. TCK 148/1 maddesindeki basit yağma suçu ile birlikte ayrıca TCK 149/1 maddesinde yağma suçunun nitelikli halleri sıralanmıştır. Buna göre yağma suçunun;

  • Silahla
  • Tanınmayacak bir hale kendisini koyarak
  • Birden fazla kişiyle
  • İş yerinde veya konutta
  • Yol keserek
  • Kendisini savunamayacak kişilere karşı
  • Suç örgütlerinin isimlerini kullanarak veya suç örgütlerine yarar sağlamak amacıyla
  • Geceleyin

İşlenmesi halinde fail hakkında on beş yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Adapazarı Ağır Ceza Avukatı ve Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak nitelikli yağma suçunda belirtilen seçimlik hareketlerin varlığının tespit edilmesi oldukça önemli olduğunu hatırlatmak isteriz.

Rüşvet Suçu

TCK 252/1 maddesinde düzenlenen ve büyük ölçüde kamu görevlilerine özgü olan rüşvet suçu da Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen davalar arasındadır. Rüşvet suçunun unsurları oldukça çeşitlilik göstermesi nedeniyle Adapazarı Ağır Ceza Avukatı, Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak ayrıca değinmek istediğimiz suçlar arasındadır. TCK 252/1 maddesindeki tanıma göre; görevi gereği olup bir işi yapması veyahut yapmaması adına doğrudan veya aracılar vasıtasıyla bir kamu görevlisine veya gösterilen başka bir kişiye menfaat sağlanması rüşvet suçunu oluşturmaktadır. Rüşvet suçunu işleyen fail hakkında 4 yıl ile 12 yıl arasında hapis cezası öngörülmüştür.

Bilinçli Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme

Büyük ölçüde Asliye Ceza Mahkemesi görev alanına giren ancak bilinçli taksir ile ölüme sebebiyet verme suçlarında yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemelerinde olan bir başka suç ise; Bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme suçudur. Bilinçli taksir ile ölüme sebebiyet verme suçunda “bilinçli taksirin” kanıtlanması oldukça önemlidir. Adapazarı Ağır Ceza avukatı ve Sakarya Ağır Ceza avukatı olarak bilinçli taksir ile ölüme sebebiyet verme suçlarında soruşturma aşamasından itibaren; Ağır Ceza Avukatından destek alınması gerektiğini düşünmekteyiz.

İşkence Suçu

Ağır Ceza Avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız bir başka suç ise işkence suçudur. TCK 94/1 maddesinde işkence suçunun temel şekli düzenlenmişken, TCK 94/2 maddesinde ise; Daha ağır cezayı gerektiren halleri belirtilmiştir. TCK 94/1 maddesinde yapılan tanıma göre; Kişiye ruhsal veya bedensel olarak acı çektirmeye, iradesinin veya algılama yeteneğinin etkilenmesi veya kişinin aşağılanması; İşkence suçunu oluşturmaktadır. TCK 94/2 maddesinde ise;

  • Kendisine savunamayacak kişiler ile çocuklara karşı
  • Cinsel Taciz ile birlikte işkence
  • Kamu görevlileri ile avukatlara karşı görevlerinden dolayı

İşkence suçunun işlenmesi nitelikli hal olarak kabul edilmektedir. İşkence suçunun TCK 94/1 maddesindeki temel şekli ile işlenmesi halinde fail için üç yıl ile on yıl arasında hapis; Nitelikli haller (TCK 94/2) kapsamında işlenmesi halinde on yıl ile on beş yıl arasında hapis cezası öngörülmüştür. Gerek suçun temel şeklinin düzenlendiği TCK 94/1 ve daha ağır cezayı gerektiren hallerinin düzenlendiği TCK 94/2 maddelerinden de anlaşılacağı üzere; İşkence suçu için ön görülen ceza alt ve üst sınırları oldukça farklıdır. Bu nedenle Ağır Ceza Avukatının işkence suçlarında rolü oldukça fazladır.

Adapazarı Ağır Ceza Avukatı

Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmekte olan; Adapazarı Ağır Ceza Avukatı, Sakarya Ağır Ceza Avukatı ve İstanbul Avrupa Yakası Ağır Ceza Avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız suçların başında yukarıda belirtmiş olduğumuz suçlar gelmektedir. Bunlar haricinde ayrıca;

Milli Savunmaya Karşı Suçlar

Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar

Anayasal Düzene Karşı Suçlar

ADAPAZARI AĞIR CEZA AVUKATI

Yine Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen suçlardır. Ayrıca bir çok suçun ağırlaştırıcı nedenlerinin varlığı halinde Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmesi mümkün hale gelebilmektedir. Suçlardaki daha ağır cezayı gerektiren hallerin varlığı, cezasızlık nedenleri; Veya cezada indirim nedenleri gibi unsurlar göz önüne alındığında yukarıda belirtmiş olduğumuz suçlar ve diğer ceza hukuku alanındaki suçların yargılanması sırasında Sakarya’da Ağır Ceza Avukatından destek alınması oldukça önemlidir.

İlgili Aramalar

Sakarya Ceza Avukatı,
Sakarya Ağır Ceza Avukatı,
Sakarya Uyuşturucu Dava Avukatı,
Sakarya Sulh Ceza Avukatı,
Sakarya Asliye Ceza Avukatı,

Adapazarı Ceza Avukatı,
Adapazarı Ağır Ceza Avukatı,
Adapazarı Uyuşturucu Dava Avukatı,
Adapazarı Sulh Ceza Avukatı,
Adapazarı Asliye Ceza Avukatı,

Nafaka İptal Davası

Boşanma davaları ile birlikte ya da boşanmanın gerçekleşmesinden sonra talep edilen nafakanın belirlenmesinde genellikle herhangi bir süre öngörülmemektedir. Ancak bu durum nafakaların süresiz bir şekilde ödeneceği sonucu da doğurmamaktadır. Bu nedenle nafakayı sonlandıran durumların varlığı halinde Nafaka İptal Davası açılması mümkündür. Sakarya boşanma avukatı, Adapazarı boşanma avukatı, Erenler boşanma avukatı, Serdivan boşanma avukatı olarak bu yazımızda nafaka iptal davalarına değineceğiz. Nafaka iptal nedenleri hakkında detaylı bilgiler vermeden önce nafaka iptal davalarına konu olabilecek nafaka türleri hakkında kısa da olsa bilgi vermek yerinde olacaktır.

İştirak Nafakası

Türk Medeni Kanunumuza göre; Çocuğun her türlü bakım ve gözetimi ile eğitim konusunda tüm masraflar; anne ve baba tarafından karşılanmaktadır. Her ne kadar evlilik birliği sona ermiş olsa dahi olağan üstü haller dışında bu durum değişmemektedir. Dolayısıyla boşanmanın gerçekleşmesinden sonra da eşlerin çocuk üzerindeki yükümlülükleri devam etmektedir. Evliliğin sona ermesine rağmen devam eden bu yükümlülük iştirak nafakasının konusunu oluşturmaktadır. Bu durumda iştirak nafakası; “Velayet sahibi olmayan eş tarafından ortak çocuk için bakım giderleri ile eğitim giderlerini karşılamak; için velayet sahibine ödenen ekonomik anlamda değerler” olarak adlandırılmaktadır.

İştirak Nafakası Hesaplama

Sakarya boşanma avukatı; ve Adapazarı boşanma avukatı olarak iştirak nafakası miktarı ve iştirak nafakası hesaplama konusunda sorularla sıklıkla karşılaşmaktayız. Öncelikle belirtmekte fayda vardır ki; Bu konuda genel bir miktar belirtmek ve iştirak nafakası hesaplaması ile elde edilebilecek bir miktar tespit etmek olanaksızdır. Diğer nafaka türlerinde olduğu gibi iştirak nafakası da eşlerin ekonomik durumu, mevcut mal varlıkları veya çocuğun yaş ya da sağlık durumuna veya eğitim durumuna göre belirlenmektedir.

Daha çok bu ve benzeri kriterler göz önüne alınarak hakim tarafından takdir edilmektedir. İştirak nafakasına ilişkin Sakarya boşanma avukatı olarak hatırlatmak istediğimiz en önemli husus; çocuğun üstün menfaati gereği iştirak nafakası talep olunmaksızın resen gözetilen bir durumdur. Ancak boşanma davaları sırasında veya boşanmanın gerçekleşmesinden sonra da ayrıca nafaka davaları açılması mümkündür.

Yoksulluk Nafakası

Sakarya boşanma avukatı olarak değinmek istediğimiz ve; nafaka iptal davalarına konu olan başka bir nafaka türü; ise yoksulluk nafakasıdır. İştirak nafakasından farklı olarak boşanma dolayısıyla yoksulluğa düşmüş olan eşe diğer eş tarafından ödenmektedir. Türk Medeni Kanunumuz yoksulluk nafakası konusunda herhangi bir ayrım yapmamıştır. Bu nedenle nafaka yükümlüsü kadın olabileceği gibi erkekte olabilmektedir. Esasen nafaka iptal davası daha çok yoksulluk nafakası konu olduğunu söylemek de mümkündür.

Yoksulluk Nafakası Ne Kadar?

Daha önce de belirttiğimiz gibi; gerek iştirak nafakası gerekse yoksulluk nafakası konusunda genel geçerli bir miktar belirtmemiz mümkün değildir. Eşlerin ekonomik durumları göz önüne alınarak takdir edilen bir miktar olması nedeniyle; yoksulluk nafakası ne kadar sorusuna da tam bir cevap vermek oldukça zordur. Bu konuda boşanma avukatından destek alınması daha yerinde olacaktır.

Nafaka İptal Davası

Evlilik birliğinin sonra ermesine bağlı olarak nafaka yükümlülüğünün ortadan kalkması nafaka iptal davalarına konu olmaktadır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası, nafaka iptal davalarına konu olmaktadır. Her iki nafaka türü için ayrı ayrı nafaka iptal nedeni öngörülmüş olduğundan; Sakarya Boşanma avukatı olarak nafaka iptal davalarını; iştirak nafakasının iptali ve yoksulluk nafakasının iptali olarak iki ayrı başlık altında incelemeyi uygun gördük.

İştirak Nafakası İptali

Daha çok çocuğun bakım giderleri ve eğitim masrafları için ödenmesi nedeniyle nafaka iptal davalarına sıkça konu olan bir durum değildir. Ancak Sakarya boşanma avukatı olarak iştirak nafakasının iptaline neden olan durumları ve iştirak nafakasını ortadan kaldıran nedenleri belirtmekte fayda olduğunu düşünmekteyiz.

– Ergin olma; İştirak nafakasını ortadan kaldıran ilk durum ergin olmadır. Türk medeni kanunun 328. maddesine göre; Ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olması ile veya evlenmesi ile sona ermektedir. Dolayısıyla iştirak nafakası da çocuğun ergin duruma gelmesi veya evlenmesi ile sona ermektedir. Ergin olma nedeniyle nafakasının iptali ve nafakanın sona ermesinin istisnası bulunmaktadır. Çocuğun ergin olmasına rağmen eğitim hayatı devam ediyorsa bu durumda eşlerin çocuk üzerindeki bakım yükümlülükleri kısmen de olsa devam etmektedir.

– Ölüm; Nafaka yükümlüsünün ölümü her ne kadar nafaka iptal davası konusu olmamakta ise de; İştirak nafakasını ortadan kaldıran nedenler arasında yer almaktadır. Ancak nafaka yükümlüsünün ölmeden önce ödememiş olduğu nafaka bulunması halinde ödenmemiş olan gecikmiş nafakaların iştirak nafakasının ödenmesi nafaka yükümlüsünün mirasçılarından talep edilmesi ile mümkündür.

Feragat; Ergin olma ile birlikte ölüm ve feragat duruları iştirak nafakası iptali davalarına konu olmamaktadır. Daha çok iştirak nafakasını ortadan kaldıran durumlar olarak nitelendirilmektedir. Nafaka iptal davaları ile aynı sonucu doğurması nedeniyle Sakarya boşanma avukatı, Adapazarı boşanma avukatı, Erenler boşanma avukatı ve Serdivan boşanma avukatı olarak kısaca değinmekte fayda olduğunu düşündük.

Nafaka Yükümlülüğünü Ortadan Kaldıran Durumlar

– Velayet Hakkının Elden Alınması; Bir başka iştirak nafakasını ortadan kaldıran durum ise velayet hakkının elden alınmasıdır. Velayet değişikliği gibi herhangi bir nedenle velayet hakkının elden alınması ile iştirak nafakası son bulabileceği, velayetin değişmesi sonucunu doğurması sonucunu doğurması sonucunu doğurması halinde ise eşler arasında nafaka yükümlüğünün de değişmesi mümkündür.

– Evlatlık Verilme; Türk Medeni Kanunu 314. maddesinde düzenlenmiş olan evlat edinme; İştirak nafakasını sona erdiren bir durumdur. Türk Medeni Kanunun 314. maddesine göre; Çocuk üzerindeki bakım ve gözetim yükümlülüğü evlat edinene geçmektedir. Dolayısıyla evlat edinme durumunda iştirak nafakası yükümlülüğünden de söz etmek mümkün değildir.

– Çocuğun Çalışmaya Başlaması; İştirak nafakasının amacı çocuğun ihtiyaçlarını karşılaması olması nedeniyle; Kendi ihtiyaçlarını karşılaması mümkün hale gelmesi durumunda çocuğun çalışmaya başlaması iştirak nafakasını sona erdiren durumlar arasında kabul edilmektedir.

– Nafaka Yükümlüsünün Yoksullaşması; Nafaka iptal davalarına esasen nafaka yükümlüsünün yoksullaşması konu olmaktadır. Sakarya boşanma avukatı ve Adapazarı boşanma avukatı olarak nafaka iptal davalarında sıklıkla nafaka yükümlüsünün yoksullaşmasının ileri sürüldüğünü söylemek yanlış olmayacaktır. Bu durumun mahkeme nezdinde kanıtlanması oldukça önemlidir. Bu nedenle nafaka iptal nedenlerinin varlığının kanıtlanması açısından boşanma avukatından destek alınması gerektiğini düşünmekteyiz.

Sakarya Boşanma Avukatı

Yoksulluk Nafakasının İptali

Nafaka iptal davalarına daha çok yoksulluk nafakası konu olmaktadır. İştirak nafakasının iptalinde olduğu gibi yoksulluk nafakasının iptalinde de bir takım nedenler belirlenmiştir. Sakarya boşanma avukatı olarak yoksulluk nafakasının iptaline neden olan durumları aşağıdaki gibi özetlemek isteriz.

– Yoksulluğun Ortadan Kalkması; Yoksulluk nafakasını ortadan kaldıran ilk neden olarak yoksulluğun ortadan kalkması örnek gösterilmektedir. Daha önce de belirttiğimiz gibi evlilik birliğinin sona ermesi ve diğer eşin bu nedenle yoksulluğa düşmesi yoksulluk nafakasını doğurmaktadır. Ancak daha sonra yoksul duruma düşen eşin herhangi bir nedenden ötürü yoksulluk durumundan kurtulması durumunda nafaka iptali davası açılması mümkündür. Ancak bu durumun boşanma avukatı vasıtasıyla delillendirilmesinde fayda vardır.

Yeniden Evlenme Nedeniyle Nafakanın İptali; Nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi nafakanın ortadan kaldırılmasına neden olmaktadır. Nafakayı kendiliğinden sona erdirmesi nedeniyle nafaka iptal davalarına pek konu olmayan bir durumdur.Nafaka alacaklısının resmi olarak evli olmamakla birlikte evliymiş gibi bir başkası ile hayat sürmesi nafaka iptal davalarına konu olabilmektedir. Bu durum kesin ve inandırıcı deliller ile desteklenmesi halinde mahkemece nafakanın iptaline karar verilebilmektedir. Sakarya boşanma avukatı olarak bu ve benzer durumlarla sıklıkla karşılaşmaktayız. Nafaka alacaklısının evli olmamasına rağmen bir başkası ile evliymiş gibi hayat sürmesi durumunun delillendirilmesi oldukça önemlidir. Bu nedenle boşanma avukatından destek alınması tavsiye edilmektedir.

Sakarya Ağır Ceza Avukatı

Günümüzde ceza hukuku alanında tecrübe sahibi olmuş veya ceza hukuku alanında uzmanlaşmış avukatlar daha çok ceza avukatı olarak anılmaktadırlar. Her ne kadar ceza avukatlığı alanında ayrıca bir melek bulunmasa da sıklıkla kullanılan bir tabirdir. Ceza avukatlığı zaman zaman daha da özelleştirilerek; en iyi ceza avukatı, en iyi ağır ceza avukatı, Sakarya Ağır Ceza Avukatı; veya Sakarya En iyi Ağır Ceza Avukatı olarak da anılmaktadırlar. Sakarya Ağır eza Avukatı olarak Ağır Ceza mahkemelerinde görülen suçlar hakkında kısaca bilgiler verirken konunun daha anlaşılabilir olması açısından; Ağır Ceza Avukatı tabirlerini kullandık. Ağır ceza davaları hakkında bilgiler vermeden önce Ağır Ceza Avukatları hakkında bilgi vermek daha yerinde olacaktır.

Ağır Ceza Avukatı Nedir?

Daha önce de belirtildiği gibi ceza hukuku alanında uzmanlaşmış veya tecrübe sahibi olmuş kişiler ceza avukatı olarak anılmaktadırlar. Ceza hukuku alanında karşılaşılan suçlar bir çoğu Ağır Ceza Mahkemesinde görülmektedir. Bu nedenle Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen davalarda ihtisas sahibi olmuş; veya tecrübe edinmiş avukatlar da Ağır Ceza Avukatı olarak bu tür davalara katılmaktadırlar. Bu nedenle Sakarya Ağır Ceza avukatı olarak sıklıkla Ağır Ceza Avukatı tabiri ile karşılaşmaktayız.

Ağır Ceza Mahkemesinde Görülen Suçlar

Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi Türk Ceza Kanununda tanımlanmış suçlar hakkında; Genel olarak Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemeleri görevledirler. Bu ayrımda şüphelinin üzerine atılı olan suçun ceza üst sınırları dikkate alınmaktadır. On yıl ve üzeri hürriyeti bağlayıcı cezalar için öngörülmüş suçlarda yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemelerindedir. Aşağıda belirtmiş olduğumuz suçlarda sanık veya mağdur – müşteki vekilliği üstlenen avukatlar da Ağır Ceza Avukatı olarak anılmaktadırlar. Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak derlemiş olduğumuz Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davalar özetle aşağıdaki gibidir.

Kasten Öldürme Suçu ve Cezası

Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak; Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen suçlar hakkında değinmek istediğimiz ilk suç kasten öldürme suçu ve cezasıdır. 5237 sayılı TKC’nın hayata karşı suçlar başlığı altında TCK 81 maddesinde düzenlenmiştir. TCK 82/1 ve alt bentlerinde ise kasten öldürme suçu ve cezasının nitelikli halleri sıralanmıştır. Buna göre kasten öldürmenin nitelikli haller dışında; TCK 81/1 maddesi kapsamında değerlendirilmesi durumunda fail müebbet hapis cezası öngörülmüştür. Ayrıca kasten öldürme suçu;

  • Tasarlayarak
  • Eziyet çektirmek suretiyle veya canavarsa bir hisle
  • Bombalama, tahrip, yangın veya biyolojik silah yada kimyasal silah kullanılarak
  • Altsoy, üst soy ile boşanmış olunan eş yada kardeşe karşı
  • Ruh ve beden bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kişilere karşı
  • Çocuklara karşı
  • Kadına karşı
  • Kamu görevlisinin yerine getirmiş olduğu kamu görevinden dolayı
  • Herhangi bir suçu gizlemek ve bu suça ilişkin delilleri yok etmek ya da yakalanmamak amacı ile
  • Kan gütmek saikiyle (Kan Davaları)
  • Töre saikiyle

İşlenmesi haminde ise; Fail hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis ezası öngörülmüştür. (Ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis ezası farkı konusunda yazılmış yazılarımızı incelemek için tıklayınız) Kasten öldürme suçu ve cezası için yukarıda belirtildiği gibi bir çok ağırlaştırıcı neden bulunmaktadır Bu nedenle Ağır Ceza Avukatı vasıtasıyla yürütülmesi oldukça önemlidir.

İşkence Suçu ve Cezası

Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen bir başka dava ise işkence suçudur. Buna göre; Kişinin ruhsal ya da bedensel açıdan acı çekmesine; algılama ya da irade yeteneğinin etkilenmesi ya da aşağılanmasına neden olan davranışlar sergileyen kamu görevlisi üç yıl ile on iki yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere işkence suçu kamu görevlileri tarafından işlenebilmektedir. Bu nedenle özgü bir suç olduğunu söylemek mümkündür. TCK 94/1 maddesinde işkence suçu ve cezasının temel şekli düzenlenmiştir. Ayrıca TCK 94/2 maddesinde işkence suçunun daha ağır cezayı gerektiren halleri sıralanmıştır. Buna göre işkence suçunun;

  • Beden ya da ruh bakımından kendisini savunamayacak olanlar ile çocuklara karşı işlenmesi,
  • Kamu görevlileri ile avukatlara karşı görevlerinden dolayı işlenmesi
  • İşkence suçunun cinsel taciz şeklinde işlenmesi

Durumları işkence suçunun daha ağır cezayı gerektiren halleri olarak kabul edilmiştir. İşkence suçunun yukarıda belirtilen durumlarda işlenmesi durumunda fail hakkında on yıl ile on beş yıl arasında hapis cezası öngörülmüştür. Ağır ceza mahkemesinde görülen davalar arasında işkence suçunun unsuları oldukça önemli bir yere sahiptir. Suçun unsurlarının yargılama aşamasında kanıtlanması oldukça önemlidir. Bu nedenle işkence suçu nedeniyle hakkında soruşturma yapılanlar ile bu suçun mağdurlarının Ağır Ceza avukatından destek almaları oldukça önemlidir.

Nitelikli Yağma Suçu ve Cezası

Nitelikli yağma suçu ve cezası TCK 149/1 maddesinde düzenlenmiştir. Sakarya Ağır Ceza avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız bir başka suçtur. Suçun temel şeklinin düzenlendiği TCK 148/1 maddesindeki tanıma göre; Bir başkasına yönelik kendisinin, herhangi bir yakının hayatına, cinsel veya vücut dokunulmazlığına karşı bir saldırı gerçekleştireceği veya mal varlıklarına karşı bir saldırıda bulunarak büyük bir zarara uğratacağı yönünde tehdit veya cebir kullanarak bir malı kendisine teslime zorlamak yağma suçunu oluşturmaktadır. Daha çok Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanına giren; nitelikli yağma suçunun gerçekleşmesi için failin yağma suçu;

  • Silahla
  • Kendisini tanınmayacak bir hale koyarak
  • Birden fazla kişi ile
  • Konut ya da iş yerinde
  • Yol kesmek suretiyle
  • Ruh ya da beden bakımından kendisini savunamayacak halde olanlara karşı,
  • Suç örgütlerinin isimlerinin kullanarak
  • Suç örgütlerine yarar sağlamak amacıyla
  • Geceleyin

İşlenmesi halinde nitelikli yağma suçu oluşmaktadır. Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak bu suça ilişkin hatırlatmak istediğimiz bir başka husus ise; TCK 148/1 maddesinde belirtilen basit yağma suçu; ile TCK 149/1 maddesi ve alt bentlerinde yer alan nitelikli yağma suçu arasında fail hakkında öngörülmüş; hürriyeti bağlayıcı cezalar oldukça farklıdır. Bu nedenle suçun nitelikli olarak kabul edilmesi durumunda failin 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması mümkündür.

Zimmet Suçu ve Cezası

Kamu görevlilerine özgü olarak Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmekte olan bir başka suç ise zimmet suçudur. TKC 247/1 maddesindeki tanıma göre; zimmet suçu zilyetlik dolayısıyla kendisine devredilmiş olan ya da koruma – gözetme ile yükümlü bir malı kendisinin ya da bir başkasının zimmetine geçirilmesi olarak tanımlanmıştır. Suçun yasada tanımlanan temel şekli ile işlenmesi durumunda fail için beş yıl ile on yıl arasında hapis cezası öngörülmüştür.

TCK 247/2 maddesinde ise zimmet suçunun daha ağır ezayı gerektiren hali düzenlenmiştir. Buna göre; zimmet suçunu işleyen fail bu suçun açığa çıkmaması için ayrıca hileli davranışlar sergilemesi durumunda; TCK 147/1 maddesinde belirtilen hürriyeti bağlayıcı cezalar yarı oranında arttırılmaktadır. Sakarya Ağır Ceza Avukatı (Adapazarı Ağır Ceza Avukatı) ve Sakarya İdare Avukatı olarak zimmet suçu nedeniyle ceza verilen fail ayrıca 657 sayılı yasanın 125/1-g maddesi gereğince memuriyet görevinden ihraç edilebileceğini hatırlatmak isteriz. Bu nedenle disiplin soruşturmaları içinde oldukça önemli olan bir suçtur.

Bilinçli Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme

Her ne kadar taksirle ölüme sebebiyet verme suçu hakkında fail için öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezalar; için yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemelerinde ise de; Daha çok suçun ağırlaştırıcı nedeni olarak kabul edilen bilinçli taksir ile ölüme sebebiyet verilmesi durumunda; fail hakkında verilen ceza miktarları itibariyle yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemelerindedir. Ancak Sakarya Ceza Avukatı olarak bu suça ilişkin olarak hatırlatmak istediğimiz en önemli husus bilinçli taksirin ispatlanması gereğidir. Bu husus oldukça önem arz eden bir konudur.

Rüşvet Suçu ve Cezası

Rüşvet suçu da zimmet suçu gibi büyük ölçüde kamu görevlilerine özgü bir Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmekte olan suçtur. TCK 252/1 maddesine göre; “Görevi gereği bir işi yapması ya da yapmaması için aracılar vasıtasıyla yada doğrudan herhangi bir kamu görevlisine ya da gösterilen bir başka kişiye menfaat sağlama fiili rüşvet suçunu oluşturmaktadır. TCK 252/1 maddesine göre rüşvet suçunu işleyen fail dört yıl ile on iki yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Su bu suçun kamu görevlileri açısından özgü suç olması nedeniyle; Ceza avukatı ve idare avukatı vasıtasıyla yürütülmesinde fayda olan suçlardandır. Sakarya Ağır Ceza avukatı (Adapazarı Ağır Ceza Avukatı) ve Sakarya idare avukatı olarak disiplin soruşturmalarına da etki eden bu suçlar hakkında hukuk ofisimizden destek almanız mümkündür.

Nitelikli Dolandırıcılık Suçu ve Cezası

Ağır ceza avukatı ve Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız; bir başka suç ise nitelikli dolandırıcılık suçudur. Niteliği itibariyle basit dolandırıcılık suçunun daha ağır cezayı gerektiren halleri olarak da kabul edilebilmektedir. Son yıllarda dolandırıcılık suçuna ilişkin yapılan yargılamaların bir çoğu nitelikli dolandırıcılık olarak karşımıza çıkmaktadır. Failin seçimlik hareketlerine göre üç yıl ile on yıl arasında hapis cezası ile karşılaşmak mümkündür. Dolandırıcılık suçunun nitelikli olarak kabul edilmesinde özetle aşağıdaki seçimlik hareketler dikkate alınmaktadır.

  • Failin dini inançlar ve duyguların istismar etmesi,
  • Kişilerin içinde bulunmuş oldukları tehlikeli durumlardan faydalanması,
  • Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından faydalanması,
  • Kamu kurum ve kuruluşları ile siyasi parti ve meslek kuruluşlarının aracı kılınarak,
  • Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına,
  • Bilişim sistemleri ile banka yada kredi kurumlarının aracı olarak kullanılarak,
  • Tacir, şirket veya kooperatif yöneticilerinin bu görevleri nedeniyle,
  • Serbest meslek erbaplarının kendilerine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle,
  • Sigorta primlerini almak amacıyla,

Dolandırıcılık suçunun nitelikli olarak kabul edilerek Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılama sebebi olmasının yukarıda da belirtildiği gibi bir çok seçimlik hareketlere bağlıdır. Bu kriterlerin kanıtlanması ve delillendirilmesi oldukça önemli bir konudur. Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak özellikle nitelikli dolandırıcılık suçunda Ağır Ceza Avukatından destek alınması gerektiği belirtmek isteriz.

Yukarıda Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen davalar hakkında vermiş olduğumuz kısa bilgilerden sonra; Ağır Ceza Avukatı, Sakarya Ağır Ceza Avukatı, Serdivan Ağır Ceza Avukatı, Erenler Ağır Ceza Avukatı ve Adapazarı Ağır Ceza Avukatı olarak bu suçlara ilişkin ve ceza yargılamasının süreçlerine ilişkin sıklıkla karşılaştığımız soruları ve yanıtlarını sizlerle paylaşmak isteriz.

Ağır Ceza Davalarında Avukat Zorunlu Mudur?

Diğer ceza davalarında olduğu gibi Ağır Ceza Davalarında da şüphelinin, failin veya sanığın hatta mağdur veya müştekinin kendisini avukat ile temsil ettirme zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak CMK ve diğer özel yasalarda; şüphelinin üzerine atılı suçun mahiyeti, sanık veya mağdurun yaşı gibi durumlar göz önüne alınarak soruşturma veya kovuşturmanın avukat vasıtasıyla yürütülmesi zorunludur. Örneğin 18 yaşından küçük sanık veya herhangi bir suçun mağduru için avukat bulundurma zorunluluğu bulunmaktadır.

Ağır Ceza Davaları Ne Kadar Sürer?

Sakarya Ağır Ceza Avukatı ve Adapazarı Ağır Ceza avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız sorulardan birisi de Ağır Ceza Davaları Ne Kadar Sürer sorudur. Öncelikle belirtmek isteriz ki bu konuda genel bir cevap vermek oldukça zordur. Daha çok iş yoğunluğu, suçun niteliği, sanığın tutuklu bulunup bulunmadığı veya sanık yada şüphelinin firarda olup olmadığı durumlarına göre Ağır Ceza Davalarının süreleri oldukça değişiklik gösterebilmektedir. Ancak tecrübeye dayalı olarak ortalama bir süre belirtmek gerekirse ilimiz Sakarya ili ve ilçelerinde bu süre ortalama 6 ay ile 2 yıl arasında değişmektedir.

Ağır Ceza Avukatı Ücretleri

Ceza hukuku açısından Ağır Ceza Avukatı Ücretleri genel olarak Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davalar ile Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davalar olarak iki farklı ayrım ile incelenmektedir. Türkiye Barolar Birliği tarafından düzenli olarak her yıl avukatlık ücret tarifesi belirlenmektedir ve belirli aralıklarla Ağır Ceza Avukatı ücretleri için güncellemeler yapılmaktadır. Bu nedenle bu konuda daha sağlıklı bilgi alınması için Türkiye Barolar Birliğine ait Avukatlık Ücret Tarifesinin incelenmesinde fayda vardır.

Ağır Ceza Mahkemelerinde İlk Duruşma Ne Zaman Olur?

Sakarya Ağır Ceza Avukatı, Serdivan Ağır Ceza Avukatı, Adapazarı Ağır Ceza Avukatı ve Erenler Ağır Ceza Avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız bir başka soru ise Ağır Ceza Mahkemelerinde ilk duruşma ne zaman olur sorudur. Her ne kadar suçun niteliğine göre veya sanığın tutuklu olup olmadığına göre bu sorunun cevabı değişebilmekte ise de; Ortalama olarak Ağır Ceza Mahkemelerinde ilk duruşma 2 ay içerisinde yapılmaktadır.

Tutuklama Kararına İtiraz Nasıl Yapılır?

Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaların bir çoğunda tutuklama tedbiri uygulanması mümkündür. Bu nedenle tutuklu yargılama şartlarının gerçekleşmesi halinde failin tutuklu olar yargılanabilmektedir. Tutuklama kararının vekile veya sanığa tebliğinden sonra üst mahkemeye tutukluluk nedenlerinin var olmadığı iddiası ile tutukluluk kararına itiraz edilmesi mümkündür.

Sakarya Ağır Ceza Avukatı

Yukarıda da görüldüğü üzere Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davalar oldukça fazladır. Ve bir çok suç değişik seçimlik hareketlere bağlıdır ve bu nedenle suçun unsurları oldukça farklılık gösterebilmektedir. Ayrıca; Anayasal düzene karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ile casusluk suçları gibi suçlarda Ağır Ceza Mahkemesinde görülmektedir.

Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan davalara ilişkin suçlar hakkında Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak belirtmek istediğimiz oldukça önemli ve son husus ise; Bir çok suçun ağırlaştırıcı nedenlerinin varlığı halinde de failin Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanması mümkündür. Örnek olarak açıklamak gerekirse; Taksirle ölüme sebebiyet verme suçunda yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemesinde iken; Failin bilinçli taksirle hareket etmesi halinde yargılama görevi bu kez Ağır Ceza Mahkemelerindedir. Yine Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçunda failin seçimlik hareketlerinin bir çoğu cezada artırım nedeni olarak görüldüğünden failin yargılanması Ağır Ceza Mahkemelerinde yapılmaktadır.

Ağır Ceza Mahkemesinde görülen suçların bir çoğu; Anayasamız ve diğer özel yasalar ile “Yüz Kızartıcı Suç” olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle bu nedenle failin yukarıda belirtmiş olduğumuz suçlar ve diğer Ağır Ceza Mahkemesinde görülen suçlar hakkında mahkumiyet kararı alması başkaca yaptırımlarla karşılaşmasına neden olabilmektedir. Benzer suçlar ile Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davalara ilişkin soruşturma aşamasından itibaren Ağır Ceza Avukatından destek alınması oldukça önemlidir. Sakarya Ağır Ceza avukatı, Adapazarı Ağır Ceza Avukatı, Serdivan Ağır Ceza Avukatı ve Erenler Ağır Ceza Avukatı olarak ceza hukuku alanında uzman kadromuzdan her zaman destek almanız mümkündür.

Sakarya Boşanma Avukatı

Evlilik birlikteliğini sona erdirmek isteyen eşler öncelikle boşanma avukatı arayışı içinde olmaktadırlar. Uygulamada sıklıkla boşanma avukatı, Sakarya boşanma avukatı, hatta Sakarya en iyi boşanma avukatı tabirleri ile karşılaşılmakta ise de; Boşanma avukatı adı altında ayrıca bir meslek kolu düzenlenmemiştir. Ceza avukatı, boşanma avukatı, icra avukatı, en iyi boşanma avukatı ya da bölgesel olarak Sakarya en iyi boşanma avukatı gibi tabirler daha çok halk arasında kullanılan tabirlerdir.

Boşanma davaları konusunda bilgiler vereceğimiz bu yazımızda bizde konunun daha anlaşılabilir olması açısından boşanma  avukatı ve Sakarya boşanma avukatı tabirlerini kullanacağız. Ayrıca Boşanma davaları konusunda hukuki destek almak için;, iletişim bölümlerinden konusunda uzman ekibimiz ile irtibata geçmeniz yeterli olacaktır.

Boşanma Davaları

Boşanma davaları genellikle anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma olarak iki ayrı başlık altında incelenmektedir. Her iki boşanma davasında da; çocuğun velayeti, nafaka, ve nafaka miktarı ile maddi manevi tazminat gibi konular öne çıkmaktadır. Boşanmaya bağlı bu hak ve yükümlülükler içerisinde bir çok hukuki işlem barındıran konulardır. Bu nedenle Sakarya boşanma avukatı olarak gerek çekişmeli boşanma davalarında; Gerekse anlaşmalı boşanma davalarında boşanma avukatından destek alınması gerektiğini belirtmek isteriz.

Anlaşmalı Boşanma Davası

Anlaşmalı boşanma davaları her iki eş için başta boşanma istekleri olmak üzere; Nafaka, velayet, tazminat gibi boşanmaya bağlı diğer uyuşmazlıklarda anlaşmalarına bağlıdır. Boşanma sonrası gelişebilecek herhangi bir uyuşmazlığın bulunması durumunda anlaşmalı boşanma gerçekleşmeyecektir. Dolayısıyla anlaşmalı boşanmanın varlığından söz etmek de mümkün olmayacaktır. Eşler arasında aile hukukundan kaynaklanan herhangi bir uyuşmazlığın varlığı halinde çekişmeli boşanma davası ile; boşanma davası açılması gerekmektedir.

Anlaşmalı Boşanma Şartları

Her ne kadar anlaşmalı boşanma olarak tabir edilmekte ise de; Sakarya boşanma avukatı (Adapazarı boşanma avukatı, Serdivan Boşanma avukatı, Erenler boşanma avukatı) olarak anlaşmalı boşanma şartları hakkında da kısa da olsa bilgi vermek isteriz Sakarya boşanma avukatı olarak uygulamada sıkça karşılaştığımız anlaşmalı boşanma şartları özetle aşağıdaki gibidir.

  • Anlaşmalı boşanma davası şartlarından en önemlisi evlilik birlikteliğinin en az bir yıl sürmüş olması gerektiğidir.
  • Eşler arasında aile hukukundan kaynaklanan herhangi bir uyuşmazlığın bulunmaması gerekmektedir.
  • Eşlerin boşanma isteklerini ya da anlaşmalı boşanma protokollerinde belirtmiş oldukları hususları hakim önünde de özgür iradeleri ile tekrar etmiş olmaları gerekmektedir.

Yukarıda belirtmiş olduğumuz anlaşmalı boşanma şartları nitelikleri itibariyle birlikte gerçekleşmesi gereken şartlardır. Bu nedenle anlaşmalı boşanma şartlarından herhangi birisinin gerçekleşmemesi halinde boşanma davası çekişmeli boşanma davası olarak yürütülmektedir. Özellikle anlaşmalı boşanma protokollerinin hazırlanmasında boşanma avukatından destek alınması gerekmektedir.

Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Çekişmeli boşanma davaları veya anlaşmalı boşanma davaları hakkında ayrıca bir usul belirlenmemiştir. Bu nedenle anlaşmalı boşanma davaları da Aile Mahkemelerinde yürütülen davalardandır. Boşanma kararının alınmasının eşler için oldukça zor olduğu, dolayısıyla boşanma dava süreçlerinin de oldukça yıpratıcı olduğu göz önüne alındığında anlaşmalı boşanma davaları açılmadan öne usulüne uygun bir anlaşmalı boşanma protokolü hazırlanması süreci oldukça kısaltmaktadır. Anlaşmalı boşanma protokollerinin ise boşanma avukatı vasıtasıyla hazırlanması oldukça önemlidir. Anlaşmalı boşanma protokollerinin hazırlanması konusunda Sakarya boşanma avukatı olarak konusunda uzman kadromuzdan destek almanız mümkündür.

Çekişmeli Boşanma Davası

Sakarya boşanma avukatı (Adapazarı boşanma avukatı) olarak sıklıkla karşılaştığımız boşanma davası türü çekişmeli boşanma davalarıdır. Daha çok eşlerden herhangi birisinin boşanma konusunda isteğinin bulunmaması çekişmeli boşanma davasına sebebiyet vermektedir. Bu nedenle evlilik birlikteliğini sona isteyen eş Türk Medeni Kanununda düzenlenmiş boşanma nedenlerinden bir veya bir kaçını ileri sürerek çekişmeli boşanma davası açması gerekmektedir.

Boşanma Sebepleri

Boşanma sebepleri niteliğine göre genel boşanma sebepleri ve özel boşanma nedenleri olarak iki ayrı başlık altında incelenmektedir. Ancak Sakarya boşanma avukatı olarak belirtmek isteriz ki her iki durumda da çekişmeli boşanma davası açılması gerekmektedir.

Genel Boşanma Sebepleri

Sakarya boşanma avukatı ve Adapazarı boşanma avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız boşanma sebeplerinden başında genel boşanma sebepleri gelmektedir. Uygulamada daha çok şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma olarak da adlandırılmaktadır. Tartışma, şiddet, hakaret veya herhangi bir konuda uyuşmama şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalara konu olabilmektedir. Bu durumların varlığının kanıtlanmasında boşanma avukatı oldukça önemli bir yere sahiptir.

Özel Boşanma Sebepleri

Türk Medeni Kanunun 161 ve 165. maddelerinde özel boşanma nedenleri düzenlenmiştir. Özel boşanma nedenleri genel olarak; Aldatma nedeniyle boşanma, (zina nedeniyle boşanma), hayata kast ve onur kırıcı davranışlar nedeniyle boşanma, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma, terk nedeniyle boşanma ve akıl hastalığı nedeniyle boşanma olarak gerçekleşmektedir. Özel boşanma nedenlerinin varlığının ispatlanması boşanmanın gerçekleşmesi için oldukça önemlidir. Bu nedenle Sakarya boşanma avukatı olarak kısaca özel boşanma nedenleri üzerinde durulmasında fayda olduğunu düşünmekteyiz.

Aldatma Nedeniyle Boşanma Davası

Sakarya boşanma avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız boşanma nedenlerinden ilki zina nedeniyle boşanmadır. (Aldatma nedeniyle boşanma) Halk arasında daha çok aldatma nedeniyle boşanma davası olarak da bilinmektedir. Çekişmeli boşanma davasının aldatma nedenine dayandırılması da bir takım ön koşullara bağlanmıştır. Bunlardan en önemlisi aldatılan eş tarafından aldatan eşin fa edilmemesidir. Aldatmanın gerçekleşmesine rağmen aldatılan eş affetmiş ise zina nedeniyle boşanma davası açılması söz konu olmamaktadır. Aldatma nedeniyle boşanmanın diğer bir önemli şartı ise sürelere ilişkindir. Şöyle ki; Zina nedeniyle boşanma davasının; Zinanın gerçekleştiğinin öğrenilmesinden itibaren altı aylık süre içinde açılması gerekmektedir. Ayrıca beş yıllık sürenin geçmesi ile aldatma nedeniyle boşanma davası açılması gerekmektedir. Bu sürelere dikkat edilerek aldatma nedeniyle boşanma davasının açılması gerektiğini Sakarya boşanma avukatı ve Adapazarı boşanma avukatı olarak hatırlatmak isteriz.

Hayata Kast ve Onur Kırıcı Davranışlar Nedeniyle Boşanma Davası

Uygulamada sıklıkla şiddetli geçimsizlik nedeni boşanma ile hayata kast ve onur kırıcı davranışlar nedeniyle boşanma birbirine karıştırıldığı görülmektedir. Bu nedenle Adapazarı boşanma avukatı olarak her iki durumun birbirinden farkını belirtmek isteriz. Şiddetli geçimsizlikte sadece eşler arasında tartışma yaşanırken hayata kast ve onur kırıcı davranışlar nedeniyle boşanma davalarında eşe karşı kasten yaralama veya ağır şekilde tehdit ve hakaretler söz konusu olabilmektedir. Hayata kast ve onur kırıcı davranışlar nedeniyle boşanma davalarında herhangi bir tehdide uğrayan veya yaralamaya maruz kalan eşin bu andan itibaren boşanma avukatından destek alması gerekmektedir. Hatta yaralamaya maruz kalan eşin adli raporlarının aldırılması boşanma davası sırasında kusur durumunun tespitinde oldukça önemli bir yere sahiptir.

Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Nedeniyle Boşanma Davası

Sakarya boşanma avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız bir başka boşanma nedeni ise; Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma davalarıdır. Elbette ki her suç işleyen eşe karşı bu nedenle boşanma davası açılması mümkün değildir. Taksirli suçlar da hariç olmak üzere daha çok dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma, cinsel saldırı, cinsel taciz, kasten öldürme, uyuşturucu madde ticareti, rüşvet veya irtikap yüz kızartıcı suçlar suç işleme nedeniyle boşanma davalarına konu olmaktadır. Ayrıca haysiyetsiz hayat sürmenin niteliği ve derecesi oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu durumların kanıtlanması büyük ölçüde mahkeme hakiminin takdirine bırakılmıştır. Bu nedenle boşanma avukatından destek alınması gerekmektedir.

Terk Sebebiyle Boşanma Davası

Bir başka çekişmeli boşanma davasına konu olan durum ise terktir. Eşlerden herhangi birisinin ortak konutu belirli bir süre terk etmesi olarak bilinmektedir. Eşlerden herhangi birisinin ortak konutu terk ederek yapılan çağrılara rağmen ortak konuta dönmemesi nedeniyle terk sebebiyle boşanma davasının açılabilmektedir. Sakarya boşanma avukatı olarak boşanmanın terk sebebine dayandırılmasında bir takım şartların gerçekleşmesi gerektiğini hatırlatmak isteriz. Örneğin konuta terk eden eşe usulünce ortak konuta dönmesi yönünde uyarı yapılmış olması terk nedeniyle boşanma davasının açılmasının ön koşuludur. Bu nedenle bu ve benzeri usulü eksikliklerin giderilmesi oldukça önemlidir.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası

Sakarya boşanma avukatı olarak değinmek istediğimiz son çekişmeli boşanma sebebi ise akıl hastalığıdır. Boşanmanın akıl hastalığına dayandırılması için öncelikle söz konusu akıl hastalığının evliliği etkileyecek derecede olması gerekmektedir. Evlilik birlikteliğini çekilemez hale gelmesi halinde akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açılması mümkündür. Bu durumun doktor raporları veya diğer delillerle desteklenmesi gerekmektedir.

Yukarıda belirtmiş olduğumuz boşanma nedenlerinin varlığının delillendirilmesi oldukça önemlidir. Bu nedenle özellikle çekişmeli boşanma davalarında en iyi boşanma avukatı hatta Sakarya en iyi boşanma avukatı, Adapazarı en iyi boşanma avukatı, Serdivan en iyi boşanma avukatı, Erenler en iyi boşanma avukatı konularında da araştırma yapılmaktadır. Turan & Karakoç avukatlık ofisimizde boşanma davaları konusunda tecrübe sahibi kadromuz ile sizleri hukuki destekte bulunmamız mümkündür.

Çekişmeli Boşanma Davası Nasıl Açılır

Anlaşmalı boşanma davalarında olduğu gibi çekişmeli boşanma davaları da Aile Mahkemelerinde görülmektedir. Boşanma davalarında görevli mahkemeleri Aile Mahkemesi olmakla beraber yetkili mahkemenin tespit edilmesi oldukça önemlidir. Eşlerin son olarak birlikte en az altı ay süre ile ikamet edilen yer Aile Mahkemesinde boşanma davaları açılabileceği gibi herhangi bir eşin son olarak ikamet etmiş olduğu yer mahkemelerinde de boşanma davaları açılması mümkündür.

Boşanma Davalarında Avukat Zorunlu Mudur?

Boşanma konusunda kararlı olan bir çok eşin öncelikle araştırma yapmış olduğu durumların başında, boşanma davalarında avukat zorunlu mudur? Sorusu gelmektedir. Sakarya boşanma avukatı olarak boşanma davalarında avukatın zorunlu olmadığını belirtmek isteriz. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi anlaşmalı boşanma davalarında özellikle anlaşmalı boşanma protokollerin hazırlanması oldukça önemlidir. Bu protokoller her iki eşe bir çok hak ve yükümlülükler yükleyebilmektedir. Bu nedenle boşanma avukatı vasıtasıyla hazırlanmasında fayda vardır.

Çekişmeli boşanma davalarında ise boşanma nedenlerinin tespiti veya eşlerin kusur durumu oldukça önemlidir. Bu nedenle özellikle çekişmeli boşanma davalarında da boşanma avukatından destek alınması faydalı olacaktır.

Boşanma Davaları Ne Kadar Sürer

Evlilik birlikteliğine karar vermek kadar evliliğin sonlandırılması da eşler için oldukça zor bir karardır. Bu nedenle eşler bu zorlu sürece en kısa sürede sonuçlandırmak istemelerine bağlı olarak boşanma davaları ne kadar sürer konularında araştırma yapmaktadır Süreler ve hukuki işlemler göz önüne alınarak boşanma davaları ne kadar sürer sorusuna, Çekişmeli boşanma davaları ne kadar sürer? Ve anlaşmalı boşanma davaları ne kadar sürer şeklinde iki ayrı başlık altında cevap vermenin faydalı olacağını düşünmekteyiz.

Anlaşmalı Boşanma Davası Ne Kadar Sürer

Her ne kadar anlaşmalı boşanma davası olarak anılmakta ise de; Yukarıda belirtmiş olduğumuz anlaşmalı boşanma şartlarının varlığının tespiti ve tarafların duruşmada; anlaşmalı boşanma protokolünde belirtmiş oldukları beyanlarının hakim huzurunda tekrar etmeleri gerektiği hususları; dikkate alındığında anlaşmalı boşanma davalarında da bir çok usuli işlemler bulunmaktadır. Bu durumlar göz önüne alındığında anlaşmalı boşanma davalarının ortala 2-3 ay sürebildiğini söylemek mümkündür. Elbette ki bu durum iş yoğunluğuna göre daha da kısalabileceği gibi daha uzun sürelerde de olabilmektedir. Bu nedenle anlaşmalı boşanma davalarında da boşanma avukatından destek alınması gerekmektedir.

Çekişmeli Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

Çekişmeli boşanma davaları anlaşmalı boşanma davalarına nazaran içerisinde bir çok hukuki işlem barındıran davalardır. Sakarya boşanma avukatı olarak çekişmeli boşanma davalarının anlaşmalı boşanmalı davalarına göre daha uzun sürebildiğinin söylemek mümkündür. Genel olarak Aile Mahkemesi ve Asliye Hukuk Mahkemelerinin iş yoğunlukları göz önüne alındığında çekişmeli boşanma davalarının ülkemiz genelinde 3 – 6 ay gibi bir sürede neticelendirildiğini söylemek mümkündür. Boşanma davaları açılması sırasında usuli eksikliklerin bulunmaması oldukça önemlidir. Bu nedenle bu hususların irdelenerek boşanma avukatı vasıtasıyla boşanma davalarının açılması yukarıda belirtmiş olduğumuz süreleri kısaltabilmektedir.

Çekişmeli Boşanma Davaları Anlaşmalı Boşanma Davasına Dönüşebilir Mi?

Adapazarı boşanma avukatı (Sakarya boşanma avukatı), Serdivan boşanma avukatı, Erenler boşanma avukatı olarak boşanma davaları sırasında sıklıkla karşılaştığımız sorulardan birisi de; çekişmeli boşanma davaları anlaşmalı boşanma davasına dönüşebilir mi? Sorudur. Çekişmeli boşanma davaları devam ettiği süre içerisinde tarafların uzlaşamamış oldukları durumlar hakkında uzlaşmaya varmaları halinde çekişmeli boşanma davaları anlaşmalı boşanma davalarına dönüşebilmektedir. Bu durumda taraflar aralarında düzenlemiş olduğu anlaşmalı boşanma protokolünü mahkemeye ibraz etmeleri yeterli olacaktır. Bu aşamada boşanma avukatından destek alınması gerekmektedir.

Anlaşmalı Boşanma Davaları Çekişmeli Boşanma Davasına Dönüşebilir Mi?

Boşanma davaları sırasında sıklıkla karşılaştığımız bir başka soru ise anlaşmalı boşanma davaları çekişmeli boşanma davasına dönüşebilir mi şeklinde sorulardır. Anlaşmalı boşanma davaları bir boşanma protokolüne bağlı olarak açılmaktadır. Ancak tarafların hakim huzurunda bu protokolde belirtilen hususları tekrar etmemeleri halinde herhangi bir geçerliliği bulunmamaktadır. Bu nedenle anlaşmalı boşanma davalarında tarafların en az bir kez hakim huzurunda dinlenmesi şarttır. Herhangi bir nedenle duruşmalara katılamayan eş nedeniyle anlaşmalı boşanma davası çekişmeli boşanma davasına dönüşebilmektedir. Ayrıca eşlerden herhangi bir birisinin duruşmalarda anlaşma protokolünde belirtilen hususları reddetmesi veya; boşanmak istemediğini belirtmesi de anlaşmalı boşanma davasının çekişmeli boşanma davasına dönüşmesi için yeterli bir durumdur.

Türk Vatandaşı Olmayan Eşe Karşı Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Türkiye’nin ve bir çok ülkenin taraf olarak bulunduğu Milletler Arası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu uyarınca Türk vatandaşı olmayan eşe karşı Türkiye’de boşanma davası açılması mümkündür. Bu durum içerisinde diğer boşanma davalarına nazaran farklı usul ve esaslara tabi olduğundan boşanma avukatı vasıtasıyla açılmasında fayda vardır.

Boşanma Davası İle Birlikte Mal Paylaşımı Davası Açılabilir Mi?

Sakarya boşanma avukatı olarak üstlenmiş olduğumuz boşanma davaları sırasında boşanma davası ile birlikte mal paylaşımı davası açılıp açılamayacağı soruları ile karşılaşmaktayız. Bu nedenle Adapazarı boşanma avukatı olarak kısa da olsa bu durum üzerinde durmakta fayda görmekteyiz. Kural olarak mal rejimine bağlı olarak mal paylaşımı davaları boşanmanın gerçekleşmesinden sonra açılabilmektedir. Ancak boşanma davası dilekçesi ile birlikte mal paylaşımı hususunda da talepte bulunulması mümkündür. Bu durumda görevli ve yetkili mahkeme boşanma kararı konusunda kararını verdikten sonra; mal paylaşımı davası hakkında karar vermektedir. Her ne kadar her iki davanın birlikte açılmasında bir engel yok ise de; mal paylaşımı davası boşanma davası sonrasında görülmektedir.

Sakarya Boşanma Avukatı

Adapazarı boşanma avukatı, Sakarya boşanma avukatı, Serdivan Boşanma avukatı ve Erenler Boşanma avukatı olarak yukarıda; Anlaşmalı boşanma davaları ve çekişmeli boşanma davaları hakkında vermiş olduğumuz bilgilerden de anlaşılacağı üzere; Her iki boşanma davaları da içerisinde bir çok hukuki işlem barındıran davalardır. Bu nedenle boşanma avukatı vasıtasıyla yürütülmesinde fayda olduğunu düşünmekteyiz. Boşanma davaları konusunda hukuk ofisimizden gerekli desteği almanız mümkündür.

Sakarya Boşanma Avukatı,

Sakarya Nafaka Avukatı,

Sakarya Velayet Avukatı,

Sakarya Mal Rejim Avukatı,

Sakarya Mal Paylaşım Avukatı,

Sakarya En İyi Ceza Avukatı

Bir çok meslek kolunda olduğu gibi Avukatlık meslek kolunda da; En iyi ceza avukatı, en iyi boşanma avukatı, en iyi aile avukatı, en iyi icra avukatı veya en iyi Ağır Ceza Avukatı gibi sıfatlar yer almamaktadır. Bu nedenle; Sakarya en iyi ceza avukatı, Sakarya en iyi boşanma avukatı veya Sakarya en iyi icra avukatı gibi tabirler kullanılmamaktadır. Ancak uygulamada sıklıkla ceza hukukunda uzmanlaşmış olan avukatlar en iyi ceza avukatı tabirini kullanabilmektedirler. Bizde bu yazımızda ceza hukuku alanında bilgiler verirken konunun daha iyi anlaşılabilmesi izin zaman zaman Sakarya en iyi ceza avukatı (Adapazarı en iyi ceza avukatı) ve Sakarya en iyi Ağır Ceza Avukatı tabirlerini kullandık.

Sakarya En Iyi Ceza Avukati

Ceza Avukatı Hangi Davalara Bakar?

Sakarya ceza avukatı olarak belirtmek isteriz ki; Ceza hukuku bir çok alanda karşımıza çıkmaktadır. Sanık veya şüpheli haklarını Savcılık veya mahkeme huzurunda savunulmasında sanık vekilliği; Herhangi bir suçun mağduru olunması halinde ise müşteki veya mağdur vekilliği üstlenilmektedir. Ceza avukatı her iki durumda da müvekkillerinin haklarını en iyi şekilde savunmakla görevlidirler. Bu nedenle zaman zaman Sakarya en iyi ceza avukatı cümleleri ile karşılaşmaktayız. Esasen en iyi ceza avukatı tabirinin ortaya çıkışı haklarının en iyi şekilde savunulmasını istenilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle Sakarya en iyi ceza avukatı veya Sakarya en iyi Ağır Ceza Avukatı tabirlerinin doğuş noktası da haklarının en iyi savunulmasın istenmesidir. Ülkemizde ceza mahkemeleri genel olarak Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesi olarak iki ayrı başlık altında incelenmektedir. Bunlardan başka daha çok özel mahkeme statüsünde bulunan Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, İcra Mahkemesi veya Çocuk Mahkemesi de bulunmaktadır.

Asliye Ceza Mahkemesi Hangi Davalara Bakar?

Daha önce de belirtildiği gibi ceza mahkemeleri Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesi olarak iki ayrı başlıkta incelenmektedir. Bu ayrımda daha çok fail için öngörülen ceza miktarı göz gönüne alınmaktadır. Şöyle ki; Fail için yasada belirtilen ceza miktarının on yıldan az olması halinde yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemesindedir. On yıldan fazla cezalar için ise yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemelerine aittir. Sakarya en iyi ceza avukatı olarak Asliye Ceza Mahkemelerinde görülen sıklıkla karşılaşılan davaları aşağıdaki gibi özetlemek isteriz.

  • Tehdit – Hakaret
  • Hırsızlık
  • Basit Dolandırıcılık
  • Mala Zarar Verme
  • Kasten Yaralama
  • Taksirle Yaralama
  • Bilişim Sistemlerine Girme
  • Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma
  • İntihara Yönlendirme
  • Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokmak
  • Genel Güvenliği Kasten Tehlikeye Sokma
  • Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması
  • Cinsel Taciz

Ağır Ceza Avukatı Hangi Davalara Bakar?

Bir başka ceza mahkemesi ise Ağır Ceza Mahkemeleridir. Sakarya en iyi ceza avukatı olarak karşılaştığımız bir başka soru ise; Ağır ceza avukatı hangi davalara bakar sorusudur. Daha öncede belirtildiği gibi ceza mahkemelerindeki ayrım failin üzerine atılı suç için öngörülmüş hürriyeti bağlayıcı cezanın miktarına göre yapılmaktadır. Ağır Ceza Mahkemeleri de 10 yıl ve üzeri hürriyeti bağlayıcı cezalar öngörülmüş suçlarda görevlidirler. Sakarya Ağır Ceza avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız, Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davalar özetle aşağıdaki gibidir.

  • Kasten Öldürme
  • Nitelikli Dolandırıcılık
  • Bilinçli Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme
  • Suç İşlemek Maksadıyla Örgüt Kurmak, Yönetmek ve Bu Örgüte Üye Olmak
  • Nitelikli Yağma
  • Uyuşturucu Madde Ticareti
  • Zimmet
  • Rüşvet

Suçları Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmekte olan davalara örnek olarak gösterilebilmektedir.

Ceza Türleri

Ceza hukuku alında; Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak ve Sakarya Ceza Avukatı olarak karşılaştığımız sorulardan birisi de ceza türleri hakkındadır. Ceza Mahkemelerince yapılan yargılama sonucu fail; Adli para cezası, süreli hapis cezası, müebbet hapis cezası ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası  ile cezalandırılmaları mümkün olabilmektedir. Sakarya en iyi ceza avukatı olarak bu cezalar hakkında da bilgi vermeden önce fail için en ağır yaptırımları olan cezaların müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olduğunu belirtmek isteriz.

Adli Para Cezası

Ceza yargılaması sonucu hürriyeti bağlayıcı  cezalar veya adli para cezaları ile karşılaşmak mümkündür. Öncelikle Sakarya ceza avukatı olarak kısa da olsa adli para cezası ile idari para cezasının farkına değinmek isteriz. Adli para cezaları isminden de anlaşılacağı üzere adli makamlarca karar verilmektedir. Ayrıca adli para cezaları ödenmediği takdirde hürriyeti bağlayıcı diğer bir ifade ile hapis cezası ile karşılaşmak mümkündür. Ancak idari para cezalarında cezayı düzenleyen idari makamlardır. Ve ödenmemesi halinde hapis cezasına dönüşmesi mümkün değildir. İdari para cezalarının ödenmemesi halinde kamu alacakları tahsilatı usulüne göre hareket edilmektedir. İdari para cezası ile adli para cezası arasındaki farka kısaca değindikten sonra adli para cezası türleri hakkında da bilgi vermek yerinde olacaktır.

Adli Para Cezası Türleri

Uygulama şekli, niteliği ve amacına göre adli para cezaları; Doğrudan adli para cezası, seçenek yaptırım olarak adli para cezası, hapis cezasından çevrilen adli para cezası ve hapis cezası ile birlikte adli para cezası olarak değişebilmektedir.

Doğrudan Adli Para Cezası

Temel ceza kanunumuz; Türk Ceza Kanunu veya diğer özel yasalarca failin eylemi için adli para cezası öngörülmesi; durumlarında doğrudan adli para cezası ile hükmedilmesi mümkündür. Sakarya en iyi ceza avukatı olarak belirtmek isteriz ki her suç için adli para cezası öngörülmemektedir. Ve doğrudan adli para cezası öngörülen suçlar yasalarımızda oldukça azdır. Konunun bir örnekle açılanması gerekirse; TCK 182/1 maddesinde çevrenin kasten kirletilmesi suçu düzenlenmiştir. Çevrenin taksirle kirletilmesi suçu için adli para cezası öngörülmüş olduğundan; Atılı suç nedeniyle yargılanması yapılan fail için doğrudan adli para cezasına hükmedilmesi mümkündür.

Seçenek Yaptırım Olarak Adli Para Cezası

Ceza kanunumuzda fail için öngörülen cezai yaptırım için hürriyeti bağlayıcı eza VEYA adli para cezası öngörülmüş suçlarda vardır. Mahkeme hakiminin takdiri doğrultusunda bu cezalardan hürriyeti bağlayıcı ceza hükmedilebileceği gibi adli para cezasına da hükmedilmesi mümkündür. Bu tür suçlarda mahkeme hakimi takdirini adli para cezası yönünde kullanması halinde seçenek yaptırım olarak adli para cezası söz konusu olmaktadır.

Hapis Cezasından Çevrilen Adli Para Cezaları

Uygulamada sıklıkla karşılaşılan adli para cezaları hapis cezasından çevrilen adli para cezalarıdır. Genellikle taksirli suçlarda ve bir yıl ve daha az hürriyeti bağlayıcı cezaların adli para cezasına çevrildiğini söylemek mümkündür. Sakarya ceza avukatı olarak hürriyeti bağlayıcı cezalar ile karşılaşmak istemeyen kişilerin yargılama sonucunda takdir edilen; hapis ezasının bir yıldan az olması gerektiğini hatırlatmak isteriz.

Hapis Cezası İle Birlikte Adli Para Cezası

Sakarya ceza avukatı olarak adli para cezası ile neticelenen yargılamalarda hapis cezası ile birlikte adli para cezasının da uygulanabilirliğinden söz etmek isteriz. Hapis cezasından çevrilen adli para cezaları ve hapis cezası ile birlikte hükmedilen adli para cezaları sık uygulama alanına sahiptir.

Süreli Hapis Cezaları

Süreli hapis cezaları tanımı TCK 49’da yapılmıştır. Buna göre; Bir ay ile yirmi yıl arasında değişmektedir. Bu süreler 3 ay olabileceği gibi 19 yıl 6 ay gibi uzun sürelerde de olabilmektedir. Ancak bir yıldan daha az süreli hapis cezaları kısa süreli hapis cezası olarak da adlandırılabilmektedir.

Müebbet Hapis Cezası ve Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile müebbet hapis cezalarının süresi ömür boyudur. Bu nedenle fail için öngörülen en ağır cezai yaptırımlardandır. Gerek müebbet hapis gerekse; Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları her iki durumda da; infaz süresi ömür boyu olması nedeniyle bu cezai yaptırımların kısaca ayrımının yapılmasında fayda vardır.

Müebbet Hapis ve Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası Farkı

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına veya müebbet hapis cezasına mahkum olmak ya da bu şekilde işlenen bir suçun mağduru olmak kimse tarafından istenilen bir durum değildir. Ancak Sakarya en iyi ceza avukatı ve Sakarya en iyi Ağır eza avukatı olarak bu farkı da belirtmek isteriz. Her iki durumda da infaz süresinin ömür boyu olduğunu söylemiştik. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları daha çok failin infazının çektirilme koşulu ile ilgilidir. Şöyle ki, ağırlaştırılmış müebbet hapis ezalarının infazı yüksek güvenlikli ceza infaz kurumlarında gerçekleşmektedir.

Ceza Avukatı Nasıl Olunur?

Daha önce de belirttiğimiz gibi; Avukatlık meslek kolunda ceza avukatı, boşanma avukatı, icra avukatı veya benzer konularda bir ayrım yapılmamaktadır. Dolayısıyla en iyi ceza avukatı, en iyi boşanma avukatı, en iyi icra avukatı veya en iyi Ağır Ceza avukatı gibi bir niteleyici sıfatlarda avukatlık kanununda tanımlanmamıştır. Yine ilimizde de Sakarya en iyi ceza avukatı, Sakarya en iyi boşanma avukatı, Sakarya en iyi icra avukatı gibi tabirler yerinde olmasa da sıklıkla kullanılmaktadır. Bu nedenle ceza avukatı nasıl olunur sorusun da ayrıca bir cevap vermek olanak dışıdır. Bu nedenle avukat nasıl olunur sorusuna kısa da olsa cevap vermek yerinde olacaktır. Avukat olabilmek için öncelikle hukuk fakültelerinden mezun olmak gerekmektedir. Mezuniyetten sonra belirli bir süre avukatlık ofislerinde ve yine adliye içerisinde bulunan mahkemeler, Cumhuriyet Savcılıkları veya icra müdürlüklerinde staj görevinin yerine getirilmesi gerekmektedir.

Ceza Yargılamalarında Avukat Zorunlu Mu?

Herhangi bir suçun mağduru veya faili olunması durumunda ilk akıllara gelen sorulardan birisi de; ceza yargılamalarında avukat zorunlu mu sorusudur. Daha önce de belirtildiği gibi gerek bir suçun mağduru gerekse faili yargılama aşamasında veya soruşturma aşamasında haklarının en iyi şekilde savunulmasını istemektedir. Bu nedenle bir çok kişi en iyi ceza avukatı arayışı içerisine girmektedir. Bu durum zaman zaman en iyi Ağır Ceza avukatı (Sakarya en iyi ceza avukatı, Sakarya en iyi Ağır Ceza Avukatı) olarak da değişebilmektedir. Genel olarak ceza yargılamalarında avukat tutmanın zorunlu olmadığını söylemek mümkündür. Ancak bu durumun bir takım istisnaları da mevcuttur. Örneğin fail için öngörülen ceza miktarı 5 yıldan fazla olması veya suçun mağduru veya failinin 18 yaşından küçük olması yada kısıtlı olması halinde ceza soruşturmalarında ve ceza yargılamalarında avukat ile temsil ettirilmenin zorunlu olduğunu söylemek mümkündür.

Sakarya En İyi Ceza Avukatı

Turan & Karakoç Avukatlık Ofisi olarak ceza hukuku alanında yukarıda vermiş olduğumuz kısa bilgiler sırasında zaman zaman Sakarya en iyi ceza avukatı tabirini kullandık. Ceza hukuku da başta olmak üzere; Şirketler hukuku, Sözleşmeler hukuku, aile hukuku, icra hukuku, gayrimenkul hukuku, iş hukuku, miras hukuku ve idare hukuku alanında sizlere hizmetler vermekteyiz. Avukatlık ofisimizde yukarıda belirtmiş olduğumuz tüm alanlarda tecrübe sahibi olmuş genç ve dinamik kadromuz ile; gerek herhangi bir suçun mağduru veya faili için en etkin çözüm önerilerini sizlere sunmaktayız. Avukatlık ofisimiz ve kadromuz hakkında detaylı bilgi sahibi olmanız mümkündür.

Boşanmada Mal Paylaşımı

Boşanmada mal paylaşımı; Yasal mal rejimi veya eşlerin aralarında yapmış oldukları mal rejimi sözleşmesine dayanılarak yapılmaktadır. Evlilik birlikteliğinin kurulması anında veya öncesinde herhangi bir mal rejimi sözleşmesi düzenlenmemiş olması durumunda boşanmada; Yasal mal rejimi kabul edilmektedir. Türk Medeni Kanunumuzda; 2002 yılından önce kurulan evlilik birliktelikleri için mal ayrılığı rejimi yasal mal rejimi; olarak kabul edilmektedir. Bu sebeple boşanmada mal paylaşımı genel olarak; yasal mal rejimi, mal ayrılığı rejimi ve evlilik sözleşmesi üzerinde şekillenmektedir. Gerek boşanmada mal paylaşımı gerekse; Evlilik sözleşmeleri içerisinde bir çok hukuki işlem barındıran hukuki belgelerdir. Bu nedenle boşanmada mal paylaşımı davalarının ve evlilik öncesi düzenlenecek olan; mal rejimi sözleşmelerinin veya evlilik sözleşmelerinin boşanma avukatı veya aile avukatı tarafından yürütülmesinde fayda vardır.

Boşanmada Yasal Mal Rejimi

Yukarıda da belirtildiği üzere boşanmada yasal mal rejimi; 2002 yılından itibaren edinilmiş mallara katılma mal rejimi geçerlidir. Edinilmiş mallara katılma rejimi diğer bir ifade ile yasal mal rejiminde eşlerin evlilik birlikteliği devam ettiği süre zarfında edinmiş oldukları malların boşanma sonrasında yarı yarıya paylaşımını öngören mal rejimi türüdür. Boşanmada mal paylaşımı; edinilmiş mallara katılma şeklinde yapılmış olması nedeniyle “edinilmiş mallar” kavramının tanımının yapılmasında yarar vardır.

Edinilmiş Mal Nedir?

Türk Medeni Kanununun 209. Maddesi göz önüne alınarak edinilmiş mal her iki eşin evlilik devam etmiş olduğu süre içerisinde karşılığını ödeyerek mal edinmiş oldukları varlıklara edinilmiş mal adı verilir. edinilmiş mal olarak değerlendirilmektedir. Türk Medeni Kanunun kapsamında edinilmiş mallar kapsamına giren değerler özetle; aşağıdaki gibidir.

  • Emek veya çalışma karşılığı gerçekleşen kazanımlar
  • Kişisel mallara ait olan gelirler
  • Sosyal Güvenlik Kurumlarınca yapılan ödemeler
  • İş gücü kaybına neden olarak ödenen tazminatlar

Mal Rejimi Ayrılığı

2002 yalından önce yapılan evliliklerde; boşanmada mal paylaşımı olarak kabul edilen yasal mal rejimidir. Mal rejimi ayrılığına göre evlilik sırasında edinilmiş olsa dahi söz konusu değerler ve mal varlıkları hangi eş üzerinde kayıtlı ise boşanma sırasında da bu mal ve değerler kişisel mal olarak kabul edilmekte olduğu mal rejimine mal rejimi ayrılığı denilmektedir. Boşanma sonrası mal paylaşımı olarak mal rejimi ayrılığının kabul edilmiş olması; durumunda diğer eşin “katkı payı alacağı davası” açması mümkündür.

Evlilikte Kişisel Mal Nedir?

Evlilik birlikteliği içerisinde herhangi bir eşin kişisel kullanımına tahsis edilmiş olan eşyalara kişisel mal denilir. Boşanma davalarında sıklıkla takı,mücevher, bilgisiyar veya cep telefonu gibi eşyaların kişisel mal niteliğinde olup olmadığı tartışma konusu olmaktadır. Kullanım şekilleri dikkate alındığında ve gerek yerel mahkeme kararları gerekse yüksek yargı organlarının konuya bakış açısı değerledirildiğinde takı, bilgisayar, mücevher ve benzeri eşyalar kişisel mal niteliğinde olduğunu söylemek mümkündür. Bu nedenle bu ve benzeri ürünlerin boşanmada mal paylaşımına konu edilmemektedir.

Mal Rejimi Sözleşmesi

Mal rejimi sözleşmesi uygulamada sıklıkla “evlilik sözleşmesi” olarak da anılmaktadır. Evlilik birlikteliğinin kurulmasından önce ya da evlilik birlikteliği devam ettiği süre içerisinde eşler aralarında evlilik sözleşmesi ile mal rejimlerinde değişiklik yapmaları mümkündür. Boşanmada mal paylaşımı bu durumda eşlerin aralarında yapmış oldukları sözleşmede belirtildiği şekilde gerçekleşmektedir.

Mal Paylaşımı Davası

Mal paylaşımı davası kural olarak boşanmanın gerçekleşmesinden sonra açılması mümkün davalardır. Boşanmada mal paylaşımı konusunda aralarında bir uyuşmazlık bulunan eşler diğer aile hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm mercii olan Aile Mahkemelerinde mal paylaşımı davası açmaları mümkündür. Ancak mal paylaşımı davasının boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren on yıllık süre zarfından açılması gerekmektedir.

Boşanmada mal paylaşımı konusunda yukarıda yapmış olduğumuz bilgilendirmelerden de anlaşılacağı üzere. Diğer aile hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda olduğu gibi özellikle kişisel malların delillendirilmesi ve evlilik sözleşmesine bağlı kalınıp kalınmadığı oldukça önem arz etmektedir. Bu nedenle benzer davalar ile birlikte boşanma davalarının da boşanma avukatı veya aile avukatı tarafından yürütülmesinde fayda vardır. Sakarya boşanma avukatı (Adaparazı boşanma avukatı) olarak aile hukukundan kaynaklanan tüm uyuşmazlıklarda hukuk ofisimizden destek almanız mümkündür.

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu

5237 sayılı temel Ceza Kanunumuzun 234. Maddesinde çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu düzenlenmiştir. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan farklı olarak çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu; velayet yetkisi elinden alınmış olan anne ya da baba tarafından veya 3. Derece dahil kan hısımlığı bulunan kişilerin veli ya da vasisi yanından herhangi bir cebir – tehdit kullanmadan kaçırarak alıkonulması şeklinde gerçekleşmektedir.

Tanımdan da anlaşılacağı üzere; daha çok velayet yetkisi elinden alınan anne veya baba tarafından işlenin bir suçtur. Bu nedenle Türk Ceza Kanunun “aile düzenine karşı suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu ceza hukuku ile birlikte; aile hukuku kapsamında daha çok velayet ve vasi davalarına da konu olabilmektedir. Bu nedenle ceza avukatı ve aile avukatı özellikle boşanma avukatı tarafından takip edilmesi tavsiye edilen suçlardandır. Sakarya Ceza avukatı ve Sakarya Boşanma avukatı olarak çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu; ve benzer suçlarda konusunda uzman kadromuzdan destek almanız mümkündür.

cocugun kacirilmasi ve alikonulmasi sucu

Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçu Cezası

TCK 234/1, TCK 234/2 ve TCK 234/3 maddelerinde suçun failin seçimlik hareketlerine göre ve mağdur ile fail arasındaki akrabalık ilişkisine göre farklı halleri belirtilmiştir. Buna göre; suçun temel şeklinde belirtiliği gibi “velayet yetkisi kendisinden alınmış olan anne, baba veya 3. Derece kan hısımları tarafından 16 yaşını tamamlamamış çocuğu vasi veya velisi yada bakım – gözetim yükümlüsü yanından herhangi bir cebir ya da tehdit kullanmaksızın kaçırarak alıkonulması halinde fail hakkında “3 ay ile 1 bir arasında hapis cezası öngörülmüştür.

TCK 234/2 maddesinde ise yukarıda belirtilen velayet yetkisi elinden alınmış ana – baba veya 3. Derece kan hısımlarının çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu işledikleri sırada cebir veya tehdit kullanması durumunda TCK 234/1 maddesinde belirtilen hürriyeti bağlayıcı cezanın (3 ay ile 1 yıl arasında hapis) yarı oranında arttırılacağı belirtilmiştir. Görüldüğü üzere TCK 234/2 maddesi daha çok çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun; daha ağır cezayı gerektiren hali durumundadır.

TCK 234/3 maddesinde ise çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun bir başka hali düzenlenmiştir. Buna göre yukarıda belirtilen kanuni temsilcinin yanından kendi rızası ve isteği ile ayrılan çocuğu rızası; dahilinde olmuş olsa dahi yanında tutan kişi “3 ay ile 1 yıl arasında hapis cezası” ile cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. TCK 234/3 maddesinden de anlaşılacağı üzere 16 yaşını tamamlamamış çocuğun kendi rızası olsa dahi; başkası yanında yakınlarına veya yetkili makamlara haber edilmeksizin tutulması suç olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle Sakarya Ceza Avukatı; (Adapazarı Ceza Avukatı) olarak benzer durumlarla karşılaşılması halinde en kısa sürede; durumu yetkililere bildirilmesi gerektiğini hatırlatmak isteriz.

Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçunda Şikayet

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda özellikle; TCK 234/1 ve TCK 234/2 maddeleri aile düzenine karşı suçlar olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle suçun TCK 234/1 ve TCK 234/2 maddelerinde belirtilen şekilde işlenmesi halinde fail hakkında re’sen soruşturma ve akabinde kovuşturma yapılmaktadır. Bu nedenle suçun vasi yetkisi elinden alınmış ana veya baba hatta 3. Derece kan hısımları tarafından işlenmesi durumları şikayete bağlı değildir. Ancak suçun TCK 234/3 maddesinde belirtililen şekilde işlenmesi halinde fail hakkında gerekli soruşturma ve kovuşturmanın yapılması şikayete bağlıdır. Bu nedenle müştekinin 6 aylık süre zarfından yetkili makamlara müracaat ederek fail hakkında şikayet hakkını kullanmaları gerekmektedir.

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu Yargılama

Yukarıda da belirtildiği gibi TCK 234/1, TCK 234/2 ve TCK 234/3 maddelerinde öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezaların miktarı itibariyle çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemelerindedir. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçuna ilişkin yukarıda yapmış olduğumuz bilgilendirmelerden de anlaşılacağı üzere; suçun unsurları çeşitlilik gösterebilmektedir. Bu nedenle ceza avukatı ve boşanma avukatı vasıtasıyla yürütülmesinde fayda olan davalardandır. Sakarya boşanma avukatı ve Sakarya Ceza avukatı olarak bu konuda destek almanız mümkündür.

Taksirle Yaralama Suçu

Temel Ceza Kanunumuz 5237 sayılı; Türk Ceza kanununun vücut dokunulmazlığına karşı suçlar başlığında düzelenmiş olan bir başka suç; Taksirle yaralama suçudur. TCK 89/1 maddesinde suçun temel şekli ve tanımı belirtilmiştir. TCK 89/2 ve TCK 89/3 maddelerinde ise, taksirle yaralama suçu nitelikli halleri ve daha ağır cezayı gerektiren halleri düzenlenmiştir.

Taksirle Yaralama Sucu

Taksirle yaralama suçunun unsurları; suçun nitelikli halleri ve taksirle yaralama suçunun daha ağır cezayı gerektiren halleri hakkında bilgiler vermeden önce; kısaca suçun yasada tanımlanmış hali hakkında bilgi vermek yerinde olacaktır. TKC 89/1 maddesinde suçun tanımı yapılmıştır. Buna göre; Bir başkasının vücuduna taksirle acı verme ya da; kişinin sağlığının bozulmasına neden olma veya kişinin algılama yeteneğinin bozulmasına sebebiyet verme fiilleri taksirle yaralama suçunun konusu oluşturmaktadır. Sakarya ceza avukatı (Adapazarı Ceza Avukatı) olarak gerek suçun mağduru; Gerekse faili açısından cezai yaptırımları itibariyle ceza avukatı; tarafından yürütülmesi gerektiğini düşündüğümüz suçlardan biriside taksirle yaralama suçudur. Ayrıca taksirle yaralama suçu trafik kazaları ile birlikte günümüzde sıkça iş kazaları sonucu meydana gelebilmektedir. Bu nedenle kazanın oluş şekli dikkate alınarak iş avukatından destek alınması gerekebilmektedir.

Taksirle Yaralama Suçunun Unsurları

TCK 89/1 maddesinde suçun tanımından da yola çıkarak yerel mahkemeler ve yüksek yargı organlarınca benimsenmiş olan taksirle yaralama suçunun unsurları özetle aşağıdaki gibidir.

  • Failin eyleminin taksirle gerçekleşmesi mümkün olmalıdır.
  • Sonuçları öngörülebilir olmasına karşın öngörülememiş olmalıdır.
  • Taksirle yaralama fail tarafından istenmemesine karşın söz konusu fiili fail iradi bir hareket ile gerçekleştirmesi gerekmektedir.
  • Failin hareketi ile mağdurun yaralanması arasında illiyet bağının kurulması gerekmektedir.

Yukarıda taksirle yaralama suçunun unsurlarından da anlaşılacağı üzere; benzer suçlarda ceza avukatı oldukça önemli bir yere sahiptir. Özellikle failin hareketi ile mağdurun yaralanması arasında illiyet bağının kurulması ceza hukuku açısından oldukça önemlidir.

Taksirle Yaralama Suçu Cezası

TCK 89/1 maddesinde taksirle yaralama suçunun cezası belirtilmiştir. Buna göre suçun temel şekli ile gerçekleşmesi halinde fail hakkında; Üç ay ile bir yıl arasında hapis cezası ya da adli para cezası öngörülmüştür.

Taksirle Yaralama Suçunda Daha Ağır Cezayı Gerektiren Haller

TCK 89/2 maddesinde ise taksirle yaralama suçunun daha ağır cezayı gerektiren halleri sıralanmıştır. Buna Göre;

  • Mağdurun duyularından ya da organlarından herhangi birisinin sürekli bir suretle zayıflama meydana gelmesi,
  • Taksirle yaralama suçundan dolayı mağdurun vücudunda kemik kırılması meydana gelmiş olması,
  • Mağdurun konuşmasında sürekli bir zorluğa neden olunması,
  • Yüzde sabit ize neden olunması,
  • Mağdurun yaşamını tehlikeye sokacak şekilde yaralanması,
  • Gebi kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına neden olunması

Halinde fail hakkında TCK 89/1 maddesinde belirtilen cezanın yarı oranında arttırılacağı belirtilmiştir. TCK 89/3 maddesinde ise mağdur üzerindeki etkilerine göre taksirle yaralama suçunun; TCK 89/2 maddesine nazaran daha ağır cezayı gerektiren halleri ayrıca sıralanmıştır. Buna göre;

  • Taksirle yaralama fiilinden dolayı mağdurun iyileşme olanağı bulunmayan bir hastalığı veya bitkisel hayata girmesine sebebiyet verilmesi halinde,
  • Mağdurun duyularından ya da organlarından herhangi birisinin işlevini tamamen yitirmesine neden olunması durumunda,
  • Mağdurun konuşma yeteneğini veya çocuk yapma yeteneğinin kaybolmasına,
  • Yüzde sürekli bir suretle değişikliğe,
  • Gebe kadının çocuğunun düşmesine neden olunması halinde yine TCK 89/1 maddesinde belirtilen ceza miktarının bir kat arttırılacağı belirtilmiştir.

Görüldüğü üzere, taksirle yaralama suçu daha ağır cezayı gerektiren hallerde sıralanan durumların gerçekleşmesi durumunda fail hakkında öngörülen cezai miktarlar oldukça fazla olabilmektedir. Bu nedenle taksirle yaralama suçları için gerek mağdurun hakkının savunulmasında gerekse suçun failinin üzerine atılı suçun niteliğinin ve kusur tespitinin yapılması ceza avukatı oldukça önemli bir yere sahipir. Bu konuda Sakarya ceza avukatı olarak her zaman hukuk ofisimizden testek almanız mümkündür.  

Taksirle Yaralama Suçu Şikayet

Bilinçli taksir durumlarının varlığı ile birlikte mağdurun TCK 89/2, TCK 89/3 ve TCK 89/4 ve TCK 89/5 maddelerinde belirtilen şekilde yaralanması durumları haricinde taksirle yaralama suçu şikayete bağlıdır; Suçun bilinçli taksir dışında işlenmesi durumunda fail hakkında gerekli kovuşturmanın yapılması mağdurun şikayetine bağlıdır. Bu nedenle taksirle yaralama suçuna maruz kalan kişilerin altı aylık yasal süre içerisinde şikayet hakkını kullanmaları gerekmektedir.

Taksirle Yaralama Suçunda Yargılama

Suçun ceza alt ve üst sınırları dikkate alındığında taksirle yaralama suçuna ilişkin yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemelerindedir. Yetkili mahkeme ise suçun işlenmiş olduğu yer Asliye Ceza Mahkemesindedir. Özellikle bilinçli taksirle yaralama suçlarında bilinçli taksirin varlığının tespiti, mağdurun yaralanmasında failin kusur durumu gibi durumlar göz önüne alındığında Sakarya ceza avukatı olarak; Ceza avukatı vasıtasıyla yürütülmesini düşündüğümüz suçlar arasındadır.

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunumuzun 51/1 maddesinde düzenlenmiştir. Her ne kadar cezanın ertelenmesi olarak anılsa da; sadece hapis cezalarının ertelenmesi yasalarımızda yer almaktadır. Cezanın ertelenmesi, sanığa ıslah olması yolunda bir şansın verilmesi olarak düşünülmektedir. Hapis cezasının ertelenmesi başlığı ile düzenlenen TCK 51 maddesinde; cezasının ertelenmesi şartları, denetim süreleri, hapis cezasının ertelenmesinin on sekiz yaşından küçükler ve altmış beş yaşından büyükler için uygulanma şekli düzenlenmiştir. Sakarya Ceza Avukatı (Adapazarı Ceza Avukatı) olarak özellikle hapis cezasının ertelenmesi ve şartları, infazın ertelenmesi, denetim süreleri içinde hükümlüye yüklenen yükümlülükler ve cezanın ertelenmesi kararı ile HAGB farkı (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı) hususlarında bilgiler verilecektir.

Cezanin Ertelenmesi
Cezanın Ertelenmesi

Hapis Cezasının Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi kural olarak hapis cezaları için öngörülmüştür. Bu sebeple TCK 51 maddesinde sadece hapis cezasının ertelenmesi kurala bağlanmıştır. Bu nedenle adli para cezalarının ertelenmesi söz konusu olmamaktadır. Ancak hapis cezalarının ertelenmesi de ileride detaylı olarak anlatılacağı üzere bir takım şartlara bağlanmıştır. Hapis cezasının ertelemesi belli koşullara bağlı olarak hükümlü hakkında verilen cezanın cezaevinde infaz ettirilmesinden vazgeçilmesidir.

Cezanın Ertelenmesi Şartları

Cezanın ertelenmesi şartları TCK 51 maddesi ve alt bentlerinde sıralanmıştır. TCK 51 maddesine göre hapis cezasının ertelenme şartları özetle;

  • Hükümlü hakkında verilen hapis cezasının 2 yıl ve daha az olması
  • Hükümlünün hakkında verilecek olan erteleme kararını kabul etmesi
  • Mahkemece sanığın ileride bir daha suç işlemeyeceği konusunda kanaat getirilmesi
  • Mağdurun herhangi bir zararı var ise bu zararın aynen giderilmesi
  • Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla bir mahkûmiyetinin bulunmaması gerekmektedir.

Yukarıda cezanın ertelenmesi konusunda belirtilen şartların tümünün bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Benzer şekilde cezanın ertelenmesi konusunda hâkime takdir yetkisi tanınmış olduğundan mahkeme hâkimi tarafından sanığın başkaca suç işlemeyeceği yönünde bir kanaat oluşmaması halinde cezanın ertelenmesi mümkün değildir.

Cezanın Ertelenmesi Denetim Süresi

Kişinin yaş durumuna cezanın ertelenmesi denetim süreleri göre farklılık göstermektedir. Bu süreler 18 yaşından küçükler ve 65 yaşından büyükler için en fazla 3 yıl iken bu yaş aralıkları dışında kalan için en fazla 5 yıl olarak öngörülmüştür. Ayrıca kural olarak erteleme süresi sanık hakkında verilen mahkûmiyet kararından az olamayacaktır. Örneğin 1 yıl 8 ay hapis cezası almış ve hakkında verilen bu hapis cezasının ertelenmesine karar verilmiş kişi hakkında 1 yıl 8 aydan az bir denetim süresi belirlenememektedir. Her durumda da denetim süresi en 1 yıl ve en fazla 5 yıldır.

Cezanın ertelenmesi konusunda yukarıda belirtilen süreler dâhilinde hükümlü hakkında bağlı bulunduğu Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünce bir takım yükümlülükler getirilebilmektedir. Bu yükümlülükler; herhangi bir eğitim programına katılma, belirli aralıklarla rehberlik hizmetlerinden yararlanma olabileceği gibi sanığın belli yerlere giriş ve çıkışlarının yasaklanması şeklinde de olabilmektedir. Cezanın ertelenmesi kararına istinaden hükümlünün denetim süresi içinde kendisine yüklenen yükümlülükleri eksiksiz bir şekilde yerine getirmesi halinde üzerine atılı suçlamadan dolayı verilmiş olan hapis cezası infaz edilmiş sayılmaktadır.

Denetim Yükümlülüğünün İhlali

Çoğunlukla hükümlü için öngörülen denetim süresi içinde tekrar suç işlemesi veya Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünce kendisine yüklenen yükümlülüklere herhangi bir geçerli mazeret bildirmeksizin aykırı davranması ile denetim yükümlülüğünün ihlali gerçekleşmektedir. Denetim yükümlüğünün ihlali sanık hakkında daha önce verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın ceza infaz kurumlarında infazına başlanılmasına neden olabilmektedir.

HAGB ve Erteleme Farkı

Cezanın ertelenmesi kararı açıklanmış bir hükmün infazının cezaevinde çektirilmemesi yönünde bir karardır. Ancak Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında mahkemece kesinleşmiş bir hüküm bulunmamaktadır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında denetim süresi genel olarak beş yıl iken cezanın ertelenmesinde bu süreler değişiklik gösterebilmektedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı adli sicil kaydına yansımamaktadır. Ancak cezanın ertelenmesi kararı adli sicil kayıtlarında yansıtılmaktadır.

Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi; cezanın ertelenmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve infazın ertelenmesi kararlarından farklıdır. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi CMK 171/2 maddesinde düzenlenmiştir. Uzlaştırmaya tabi suçlar ile ön ödemeye tabi suçlar hariç olmak üzere kanunda ceza üst sınırı üç yıl ve daha az olan hapis cezaları için Cumhuriyet Savcısının takdiri doğrultusunda; her ne kadar şüpheli hakkında kamu davasının açılmasına yeterli olacak kadar delil mevcut ise de; 5 yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilmektedir. Ancak soruşturma dosyasında suçtan zarar gören herhangi bir kişinin varlığı halinde Cumhuriyet Savcısının CMK 171/2 maddesine göre vermiş olduğu bu kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına itiraz hakkı vardır.

İNFAZIN ERTELENMESİ

İnfazın ertelenmesi; hakkında kamu davası açılıp yapılan yargılama sonucu suçu sabit görülerek hüküm kurulan kişiler için uygulanması mümkündür. İnfazın ertelenmesi yönünde karar verme yetkisi Cumhuriyet Savcılarındadır. Hükümlü hakkında infazın ertelenmesi kararı verilebilmesi için aşağıda belirtilen şartların gerçekleşmesi gerekmekle beraber; öncelikle hükümlünün bu yönde geçerli nedenlerini ileri sürerek talepte bulunması gerekmektedir. İnfazın ertelenmesi kural olarak her defasında 1 yılı geçmemek üzere iki kez mümkündür.

5 Yıl Altı Cezalara Erteleme

5 yıl altı cezalara erteleme kararları taksirle işlenen suçlarda verilebilen bir karardır. Bu suçlar, taksirle yaralama, genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması, trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokmak veya çevrenin taksirle kirletilmesi suçları olabilmektedir.

3 Yıl Altı Cezalara Erteleme

3 yıl altı cezalara erteleme genel olarak taksir unsuru şartı aranmamaktadır. Bu suç kasten yaralama, dolandırıcılık, tehdit, şantaj, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, güveni kötüye kullanma sahtecilik gibi suçlar olabilmektedir. 3 yıl altı cezalara erteleme de kural olarak hükümlü hakkında verilmiş olan hapis cezasının 3 yıl ve daha az olması gerekmektedir.

İnfazın Ertelenme Şartları

İnfazın ertelenme şartları 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 16. Ve 17. Maddelerinde belirtilmiştir. Bu şartlar genel olarak hastalık, gebelik veya hükümlünün ileri süreceği makul başkaca nedenlerden dolayı olabilmektedir. Hükümlünün makul sebepleri; bakmakla yükümlü olduğu kişilerin geçimini sağlaması veya bu kişilerin ciddi bir hastalığının bulunması, ticari faaliyetlerinin veya tarım topraklarının işlenmesi konusundaki zorunluluklar örnek gösterilebilmektedir.

Yukarıda vermiş olduğumuz bilgilerden de anlaşılacağı üzere; Cezanın ertelenmesi, hapis cezasının ertelenmesi ve İnfazın ertelenmesi konuları ceza hukuku alanına girmektedir. Bu nedenle ceza avukatından destek alınması gerekmektedir. Gerek cezaların ertelenmesi veya infazın ertelenmesi konularında Sakarya Ceza Avukatı olarak uzman kadromuzdan destek almanız mümkündür.

Yukarı kaydır
Whatsapp Üzerinden Danışın.