HEMEN ARA: +905309118133

Serdivan hukuk danışmanlık

Serdivan ceza hukuku davaları-
Serdivan ceza hukuku avukatı-
Serdivan ağır ceza davaları-
Serdivan ağır ceza avukatı-
Serdivan iş hukuku avukatı-
Serdivan iş hukuku davaları-
Serdivan iş davaları-
Serdivan iş avukatı-
Serdivan işçi davaları-
Serdivan işçi avukatı-
Serdivan işçi alacak davaları-
Serdivan işçi alacak davası avukatı-
Serdivan kıdem tazminat davaları-
Serdivan kıdem tazminat avukatı-
Serdivan ihbar tazminat davaları-
Serdivan ihbar tazminat avukatı-
Serdivan iş kazası dava avukatı-
Serdivan iş kazası davaları-
Serdivan iş tazminat davaları-
Serdivan iş tazminat avukatı-
Serdivan işe iade davaları-
Serdivan işe iade davası avukatı-
Serdivan iş mobbing avukatı-
Serdivan iş mobbing davaları-
Serdivan miras avukatı-
Serdivan miras davaları-
Serdivan gayrimenkul davaları-
Serdivan gayrimenkul avukatı-
Serdivan ticaret hukuku davaları-
Serdivan ticaret hukuku avukatı-
Serdivan şirketler hukuku davaları-
Serdivan şirketler hukuku avukatı-
Serdivan tüketici hukuku avukatı-
Serdivan tüketici hukuku davaları-
Serdivan kvkk davaları-
Serdivan kvkk avukatı-
Serdivan sigorta hukuku avukatı-
Serdivan sigorta davaları-
Serdivan trafik kazası avukatı-
Serdivan trafik kazası davaları-
Serdivan icra iflas hukuku avukatı-
Serdivan icra iflas davaları-
Serdivan icra avukatı-
Serdivan icra davaları-
Serdivan icra takibi avukatı
Serdivan icra takibi davaları-
Serdivan yabancılar hukuku avukatı-
Serdivan yabancılar hukuku davaları-
Serdivan deport davaları-
Serdivan deport avukatı-
Serdivan vergi hukuku davaları-
Serdivan vergi hukuku avukatı-
Serdivan bilişim hukuku davaları-
Serdivan bilişim hukuku avukatı-
Serdivan avukatlık danışmanlık-
Serdivan hukuk danışmanlık-
Serdivan avukatlık bürosu-
Serdivan hukuk bürosu-
Serdivan avukatlık hizmetleri-
Serdivan hukuk hizmetleri-
Serdivan avukatlık danışmanlık bürosu-
Serdivan hukuk danışmanlık bürosu-

Nafaka İptal Davası

Boşanma davaları ile birlikte ya da boşanmanın gerçekleşmesinden sonra talep edilen nafakanın belirlenmesinde genellikle herhangi bir süre öngörülmemektedir. Ancak bu durum nafakaların süresiz bir şekilde ödeneceği sonucu da doğurmamaktadır. Bu nedenle nafakayı sonlandıran durumların varlığı halinde Nafaka İptal Davası açılması mümkündür. Sakarya boşanma avukatı, Adapazarı boşanma avukatı, Erenler boşanma avukatı, Serdivan boşanma avukatı olarak bu yazımızda nafaka iptal davalarına değineceğiz. Nafaka iptal nedenleri hakkında detaylı bilgiler vermeden önce nafaka iptal davalarına konu olabilecek nafaka türleri hakkında kısa da olsa bilgi vermek yerinde olacaktır.

İştirak Nafakası

Türk Medeni Kanunumuza göre; Çocuğun her türlü bakım ve gözetimi ile eğitim konusunda tüm masraflar; anne ve baba tarafından karşılanmaktadır. Her ne kadar evlilik birliği sona ermiş olsa dahi olağan üstü haller dışında bu durum değişmemektedir. Dolayısıyla boşanmanın gerçekleşmesinden sonra da eşlerin çocuk üzerindeki yükümlülükleri devam etmektedir. Evliliğin sona ermesine rağmen devam eden bu yükümlülük iştirak nafakasının konusunu oluşturmaktadır. Bu durumda iştirak nafakası; “Velayet sahibi olmayan eş tarafından ortak çocuk için bakım giderleri ile eğitim giderlerini karşılamak; için velayet sahibine ödenen ekonomik anlamda değerler” olarak adlandırılmaktadır.

İştirak Nafakası Hesaplama

Sakarya boşanma avukatı; ve Adapazarı boşanma avukatı olarak iştirak nafakası miktarı ve iştirak nafakası hesaplama konusunda sorularla sıklıkla karşılaşmaktayız. Öncelikle belirtmekte fayda vardır ki; Bu konuda genel bir miktar belirtmek ve iştirak nafakası hesaplaması ile elde edilebilecek bir miktar tespit etmek olanaksızdır. Diğer nafaka türlerinde olduğu gibi iştirak nafakası da eşlerin ekonomik durumu, mevcut mal varlıkları veya çocuğun yaş ya da sağlık durumuna veya eğitim durumuna göre belirlenmektedir.

Daha çok bu ve benzeri kriterler göz önüne alınarak hakim tarafından takdir edilmektedir. İştirak nafakasına ilişkin Sakarya boşanma avukatı olarak hatırlatmak istediğimiz en önemli husus; çocuğun üstün menfaati gereği iştirak nafakası talep olunmaksızın resen gözetilen bir durumdur. Ancak boşanma davaları sırasında veya boşanmanın gerçekleşmesinden sonra da ayrıca nafaka davaları açılması mümkündür.

Yoksulluk Nafakası

Sakarya boşanma avukatı olarak değinmek istediğimiz ve; nafaka iptal davalarına konu olan başka bir nafaka türü; ise yoksulluk nafakasıdır. İştirak nafakasından farklı olarak boşanma dolayısıyla yoksulluğa düşmüş olan eşe diğer eş tarafından ödenmektedir. Türk Medeni Kanunumuz yoksulluk nafakası konusunda herhangi bir ayrım yapmamıştır. Bu nedenle nafaka yükümlüsü kadın olabileceği gibi erkekte olabilmektedir. Esasen nafaka iptal davası daha çok yoksulluk nafakası konu olduğunu söylemek de mümkündür.

Yoksulluk Nafakası Ne Kadar?

Daha önce de belirttiğimiz gibi; gerek iştirak nafakası gerekse yoksulluk nafakası konusunda genel geçerli bir miktar belirtmemiz mümkün değildir. Eşlerin ekonomik durumları göz önüne alınarak takdir edilen bir miktar olması nedeniyle; yoksulluk nafakası ne kadar sorusuna da tam bir cevap vermek oldukça zordur. Bu konuda boşanma avukatından destek alınması daha yerinde olacaktır.

Nafaka İptal Davası

Evlilik birliğinin sonra ermesine bağlı olarak nafaka yükümlülüğünün ortadan kalkması nafaka iptal davalarına konu olmaktadır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası, nafaka iptal davalarına konu olmaktadır. Her iki nafaka türü için ayrı ayrı nafaka iptal nedeni öngörülmüş olduğundan; Sakarya Boşanma avukatı olarak nafaka iptal davalarını; iştirak nafakasının iptali ve yoksulluk nafakasının iptali olarak iki ayrı başlık altında incelemeyi uygun gördük.

İştirak Nafakası İptali

Daha çok çocuğun bakım giderleri ve eğitim masrafları için ödenmesi nedeniyle nafaka iptal davalarına sıkça konu olan bir durum değildir. Ancak Sakarya boşanma avukatı olarak iştirak nafakasının iptaline neden olan durumları ve iştirak nafakasını ortadan kaldıran nedenleri belirtmekte fayda olduğunu düşünmekteyiz.

– Ergin olma; İştirak nafakasını ortadan kaldıran ilk durum ergin olmadır. Türk medeni kanunun 328. maddesine göre; Ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olması ile veya evlenmesi ile sona ermektedir. Dolayısıyla iştirak nafakası da çocuğun ergin duruma gelmesi veya evlenmesi ile sona ermektedir. Ergin olma nedeniyle nafakasının iptali ve nafakanın sona ermesinin istisnası bulunmaktadır. Çocuğun ergin olmasına rağmen eğitim hayatı devam ediyorsa bu durumda eşlerin çocuk üzerindeki bakım yükümlülükleri kısmen de olsa devam etmektedir.

– Ölüm; Nafaka yükümlüsünün ölümü her ne kadar nafaka iptal davası konusu olmamakta ise de; İştirak nafakasını ortadan kaldıran nedenler arasında yer almaktadır. Ancak nafaka yükümlüsünün ölmeden önce ödememiş olduğu nafaka bulunması halinde ödenmemiş olan gecikmiş nafakaların iştirak nafakasının ödenmesi nafaka yükümlüsünün mirasçılarından talep edilmesi ile mümkündür.

Feragat; Ergin olma ile birlikte ölüm ve feragat duruları iştirak nafakası iptali davalarına konu olmamaktadır. Daha çok iştirak nafakasını ortadan kaldıran durumlar olarak nitelendirilmektedir. Nafaka iptal davaları ile aynı sonucu doğurması nedeniyle Sakarya boşanma avukatı, Adapazarı boşanma avukatı, Erenler boşanma avukatı ve Serdivan boşanma avukatı olarak kısaca değinmekte fayda olduğunu düşündük.

Nafaka Yükümlülüğünü Ortadan Kaldıran Durumlar

– Velayet Hakkının Elden Alınması; Bir başka iştirak nafakasını ortadan kaldıran durum ise velayet hakkının elden alınmasıdır. Velayet değişikliği gibi herhangi bir nedenle velayet hakkının elden alınması ile iştirak nafakası son bulabileceği, velayetin değişmesi sonucunu doğurması sonucunu doğurması sonucunu doğurması halinde ise eşler arasında nafaka yükümlüğünün de değişmesi mümkündür.

– Evlatlık Verilme; Türk Medeni Kanunu 314. maddesinde düzenlenmiş olan evlat edinme; İştirak nafakasını sona erdiren bir durumdur. Türk Medeni Kanunun 314. maddesine göre; Çocuk üzerindeki bakım ve gözetim yükümlülüğü evlat edinene geçmektedir. Dolayısıyla evlat edinme durumunda iştirak nafakası yükümlülüğünden de söz etmek mümkün değildir.

– Çocuğun Çalışmaya Başlaması; İştirak nafakasının amacı çocuğun ihtiyaçlarını karşılaması olması nedeniyle; Kendi ihtiyaçlarını karşılaması mümkün hale gelmesi durumunda çocuğun çalışmaya başlaması iştirak nafakasını sona erdiren durumlar arasında kabul edilmektedir.

– Nafaka Yükümlüsünün Yoksullaşması; Nafaka iptal davalarına esasen nafaka yükümlüsünün yoksullaşması konu olmaktadır. Sakarya boşanma avukatı ve Adapazarı boşanma avukatı olarak nafaka iptal davalarında sıklıkla nafaka yükümlüsünün yoksullaşmasının ileri sürüldüğünü söylemek yanlış olmayacaktır. Bu durumun mahkeme nezdinde kanıtlanması oldukça önemlidir. Bu nedenle nafaka iptal nedenlerinin varlığının kanıtlanması açısından boşanma avukatından destek alınması gerektiğini düşünmekteyiz.

Sakarya Boşanma Avukatı

Yoksulluk Nafakasının İptali

Nafaka iptal davalarına daha çok yoksulluk nafakası konu olmaktadır. İştirak nafakasının iptalinde olduğu gibi yoksulluk nafakasının iptalinde de bir takım nedenler belirlenmiştir. Sakarya boşanma avukatı olarak yoksulluk nafakasının iptaline neden olan durumları aşağıdaki gibi özetlemek isteriz.

– Yoksulluğun Ortadan Kalkması; Yoksulluk nafakasını ortadan kaldıran ilk neden olarak yoksulluğun ortadan kalkması örnek gösterilmektedir. Daha önce de belirttiğimiz gibi evlilik birliğinin sona ermesi ve diğer eşin bu nedenle yoksulluğa düşmesi yoksulluk nafakasını doğurmaktadır. Ancak daha sonra yoksul duruma düşen eşin herhangi bir nedenden ötürü yoksulluk durumundan kurtulması durumunda nafaka iptali davası açılması mümkündür. Ancak bu durumun boşanma avukatı vasıtasıyla delillendirilmesinde fayda vardır.

Yeniden Evlenme Nedeniyle Nafakanın İptali; Nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi nafakanın ortadan kaldırılmasına neden olmaktadır. Nafakayı kendiliğinden sona erdirmesi nedeniyle nafaka iptal davalarına pek konu olmayan bir durumdur.Nafaka alacaklısının resmi olarak evli olmamakla birlikte evliymiş gibi bir başkası ile hayat sürmesi nafaka iptal davalarına konu olabilmektedir. Bu durum kesin ve inandırıcı deliller ile desteklenmesi halinde mahkemece nafakanın iptaline karar verilebilmektedir. Sakarya boşanma avukatı olarak bu ve benzer durumlarla sıklıkla karşılaşmaktayız. Nafaka alacaklısının evli olmamasına rağmen bir başkası ile evliymiş gibi hayat sürmesi durumunun delillendirilmesi oldukça önemlidir. Bu nedenle boşanma avukatından destek alınması tavsiye edilmektedir.

Sakarya Ağır Ceza Avukatı

Günümüzde ceza hukuku alanında tecrübe sahibi olmuş veya ceza hukuku alanında uzmanlaşmış avukatlar daha çok ceza avukatı olarak anılmaktadırlar. Her ne kadar ceza avukatlığı alanında ayrıca bir melek bulunmasa da sıklıkla kullanılan bir tabirdir. Ceza avukatlığı zaman zaman daha da özelleştirilerek; en iyi ceza avukatı, en iyi ağır ceza avukatı, Sakarya Ağır Ceza Avukatı; veya Sakarya En iyi Ağır Ceza Avukatı olarak da anılmaktadırlar. Sakarya Ağır eza Avukatı olarak Ağır Ceza mahkemelerinde görülen suçlar hakkında kısaca bilgiler verirken konunun daha anlaşılabilir olması açısından; Ağır Ceza Avukatı tabirlerini kullandık. Ağır ceza davaları hakkında bilgiler vermeden önce Ağır Ceza Avukatları hakkında bilgi vermek daha yerinde olacaktır.

Ağır Ceza Avukatı Nedir?

Daha önce de belirtildiği gibi ceza hukuku alanında uzmanlaşmış veya tecrübe sahibi olmuş kişiler ceza avukatı olarak anılmaktadırlar. Ceza hukuku alanında karşılaşılan suçlar bir çoğu Ağır Ceza Mahkemesinde görülmektedir. Bu nedenle Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen davalarda ihtisas sahibi olmuş; veya tecrübe edinmiş avukatlar da Ağır Ceza Avukatı olarak bu tür davalara katılmaktadırlar. Bu nedenle Sakarya Ağır Ceza avukatı olarak sıklıkla Ağır Ceza Avukatı tabiri ile karşılaşmaktayız.

Ağır Ceza Mahkemesinde Görülen Suçlar

Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi Türk Ceza Kanununda tanımlanmış suçlar hakkında; Genel olarak Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemeleri görevledirler. Bu ayrımda şüphelinin üzerine atılı olan suçun ceza üst sınırları dikkate alınmaktadır. On yıl ve üzeri hürriyeti bağlayıcı cezalar için öngörülmüş suçlarda yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemelerindedir. Aşağıda belirtmiş olduğumuz suçlarda sanık veya mağdur – müşteki vekilliği üstlenen avukatlar da Ağır Ceza Avukatı olarak anılmaktadırlar. Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak derlemiş olduğumuz Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davalar özetle aşağıdaki gibidir.

Kasten Öldürme Suçu ve Cezası

Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak; Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen suçlar hakkında değinmek istediğimiz ilk suç kasten öldürme suçu ve cezasıdır. 5237 sayılı TKC’nın hayata karşı suçlar başlığı altında TCK 81 maddesinde düzenlenmiştir. TCK 82/1 ve alt bentlerinde ise kasten öldürme suçu ve cezasının nitelikli halleri sıralanmıştır. Buna göre kasten öldürmenin nitelikli haller dışında; TCK 81/1 maddesi kapsamında değerlendirilmesi durumunda fail müebbet hapis cezası öngörülmüştür. Ayrıca kasten öldürme suçu;

  • Tasarlayarak
  • Eziyet çektirmek suretiyle veya canavarsa bir hisle
  • Bombalama, tahrip, yangın veya biyolojik silah yada kimyasal silah kullanılarak
  • Altsoy, üst soy ile boşanmış olunan eş yada kardeşe karşı
  • Ruh ve beden bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kişilere karşı
  • Çocuklara karşı
  • Kadına karşı
  • Kamu görevlisinin yerine getirmiş olduğu kamu görevinden dolayı
  • Herhangi bir suçu gizlemek ve bu suça ilişkin delilleri yok etmek ya da yakalanmamak amacı ile
  • Kan gütmek saikiyle (Kan Davaları)
  • Töre saikiyle

İşlenmesi haminde ise; Fail hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis ezası öngörülmüştür. (Ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis ezası farkı konusunda yazılmış yazılarımızı incelemek için tıklayınız) Kasten öldürme suçu ve cezası için yukarıda belirtildiği gibi bir çok ağırlaştırıcı neden bulunmaktadır Bu nedenle Ağır Ceza Avukatı vasıtasıyla yürütülmesi oldukça önemlidir.

İşkence Suçu ve Cezası

Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen bir başka dava ise işkence suçudur. Buna göre; Kişinin ruhsal ya da bedensel açıdan acı çekmesine; algılama ya da irade yeteneğinin etkilenmesi ya da aşağılanmasına neden olan davranışlar sergileyen kamu görevlisi üç yıl ile on iki yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere işkence suçu kamu görevlileri tarafından işlenebilmektedir. Bu nedenle özgü bir suç olduğunu söylemek mümkündür. TCK 94/1 maddesinde işkence suçu ve cezasının temel şekli düzenlenmiştir. Ayrıca TCK 94/2 maddesinde işkence suçunun daha ağır cezayı gerektiren halleri sıralanmıştır. Buna göre işkence suçunun;

  • Beden ya da ruh bakımından kendisini savunamayacak olanlar ile çocuklara karşı işlenmesi,
  • Kamu görevlileri ile avukatlara karşı görevlerinden dolayı işlenmesi
  • İşkence suçunun cinsel taciz şeklinde işlenmesi

Durumları işkence suçunun daha ağır cezayı gerektiren halleri olarak kabul edilmiştir. İşkence suçunun yukarıda belirtilen durumlarda işlenmesi durumunda fail hakkında on yıl ile on beş yıl arasında hapis cezası öngörülmüştür. Ağır ceza mahkemesinde görülen davalar arasında işkence suçunun unsuları oldukça önemli bir yere sahiptir. Suçun unsurlarının yargılama aşamasında kanıtlanması oldukça önemlidir. Bu nedenle işkence suçu nedeniyle hakkında soruşturma yapılanlar ile bu suçun mağdurlarının Ağır Ceza avukatından destek almaları oldukça önemlidir.

Nitelikli Yağma Suçu ve Cezası

Nitelikli yağma suçu ve cezası TCK 149/1 maddesinde düzenlenmiştir. Sakarya Ağır Ceza avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız bir başka suçtur. Suçun temel şeklinin düzenlendiği TCK 148/1 maddesindeki tanıma göre; Bir başkasına yönelik kendisinin, herhangi bir yakının hayatına, cinsel veya vücut dokunulmazlığına karşı bir saldırı gerçekleştireceği veya mal varlıklarına karşı bir saldırıda bulunarak büyük bir zarara uğratacağı yönünde tehdit veya cebir kullanarak bir malı kendisine teslime zorlamak yağma suçunu oluşturmaktadır. Daha çok Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanına giren; nitelikli yağma suçunun gerçekleşmesi için failin yağma suçu;

  • Silahla
  • Kendisini tanınmayacak bir hale koyarak
  • Birden fazla kişi ile
  • Konut ya da iş yerinde
  • Yol kesmek suretiyle
  • Ruh ya da beden bakımından kendisini savunamayacak halde olanlara karşı,
  • Suç örgütlerinin isimlerinin kullanarak
  • Suç örgütlerine yarar sağlamak amacıyla
  • Geceleyin

İşlenmesi halinde nitelikli yağma suçu oluşmaktadır. Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak bu suça ilişkin hatırlatmak istediğimiz bir başka husus ise; TCK 148/1 maddesinde belirtilen basit yağma suçu; ile TCK 149/1 maddesi ve alt bentlerinde yer alan nitelikli yağma suçu arasında fail hakkında öngörülmüş; hürriyeti bağlayıcı cezalar oldukça farklıdır. Bu nedenle suçun nitelikli olarak kabul edilmesi durumunda failin 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması mümkündür.

Zimmet Suçu ve Cezası

Kamu görevlilerine özgü olarak Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmekte olan bir başka suç ise zimmet suçudur. TKC 247/1 maddesindeki tanıma göre; zimmet suçu zilyetlik dolayısıyla kendisine devredilmiş olan ya da koruma – gözetme ile yükümlü bir malı kendisinin ya da bir başkasının zimmetine geçirilmesi olarak tanımlanmıştır. Suçun yasada tanımlanan temel şekli ile işlenmesi durumunda fail için beş yıl ile on yıl arasında hapis cezası öngörülmüştür.

TCK 247/2 maddesinde ise zimmet suçunun daha ağır ezayı gerektiren hali düzenlenmiştir. Buna göre; zimmet suçunu işleyen fail bu suçun açığa çıkmaması için ayrıca hileli davranışlar sergilemesi durumunda; TCK 147/1 maddesinde belirtilen hürriyeti bağlayıcı cezalar yarı oranında arttırılmaktadır. Sakarya Ağır Ceza Avukatı (Adapazarı Ağır Ceza Avukatı) ve Sakarya İdare Avukatı olarak zimmet suçu nedeniyle ceza verilen fail ayrıca 657 sayılı yasanın 125/1-g maddesi gereğince memuriyet görevinden ihraç edilebileceğini hatırlatmak isteriz. Bu nedenle disiplin soruşturmaları içinde oldukça önemli olan bir suçtur.

Bilinçli Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme

Her ne kadar taksirle ölüme sebebiyet verme suçu hakkında fail için öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezalar; için yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemelerinde ise de; Daha çok suçun ağırlaştırıcı nedeni olarak kabul edilen bilinçli taksir ile ölüme sebebiyet verilmesi durumunda; fail hakkında verilen ceza miktarları itibariyle yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemelerindedir. Ancak Sakarya Ceza Avukatı olarak bu suça ilişkin olarak hatırlatmak istediğimiz en önemli husus bilinçli taksirin ispatlanması gereğidir. Bu husus oldukça önem arz eden bir konudur.

Rüşvet Suçu ve Cezası

Rüşvet suçu da zimmet suçu gibi büyük ölçüde kamu görevlilerine özgü bir Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmekte olan suçtur. TCK 252/1 maddesine göre; “Görevi gereği bir işi yapması ya da yapmaması için aracılar vasıtasıyla yada doğrudan herhangi bir kamu görevlisine ya da gösterilen bir başka kişiye menfaat sağlama fiili rüşvet suçunu oluşturmaktadır. TCK 252/1 maddesine göre rüşvet suçunu işleyen fail dört yıl ile on iki yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Su bu suçun kamu görevlileri açısından özgü suç olması nedeniyle; Ceza avukatı ve idare avukatı vasıtasıyla yürütülmesinde fayda olan suçlardandır. Sakarya Ağır Ceza avukatı (Adapazarı Ağır Ceza Avukatı) ve Sakarya idare avukatı olarak disiplin soruşturmalarına da etki eden bu suçlar hakkında hukuk ofisimizden destek almanız mümkündür.

Nitelikli Dolandırıcılık Suçu ve Cezası

Ağır ceza avukatı ve Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız; bir başka suç ise nitelikli dolandırıcılık suçudur. Niteliği itibariyle basit dolandırıcılık suçunun daha ağır cezayı gerektiren halleri olarak da kabul edilebilmektedir. Son yıllarda dolandırıcılık suçuna ilişkin yapılan yargılamaların bir çoğu nitelikli dolandırıcılık olarak karşımıza çıkmaktadır. Failin seçimlik hareketlerine göre üç yıl ile on yıl arasında hapis cezası ile karşılaşmak mümkündür. Dolandırıcılık suçunun nitelikli olarak kabul edilmesinde özetle aşağıdaki seçimlik hareketler dikkate alınmaktadır.

  • Failin dini inançlar ve duyguların istismar etmesi,
  • Kişilerin içinde bulunmuş oldukları tehlikeli durumlardan faydalanması,
  • Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından faydalanması,
  • Kamu kurum ve kuruluşları ile siyasi parti ve meslek kuruluşlarının aracı kılınarak,
  • Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına,
  • Bilişim sistemleri ile banka yada kredi kurumlarının aracı olarak kullanılarak,
  • Tacir, şirket veya kooperatif yöneticilerinin bu görevleri nedeniyle,
  • Serbest meslek erbaplarının kendilerine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle,
  • Sigorta primlerini almak amacıyla,

Dolandırıcılık suçunun nitelikli olarak kabul edilerek Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılama sebebi olmasının yukarıda da belirtildiği gibi bir çok seçimlik hareketlere bağlıdır. Bu kriterlerin kanıtlanması ve delillendirilmesi oldukça önemli bir konudur. Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak özellikle nitelikli dolandırıcılık suçunda Ağır Ceza Avukatından destek alınması gerektiği belirtmek isteriz.

Yukarıda Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen davalar hakkında vermiş olduğumuz kısa bilgilerden sonra; Ağır Ceza Avukatı, Sakarya Ağır Ceza Avukatı, Serdivan Ağır Ceza Avukatı, Erenler Ağır Ceza Avukatı ve Adapazarı Ağır Ceza Avukatı olarak bu suçlara ilişkin ve ceza yargılamasının süreçlerine ilişkin sıklıkla karşılaştığımız soruları ve yanıtlarını sizlerle paylaşmak isteriz.

Ağır Ceza Davalarında Avukat Zorunlu Mudur?

Diğer ceza davalarında olduğu gibi Ağır Ceza Davalarında da şüphelinin, failin veya sanığın hatta mağdur veya müştekinin kendisini avukat ile temsil ettirme zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak CMK ve diğer özel yasalarda; şüphelinin üzerine atılı suçun mahiyeti, sanık veya mağdurun yaşı gibi durumlar göz önüne alınarak soruşturma veya kovuşturmanın avukat vasıtasıyla yürütülmesi zorunludur. Örneğin 18 yaşından küçük sanık veya herhangi bir suçun mağduru için avukat bulundurma zorunluluğu bulunmaktadır.

Ağır Ceza Davaları Ne Kadar Sürer?

Sakarya Ağır Ceza Avukatı ve Adapazarı Ağır Ceza avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız sorulardan birisi de Ağır Ceza Davaları Ne Kadar Sürer sorudur. Öncelikle belirtmek isteriz ki bu konuda genel bir cevap vermek oldukça zordur. Daha çok iş yoğunluğu, suçun niteliği, sanığın tutuklu bulunup bulunmadığı veya sanık yada şüphelinin firarda olup olmadığı durumlarına göre Ağır Ceza Davalarının süreleri oldukça değişiklik gösterebilmektedir. Ancak tecrübeye dayalı olarak ortalama bir süre belirtmek gerekirse ilimiz Sakarya ili ve ilçelerinde bu süre ortalama 6 ay ile 2 yıl arasında değişmektedir.

Ağır Ceza Avukatı Ücretleri

Ceza hukuku açısından Ağır Ceza Avukatı Ücretleri genel olarak Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davalar ile Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davalar olarak iki farklı ayrım ile incelenmektedir. Türkiye Barolar Birliği tarafından düzenli olarak her yıl avukatlık ücret tarifesi belirlenmektedir ve belirli aralıklarla Ağır Ceza Avukatı ücretleri için güncellemeler yapılmaktadır. Bu nedenle bu konuda daha sağlıklı bilgi alınması için Türkiye Barolar Birliğine ait Avukatlık Ücret Tarifesinin incelenmesinde fayda vardır.

Ağır Ceza Mahkemelerinde İlk Duruşma Ne Zaman Olur?

Sakarya Ağır Ceza Avukatı, Serdivan Ağır Ceza Avukatı, Adapazarı Ağır Ceza Avukatı ve Erenler Ağır Ceza Avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız bir başka soru ise Ağır Ceza Mahkemelerinde ilk duruşma ne zaman olur sorudur. Her ne kadar suçun niteliğine göre veya sanığın tutuklu olup olmadığına göre bu sorunun cevabı değişebilmekte ise de; Ortalama olarak Ağır Ceza Mahkemelerinde ilk duruşma 2 ay içerisinde yapılmaktadır.

Tutuklama Kararına İtiraz Nasıl Yapılır?

Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaların bir çoğunda tutuklama tedbiri uygulanması mümkündür. Bu nedenle tutuklu yargılama şartlarının gerçekleşmesi halinde failin tutuklu olar yargılanabilmektedir. Tutuklama kararının vekile veya sanığa tebliğinden sonra üst mahkemeye tutukluluk nedenlerinin var olmadığı iddiası ile tutukluluk kararına itiraz edilmesi mümkündür.

Sakarya Ağır Ceza Avukatı

Yukarıda da görüldüğü üzere Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davalar oldukça fazladır. Ve bir çok suç değişik seçimlik hareketlere bağlıdır ve bu nedenle suçun unsurları oldukça farklılık gösterebilmektedir. Ayrıca; Anayasal düzene karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ile casusluk suçları gibi suçlarda Ağır Ceza Mahkemesinde görülmektedir.

Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan davalara ilişkin suçlar hakkında Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak belirtmek istediğimiz oldukça önemli ve son husus ise; Bir çok suçun ağırlaştırıcı nedenlerinin varlığı halinde de failin Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanması mümkündür. Örnek olarak açıklamak gerekirse; Taksirle ölüme sebebiyet verme suçunda yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemesinde iken; Failin bilinçli taksirle hareket etmesi halinde yargılama görevi bu kez Ağır Ceza Mahkemelerindedir. Yine Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçunda failin seçimlik hareketlerinin bir çoğu cezada artırım nedeni olarak görüldüğünden failin yargılanması Ağır Ceza Mahkemelerinde yapılmaktadır.

Ağır Ceza Mahkemesinde görülen suçların bir çoğu; Anayasamız ve diğer özel yasalar ile “Yüz Kızartıcı Suç” olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle bu nedenle failin yukarıda belirtmiş olduğumuz suçlar ve diğer Ağır Ceza Mahkemesinde görülen suçlar hakkında mahkumiyet kararı alması başkaca yaptırımlarla karşılaşmasına neden olabilmektedir. Benzer suçlar ile Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davalara ilişkin soruşturma aşamasından itibaren Ağır Ceza Avukatından destek alınması oldukça önemlidir. Sakarya Ağır Ceza avukatı, Adapazarı Ağır Ceza Avukatı, Serdivan Ağır Ceza Avukatı ve Erenler Ağır Ceza Avukatı olarak ceza hukuku alanında uzman kadromuzdan her zaman destek almanız mümkündür.

Ceza Avukatı

Ceza soruşturması veya ceza kovuşturmaları sırasında sıklıkla ceza avukatı tabiri ile karşılaşılmaktadır. Ancak avukatlık meslek kanununda ceza avukatı, boşanma avukatı, icra avukatı, miras avukatı gibi avukatlık meslek kolu ayrıca düzenlenmemiştir. Buna rağmen halk arasında en iyi ceza avukatı, en iyi boşanma avukatı, en iyi icra avukatı veya en iyi miras avukatı gibi nitelendirmelerle karşılaşıldığı görülmektedir. Hatta bu durum daha da özelleştirilerek bölge bazında da değişiklik gösterebilmektedir. Örneğin; Sakarya ceza avukatı, Sakarya boşanma avukatı, Sakarya icra avukatı, Sakarya miras avukatı tabirleri ile de karşılaşılabilmektedir. Bizde ceza hukuku hakkında bilgiler vereceğimiz bu yazımızda konunun daha anlaşılabilir olması için zaman zaman ceza avukatı tabirlerini kullanacağız.

Ceza Avukati

Ceza Avukatı Nedir?

Daha öncede belirtildiği gibi ceza avukatı adı altında ayrıca bir meslek kolu bulunmamaktadır. Daha çok halk arasında kullanılan bir tabirdir. Bu anlamda ceza avukatının tanımını yapmak gerekirse; Ceza hukuku alanında tecrübe sahibi olmuş veya bu alanda ihtisas sahibi olan avukatlar ceza avukatı olarak anılmaktadırlar.

Ağır Ceza Avukatı Nedir?

Sıklıkla karşılaşılan nitelendirmelerden birisi de Ağır Ceza Avukatı tabiridir. Bu şekilde de bir meslek kolu avukatlık kanununda bulunmamaktadır. Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen davalarda görev alan avukatlar halk arasında Ağır eza Avukatı olarak nitelendirildiği görülmektedir. Bu durum zaman zaman daha da özelleştirilerek Sakarya en iyi Ağır Ceza avukatı olarak da tabir edildiği görülmüştür.

Ceza Avukatının Görevleri

Soruşturma aşamasında veya kovuşturma aşamasında ceza avukatının görevleri değişiklik gösterebilmektedir. Ayrıca şüpheli ya da sanık müvekkilliği veya mağdur müvekkilliği açısından ceza avukatının görevleri değişmektedir. ancak genel olarak yargı birimleri önünde müvekkillerinin haklarını savunmakla görevli olduklarını söylemek mümkündür. Sakarya ceza avukatı olarak ceza avukatının görevlerini aşağıdaki gibi sıralamak isteriz.

  • Mağdur veya sanık müvekkili olarak yargı birimlerine savunma ve delilleri sunmak
  • Sorgu veya ifade sırasında müvekkilleri ile birlikte hukuki destek sağlamak
  • Yapılan soruşturma veya kovuşturma dolayısıyla müvekkillerini bilgilendirmek
  • Delillerin toplanmasında yargı birimlerine yardımcı olmak
  • Müvekkilleri aleyhine bir karar verilmesi halinde kanun yollarına başvuruda bulunmak

Ceza Davası Aşamaları

Ceza davaları bir çok aşamadan geçerek sonuçlandırılmaktadır. Bunlardan en önemlisi soruşturma ve kovuşturma aşamasıdır. Genel olarak ceza davası aşamalarının soruşturma aşaması ile başladığını söylemek mümkündür. Bu nedenle Sakarya ceza avukatı olarak ceza davası aşamalarını; Ceza soruşturması, Ceza kovuşturması (Ceza davası – ceza yargılaması), istinaf kanun yolu ve Yargıtay temyiz kanun yolu olarak ayrı başlıklar altında incelenmesini uygun görüyoruz. Ayrıca Anayasa Mahkemesine başvuru ve Avrupa İnsan Hakları Başvuru yollarını da ceza davası aşamaları arasında nitelendirmek mümkündür.

Ceza Soruşturması Nedir?

Ceza davaları genellikle soruşturma aşaması ile başlamaktadır. Şüpheli hakkında aleyhte ve lehte tüm delillerin eksiksiz bir şekilde toplanmaksızın yargılaması yapılması mümkün değildir. Aksi halde evrensel bir hukuk kuralı olan adil yargılama hakkının ihlali gerçekleşmektedir. Bu nedenle ceza yargılamasına başlanılmadan önce ceza soruşturması yapılması zorunlu olup; Şüpheli ve mağdur açısından oldukça önemli bir aşamadır. Esasen ceza davalarında sanık olarak yargılanan kişilerin üzerine atılı suçlar ceza soruşturması aşamasında şekillenmektedir. Soruşturma aşamasında delillerin toplanması oldukça önemlidir. Bu nedenle ceza soruşturmalarında da ceza avukatından destek alınması tavsiye edilmektedir. Yapılan soruşturma sonucunda şüpheli hakkındaki suç isnadının yeterli delillerle kanıtlanması halinde ceza davası aşamalarından ceza soruşturması aşamasına geçilmektedir. Cumhuriyet savcılarına hazırlanan iddianameler görevli mahkemelere sunularak ceza kovuşturması aşamasına geçilmektedir.

Ayrıca ceza soruşturması sonucunda toplanan delillerin şüphelinin yargılanmasına yeterli olmaması; Şüphelinin üzerine atılı suçu işlemediğinin anlaşılması veya şüphelinin üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması; gerekçe gösterilerek soruşturma aşamasında şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi mümkündür. Soruşturma aşamasında bu şekilde bir karar verilmesi halinde ceza yargılaması aşamasına geçilmesi mümkün değildir. Bu nedenle Sakarya Ceza Avukatı olarak hatırlatmak isteriz ki; Ayrıca ceza soruşturması sırasında toplanan deliller; Ceza davasının devam ettiği süre içerisinde oldukça önemli bir yere sahiptir.

Ceza Soruşturması Ne Zaman Tamamlanır?

Şüpheli veya sanık olarak ceza soruşturmasında taraf olarak bulunan bir çok kişi yapılan incelemeden sonra ceza soruşturması ne zaman tamamlanır sorusunu sormaktadır. Daha önce de belirtildiği gibi ceza soruşturmalarında genellikle şüphelinin üzerine atılı suç nedeniyle deliller toplanmaktadır. Bu aşamalar suçun niteliğine göre değişmektedir. Failin tespiti, mağdurun şikayetinin tespiti, failin ve suçun mağdurunun beyanlarının alınması gibi işlemler zaman zaman oldukça uzun süreçlere tabi olabilmektedir. Bu nedenle ceza soruşturmasının tamamlanması konusunda herhangi bir azami süre öngörülmemiştir. İş yoğunluğu ve suçun niteliğine göre bu süre 1 ay olabileceği gibi 2 yıl da olabilmektedir. Ayrıca faili meçhul suçlarda ise suçun zamanaşımı süresi boyunca soruşturma yapılmaktadır.

Ceza Kovuşturması (Ceza Yargılaması)

Ceza soruşturmasının tamamlanması ile düzenlenen iddianame ile ceza kovuşturması aşamasına geçilmektedir. Uygulamada daha çok ceza davası olarak da anılmaktadır. Failin üzerine atılı suçun niteliği ve öngörülen ceza miktarlarına göre görevli mahkemede ceza kovuşturması yapılmaktadır. Örneğin; Kasten basit yaralama soncunda yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemesinde iken; Failin için daha ağır ezalar öngörülmüş olan kasten öldürme, nitelikli dolandırıcılık, rüşvet veya irtikap gibi suçlar için; Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılama yapılmaktadır. Bu nedenle ceza avukatları alanında sıklıkla Ağır Ceza avukatı tabiri de kullanılmaktadır.

Ceza davaları daha önce de belirtilen Cumhuriyet Savcıları tarafından düzenlenen iddianamenin kabul kararı ile başlamaktadır. Kabul edilen iddianame sonucu ceza yargılaması başlamaktadır. Suçun niteliğine göre ve iş yoğunluğuna göre yargılaması süresi oldukça değişmektedir. Bu aşamada ceza avukatından destek alınması suçun faili ve suçun mağduru açısından oldukça önemlidir.

Ceza Davalarında İlk Duruşma Ne Zaman Olur?

Ceza davalarının başlamasından sonra veya şüpheli hakkında Cumhuriyet Savcısı tarafından iddianame düzenlenmesinden sonra Sakarya Ceza avukatı ve Sakarya Ağır Ceza avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız sorulardan birisi de “Ceza davalarında ilk duruşma ne zaman olur?” sorusudur. İddianamenin kabulü sonrasında mahkeme hakimi tarafından ön inceleme yapılarak tensip zaptı düzenlenmektedir. Bu tensip zaptı ile ceza davalarında ilk duruşmanın ne zaman yapılacağı konusunda da karar verilmektedir. Her ne kadar suçun niteliği veya iş yoğunluğuna göre bu durum değişmekte ise de; Ortalama olarak ilk duruşmalar genellikle 1 – 3 ay içerisinde yapılmaktadır.

Istinaf Kanun Yolu

İstinaf Kanun Yolu

Yukarıda belirtilmiş olan ceza yargılaması sonucu aleyhte bir karar verilmesi halinde istinaf kanun yoluna başvurmak mümkündür. Daha çok ilk derece mahkemelerinin vermiş olduğu ve kesinleşmemiş olan kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmaktadır. Bölge Adliye Mahkemeleri olarak da adlandırılan yargı birimlerinde istinaf incelemesi yapılmaktadır. Daha çok yerel mahkeme tarafından yapılan usul ve esas yönündeki hataları inceleyip bu konuda karara varmakla görevlidirler.

İstinaf Mahkemesi Ne Kadar Sürer

İstinaf incelemesinde görevli Bölge Adliye Mahkemelerinin kuruluşunun ülkemizde yeni olduğunu söylemek mümkündür. Bu nedenle Sakarya Ceza Avukatı olarak sıklıkla istinaf mahkemesi ne kadar sürer sorularıyla karşılaşmaktayız. Bu duruma genel geçerli bir cevap vermek oldukça zordur. Ülkemizde Bölge Adliye Mahkemeleri sayısı 2023 yılı itibariyle 11’dir. Bu nedenle iş yoğunluğu göz önüne alınarak bir cevap vermek daha yerinde olacaktır. Ülkemiz genelinde istinaf incelemeleri 2-3 ay sürebileceği gibi 1- 2 yıl da sürebilmektedir. Bu durum genellikle suçun niteliği ve Bölge Adliye Mahkemesindeki dairelerin iş yoğunluğuna göre değişmektedir.

Temyiz Kanun Yolu

Temyiz Kanun Yolu

Ceza davası aşamalarından bir başkası ise temyiz kanun yoludur. İstinaf kanun yolu incelemesinden sonra Yargıtay bünyesinde temyiz kanun yoluna başvurmak mümkündür. Ancak her suç için temyiz kanun yoluna başvurmak mümkün olamamaktadır. Örneğin fail hakkında verilmiş olan hürriyeti bağlayıcı ceza (hapis cezası) beş yıl ve daha az olması halinde temyiz kanun yoluna başvurmak yasal olarak mümkün değildir. Görüldüğü üzere temyiz incelemesi failin için oldukça önemli bir yere sahiptir. Temyiz incelemesine konu olan suçlar genellikle Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen ve sonuçlanan suçlardan oluşabilmektedir. Bu nedenle Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak temyiz kanun yoluna başvuru yapılmadan önce; Ceza avukatından destek alınmasını tavsiye etmekteyiz.

Anayasa Mahkemesi

Anayasa Mahkemesine Başvuru

2012 yılında Anayasamızda yapılan değişiklik ile Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu açılmıştır. Bu değişiklik ile Anayasa Mahkemesine Başvurunun bir çeşit ceza yargılaması aşaması olduğunu söylemek mümkündür. Sakarya Ceza avukatı olarak hatırlatmak isteriz ki Anayasa Mahkemesine başvuru bir çok usul ve esaslara tabidir. Anayasa Mahkemesine başvuruda yukarıda belirtmiş olduğumuz istinaf kanunun yolu, temyiz kanun yolu gibi ceza hukuku alanında önemli bir yere sahip iç hukuk yollarının tüketilmesi oldukça önemlidir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesine başvuru ceza avukatı tarafından yapılmasında fayda vardır.

Avrupa Insan Haklari Mahkemesi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Başvuru

Her ceza soruşturması sonucunda gerek Anayasa Mahkemesine başvuru gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru yapılması sık rastlanan bir uygulama olmasa da; Niteliği itibariyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurunun da Ceza Yargılaması aşamalarından olduğunu söylemek mümkündür. Yukarıda belirtilen istinaf kanun yolu, temyiz kanun yolu veya Anayasa Mahkemesine başvuru ile netice alınamaması halinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru mümkün hale gelebilmektedir. Anayasa Mahkemesine başvuru şartlarında da olduğunu gibi; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruda da iç hukuk yollarının tamamının tüketilmesi oldukça önemlidir.

Ceza Davalarında Avukatın Önemi

Ceza davaları sonucu failin üzerine atılı suçun niteliği itibariyle 3 – 5 ay hapis cezası ile karşılamak mümkün iken; müebbet hapis, ağırlaştırılmış müebbet hapis veya 15 – 20 yıl gibi hapis cezaları ile de karşılaşmak mümkündür. Her ne kadar bu süreler mahkeme tarafından takdir edilmekte ise de; Yargılama sırasında daha az cezayı gerektiren haller, cezasızlık nedenleri, meşru müdafaa veya nefsi müdafaa hatta zorunluluk halleri gibi uygulamalar bu ceza miktarlarına oldukça etki etmektedir. Bu nedenle ceza davalarında avukatın önemi yadsınamayacak derecededir.

Ayrıca kısa süreli olsa da bir çok suçtan dolayı adli sicil kaydına sahip olmak kimsenin istemeyeceği bir durumdur. Yukarıda belirtilen hususların kanıtlanmasında ceza avukatları oldukça önemli bir yere sahiptir. Örneğin hırsızlık veya basit dolandırıcılık suçlarında kısa süreli denilebilecek kadar 5 -6 ay hapis cezası alınması halinde yüz kızartıcı suçlardan mahkumiyet alınması anlamına gelmektedir. Bu durumda yüz kızartıcı suçlardan hüküm giymek bir çok alanda engeller ile karşılaşılmasına neden olabilmektedir.

Sakarya Ceza Avukatı

Ceza davaları ve ceza soruşturmaları hakkında yukarıda vermiş olduğumuz kısa bilgilendirmelerden de anlaşılacağı üzere; Ceza davası aşamaları oldukça fazladır. Her ne kadar daha önce de belirttiğimiz gibi ceza avukatı, en iyi ceza avukatı, en iyi boşanma avukatı, en iyi icra avukatı, en iyi miras avukatı gibi tabirler kullanılmakta ise de; Avukatlık kanununda bu alanlarda ayrıca bir meslek kolu bulunmamaktadır. Bu nedenle bölge bazında Sakarya en iyi ceza avukatı veya benzeri nitelendirilmelere göre avukat seçiminde karar verilmesi oldukça yanlıştır. Turan & Karakoç avukatlık ofisi olarak sizlere ceza hukuku ile birlikte aile hukuku, icra hukuku, borçlar hukuku, gayrimenkul hukuku ve idare hukuku gibi bir çok alanda konusunda uzman kadromuz ile hizmet vermekteyiz.

Sebepsiz Zenginleşme

Sebepsiz zenginleşme; Haklı bir sebebe dayanmayan, kişilerin mal varlığında gerçekleşen zenginleşmenin bir başka kişinin mal varlığında meydana getirmiş olduğu eksilmeyi ifade etmektedir. Sebepsiz zenginleşmenin varlığından söz edebilmek için öncelikle her iki durum arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Sebepsiz zenginleşmeye ilişkin hükümler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 77. Maddesinde düzenlenmiştir bir durumdur. Türk Borçlar Kanununun 77. Maddesinde yapılan tanıma göre;

Sebepsiz zenginleşme; Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının mal varlığından veya emeğinden zenginleşen; Bu zenginleşmeyi geri ödemekle yükümlüdür. Bu yükümlülük özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da; Sona ermiş bir sebebi dayanması durumunda olur.

Tanımdan da anlaşılacağı üzere sebepsiz zenginleşmenin konusunu haksız bir şekilde gerçekleşen mal varlığındaki artış oluşturmaktadır. Sakarya icra avukatı olarak sebepsiz zenginleşmeye ilişkin icra takipleri veya hukuk davalarının; İcra avukatı vasıtasıyla yürütülmesini tavsiye etmekteyiz.

SEBEPSIZ ZENGINLESME

Sebepsiz Zenginleşme Davası

Borçlar kanununda yapılan tanıma göre; bir kimsenin zenginleşmesine neden olan durumun iadesi talebi ile açılan davalardır. Sebepsiz zenginleşme davası hukuki sonuçları bakımından istirdat dalarına oldukça benzemektedir.

Sebepsiz zenginleşme davalarına konu olan bir başka durum “borçlanmamış edimin ifası” durumudur. Borçlanmamış edimin ifası borçlar kanunun 78. Maddesinde düzenlenmiştir. Kişi yerine getirmiş olduğu edimi kendisinin borçlu olduğunu zannederek yerine getirmiş olması halinde; borçlanmamış edimin ifasına dolayısıyla sebepsiz zenginleşmeye konu uyuşmazlıklara konu olabilmektedir.

Sebepsiz Zenginleşme Şartları

Sebepsiz zenginleşmenin varlığından bahsedebilmek için bir takım şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu durumda sebepsiz zenginleşmenin şartları özetle;

  • Davalının mal varlığında zenginleşme meydana gelmiş olmalıdır. Sebepsiz zenginleşmenin temel şartı davalının malvarlığında bir artışın meydana gelmiş olmasıdır. Ayrıca mal varlığında meydana gelmesi gereken bir eksilmenin sabit kalması durumunda da sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiği kabul edilebilmektedir.
  • Davacının mal varlığında azalma meydana gelmiş olmalıdır: davacının mal varlığında bir azalma söz konusu olması ya da; davalıyı yeni bir borç yükümlülüğü altına sokması halinde sebepsiz zenginleşmenin unsurlarının gerçekleştiği kabul edilmektedir.
  • Sebepsiz zenginleşmenin şartlarına ilişkin yukarıda belirtilen her iki durum arasında nedensellik bağı diğer bir ifade ile illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Sebepsiz zenginleşmede illiyet bağır bir tarafından mal varlığında meydana gelen artışın, diğer tarafın mal varlığında meydana gelen gelmiş olan azalmaya bağlı olarak gerçekleşmesidir.
  • Zenginleşmenin haklı bir sebebe dayanmaması: Sebepsiz zenginleşmenin son şartı söz konusu zenginleşmenin harsız bir sebebe dayanıyor olmasıdır.

Sebepsiz Zenginleşme İcra Takibi

Sebepsiz zenginleşmede icra takibi genellikle, davacının sebepsiz zenginleşmeden dolayı açmış olduğu hukuk mahkemesinin lehine sonuçlanması sonucu mümkündür. Her ne kadar borçlar kanunun 77. Maddesi uyarınca davalının sebepsiz zenginleşmeye konu varlığı iade etmekle yükümlü ise de; bunu yerine getirmemesi halinde sebepsiz zenginleşmeden dolayı davalı hakkında icra takibine başlanılması mümkündür. Ayrıca sebepsiz zenginleşme davalarından önce açılmış olan bir icra takibi sonucunda borcun ödenmesinden sonra ödenen borcun var olmadığı anlaşılması durumunda istirdat davası açılması mümkündür. İstirdat davalarına ilişkin sitemizde mevcut makaleleri incelemek için tıklayınız.

Sebepsiz Zenginleşmede Arabuluculuk

2012 yapılan düzenlemeler ile hukukumuzda büyük ölçüde yer alan arabuluculuk sebepsiz zenginleşme durumlarında da uygulanması mümkündür. Tarafların dava yoluna gitmeden önce sebepsiz zenginleşmede arabuluculuk müessesesinin uygulanmasını isteme hakları mevcuttur. Sebepsiz zenginleşmede iş ve iş veren arasındaki uyuşmazlık veya ticari ilişkiler nedeniyle kaynaklanan sebepsiz zenginleşmeler haricinde diğer durumlar için arabuluculuğa başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır.

SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME ZAMANAŞIMI

Borçlar Kanunun 82. Maddesinde sebepsiz zenginleşmeye ilişkin zamanaşımı süreleri düzenlenmiştir. Sebepsiz zenginleşmede zamanaşımı bakımından iki farklı süre öngörülmüştür. Buna göre davacının geri isteme hakkının bulunduğunu öğrenmesinden itibaren iki yıllık süre içerisinde sebepsiz zenginleşme davası açması gerekmektedir. Ayrıca her durumda zenginleşmenin gerçekleşmiş olduğu tarihten itibaren on yıllık süre zarfında geri ödeme isteme hakkı zamanaşımına uğramaktadır.

Yukarı kaydır
Whatsapp Üzerinden Danışın.