İstirdat Davası
İstirdat Davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunumuzun 72/6-7-8. Maddelerinde düzenlenmiştir. Hukuku sonuçları itibariyle bir çeşit menfi tespit davası olarak nitelendirilmektedir. Herhangi bir nedenle icra takibi kesinleşmesi ve akabinde cebri icra yolu ile alacağın tahsil edilmesinden sonra istirdat davası açılması mümkündür. Uygulamada zaman zaman istirdat davaları; geri isteme davası olarak da anılmaktadır. Ayrıca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası sırasında borcun ödenmesi halinde; menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi mümkündür.
İstirdat davası sonucunda davacının lehine bir karar verilmesi halinde; cebri icra yolu ile davacıdan yani borçludan tahsil edilen paranın iade edilmesi hüküm altına alındığından; istirdat davaları bir çeşit “eda davası” olarak da nitelendirilmektedir. İçerisinde icra hukuku ve borçlar hukuku olmak üzere birçok hukuku işlemler içeren dava türlerindendir. Özellikle sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında değerlendirilen istirdat davalarının icra avukatı ve vasıtasıyla borçlar hukukuna hakim hukukçu icra avukatı desteği ile yürütülmesinde fayda vardır.
Başlıklar
İstirdat Davası Şartları
İstirdat Davasının kabul edilerek davacı lehine bir karara bağlanması bir takım şartlara bağlanmıştır. Gerek yerel mahkemelerin gerekse yüksek yargı organların benimsemiş olduğu istirdat davası şartları özetle;
- Ödemenin icra takibinden sonra yapılmış olması gerekmektedir.
- Ödemenin cebri icra yolu ile yapılması gerekmektedir.
- İstirdat davasına konu alacağın iadesi mümkün olan bir borç olmalıdır.
- Borçlu olunmayan bir alacağın iadesine yönelik olmalıdır.
- Yasada öngörülen zamanaşımı süresi dolmadan istirdat davasının açılması gerekmektedir.
İstirdat Davası Zamanaşımı
İstirdat davasında zamanaşımı süresi bir çeşit hak düşürücü süre niteliğindedir. İcra ve İflas Kanunun 72/7 maddesine göre; istirdat davaları borcun tamamen ödenmesinden sonra bir (1) yıllık süre içerisinde açılması gerekmektedir. Herhangi bir nedenle istirdat davası zamanaşımı süresinin kaçırılmış olması halinde şartların oluşması durumunda alacaklı diğer bir tabiri ile davalı aleyhine “sebepsiz zenginleşmesi davası” açılması mümkündür.
İstirdat Davası Arabuluculuk
Gerek icra takibinden önce açılan menfi tespit davaları, gerekse icra takibinden sonra açılan menfi tespit davaları ve istirdat davalarında ticari ilişkilerden kaynaklanan uyuşmazlıklar dışındaki dava konularında arabuluculuk şartı bulunmamaktadır. Ancak menfi tespit davası veya istirdat davasının konusunu ticari bir ilişki oluşturması halinde arabuluculuk müessesine başvurma zorunluluğu bulunmaktadır. Arabuluculuk müessesesinin uygulanmaksızın istirdat davasının açılması halinde davanın red edilebileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle istirdat davalarında arabuluculuk oldukça önemli bir yere sahiptir.
MENFİ TESPİT DAVASI İCRA TAKİBİNİ DURDURUR MU?
Yukarıda belirtildiği üzere icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında icra takibi durdurulmaz. Ancak alacağın %15’inden az olmamak koşulu ile teminat gösterilmesi halinde mahkemenin takdir ile icra veznelerindeki paranın alacaklıya ödenmemesi sağlanabilir. Kural olarak menfi tespit davası icra takibini durdurması için davanın icra takibinden önce açılması gerekmektedir. Bu durum icra takibini durduran bir işlem değil, ihtiyati tedbir niteliğinde olmaktadır. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında olduğu gibi ihtiyati tedbir kararı alınması için alacağın %15’inden az olmamak üzere bir teminat gösterilmesi gerekmektedir. Bu nedenle menfi tespit davasının icra takibini durdurmadığını söylemek mümkündür. İstirdat davalarına ilişkin yukarıda verilen bilgilerden de anlaşılacağı üzere; Gerek borçlar hukuku ve gerekse icra hukuku alanında hukuki bilgiler içeren dava türlerindendir. Bu nedenle Sebepsiz zenginleşme hükümleri de dikkate alınarak istirdat davalarının icra hukuku ve borçlar hukukuna hakim icra avukatından destek alınarak yürütülmesi gerekmektedir. Sakarya icra avukatı olarak bu ve benzer konularda uzman kadromuzdan destek almanız mümkündür.