HEMEN ARA: +905309118133

Adapazarı avukat

Adapazarı avukat,

Adapazarı avukatlık bürosu,

Adapazarı avukatlık danışmanlık,

Adapazarı avukatlık ofisi,

Adapazarı avukatlık hizmetleri,

İcra Takibinde Fahiş Faiz Talepleri: Türk Borçlar Kanunu ve Sınırlamaları

İcra takibinde fahiş faiz talepleri genellikle bankalar, GSM operatörleri veya zincir mağazalar gibi kuruluşlar tarafından yapılmaktadır. Ancak Türk Borçlar Kanunu, sözleşmelerde belirlenen faiz oranlarının belirli sınırlar içinde olması gerektiğini açıkça belirtmektedir. Faiz, asıl alacağın yanı sıra genellikle sözleşmeyle belirlenir. Ancak bazen alacaklılar, icra takiplerinde aşırı yüksek faiz taleplerinde bulunabilmektedirler. Hatta bazı durumlarda talep edilen faiz miktarları, asıl alacağı bile aşabilmektedir.

Türk Borçlar Kanunu, faiz konusunda birtakım sınırlamalar getirmiştir. Kanunun 88. maddesine göre, sözleşmeyle kararlaştırılan yıllık faiz oranı, yıllık yasal faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz. Benzer şekilde, temerrüt faizi için de 120. maddeye göre, sözleşmeyle belirlenen yıllık temerrüt faizi oranı, yıllık yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını geçemez. Bu hükümler, alacaklıların borçlulardan talep edebileceği faiz miktarını sınırlamaktadır.

Ayrıca, 6502 sayılı Tüketici Koruma Kanunu, tüketici sözleşmeleri, kredi kartları, kredili mevduat hesabı sözleşmeleri gibi belirli tüketici ilişkileri için faiz üst sınırları getirmektedir. Bu sınırlamalar, tüketici haklarını korumayı amaçlamaktadır.

Sonuç olarak, kanunlarımız, alacaklıların borçlulardan talep edebileceği faiz miktarını belirli sınırlar içinde tutmaktadır. Bu sınırlamaları aşan fahiş faiz talepleri hukuka aykırıdır ve borçlu, ödenen fazla faiz tutarını geri talep edebilir. “Sakarya Avukat” olarak, bu konuda uzman bir avukata danışmanızı öneririz.

Tarım Arazilerinin Satış Usulü Haritası

6537 Sayılı Kanunla, tarım arazilerinin devir işlemleri, miras yolu ile intikali, asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarım arazisi büyüklüklerinin belirlenmesi, bugüne kadar parçalanmış olan tarım arazilerinin tekrar ekonomik büyüklüklere ulaştırılması ve bölünmelerinin önlenmesine ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Bu hükme göre tarım arazilerinin usulüne uygun olarak bölünmesi adına aşağıda ki tablo düzenlenmiştir.

Satiş Şartlari

Sakarya Adapazarı İş Avukatı

Kıdem tazminatı, işçinin iş yerinden ayrılması durumunda, işverenin işçiye ödemesi gereken bir tazminattır. Kıdem tazminatı, işçinin çalıştığı süreye ve işverenin ödeme yapacağı tutara göre hesaplanır. Kıdem tazminatı konusu, iş hukuku konularının en önemli ve sıkıntılı konularından biridir. İşçiler, işverenlerin kıdem tazminatı ödemelerini zamanında ve doğru şekilde yapmalarını beklerler. Ancak, bazı durumlarda işverenler, kıdem tazminatı ödemelerini yapmayabilir veya yanlış hesaplayabilirler. İşçiler, bu durumda Sakarya işçi avukatından yardım alabilirler.

Sakarya İşçi Avukatı işçilerin haklarını korumak ve iş hukuku konularında danışmanlık hizmeti vermek için özel olarak eğitilmiş bir avukattır. İşçiler, işverenlerin kıdem tazminatı ödemelerinde yanlışlık yapması veya ödeme yapmaması durumunda Sakarya işçi avukatından yardım alabilirler. Sakarya işçi avukatı, işçilerin haklarını korumak ve işverenlerin yasal yükümlülüklerini yerine getirmelerini sağlamak için çalışır.

Sakarya İşçi Avukatı, Sakarya Kıdem Tazminatı Avukatı

Adapazarı İşçi Avukatı kıdem tazminatı konusunda işçilere hukuki danışmanlık hizmeti sunar. İşçilerin iş sözleşmelerinde kıdem tazminatı hakkında net bir şekilde belirtildiğinden emin olmalarına yardımcı olur. İşçiler, iş sözleşmelerinde kıdem tazminatı hakkında belirli bir madde bulunmuyorsa, kıdem tazminatı alıp alamayacakları konusunda Sakarya işçi avukatından yardım alabilirler. Ayrıca, işverenlerin kıdem tazminatı hesaplamalarını da kontrol eder ve işçilerin adil bir kıdem tazminatı almalarını sağlar.

Sakarya’da İşçi Davaları işçilerin işverenleriyle kıdem tazminatı konusunda anlaşamaması durumunda, işçilerin haklarını savunmak için mahkeme sürecinde de çalışır. Mahkeme sürecinde, Sakarya işçi avukatı, işçilerin haklarını korumak ve

adil bir kıdem tazminatı almalarını sağlamak için işçilerin yanında durur. İşverenlerin yanlış hesaplama yaptıklarında veya ödeme yapmadıklarında, Sakarya işçi avukatı işçilerin haklarını korumak için yasal yollara başvurabilir. Bu yasal yollar arasında, arabuluculuk, dava açma ve tazminat talep etme gibi yöntemler yer alabilir.

Kıdem tazminatı konusu, işçi ve işverenler arasında sık sık tartışma konusu olabilir. İşçiler, çalıştıkları süre boyunca işverenlerine bağlılık göstermişlerdir ve kıdem tazminatı haklarını korumak isteyebilirler. İşverenler ise, işverenin yükümlülüklerini yerine getirirken, işçiye ödenecek kıdem tazminatının maliyetini de hesaba katmak isteyebilirler.

Sakarya işçi avukatı, hem işçilerin hem de işverenlerin yararına çalışır. İşçilerin haklarını korumak ve işverenlerin yasal yükümlülüklerini yerine getirmelerini sağlamak için çalışır. İşçiler, kıdem tazminatı konusunda yaşadıkları sorunlarla karşı karşıya kaldıklarında, Sakarya işçi avukatı’ndan yardım alarak haklarını savunabilirler.

Sonuç olarak, kıdem tazminatı konusu, işçi ve işverenler arasında sık sık tartışma konusu olabilir. İşçiler, haklarını korumak ve adil bir kıdem tazminatı almak için Sakarya İş Hukuku Avukatından yardım alabilirler. Sakarya İş Davası Avukatı işçilerin haklarını savunmak ve işverenlerin yasal yükümlülüklerini yerine getirmelerini sağlamak için çalışır.

Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Eşlerden birinin veya her ikisinin boşanma kararı almasıyla birlikte boşanma süreci başlar. Boşama süreci, açılacak boşanma davasına göre farklı sürelerde tamamlanır. Anlaşmalı boşanma davası ile kısa sürede tamamlanan boşanma, çekişmeli boşanma davasında oldukça uzun zaman alabilmektedir. Gerek anlaşmalı boşanma gerekse çekişmeli boşanmada taraflar, tarafların çocukları son derece yıpratıcı ve sancılı bir süreç yaşar. Bu sürecin en hafif etkilerle atlatılması, hak ve menfaat kaybı yaşanmaksızın kısa sürede tamamlanması için emsal davalarla deneyim kazanmış boşanma avukatı desteği alınması son derece yararlıdır.

Anlaşmalı Boşanma Davası

Boşanma davası, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda düzenleme alanı bulmuş olup anlaşmalı veya çekişmeli şekilde görülür. Anlaşmalı boşanma davası süresi, çekişmeli boşanma davasına kıyasla çok daha kısadır. Zira anlaşmalı boşanmada eşler; boşanma ve boşanmanın mali sonuçları ile birlikte çocuklara ilişkin konularda uzlaşı sağlamıştır. Anlaşmalı boşanma davası açılabilmesi için, TMK md.166 gereği şu şartlara gereksinim duyulur:

  • Taraflar en az bir yıl evli kalmış olması,
  • Evlilik birliğinin temelinden sarsılarak evlilikten beklenen faydanın kalmamış olması,
  • Boşanmanın mali sonuçlarında ve çocukların velayeti hususunda tarafların mutabık kaldığını ve imzalarını ihtiva eden protokolün hakim tarafından uygun bulunması,
  • Tarafların hakim önünde bizzat boşanma iradelerini beyan etmesi ve hakimin, tarafların irade beyanlarının serbestçe verildiğine kanaat etmesi,
  • Eşlerin, davayı birlikte açması veya eşlerden birinin açtığı boşanma davasının diğer eşçe kabul edilmesi,

Gerekir.

Çekişmeli Boşanma Davası

Boşanma davası açmak suretiyle evlilik birliğini sona erdirmek isteyen eşler, evlilikten doğan hak ve alacaklar, tazminat, çocukların velayet ve nafaka gibi hususlarda ihtilafa düşebilir. Tarafların, boşanma ve boşanmanın sonuçlarında çekişme yaşaması halinde çekişmeli boşanma davası söz konusu olur. Çekişmeli boşanma davasına konu edilen çekişmeli haklara ilişkin kararı, tarafların talepleri ve delilleri doğrultusunda mahkeme verecektir. Çekişmeli boşanma davası açmak isteyen eş, Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen boşanma sebeplerinden en az birine dayanarak dava açmalıdır. Çekişmeli boşanma davasına dayanak teşkil edecek özel boşanma sebepleri şu şekilde ifade edilir:

  • Zina,
  • Terk,
  • Akıl Hastalığı,
  • Hayata kast, pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış,
  • Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme.

Çekişmeli boşanma davasında boşanmaya taraftar olmayan eşin ileri sürdüğü sebepler hakim tarafından değerlendirilir. Hakim, değerlendirmesi neticesinde eşin ileri sürdüğü sebepleri yerinde bulursa boşanma talebinin reddedilmesine karar verebilir. Bu itibarla, boşanma sürecinin her safhasında hukuki bilgisine gereksinim duyulan boşanma avukatına, bilhassa boşanmaya yanaşmayan eşlerin, hangi sebepleri öne sürmesi ve bu sebepleri nasıl temellendirmesi gerektiği hususunda daha fazla ihtiyacı bulunur.

Boşanma Davası Hangi Mahkemede Açılır?

Boşanma davası, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili hükmü gereğince hazırlanmış yazılı bir dilekçe ile görevli ve yetkili kılınmış mahkemeye başvurmak suretiyle açılır. Boşanma davası; aile mahkemesi, aile mahkemesi olmayan yerlerde ise asliye hukuk mahkemesi eliyle yürütülür. Boşanma davasında yetkili mahkeme; taraflardan birinin yerleşim yeri ya da tarafların son altı ay birlikte yaşadıkları yer mahkemesidir. Dava, yetkisiz mahkemede açıldığı takdirde başvuru, yetkisizlik nedeniyle usulden reddedilir. Görevli mahkeme dışında bir mahkemeye başvurmak suretiyle boşanma davası açılmak istenirse bu takdirde de görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilecektir.

Boşanma Dilekçesinde Bulunması Gereken Unsurlar

Boşanma dilekçesi, 6100 sayılı HMK md.119’da ifade edilen koşulları taşımalıdır. Söz konusu şartları haiz boşanma talepli dava dilekçesi, yetkili aile mahkemesine verilerek boşanma davası açılır. Boşanma dilekçesinde yer alması gereken hususlar şu şekildedir:

  • Mahkemenin adı,
  • Boşanmayı talebinde bulunan tarafın ad, soyadı, T.C kimlik Numarası, adres bilgileri ve imzası,
  • Dava edilen tarafın ad, soyadı ve adresi,
  • Davacı tarafın avukatı varsa ad soyadı, adres ve imzası,
  • Tazminat,
  • Boşanma sebepleri,
  • Deliller,
  • Hukuki sebepler,
  • Talep.

Boşanma davaları, tarafların hak kaybı yaşadığı dava türleri arasında yer alır. Hak kaybının önlenmesi, lehte neticenin kısa sürede elde edilmesi, sürecin etkili bir şekilde ilerletilmesi ve hatalı veya ihmali işlemler nedeniyle zaman kaybı yaşanmaması adına uzman desteği almak, deneyimli bir boşanma avukatının hukuki yardımını talep etmek isabetli olacaktır.

Bilişim Suçu ve Cezası Nelerdir?

Bilişim suçları, uygulamada bilinen ismiyle siber suçlar; cep telefonu, bilgisayar ve tablet gibi günün iletişim araçları ya da pos cihazı gibi alışveriş araçları kullanmak suretiyle online veya elektronik ortamda işlenen suçların tamamı olarak ifade edilebilir. Bilişim suçu; elektronik ve online ortamda işlenen suçlar, internet suçu veya bilgisayar suçu gibi farklı isimlerle de bilinir. Türk Ceza Kanunu madde 243 – 245’te düzenlenen suçlar, “bilişim alanında işlenen suçlar” başlığı ile ifade edilmiş olup şu şekildedir:

  • Bilişim sistemine girme suçu,
  • Sistemi engelleme, bozma, erişilmez kılma, verileri yok etme veya değiştirme suçu,
  • Banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçu,
  • Yasak cihaz veya program kullanma suçu.

Bilişim suçları, yargılama neticesinde hükmedilen cezalar nedeniyle oldukça ağır ve önemli suçlardandır. Bu suçlara ilişkin yapılan ceza yargılamasında etkin bir şekilde savunulmak, hukuki sürecin lehte tezahür etmesi ve müspet kararın elde edilmesi adına deneyimli bir ceza avukatının hukuki yardımını mecbur kılar.

Bilişim Suçlarında Şikayet ve Zamanaşımı Süresi

Bilişim suçları şikayete tabi suçlardan değildir. Suç, savcılık tarafından re’sen soruşturulur. Bu nedenle, bilişim suçları için mağdurun şikayetten vazgeçmesi, suça dair davanın düşmesi sonucunu doğurmaz. Türk Ceza Kanunu’na göre en basit bilişim suçunun dava zamanaşımı süresi olan 8 yıl içinde suça dair savcılığa bildirimde bulunulduğu takdirde etkili bir soruşturma başlatılabilir. Aksi takdirde suç ihbarında bulunulması ya da kamu davası zamanaşımı süresinde neticelendirilememesi durumunda bilişim suçunun soruşturulması ve kovuşturulması söz konusu değildir. Bilişim suçlarında müşteki, soruşturma ve kovuşturma öncesinde şikayette bulunmamış olsa dahi yargılamanın ceza mahkemesindeki safhalarında müdahil sıfatını haiz olduğu için taraf sıfatını kazanması mümkündür. Son olarak, bilişim suçlarında uzlaşma prosedürünün uygulanmasının mümkün olmadığını ifade etmek gerekir.

Bilişim Suçlarında Etkin Pişmanlık ve Ceza İndirimi

Etkin pişmanlık, suçun failine hükmedilecek cezada indirime gidilmesini sağlayan ceza hukuku kurumudur. Bilişim suçlarının bazıları için etkin pişmanlık hükümlerinin işletilmesi suretiyle sanığa verilecek cezada indirime gidilebilir. Türk Ceza Kanunu’nun 245/5 hükmünde düzenlenen bilişim suçlarında etkin pişmanlık hükümleri gereğince sadece; bir başkasına ait olan banka ya da kredi kartının, kart sahibinin rızası olmaksızın kullanılması ile işlenen bilişim suçu için etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilir.

İfade edilen suç için uygulanacak etkin pişmanlığa dair hükümler, TCK md.168 düzenlemesi ile ifade edilen hükümlerdir. Bu hükümlere göre; bilişim suçu işlenmesinden dolayı mağdurun gördüğü zarar eğer soruşturma safhasına giderilirse, hükmedilecek cezanın 2/3’üne kadar indirilmesi, zararın kovuşturma safhasında giderilmesi halinde ise cezanın ½ oranında indirilmesi mümkündür.

Bilişim Suçlarında HAGB Kararı

Ceza yargılamasında sanık hakkında verilen hararın herhangi bir hukuki sonuç doğurmamasını sağlayan HAGB, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun kısa adıdır. HAGB gereğince sanık hakkındaki denetim süresi müspet tamamlanırsa dava düşürülür. Sanığın bir ikinci şansa sahip olması şeklinde de ifade edilebilecek HAGB kararı ile siyasi ve medeni haklara dair kısıtlama getirilmez. Bununla birlikte, HAGB kararı sayesinde adli sicil kaydı da olmaz. Sanık için oldukça olumlu sonuçlar doğuran HAGB kararı, aşağıdaki bilişim suçlarında verilebilir:

  • Bilişim sistemine girme suçu,
  • Sistemi bozma, engelleme ve verileri yok etme suçu,
  • TCK md.244/1-2’de düzenlenen suçların, haksız çıkar sağlama yahut banka bilişim sistemi üzerinden işlenmesi suçu.

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu sebebiyle doğan zarar giderildiği takdirde ise etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanası mümkündür. Söz konusu suç verilecek ceza 2 yıl ve daha az süreli hapis cezası ise bu suç için de HAGB kararı hükümleri uygulanabilir.

Bilişim suçlarında hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı verilebilmesi için suç nedeniyle mağdur olanın zararı giderilmelidir. Söz konusu suçlar sebebiyle genellikle maddi zarar meydana gelir. Bilişim suçu sebebiyle meydana gelen zarar; mağdura ait bilişim sisteminin zarar görmesi şeklinde olabileceği gibi, mağdurun parasal olarak azalma yaşaması şeklinde de olabilir. Her iki durumda da mağdura verilen zarar giderildiği takdirde bilişim suçları için HAGB kararı verilmesi mümkündür. Bilişim suçlarında adilane bir yargılama gerçekleşmesi, süreç içerisinde yapılması gereken işlemlerin ihmali veya hatalı davranışlar nedeniyle yapılamamasından dolayı hak ve menfaat kaybı yaşanmaması adına uzman avukat desteği almak isabetli olacaktır.

Adapazarı Avukat

Adapazarı avukatlık bürosu,
Adapazarı avukat,
Adapazarı avukatlık danışmanlık,
Adapazarı avukatlık hizmetleri,

Devamını Oku
Yukarı kaydır
Whatsapp Üzerinden Danışın.