HEMEN ARA: +905309118133

İcra Avukatı

İstirdat Davası

İstirdat Davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunumuzun 72/6-7-8. Maddelerinde düzenlenmiştir. Hukuku sonuçları itibariyle bir çeşit menfi tespit davası olarak nitelendirilmektedir. Herhangi bir nedenle icra takibi kesinleşmesi ve akabinde cebri icra yolu ile alacağın tahsil edilmesinden sonra istirdat davası açılması mümkündür. Uygulamada zaman zaman istirdat davaları; geri isteme davası olarak da anılmaktadır. Ayrıca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası sırasında borcun ödenmesi halinde; menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi mümkündür.

İstirdat davası sonucunda davacının lehine bir karar verilmesi halinde; cebri icra yolu ile davacıdan yani borçludan tahsil edilen paranın iade edilmesi hüküm altına alındığından; istirdat davaları bir çeşit “eda davası” olarak da nitelendirilmektedir. İçerisinde icra hukuku ve borçlar hukuku olmak üzere birçok hukuku işlemler içeren dava türlerindendir. Özellikle sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında değerlendirilen istirdat davalarının icra avukatı ve vasıtasıyla borçlar hukukuna hakim hukukçu icra avukatı desteği ile yürütülmesinde fayda vardır.

ISTIRDAT DAVALARI

İstirdat Davası Şartları

İstirdat Davasının kabul edilerek davacı lehine bir karara bağlanması bir takım şartlara bağlanmıştır. Gerek yerel mahkemelerin gerekse yüksek yargı organların benimsemiş olduğu istirdat davası şartları özetle;

  • Ödemenin icra takibinden sonra yapılmış olması gerekmektedir.
  • Ödemenin cebri icra yolu ile yapılması gerekmektedir.
  • İstirdat davasına konu alacağın iadesi mümkün olan bir borç olmalıdır.
  • Borçlu olunmayan bir alacağın iadesine yönelik olmalıdır.
  • Yasada öngörülen zamanaşımı süresi dolmadan istirdat davasının açılması gerekmektedir.

İstirdat Davası Zamanaşımı

İstirdat davasında zamanaşımı süresi bir çeşit hak düşürücü süre niteliğindedir. İcra ve İflas Kanunun 72/7 maddesine göre; istirdat davaları borcun tamamen ödenmesinden sonra bir (1) yıllık süre içerisinde açılması gerekmektedir. Herhangi bir nedenle istirdat davası zamanaşımı süresinin kaçırılmış olması halinde şartların oluşması durumunda alacaklı diğer bir tabiri ile davalı aleyhine “sebepsiz zenginleşmesi davası” açılması mümkündür.

İstirdat Davası Arabuluculuk

Gerek icra takibinden önce açılan menfi tespit davaları, gerekse icra takibinden sonra açılan menfi tespit davaları ve istirdat davalarında ticari ilişkilerden kaynaklanan uyuşmazlıklar dışındaki dava konularında arabuluculuk şartı bulunmamaktadır. Ancak menfi tespit davası veya istirdat davasının konusunu ticari bir ilişki oluşturması halinde arabuluculuk müessesine başvurma zorunluluğu bulunmaktadır. Arabuluculuk müessesesinin uygulanmaksızın istirdat davasının açılması halinde davanın red edilebileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle istirdat davalarında arabuluculuk oldukça önemli bir yere sahiptir.

MENFİ TESPİT DAVASI İCRA TAKİBİNİ DURDURUR MU?

Yukarıda belirtildiği üzere icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında icra takibi durdurulmaz. Ancak alacağın %15’inden az olmamak koşulu ile teminat gösterilmesi halinde mahkemenin takdir ile icra veznelerindeki paranın alacaklıya ödenmemesi sağlanabilir. Kural olarak menfi tespit davası icra takibini durdurması için davanın icra takibinden önce açılması gerekmektedir. Bu durum icra takibini durduran bir işlem değil, ihtiyati tedbir niteliğinde olmaktadır. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında olduğu gibi ihtiyati tedbir kararı alınması için alacağın %15’inden az olmamak üzere bir teminat gösterilmesi gerekmektedir. Bu nedenle menfi tespit davasının icra takibini durdurmadığını söylemek mümkündür. İstirdat davalarına ilişkin yukarıda verilen bilgilerden de anlaşılacağı üzere; Gerek borçlar hukuku ve gerekse icra hukuku alanında hukuki bilgiler içeren dava türlerindendir. Bu nedenle Sebepsiz zenginleşme hükümleri de dikkate alınarak istirdat davalarının icra hukuku ve borçlar hukukuna hakim icra avukatından destek alınarak yürütülmesi gerekmektedir. Sakarya icra avukatı olarak bu ve benzer konularda uzman kadromuzdan destek almanız mümkündür.

Sebepsiz Zenginleşme

Sebepsiz zenginleşme; Haklı bir sebebe dayanmayan, kişilerin mal varlığında gerçekleşen zenginleşmenin bir başka kişinin mal varlığında meydana getirmiş olduğu eksilmeyi ifade etmektedir. Sebepsiz zenginleşmenin varlığından söz edebilmek için öncelikle her iki durum arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Sebepsiz zenginleşmeye ilişkin hükümler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 77. Maddesinde düzenlenmiştir bir durumdur. Türk Borçlar Kanununun 77. Maddesinde yapılan tanıma göre;

Sebepsiz zenginleşme; Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının mal varlığından veya emeğinden zenginleşen; Bu zenginleşmeyi geri ödemekle yükümlüdür. Bu yükümlülük özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da; Sona ermiş bir sebebi dayanması durumunda olur.

Tanımdan da anlaşılacağı üzere sebepsiz zenginleşmenin konusunu haksız bir şekilde gerçekleşen mal varlığındaki artış oluşturmaktadır. Sakarya icra avukatı olarak sebepsiz zenginleşmeye ilişkin icra takipleri veya hukuk davalarının; İcra avukatı vasıtasıyla yürütülmesini tavsiye etmekteyiz.

SEBEPSIZ ZENGINLESME

Sebepsiz Zenginleşme Davası

Borçlar kanununda yapılan tanıma göre; bir kimsenin zenginleşmesine neden olan durumun iadesi talebi ile açılan davalardır. Sebepsiz zenginleşme davası hukuki sonuçları bakımından istirdat dalarına oldukça benzemektedir.

Sebepsiz zenginleşme davalarına konu olan bir başka durum “borçlanmamış edimin ifası” durumudur. Borçlanmamış edimin ifası borçlar kanunun 78. Maddesinde düzenlenmiştir. Kişi yerine getirmiş olduğu edimi kendisinin borçlu olduğunu zannederek yerine getirmiş olması halinde; borçlanmamış edimin ifasına dolayısıyla sebepsiz zenginleşmeye konu uyuşmazlıklara konu olabilmektedir.

Sebepsiz Zenginleşme Şartları

Sebepsiz zenginleşmenin varlığından bahsedebilmek için bir takım şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu durumda sebepsiz zenginleşmenin şartları özetle;

  • Davalının mal varlığında zenginleşme meydana gelmiş olmalıdır. Sebepsiz zenginleşmenin temel şartı davalının malvarlığında bir artışın meydana gelmiş olmasıdır. Ayrıca mal varlığında meydana gelmesi gereken bir eksilmenin sabit kalması durumunda da sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiği kabul edilebilmektedir.
  • Davacının mal varlığında azalma meydana gelmiş olmalıdır: davacının mal varlığında bir azalma söz konusu olması ya da; davalıyı yeni bir borç yükümlülüğü altına sokması halinde sebepsiz zenginleşmenin unsurlarının gerçekleştiği kabul edilmektedir.
  • Sebepsiz zenginleşmenin şartlarına ilişkin yukarıda belirtilen her iki durum arasında nedensellik bağı diğer bir ifade ile illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Sebepsiz zenginleşmede illiyet bağır bir tarafından mal varlığında meydana gelen artışın, diğer tarafın mal varlığında meydana gelen gelmiş olan azalmaya bağlı olarak gerçekleşmesidir.
  • Zenginleşmenin haklı bir sebebe dayanmaması: Sebepsiz zenginleşmenin son şartı söz konusu zenginleşmenin harsız bir sebebe dayanıyor olmasıdır.

Sebepsiz Zenginleşme İcra Takibi

Sebepsiz zenginleşmede icra takibi genellikle, davacının sebepsiz zenginleşmeden dolayı açmış olduğu hukuk mahkemesinin lehine sonuçlanması sonucu mümkündür. Her ne kadar borçlar kanunun 77. Maddesi uyarınca davalının sebepsiz zenginleşmeye konu varlığı iade etmekle yükümlü ise de; bunu yerine getirmemesi halinde sebepsiz zenginleşmeden dolayı davalı hakkında icra takibine başlanılması mümkündür. Ayrıca sebepsiz zenginleşme davalarından önce açılmış olan bir icra takibi sonucunda borcun ödenmesinden sonra ödenen borcun var olmadığı anlaşılması durumunda istirdat davası açılması mümkündür. İstirdat davalarına ilişkin sitemizde mevcut makaleleri incelemek için tıklayınız.

Sebepsiz Zenginleşmede Arabuluculuk

2012 yapılan düzenlemeler ile hukukumuzda büyük ölçüde yer alan arabuluculuk sebepsiz zenginleşme durumlarında da uygulanması mümkündür. Tarafların dava yoluna gitmeden önce sebepsiz zenginleşmede arabuluculuk müessesesinin uygulanmasını isteme hakları mevcuttur. Sebepsiz zenginleşmede iş ve iş veren arasındaki uyuşmazlık veya ticari ilişkiler nedeniyle kaynaklanan sebepsiz zenginleşmeler haricinde diğer durumlar için arabuluculuğa başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır.

SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME ZAMANAŞIMI

Borçlar Kanunun 82. Maddesinde sebepsiz zenginleşmeye ilişkin zamanaşımı süreleri düzenlenmiştir. Sebepsiz zenginleşmede zamanaşımı bakımından iki farklı süre öngörülmüştür. Buna göre davacının geri isteme hakkının bulunduğunu öğrenmesinden itibaren iki yıllık süre içerisinde sebepsiz zenginleşme davası açması gerekmektedir. Ayrıca her durumda zenginleşmenin gerçekleşmiş olduğu tarihten itibaren on yıllık süre zarfında geri ödeme isteme hakkı zamanaşımına uğramaktadır.

Yukarı kaydır
Whatsapp Üzerinden Danışın.