HEMEN ARA: +905309118133

Sakarya boşanma avukatı

Nafaka İptal Davası

Boşanma davaları ile birlikte ya da boşanmanın gerçekleşmesinden sonra talep edilen nafakanın belirlenmesinde genellikle herhangi bir süre öngörülmemektedir. Ancak bu durum nafakaların süresiz bir şekilde ödeneceği sonucu da doğurmamaktadır. Bu nedenle nafakayı sonlandıran durumların varlığı halinde Nafaka İptal Davası açılması mümkündür. Sakarya boşanma avukatı, Adapazarı boşanma avukatı, Erenler boşanma avukatı, Serdivan boşanma avukatı olarak bu yazımızda nafaka iptal davalarına değineceğiz. Nafaka iptal nedenleri hakkında detaylı bilgiler vermeden önce nafaka iptal davalarına konu olabilecek nafaka türleri hakkında kısa da olsa bilgi vermek yerinde olacaktır.

İştirak Nafakası

Türk Medeni Kanunumuza göre; Çocuğun her türlü bakım ve gözetimi ile eğitim konusunda tüm masraflar; anne ve baba tarafından karşılanmaktadır. Her ne kadar evlilik birliği sona ermiş olsa dahi olağan üstü haller dışında bu durum değişmemektedir. Dolayısıyla boşanmanın gerçekleşmesinden sonra da eşlerin çocuk üzerindeki yükümlülükleri devam etmektedir. Evliliğin sona ermesine rağmen devam eden bu yükümlülük iştirak nafakasının konusunu oluşturmaktadır. Bu durumda iştirak nafakası; “Velayet sahibi olmayan eş tarafından ortak çocuk için bakım giderleri ile eğitim giderlerini karşılamak; için velayet sahibine ödenen ekonomik anlamda değerler” olarak adlandırılmaktadır.

İştirak Nafakası Hesaplama

Sakarya boşanma avukatı; ve Adapazarı boşanma avukatı olarak iştirak nafakası miktarı ve iştirak nafakası hesaplama konusunda sorularla sıklıkla karşılaşmaktayız. Öncelikle belirtmekte fayda vardır ki; Bu konuda genel bir miktar belirtmek ve iştirak nafakası hesaplaması ile elde edilebilecek bir miktar tespit etmek olanaksızdır. Diğer nafaka türlerinde olduğu gibi iştirak nafakası da eşlerin ekonomik durumu, mevcut mal varlıkları veya çocuğun yaş ya da sağlık durumuna veya eğitim durumuna göre belirlenmektedir.

Daha çok bu ve benzeri kriterler göz önüne alınarak hakim tarafından takdir edilmektedir. İştirak nafakasına ilişkin Sakarya boşanma avukatı olarak hatırlatmak istediğimiz en önemli husus; çocuğun üstün menfaati gereği iştirak nafakası talep olunmaksızın resen gözetilen bir durumdur. Ancak boşanma davaları sırasında veya boşanmanın gerçekleşmesinden sonra da ayrıca nafaka davaları açılması mümkündür.

Yoksulluk Nafakası

Sakarya boşanma avukatı olarak değinmek istediğimiz ve; nafaka iptal davalarına konu olan başka bir nafaka türü; ise yoksulluk nafakasıdır. İştirak nafakasından farklı olarak boşanma dolayısıyla yoksulluğa düşmüş olan eşe diğer eş tarafından ödenmektedir. Türk Medeni Kanunumuz yoksulluk nafakası konusunda herhangi bir ayrım yapmamıştır. Bu nedenle nafaka yükümlüsü kadın olabileceği gibi erkekte olabilmektedir. Esasen nafaka iptal davası daha çok yoksulluk nafakası konu olduğunu söylemek de mümkündür.

Yoksulluk Nafakası Ne Kadar?

Daha önce de belirttiğimiz gibi; gerek iştirak nafakası gerekse yoksulluk nafakası konusunda genel geçerli bir miktar belirtmemiz mümkün değildir. Eşlerin ekonomik durumları göz önüne alınarak takdir edilen bir miktar olması nedeniyle; yoksulluk nafakası ne kadar sorusuna da tam bir cevap vermek oldukça zordur. Bu konuda boşanma avukatından destek alınması daha yerinde olacaktır.

Nafaka İptal Davası

Evlilik birliğinin sonra ermesine bağlı olarak nafaka yükümlülüğünün ortadan kalkması nafaka iptal davalarına konu olmaktadır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası, nafaka iptal davalarına konu olmaktadır. Her iki nafaka türü için ayrı ayrı nafaka iptal nedeni öngörülmüş olduğundan; Sakarya Boşanma avukatı olarak nafaka iptal davalarını; iştirak nafakasının iptali ve yoksulluk nafakasının iptali olarak iki ayrı başlık altında incelemeyi uygun gördük.

İştirak Nafakası İptali

Daha çok çocuğun bakım giderleri ve eğitim masrafları için ödenmesi nedeniyle nafaka iptal davalarına sıkça konu olan bir durum değildir. Ancak Sakarya boşanma avukatı olarak iştirak nafakasının iptaline neden olan durumları ve iştirak nafakasını ortadan kaldıran nedenleri belirtmekte fayda olduğunu düşünmekteyiz.

– Ergin olma; İştirak nafakasını ortadan kaldıran ilk durum ergin olmadır. Türk medeni kanunun 328. maddesine göre; Ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olması ile veya evlenmesi ile sona ermektedir. Dolayısıyla iştirak nafakası da çocuğun ergin duruma gelmesi veya evlenmesi ile sona ermektedir. Ergin olma nedeniyle nafakasının iptali ve nafakanın sona ermesinin istisnası bulunmaktadır. Çocuğun ergin olmasına rağmen eğitim hayatı devam ediyorsa bu durumda eşlerin çocuk üzerindeki bakım yükümlülükleri kısmen de olsa devam etmektedir.

– Ölüm; Nafaka yükümlüsünün ölümü her ne kadar nafaka iptal davası konusu olmamakta ise de; İştirak nafakasını ortadan kaldıran nedenler arasında yer almaktadır. Ancak nafaka yükümlüsünün ölmeden önce ödememiş olduğu nafaka bulunması halinde ödenmemiş olan gecikmiş nafakaların iştirak nafakasının ödenmesi nafaka yükümlüsünün mirasçılarından talep edilmesi ile mümkündür.

Feragat; Ergin olma ile birlikte ölüm ve feragat duruları iştirak nafakası iptali davalarına konu olmamaktadır. Daha çok iştirak nafakasını ortadan kaldıran durumlar olarak nitelendirilmektedir. Nafaka iptal davaları ile aynı sonucu doğurması nedeniyle Sakarya boşanma avukatı, Adapazarı boşanma avukatı, Erenler boşanma avukatı ve Serdivan boşanma avukatı olarak kısaca değinmekte fayda olduğunu düşündük.

Nafaka Yükümlülüğünü Ortadan Kaldıran Durumlar

– Velayet Hakkının Elden Alınması; Bir başka iştirak nafakasını ortadan kaldıran durum ise velayet hakkının elden alınmasıdır. Velayet değişikliği gibi herhangi bir nedenle velayet hakkının elden alınması ile iştirak nafakası son bulabileceği, velayetin değişmesi sonucunu doğurması sonucunu doğurması sonucunu doğurması halinde ise eşler arasında nafaka yükümlüğünün de değişmesi mümkündür.

– Evlatlık Verilme; Türk Medeni Kanunu 314. maddesinde düzenlenmiş olan evlat edinme; İştirak nafakasını sona erdiren bir durumdur. Türk Medeni Kanunun 314. maddesine göre; Çocuk üzerindeki bakım ve gözetim yükümlülüğü evlat edinene geçmektedir. Dolayısıyla evlat edinme durumunda iştirak nafakası yükümlülüğünden de söz etmek mümkün değildir.

– Çocuğun Çalışmaya Başlaması; İştirak nafakasının amacı çocuğun ihtiyaçlarını karşılaması olması nedeniyle; Kendi ihtiyaçlarını karşılaması mümkün hale gelmesi durumunda çocuğun çalışmaya başlaması iştirak nafakasını sona erdiren durumlar arasında kabul edilmektedir.

– Nafaka Yükümlüsünün Yoksullaşması; Nafaka iptal davalarına esasen nafaka yükümlüsünün yoksullaşması konu olmaktadır. Sakarya boşanma avukatı ve Adapazarı boşanma avukatı olarak nafaka iptal davalarında sıklıkla nafaka yükümlüsünün yoksullaşmasının ileri sürüldüğünü söylemek yanlış olmayacaktır. Bu durumun mahkeme nezdinde kanıtlanması oldukça önemlidir. Bu nedenle nafaka iptal nedenlerinin varlığının kanıtlanması açısından boşanma avukatından destek alınması gerektiğini düşünmekteyiz.

Sakarya Boşanma Avukatı

Yoksulluk Nafakasının İptali

Nafaka iptal davalarına daha çok yoksulluk nafakası konu olmaktadır. İştirak nafakasının iptalinde olduğu gibi yoksulluk nafakasının iptalinde de bir takım nedenler belirlenmiştir. Sakarya boşanma avukatı olarak yoksulluk nafakasının iptaline neden olan durumları aşağıdaki gibi özetlemek isteriz.

– Yoksulluğun Ortadan Kalkması; Yoksulluk nafakasını ortadan kaldıran ilk neden olarak yoksulluğun ortadan kalkması örnek gösterilmektedir. Daha önce de belirttiğimiz gibi evlilik birliğinin sona ermesi ve diğer eşin bu nedenle yoksulluğa düşmesi yoksulluk nafakasını doğurmaktadır. Ancak daha sonra yoksul duruma düşen eşin herhangi bir nedenden ötürü yoksulluk durumundan kurtulması durumunda nafaka iptali davası açılması mümkündür. Ancak bu durumun boşanma avukatı vasıtasıyla delillendirilmesinde fayda vardır.

Yeniden Evlenme Nedeniyle Nafakanın İptali; Nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi nafakanın ortadan kaldırılmasına neden olmaktadır. Nafakayı kendiliğinden sona erdirmesi nedeniyle nafaka iptal davalarına pek konu olmayan bir durumdur.Nafaka alacaklısının resmi olarak evli olmamakla birlikte evliymiş gibi bir başkası ile hayat sürmesi nafaka iptal davalarına konu olabilmektedir. Bu durum kesin ve inandırıcı deliller ile desteklenmesi halinde mahkemece nafakanın iptaline karar verilebilmektedir. Sakarya boşanma avukatı olarak bu ve benzer durumlarla sıklıkla karşılaşmaktayız. Nafaka alacaklısının evli olmamasına rağmen bir başkası ile evliymiş gibi hayat sürmesi durumunun delillendirilmesi oldukça önemlidir. Bu nedenle boşanma avukatından destek alınması tavsiye edilmektedir.

Sakarya Boşanma Avukatı

Evlilik birlikteliğini sona erdirmek isteyen eşler öncelikle boşanma avukatı arayışı içinde olmaktadırlar. Uygulamada sıklıkla boşanma avukatı, Sakarya boşanma avukatı, hatta Sakarya en iyi boşanma avukatı tabirleri ile karşılaşılmakta ise de; Boşanma avukatı adı altında ayrıca bir meslek kolu düzenlenmemiştir. Ceza avukatı, boşanma avukatı, icra avukatı, en iyi boşanma avukatı ya da bölgesel olarak Sakarya en iyi boşanma avukatı gibi tabirler daha çok halk arasında kullanılan tabirlerdir.

Boşanma davaları konusunda bilgiler vereceğimiz bu yazımızda bizde konunun daha anlaşılabilir olması açısından boşanma  avukatı ve Sakarya boşanma avukatı tabirlerini kullanacağız. Ayrıca Boşanma davaları konusunda hukuki destek almak için;, iletişim bölümlerinden konusunda uzman ekibimiz ile irtibata geçmeniz yeterli olacaktır.

Boşanma Davaları

Boşanma davaları genellikle anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma olarak iki ayrı başlık altında incelenmektedir. Her iki boşanma davasında da; çocuğun velayeti, nafaka, ve nafaka miktarı ile maddi manevi tazminat gibi konular öne çıkmaktadır. Boşanmaya bağlı bu hak ve yükümlülükler içerisinde bir çok hukuki işlem barındıran konulardır. Bu nedenle Sakarya boşanma avukatı olarak gerek çekişmeli boşanma davalarında; Gerekse anlaşmalı boşanma davalarında boşanma avukatından destek alınması gerektiğini belirtmek isteriz.

Anlaşmalı Boşanma Davası

Anlaşmalı boşanma davaları her iki eş için başta boşanma istekleri olmak üzere; Nafaka, velayet, tazminat gibi boşanmaya bağlı diğer uyuşmazlıklarda anlaşmalarına bağlıdır. Boşanma sonrası gelişebilecek herhangi bir uyuşmazlığın bulunması durumunda anlaşmalı boşanma gerçekleşmeyecektir. Dolayısıyla anlaşmalı boşanmanın varlığından söz etmek de mümkün olmayacaktır. Eşler arasında aile hukukundan kaynaklanan herhangi bir uyuşmazlığın varlığı halinde çekişmeli boşanma davası ile; boşanma davası açılması gerekmektedir.

Anlaşmalı Boşanma Şartları

Her ne kadar anlaşmalı boşanma olarak tabir edilmekte ise de; Sakarya boşanma avukatı (Adapazarı boşanma avukatı, Serdivan Boşanma avukatı, Erenler boşanma avukatı) olarak anlaşmalı boşanma şartları hakkında da kısa da olsa bilgi vermek isteriz Sakarya boşanma avukatı olarak uygulamada sıkça karşılaştığımız anlaşmalı boşanma şartları özetle aşağıdaki gibidir.

  • Anlaşmalı boşanma davası şartlarından en önemlisi evlilik birlikteliğinin en az bir yıl sürmüş olması gerektiğidir.
  • Eşler arasında aile hukukundan kaynaklanan herhangi bir uyuşmazlığın bulunmaması gerekmektedir.
  • Eşlerin boşanma isteklerini ya da anlaşmalı boşanma protokollerinde belirtmiş oldukları hususları hakim önünde de özgür iradeleri ile tekrar etmiş olmaları gerekmektedir.

Yukarıda belirtmiş olduğumuz anlaşmalı boşanma şartları nitelikleri itibariyle birlikte gerçekleşmesi gereken şartlardır. Bu nedenle anlaşmalı boşanma şartlarından herhangi birisinin gerçekleşmemesi halinde boşanma davası çekişmeli boşanma davası olarak yürütülmektedir. Özellikle anlaşmalı boşanma protokollerinin hazırlanmasında boşanma avukatından destek alınması gerekmektedir.

Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Çekişmeli boşanma davaları veya anlaşmalı boşanma davaları hakkında ayrıca bir usul belirlenmemiştir. Bu nedenle anlaşmalı boşanma davaları da Aile Mahkemelerinde yürütülen davalardandır. Boşanma kararının alınmasının eşler için oldukça zor olduğu, dolayısıyla boşanma dava süreçlerinin de oldukça yıpratıcı olduğu göz önüne alındığında anlaşmalı boşanma davaları açılmadan öne usulüne uygun bir anlaşmalı boşanma protokolü hazırlanması süreci oldukça kısaltmaktadır. Anlaşmalı boşanma protokollerinin ise boşanma avukatı vasıtasıyla hazırlanması oldukça önemlidir. Anlaşmalı boşanma protokollerinin hazırlanması konusunda Sakarya boşanma avukatı olarak konusunda uzman kadromuzdan destek almanız mümkündür.

Çekişmeli Boşanma Davası

Sakarya boşanma avukatı (Adapazarı boşanma avukatı) olarak sıklıkla karşılaştığımız boşanma davası türü çekişmeli boşanma davalarıdır. Daha çok eşlerden herhangi birisinin boşanma konusunda isteğinin bulunmaması çekişmeli boşanma davasına sebebiyet vermektedir. Bu nedenle evlilik birlikteliğini sona isteyen eş Türk Medeni Kanununda düzenlenmiş boşanma nedenlerinden bir veya bir kaçını ileri sürerek çekişmeli boşanma davası açması gerekmektedir.

Boşanma Sebepleri

Boşanma sebepleri niteliğine göre genel boşanma sebepleri ve özel boşanma nedenleri olarak iki ayrı başlık altında incelenmektedir. Ancak Sakarya boşanma avukatı olarak belirtmek isteriz ki her iki durumda da çekişmeli boşanma davası açılması gerekmektedir.

Genel Boşanma Sebepleri

Sakarya boşanma avukatı ve Adapazarı boşanma avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız boşanma sebeplerinden başında genel boşanma sebepleri gelmektedir. Uygulamada daha çok şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma olarak da adlandırılmaktadır. Tartışma, şiddet, hakaret veya herhangi bir konuda uyuşmama şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalara konu olabilmektedir. Bu durumların varlığının kanıtlanmasında boşanma avukatı oldukça önemli bir yere sahiptir.

Özel Boşanma Sebepleri

Türk Medeni Kanunun 161 ve 165. maddelerinde özel boşanma nedenleri düzenlenmiştir. Özel boşanma nedenleri genel olarak; Aldatma nedeniyle boşanma, (zina nedeniyle boşanma), hayata kast ve onur kırıcı davranışlar nedeniyle boşanma, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma, terk nedeniyle boşanma ve akıl hastalığı nedeniyle boşanma olarak gerçekleşmektedir. Özel boşanma nedenlerinin varlığının ispatlanması boşanmanın gerçekleşmesi için oldukça önemlidir. Bu nedenle Sakarya boşanma avukatı olarak kısaca özel boşanma nedenleri üzerinde durulmasında fayda olduğunu düşünmekteyiz.

Aldatma Nedeniyle Boşanma Davası

Sakarya boşanma avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız boşanma nedenlerinden ilki zina nedeniyle boşanmadır. (Aldatma nedeniyle boşanma) Halk arasında daha çok aldatma nedeniyle boşanma davası olarak da bilinmektedir. Çekişmeli boşanma davasının aldatma nedenine dayandırılması da bir takım ön koşullara bağlanmıştır. Bunlardan en önemlisi aldatılan eş tarafından aldatan eşin fa edilmemesidir. Aldatmanın gerçekleşmesine rağmen aldatılan eş affetmiş ise zina nedeniyle boşanma davası açılması söz konu olmamaktadır. Aldatma nedeniyle boşanmanın diğer bir önemli şartı ise sürelere ilişkindir. Şöyle ki; Zina nedeniyle boşanma davasının; Zinanın gerçekleştiğinin öğrenilmesinden itibaren altı aylık süre içinde açılması gerekmektedir. Ayrıca beş yıllık sürenin geçmesi ile aldatma nedeniyle boşanma davası açılması gerekmektedir. Bu sürelere dikkat edilerek aldatma nedeniyle boşanma davasının açılması gerektiğini Sakarya boşanma avukatı ve Adapazarı boşanma avukatı olarak hatırlatmak isteriz.

Hayata Kast ve Onur Kırıcı Davranışlar Nedeniyle Boşanma Davası

Uygulamada sıklıkla şiddetli geçimsizlik nedeni boşanma ile hayata kast ve onur kırıcı davranışlar nedeniyle boşanma birbirine karıştırıldığı görülmektedir. Bu nedenle Adapazarı boşanma avukatı olarak her iki durumun birbirinden farkını belirtmek isteriz. Şiddetli geçimsizlikte sadece eşler arasında tartışma yaşanırken hayata kast ve onur kırıcı davranışlar nedeniyle boşanma davalarında eşe karşı kasten yaralama veya ağır şekilde tehdit ve hakaretler söz konusu olabilmektedir. Hayata kast ve onur kırıcı davranışlar nedeniyle boşanma davalarında herhangi bir tehdide uğrayan veya yaralamaya maruz kalan eşin bu andan itibaren boşanma avukatından destek alması gerekmektedir. Hatta yaralamaya maruz kalan eşin adli raporlarının aldırılması boşanma davası sırasında kusur durumunun tespitinde oldukça önemli bir yere sahiptir.

Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Nedeniyle Boşanma Davası

Sakarya boşanma avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız bir başka boşanma nedeni ise; Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma davalarıdır. Elbette ki her suç işleyen eşe karşı bu nedenle boşanma davası açılması mümkün değildir. Taksirli suçlar da hariç olmak üzere daha çok dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma, cinsel saldırı, cinsel taciz, kasten öldürme, uyuşturucu madde ticareti, rüşvet veya irtikap yüz kızartıcı suçlar suç işleme nedeniyle boşanma davalarına konu olmaktadır. Ayrıca haysiyetsiz hayat sürmenin niteliği ve derecesi oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu durumların kanıtlanması büyük ölçüde mahkeme hakiminin takdirine bırakılmıştır. Bu nedenle boşanma avukatından destek alınması gerekmektedir.

Terk Sebebiyle Boşanma Davası

Bir başka çekişmeli boşanma davasına konu olan durum ise terktir. Eşlerden herhangi birisinin ortak konutu belirli bir süre terk etmesi olarak bilinmektedir. Eşlerden herhangi birisinin ortak konutu terk ederek yapılan çağrılara rağmen ortak konuta dönmemesi nedeniyle terk sebebiyle boşanma davasının açılabilmektedir. Sakarya boşanma avukatı olarak boşanmanın terk sebebine dayandırılmasında bir takım şartların gerçekleşmesi gerektiğini hatırlatmak isteriz. Örneğin konuta terk eden eşe usulünce ortak konuta dönmesi yönünde uyarı yapılmış olması terk nedeniyle boşanma davasının açılmasının ön koşuludur. Bu nedenle bu ve benzeri usulü eksikliklerin giderilmesi oldukça önemlidir.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası

Sakarya boşanma avukatı olarak değinmek istediğimiz son çekişmeli boşanma sebebi ise akıl hastalığıdır. Boşanmanın akıl hastalığına dayandırılması için öncelikle söz konusu akıl hastalığının evliliği etkileyecek derecede olması gerekmektedir. Evlilik birlikteliğini çekilemez hale gelmesi halinde akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açılması mümkündür. Bu durumun doktor raporları veya diğer delillerle desteklenmesi gerekmektedir.

Yukarıda belirtmiş olduğumuz boşanma nedenlerinin varlığının delillendirilmesi oldukça önemlidir. Bu nedenle özellikle çekişmeli boşanma davalarında en iyi boşanma avukatı hatta Sakarya en iyi boşanma avukatı, Adapazarı en iyi boşanma avukatı, Serdivan en iyi boşanma avukatı, Erenler en iyi boşanma avukatı konularında da araştırma yapılmaktadır. Turan & Karakoç avukatlık ofisimizde boşanma davaları konusunda tecrübe sahibi kadromuz ile sizleri hukuki destekte bulunmamız mümkündür.

Çekişmeli Boşanma Davası Nasıl Açılır

Anlaşmalı boşanma davalarında olduğu gibi çekişmeli boşanma davaları da Aile Mahkemelerinde görülmektedir. Boşanma davalarında görevli mahkemeleri Aile Mahkemesi olmakla beraber yetkili mahkemenin tespit edilmesi oldukça önemlidir. Eşlerin son olarak birlikte en az altı ay süre ile ikamet edilen yer Aile Mahkemesinde boşanma davaları açılabileceği gibi herhangi bir eşin son olarak ikamet etmiş olduğu yer mahkemelerinde de boşanma davaları açılması mümkündür.

Boşanma Davalarında Avukat Zorunlu Mudur?

Boşanma konusunda kararlı olan bir çok eşin öncelikle araştırma yapmış olduğu durumların başında, boşanma davalarında avukat zorunlu mudur? Sorusu gelmektedir. Sakarya boşanma avukatı olarak boşanma davalarında avukatın zorunlu olmadığını belirtmek isteriz. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi anlaşmalı boşanma davalarında özellikle anlaşmalı boşanma protokollerin hazırlanması oldukça önemlidir. Bu protokoller her iki eşe bir çok hak ve yükümlülükler yükleyebilmektedir. Bu nedenle boşanma avukatı vasıtasıyla hazırlanmasında fayda vardır.

Çekişmeli boşanma davalarında ise boşanma nedenlerinin tespiti veya eşlerin kusur durumu oldukça önemlidir. Bu nedenle özellikle çekişmeli boşanma davalarında da boşanma avukatından destek alınması faydalı olacaktır.

Boşanma Davaları Ne Kadar Sürer

Evlilik birlikteliğine karar vermek kadar evliliğin sonlandırılması da eşler için oldukça zor bir karardır. Bu nedenle eşler bu zorlu sürece en kısa sürede sonuçlandırmak istemelerine bağlı olarak boşanma davaları ne kadar sürer konularında araştırma yapmaktadır Süreler ve hukuki işlemler göz önüne alınarak boşanma davaları ne kadar sürer sorusuna, Çekişmeli boşanma davaları ne kadar sürer? Ve anlaşmalı boşanma davaları ne kadar sürer şeklinde iki ayrı başlık altında cevap vermenin faydalı olacağını düşünmekteyiz.

Anlaşmalı Boşanma Davası Ne Kadar Sürer

Her ne kadar anlaşmalı boşanma davası olarak anılmakta ise de; Yukarıda belirtmiş olduğumuz anlaşmalı boşanma şartlarının varlığının tespiti ve tarafların duruşmada; anlaşmalı boşanma protokolünde belirtmiş oldukları beyanlarının hakim huzurunda tekrar etmeleri gerektiği hususları; dikkate alındığında anlaşmalı boşanma davalarında da bir çok usuli işlemler bulunmaktadır. Bu durumlar göz önüne alındığında anlaşmalı boşanma davalarının ortala 2-3 ay sürebildiğini söylemek mümkündür. Elbette ki bu durum iş yoğunluğuna göre daha da kısalabileceği gibi daha uzun sürelerde de olabilmektedir. Bu nedenle anlaşmalı boşanma davalarında da boşanma avukatından destek alınması gerekmektedir.

Çekişmeli Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

Çekişmeli boşanma davaları anlaşmalı boşanma davalarına nazaran içerisinde bir çok hukuki işlem barındıran davalardır. Sakarya boşanma avukatı olarak çekişmeli boşanma davalarının anlaşmalı boşanmalı davalarına göre daha uzun sürebildiğinin söylemek mümkündür. Genel olarak Aile Mahkemesi ve Asliye Hukuk Mahkemelerinin iş yoğunlukları göz önüne alındığında çekişmeli boşanma davalarının ülkemiz genelinde 3 – 6 ay gibi bir sürede neticelendirildiğini söylemek mümkündür. Boşanma davaları açılması sırasında usuli eksikliklerin bulunmaması oldukça önemlidir. Bu nedenle bu hususların irdelenerek boşanma avukatı vasıtasıyla boşanma davalarının açılması yukarıda belirtmiş olduğumuz süreleri kısaltabilmektedir.

Çekişmeli Boşanma Davaları Anlaşmalı Boşanma Davasına Dönüşebilir Mi?

Adapazarı boşanma avukatı (Sakarya boşanma avukatı), Serdivan boşanma avukatı, Erenler boşanma avukatı olarak boşanma davaları sırasında sıklıkla karşılaştığımız sorulardan birisi de; çekişmeli boşanma davaları anlaşmalı boşanma davasına dönüşebilir mi? Sorudur. Çekişmeli boşanma davaları devam ettiği süre içerisinde tarafların uzlaşamamış oldukları durumlar hakkında uzlaşmaya varmaları halinde çekişmeli boşanma davaları anlaşmalı boşanma davalarına dönüşebilmektedir. Bu durumda taraflar aralarında düzenlemiş olduğu anlaşmalı boşanma protokolünü mahkemeye ibraz etmeleri yeterli olacaktır. Bu aşamada boşanma avukatından destek alınması gerekmektedir.

Anlaşmalı Boşanma Davaları Çekişmeli Boşanma Davasına Dönüşebilir Mi?

Boşanma davaları sırasında sıklıkla karşılaştığımız bir başka soru ise anlaşmalı boşanma davaları çekişmeli boşanma davasına dönüşebilir mi şeklinde sorulardır. Anlaşmalı boşanma davaları bir boşanma protokolüne bağlı olarak açılmaktadır. Ancak tarafların hakim huzurunda bu protokolde belirtilen hususları tekrar etmemeleri halinde herhangi bir geçerliliği bulunmamaktadır. Bu nedenle anlaşmalı boşanma davalarında tarafların en az bir kez hakim huzurunda dinlenmesi şarttır. Herhangi bir nedenle duruşmalara katılamayan eş nedeniyle anlaşmalı boşanma davası çekişmeli boşanma davasına dönüşebilmektedir. Ayrıca eşlerden herhangi bir birisinin duruşmalarda anlaşma protokolünde belirtilen hususları reddetmesi veya; boşanmak istemediğini belirtmesi de anlaşmalı boşanma davasının çekişmeli boşanma davasına dönüşmesi için yeterli bir durumdur.

Türk Vatandaşı Olmayan Eşe Karşı Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Türkiye’nin ve bir çok ülkenin taraf olarak bulunduğu Milletler Arası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu uyarınca Türk vatandaşı olmayan eşe karşı Türkiye’de boşanma davası açılması mümkündür. Bu durum içerisinde diğer boşanma davalarına nazaran farklı usul ve esaslara tabi olduğundan boşanma avukatı vasıtasıyla açılmasında fayda vardır.

Boşanma Davası İle Birlikte Mal Paylaşımı Davası Açılabilir Mi?

Sakarya boşanma avukatı olarak üstlenmiş olduğumuz boşanma davaları sırasında boşanma davası ile birlikte mal paylaşımı davası açılıp açılamayacağı soruları ile karşılaşmaktayız. Bu nedenle Adapazarı boşanma avukatı olarak kısa da olsa bu durum üzerinde durmakta fayda görmekteyiz. Kural olarak mal rejimine bağlı olarak mal paylaşımı davaları boşanmanın gerçekleşmesinden sonra açılabilmektedir. Ancak boşanma davası dilekçesi ile birlikte mal paylaşımı hususunda da talepte bulunulması mümkündür. Bu durumda görevli ve yetkili mahkeme boşanma kararı konusunda kararını verdikten sonra; mal paylaşımı davası hakkında karar vermektedir. Her ne kadar her iki davanın birlikte açılmasında bir engel yok ise de; mal paylaşımı davası boşanma davası sonrasında görülmektedir.

Sakarya Boşanma Avukatı

Adapazarı boşanma avukatı, Sakarya boşanma avukatı, Serdivan Boşanma avukatı ve Erenler Boşanma avukatı olarak yukarıda; Anlaşmalı boşanma davaları ve çekişmeli boşanma davaları hakkında vermiş olduğumuz bilgilerden de anlaşılacağı üzere; Her iki boşanma davaları da içerisinde bir çok hukuki işlem barındıran davalardır. Bu nedenle boşanma avukatı vasıtasıyla yürütülmesinde fayda olduğunu düşünmekteyiz. Boşanma davaları konusunda hukuk ofisimizden gerekli desteği almanız mümkündür.

Sakarya Boşanma Avukatı,

Sakarya Nafaka Avukatı,

Sakarya Velayet Avukatı,

Sakarya Mal Rejim Avukatı,

Sakarya Mal Paylaşım Avukatı,

Velayet Davaları

Velayet Türk Medeni Kananında; evlilik birliği içerisinde veya evliliğin herhangi bir sebeple sona ermesi ile birlikte çocuğun; eğitim, öğretim ihtiyaçları ile korunmasına yönelik anne veya babaya ya da her iki eşe aynı anda (ortak velayet) verilen görev ve yükümlülüklerdir. Velayet kural olarak on sekiz yaşından küçükler için ya da; on sekiz yaşından büyük olup; hakkında hâkim kararına dayalı olarak kısıtlama kararı olan kişiler için kullanılması mümkündür. Özellikle boşanma davaları sırasında eşler arasında çocuğun velayeti konusunda sıklıkla uyuşmazlıklar meydana gelmektedir. Sakarya boşanma avukatı ve Sakarya aile avukatı olarak velayet davaları başlıklı yazımızda; öncelikle velayet davaları konusunda; boşanmada çocuğun velayeti, velayet değişikliği ve velayet davaları üzerinde durulacaktır.

Velayet Nedir

Türk Medeni Kanunu çerçevesinde velayet nedir sorusuna bir cevap vermek gerekirse; on sekiz yaşından küçük, ya da kısıtlı olan kişilerin; eğitim ve öğretim ihtiyaçları başta olmak üzere, diğer temel bakımlarının sağlanması, bu konudaki ihtiyaçların giderilmesi konularında anne ve babaya verilmiş olan tüm hak ve ödevlerdir. Evlilik birliği devam ettiği sürece çocuğun velayet hakkını anne ve baba ortak olarak kullanmaktadır. Olağan üstü haller dışında çocuğun velayeti anne ve babadan alınarak bir başkasına verilmesi mümkün değildir. Hukukumuzda anne ve baba haricinde çocuğun velayet hakkının kullanılması daha çok “vasi” olarak tanımlanmaktadır. Velayet hakkı anne ve babaya çocuğun doğması ile kendiliğinden tanınmış bir hak iken; vasi ataması hâkim kararı ile mümkündür.

Evlilik Dışı Çocuğun Velayeti

Evlilik dışı çocuğun velayeti 4721 sayılı Türk Medeni Kanunumuzun “anne ve baba evli değilse” başlığı altında 337. Maddesinde düzenlenmiş bir kavramdır. 337. Maddeye göre; evlilik dışı çocuğun velayeti anneye aittir. Evlilik dışı çocuğun velayeti kuralının bir takım istisnaları vardır. Bunlar annenin on sekiz yaşından küçük olması veya annenin ölmüş olması durumlarıdır. Ayrıca çocuğun velayeti herhangi bir sebep ile anneden alınmış olması 337. Maddenin başka bir istisnasıdır. Bu istisnai durumların varlığı halinde; mahkeme çocuğun menfaati doğrultusunda vasi atayabileceği gibi çocuğun velayetini velayet davası ile babaya verme konusunda da bir karar vermesi mümkündür. Ayrıca babanın açacak olması muhtemel babalık davası, tanıma veya evlilik birliğinin kurulması halinde çocuğun velayetinin ortak kullanılması durumları ortaya çıkabilmektedir.

BOŞANMADA ÇOCUĞUN VELAYETİ

Boşanmada çocuğun velayeti konusu uygulamada sıklıkla çekişmeleri boşanma davalarına konu olmaktadır. Velayet veya ortak velayet konusunda eşler arasında bir uyuşmazlığın varlığı halinde çocuğun velayeti sadece anne veya babaya verilebilmektedir. Kural olarak 0 -6 yaş aralığındaki çocukların velayeti istisnalar dışında anne bakımına daha muhtaç olmalarından dolayı anneye verilmektedir. 6 yaşından büyük çocukların; boşanma davalarında velayet konusunda genel hükümler geçerlidir. Mahkeme hâkimi çocuğun velayeti konusunda geniş bir takdir yetkisine sahiptir. Ancak bu takdir yetkileri kullanılması sırasında çocuğun menfaatinin gözetilmesi zorunludur. Aile mahkemeleri bu konuda zaman zaman pedagog görüşüne başvurmakla beraber; anne ve babanın yaşam tarzı, iş ve meslek hayatı veya kazanç durumlarını dikkate alarak da bir karar vermesi mümkündür.  Boşanmada çocuğun velayeti konusunda genellikle “geçici velayet” ve “ortak velayet” uyuşmazlıkları ortaya çıkmaktadır.

Geçici Velayet

Geçici velayet boşanma davaları devam ederken çocuğun velayetini hangi eşin kullanacağı yönünde ortaya çıkan bir sorundur. Türk Medeni Kanununda geçici velayet konusunda ayrı bir düzenleme yoluna gidilmemiştir. Sakarya boşanma avukatı olarak belirtmek isteriz ki; Geçici önlemler başlığı altında düzenlenen 169. Madde geçici velayeti de kapsamaktadır. Geçici velayet uygulamada sıklıkla tedbiren velayet olarak da adlandırılmaktadır. Tedbiren velayet konusunda hâkim herhangi bir talep olmasa dahi resen karar vermek durumundadır. Tedbiren velayet daha çok bir koruma önlemi durumundadır. Bu nedenle; hâkim boşanma davası sırasında geçici velayeti değiştirmesi mümkündür. Ayrıca hâkim geçici velayet konusunda vermiş olduğu kararında boşanma kararı sonrasında bağlı değildir. Örneğin geçici velayetin boşanma davası devam ederken anneye verilmesi ve boşanma kararı ile birlikte çocuğun geçici velayetinin anneden alınarak babaya verilmesi mümkündür.

VELAYET DAVALARI

Yukarıdaki nedenlerden herhangi birisine dayandırarak velayet davası açması mümkündür. Velayet davaları boşanma davalarında olduğu gibi Aile Mahkemelerinde görülmektedir. Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise bu görev Asliye Hukuk Mahkemelerine verilmiştir. Velayet değişikliği davalarında yetkili mahkeme velayet sahibi olan eşin bulunduğu yerdeki Aile Mahkemeleridir. Ancak yetkili mahkemenin bulunduğu yer dışında farklı bir şehirde bulunan eş bulunduğu yer nöbetçi Aile Mahkemesine müracaat ederek velayet değişikliği davası açması mümkündür. 

Görüldüğü üzere velayet davaları da boşanma davaları kadar içerisinde bir çok hukuku bilgi ve işlem içeren davalardır. Bu nedenle gerek çocuğun ve eşlerin menfaati açısından velayet davalarının da boşanma davalarında olduğu gibi boşanma avukatı tarafından yürütülmesinde fayda vardır. Boşanma davaları, velayet davaları veya nafaka davaları konusunda Sakarya boşanma avukatı olarak uzman kadromuzdan her zaman destek almanız mümkündür.

Evlilik Sözleşmesi

Mal rejimi sözleşmesi diğer bir ifade ile evlilik sözleşmesi; Evlilik birlikteliğinin kurulması sırasında evlilik birlikteliği içerisinde ve evliliğin sona erdirilmesinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Evlilik sözleşmeleri taraflara özellikle evliliğin sona ermesi ile birlikte bir takım hak ve yükümlülükler yükleyen hukuki niteliği olan belgelerdir. Doğurmuş oldukları hukuku sonuçlar itibariyle daha çok mal rejimi sözleşmesi olarak da bilinmektedir. Evlilik sözleşmeleri evlilik birlikteliğinin kurulması sırasında düzenlenebileceği gibi evlilik birlikteliği devam ederken de düzenlenmesi mümkündür. Evlilik birlikteliğinin kurulması sırasında eşler arasında herhangi bir mal rejimi sözleşmesi düzenlenmemiş ise; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunumuzda; Kabul görmüş olan evlilik sözleşmesi yani mal rejimi sözleşmesi yasal mal rejimi olarak kabul edilmektedir.

Eşler evliliğin kurulması sırasında mal ayrılığı rejimi; Mal ortaklığı rejimi, paylaşmalı mal ayrılığı rejimi veya edinilmiş mallara katılma rejimini de kabul etmeleri; mümkündür. Ayrıca evlilik birlikteliğinin kurulmasından sonra mevcut mal rejimlerini değiştirme imkanları bulunmaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi evlilik sözleşmeleri kişilere bir takım hak ve yükümlülükler yükleyen belgelerdir. Bundan ötürü evlilik sözleşmelerinin aile hukuku avukatı veya boşanma avukatı vasıtasıyla hazırlanmasında fayda vardır. Sakarya aile hukuku avukatı veya; Sakarya boşanma avukatı olarak dilediğiniz zaman konusunda uzman kadromuzdan destek almanız mümkündür.

EVLILIK SOZLESMESI

Evlilik Sözleşmesi Türleri

Yukarıda da belirtildiği gibi evlilik sözleşmeleri (mal rejimi sözleşmeleri); Taraflara yüklemiş oldukları hak ve yükümlülüklere göre; mal ayrılığı rejimi; edinilmiş mallara katılma rejimi; paylaşımlı mal ayrılığı rejimi ve mal ortaklığı rejimi olarak ayrı başlıklar altında; düzenlenmiştir.

Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi

2002 yılında değişiklik ile Türk Medeni Kanunumuzda kabul görmüş yasal mal rejimi; Edinilmiş mallara katılma rejimidir Edinilmiş mallara katılma evlilik sözleşmesinde eşlerin evlilik birlikteliği devam ettiği süre içerisinde edinmiş oldukları malların; Evliliğin sona ermesi ile yarı yarıya paylaşmalarına olanak sağlayan evlilik sözleşmesi türüdür. Kural olarak eşler arasında ayrıca bir evlilik sözleşmesi (mal rejimi sözleşmesi) düzenlenmemiş ise; Yasal mal rejimi olarak kabul edilmiştir.

Mal Ayrılığı Rejimi

01.01.2002 tarihinden önce Medeni Kanunumuzda geçeli olan evlilik sözleşmesi (mal rejimi sözleşmesi) mal ayrılığı rejimidir. Mal ayrılığı rejiminde evlilik birlikteliği içerisinde eşlerin kendi kazanımları sonucu elde etmiş oldukları mallar; kişisel mal olduğu kabul edilmektedir. Kişisel mallar evliliğin sona ermesi ile herhangi bir paylaşımı tabi tutulmamaktadır. Ancak kişisel malın ispat edilmesinde; İspat yükü mal sahibi olan eşe aittir.

Mal Ortaklığı Rejimi

Bir başka evlilik sözleşmesi türü ise; Mal ortaklığı rejimidir. Her iki eşin evlilik birlikteliğinden önce; edinmiş oldukları malların; evlilik birlikteliğinin sona ermesi; ile yarı yarıya paylaşımı esas alınan mal rejimi; Mal ortaklığı rejimidir.

Paylaşımlı Mal Ayrılığı Rejimi

Doğurmuş olduğu hukuku sonuçları itibariyle; mal ayrılığı rejimi; ile edinilmiş mallara katılma; rejiminin kısmın de olsa; benimsenmesi sonucu oluşmuş evlilik sözleşmesidir. Evlilik birlikteliğinden önce; eşlerin edinmiş oldukları; mallar üzerindeki; tasarruf yetkilerini kullanmaya devam ettikleri mal rejimi türü; paylaşımlı mal ayrılığı rejimidir. Ayrıca paylaşımlı mal ayrılığı rejiminde söz konusu mallar evlilik birlikteliğinin sona ermesinde ortak paylaşım kapsamında olmaktadır. Bu nedenle paylaşımlı mal ayrılığı rejimi; Mal ayrılığı rejimi; Edinilmiş mallara katılma rejimine oldukça benzemektedir.

EVLİLİK SÖZLEŞMESİ NASIL YAPILIR?

Yukarıda da belirtildiği gibi eşler evlilik birlikteliğinin kurulması sırasında aralarında herhangi bir evlilik sözleşmesi düzenlememiş olmaları halinde 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunumuzda kabul görmüş yasal mal rejimi boşanma halinde geçerli mal rejimi olarak kabul edilmektedir. 01.01.2002 tarihinden sonra yapılan evliliklerde yasal mal rejimi; edinilmiş mallara katılma rejimidir; Eşlerin evliliğin devam ettiği sürece mevcut mal rejimlerini değiştirme hakları mevcuttur. Evlilik sözleşmeleri noterlerde düzenleme şeklinde yapılması mümkündür. Ayrıca; aile avukatı veya boşanma avukatı aracılığı ile; düzenlenmiş olan evlilik sözleşmelerinin yine; noterlerde onaylatılması; ile evlilik sözleşmesi; düzenlenmesi mümkün haldedir. Daha önce de belirtildiği gibi evlilik sözleşmeleri bir çeşit hukuki sözleşme niteliğindedir. Bu nedenle bu tür sözleşmelerin boşanma avukatı veya aile hukuku avukatı vasıtasıyla hazırlanmasında fayda vardır. Sakarya boşanma avukatı veya Adapazarı boşanma avukatı olarak benzer konularda uzman kadromuzdan destek almanız mümkündür.

Anlaşmalı Boşanma

Anlaşmalı boşanma konusunda Türk Medeni Kanununda ayrı bir başlık altında düzenleme yapılmamıştır. Ancak uygulamada sıklıkla boşanma davası türleri; anlaşmalı veya çekişmeli boşanma olarak adlandırılmaktadır. Eskiye nazaran günümüzde gerçekleşen bu tür çoğunlukla anlaşmalı boşanma davaları olarak yürütülmektedir. Her ne kadar anlaşmalı olarak tabir edilmiş olsa da bir takım hukuki süreçlere tabi olması, taraflara boşanmak konusunda çeşitli yükümlülükler yüklemesi nedeniyle önem arz eden bir konudur. Bu yazımızda başta anlaşmalı boşanma konusunda detaylı bilgi vereceğimiz gibi ayrıca; boşanma protokolü, anlaşmalı boşanma şartları, anlaşmalı boşanma davasının açılması gibi konularında bilgi vereceğiz.

ANLASMALI BOSANMA

Anlaşmalı Boşanma Nedir

Boşanma konusunda aralarında herhangi bir uyuşmazlığın olmadığı durumlarda geçerlilik kazanmaktadır. Özetle; Evlilik birlikteliğini karşılıklı olarak sonlandırmak isteyen eşlerin, velayet, nafaka ya da boşanma sonrası mal paylaşımı konularında uzlaşma sağlamaları anlamına gelmektedir. Eşler arasında evlilik ile alakalı herhangi bir uyuşmazlığın varlığı halinde boşanma davasının anlaşmalı olarak açılması mümkün değildir.

Anlaşmalı Boşanma Protokolü

Boşanma protokolleri; boşanma davalarında oldukça önemli bir yere sahiptir. Şöyle ki; boşanma davasında görülebilecek olan tüm uyuşmazlıklar bu protokol ile sağlanmaktadır. Bu nedenle gerek boşanma davalarının kısa sürede sonuçlanması, gerekse eşlerin boşanma sonrası haklarının güvence altına alınması açısından anlaşmalı boşanma protokollerinin düzenlenmesi gerekmektedir. Bu protokoller noterler aracılığı ile düzenleme şeklinde veya onaylama şeklinde oluşturulabilmektedir. Boşanma protokolleri içermiş olduğu hukuki bilgiler nedeniyle; boşanma avukatı vasıtasıyla hazırlanması gerekmektedir.

Anlaşmalı Boşanma Şartları

Anlaşmalı boşanma şartları konusunda Türk Medeni Kanunu çerçevesinde bir sıralama yapmak gerekirse özetle;

  1. Evlilik birliğinin en az bir yıl süre ile devam etmiş olması
  2. Boşanma konusunda her iki eşin birlikte dava açması veya bir eşin açmış olduğu boşanma davasını diğer eşin kabul etmesi
  3. Eşler arasında usulünce düzenlenen protokolde belirtilen hususların hâkim huzurunda tekrarlanması
  4. Eşler arasında evlilik birliğine dayalı olarak herhangi bir uyuşmazlığın bulunmaması gerekmektedir.

ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASI

Gerek çekişmeli boşanma davalarında gerekse anlaşmalı boşanma davalarında davanın açılması veya duruşmaların yapılması konusunda herhangi bir ayrım yapılmamıştır. Boşanma davasının açılması konusunda geçerli olan tüm kurallar aynı şekilde içinde geçerlidir.

Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır

Anlaşmalı boşanma davası nasıl açılır konusunda ayrıca bir kural bulunmamaktadır. Genel olarak boşanma davalarında geçeli olan kurallar anlaşmalı boşanma davası içinde geçerlidir. Ancak boşanma davalarında görevli mahkeme ve yetkili mahkemenin tespit edilmesi gerekmektedir.

Anlaşmalı Boşanmada Görevli Mahkeme

Anlaşmalı boşanma davalarında görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Aile mahkemesi daha çok özel mahkeme olarak kabul edildiğinden her adliye bünyesinde aile mahkemesi bulunmamaktadır. Aile mahkemesi bulunmayan yerlerde ise  görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir.

Anlaşmalı Boşanmada Yetkili Mahkeme

Yetkili mahkeme konusunda genel boşanma davalarında geçerli olan kurallar anlaşmalı bir şekilde açılacak olan boşanma davalarında da geçerlidir. Kural olarak boşanma davaları eşlerden herhangi birisinin ikamet ettiği yer mahkemesinde açılabileceği gibi her iki eşin en az altı ay süre ile birlikte ikamet etmiş oldukları yer mahkemesinde de açılabilmektedir. Boşanma davası açılacağı sırada eşlerin yetkili olan mahkemeler haricinde başkaca bir şehirde bulunması halinde bulunduğu yer mahkemelerinden; Yetkili mahkemelere gönderilmek üzere boşanma davası açılabilir.

ANLAŞMALI BOŞANMADA VELAYET

Anlaşmalı boşanmada diğer konularda olduğu gibi çocuğun velayeti konusunda da bir anlaşma sağlanması gerekmektedir. Taraflar çocuğun velayetinin annede veya babada kalması yönünde anlaşmaları mümkündür. Ayrıca ortak velayet konusunda da anlaşma sağlamaları gerekmektedir. Ancak ortak velayet henüz yasalarımızda tam olarak benimsenmemiştir. Bu nedenle mahkeme hâkiminin bu konuda takdir yetkisi önemli bir yere sahiptir.

Anlaşmalı Boşanma davası hakkında yukarıda vermiş olduğumuz bilgilerden de anlaşılacağı üzere; Anlaşmalı boşanma davaları da bünyesinde birçok hukuki işlem içeren davalardır. Bundan dolayı anlaşmalı boşanma davalarınında konusunda uzman bir boşanma avukatından destek alınmalı oldukça önemlidir. Sakarya boşanma avukatı olarak konusunda uzman kadromuzdan destek almanız mümkündür.

Boşanma Davalarında Tazminat

Türk Medeni Kanunu, evlilik birliğinin hangi sebeplerle sona ereceğini ve evliliğin sona ermesiyle birlikte doğacak ekonomik sonuçları düzenlemiştir. Evlilik birliği, tarafların resmen başvurusu üzerine yasada aranan şartların mevcudiyeti ile gerçekleşebileceği gibi boşanma da kanun tarafından belirlenen yasal sürece uygun bir şekilde gerçekleşecektir. Boşanmada diğer eşe nazaran daha az kusuru bulunan eşin maddi ve manevi olarak maruz kardığı zararı karşı taraftan tazmin etmesini talep etme hakkı mevcuttur. Boşanma ile sonuçlanan evlilik birliğinde, karşı tarafa kıyasla daha az kusuru bulunan taraf ya da boşanma sebebiyle beklediği yarar ve menfaatlerden mahrum kalan taraf uygun bir miktarda maddi tazminat talep edebilir.

Boşanmada maddi tazminat ile birlikte manevi tazminat talebi de mümkündür. Buna göre, kusursuz ya da daha az kusurlu olan eş; boşanmaya neden olan olay ve durumlar sebebiyle kişilik haklarının saldırıya uğraması durumunda, kendisine göre daha fazla kusuru bulundan diğer eşten uygun bir miktarda manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. Buradan da anlaşılacağı üzere kanun koyucu, maddi ve manevi tazminat talebi için tarafların kusursuz olmasını değil, karşı tarafa kıyasla daha az kusurlu olmasını esas almaktadır.

Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat Nasıl Talep Edilir?

Boşanmada maddi ve manevi tazminat hususu boşanma davasının ferilerinden birisidir. Tazminat, boşanma davalı ile beraber talep edilebileceği gibi davanın kesinleşmesinden sonra da talep edilebilir. Fakat, boşanma davasının kesinleşmesiyle birlikte tazminat talebinde bulunulacaksa yasal süre şartına uyulmalıdır. Bu süre ise; davanın kesinleştiği andan itibaren 1 yıllık süredir. 1 yıllık süre içinde bir başka dava açarak tazminat talebinde bulunulmalıdır.

Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat ve Hukuki Danışmanlık

Maddi ve manevi tazminat, gerek boşanma davasında gerekse davanın kesinleşmesiyle birlikte 1 yıl içerisinde dava açarak talep edilir. Taraflar, maddi ve manevi tazminatı bizzat talep edebileceği gibi kendilerini temsil eden avukatları aracılığıyla da talep edebilirler. Ancak bu noktada alanında uzman ve deneyimli bir boşanma avukatı ile birlikte hareket etmek, avukatın hukuki bilgi ve birikiminden istifade etmek suretiyle hak ve menfaat kaybı yaşamanın önüne geçmek çok daha isabetli olacaktır.

Boşanma Davalarında Nafaka

Nafaka, mahkeme kararı ile hükmedilen yasal bir yükümlülük olup nafaka ödemekle yükümlü tarafın nafaka alacaklısına ödemekle zorunlu olduğu aylık olarak ifade edilebilir. Türk Medeni Kanunu birden fazla nafaka türü düzenlemiştir. Boşanma davasında nafaka başlığı altında ifade edilebilecek üç yasal nafaka türü mevcuttur. Söz konusu nafaka türler şu şekildedir:

  1. Tedbir Nafakası: Boşanma davasına devam edilirken hakim tarafından alınması gereken geçici tedbirler bulunur. Tedbir nafakası da bu tedbirlerden biridir. Hakim, dava sürecinde, çocuğa ilişkin velayeti taraflardan birine geçici surette bırakabilir. Velayet hakkının bırakıldığı eş lehine tedbir nafakası ödenmesine karar verebilir.
  • Yoksulluk Nafakası: Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşen ve daha az kusurlu olan taraf lehine ödenen nafaka türüdür.
  • İştirak Nafakası: Eşlerin müşterek çocuklarına ilişkin eğitim, sağlık, bakım ve sair giderlerin karşılanması adına ödenen nafakadır.

Boşanma Davasında Nafakayı Kim Talep Edebilir?

Boşanma davasında nafaka talebi ile ilgili kişiler arasında yaygın bilinen bir yanlış vardır ki bu yanlış; nafakanın yalnızca kadın lehine hükmedilebileceği ve sadece erkekler tarafından ödemekle yükümlü kılınan bir geçimlik olduğu yanlışıdır. Nafaka, gerekli şartların mevcudiyeti halinde her iki taraf için de talep edilebilir bir haktır. Nafaka, oldukça kapsamlı ve teknik bir konudur. Bu itibarla, nafaka sürecinin doğru bir şekilde yönetilebilmesi için hukuki bilgi ve birikime gereksinim duyulur. Emsal davalarla deneyim kazanmış uzman bir boşanma avukatı ile iletişim kurmak ve sürecin en sağlıklı şekilde idame edilmesini sağlamak son derece yararlı olacaktır. Aksi takdirde hatalı veya ihmali işlemler nedeniyle hak kaybı yaşanması muhtemeldir.

Nafaka Miktarı Nasıl Belirlenir?

Nafaka miktarı hakim tarafından hakkaniyet ilkesi kapsamında takdir edilir. Zira nafakanın miktarına ilişkin kanun koyucu net bir sınır çizmemiştir. Hakim, eşlerin ekonomik durumları başta olmak üzere birçok hususu göz önüne alarak nafaka miktarını tespit edecektir. Nafaka yükümlüsünün yanı sıra nafaka alacaklısının ihtiyaçları ve şartları da değerlendirilir. Müşterek çocuk için ödenecek nafaka miktarı ise; söz konusu çocuğun okulu, aylık gider, gereksinimleri ve sair durumları gözetilerek belirlenir.

Anlaşmalı Boşanma Protokolü

Anlaşmalı boşanma protokolü, tarafların boşanma iradelerinde ve boşanmanın ferilerinde mutabık kaldığını ifade eden beldedir. Anlaşmalı boşanma protokolü yalnızca anlaşmalı boşanma davasında söz konusudur. Bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen; anlaşmalı ve çekişmeli olmak üzere iki tür boşanma mevcuttur. Taraflar, boşanma iradesinde ve boşanmanın tüm hukuki – ekonomik sonuçlarında anlaşır ve bir protokol ile mahkemeye başvurursa, anlaşmalı boşanma davası ile genellikle tek celsede boşanabilirler.

Anlaşmalı Boşanma Davası Şartları Nelerdir?

Anlaşmalı boşanma davası için TMK gereği ifade edilen şartların mevcut olması gerekir. Taraflarca hazırlanan anlaşmalı boşanma protokolüne dayanarak boşanma kararı verilebilmesi için yasada düzenlenen koşulların varlığı aranır. Bu koşullar şu şekilde sıralanabilir:

  • Evlilik birliği en az bir yıl sürmüş olmalıdır,
  • Eşler, boşanma talebi ile görevli ve yetkili mahkemeye birlikte başvurmalı ya da bir eş tarafından açılan boşanma davası diğer eş tarafından kabul edilmelidir,
  • Taraflar, hakim önünde bizzat bulunarak boşanma iradelerinde ve protokolde düzenlenen hususlarda mutabık kaldıklarını sözle ikrar etmelidir,
  • Boşanmanın mali sonuçlarını ve müşterek çocuğa ilişkin durumları düzenleyen protokol, hakim tarafından uygun bulunmalıdır.

Anlaşmalı Boşanma Davasında Nafaka

Anlaşmalı boşanmada nafaka hususu, uygulamada sıkça merak edilen konular arasında yer alır. Taraflar, boşanma davası ile resmen boşandıklarında sadece aralarındaki ilişki sona erer. Tarafların çocuklar ile ilişkisi ve çocuklarına karşı yükümlülükleri sona ermez. Bu bakımda, çocuğa ait velayet hakkının verildiği eşin sorumlulukları kadar hakkın verilmediği eş de sorumludur. Anlaşmalı boşanma protokolünde çocuk için iştirak nafakası muhakkak düzenlenmelidir.

Protokolde iştirak nafakası, diğer hususlarda olduğu gibi oldukça açık, net ve muğlak ifadelerden uzak bir biçimde düzenlenmelidir. Çocuk için iştirak nafakasının hangi eş tarafından ödeneceği, ne zaman ve hangi aralıklarla ödeneceği ve nasıl ödeneceği gibi konular etraflıca izah edilmelidir.

Boşanma ile birlikte taraflar yoksulluk nafakasında dair bir talepte bulunabilir. Yoksulluk nafakasına ilişkin talebin mevcut olması halinde bu durum, tıpkı iştirak nafakasında olduğu gibi protokolde net ve açık bir şekilde ele alınmalıdır. Protokol hazırlanırken hak ve menfaat kaybı yaşamamak adına deneyimli bir boşanma avukatı ile birlikte hareket etmek oldukça isabetli olacaktır.

Boşanma Davasında Nafaka ve Mal Paylaşımı

Nafaka; geçimli ve geçinmek için gerekli iaşe manasını taşır. Türk Medeni Kanunu ile düzenleme alanı bulan nafaka dört farklı türde ifade edilmiştir. Söz konusu nafaka türlerinin üçü boşanma ile ilgili olduğu için makalede yalnızca boşanma ile doğrudan ilgili nafaka türlerinden bahsedilecektir.

  • Tedbir Nafakası: Hakim, boşanma davasının devamında geçici tedbirler alır. Boşanma davasında, çocuğa ilişkin velayet hakkının geçici olarak bırakıldığı taraf lehine tedbir nafakası ödenmesine karar verebilir.
  • İştirak Nafakası: Boşanma talebinde bulunan tarafların müşterek çocuğu varsa çocuğun velayet hakkı, taraflardan birisine verilir. Velayet hakkını alan taraf kadar velayet hakkının verilmediği tarafın da çocuk üzerindeki yükümlülükleri devam eder. Bu yükümlülüğün gereği olarak hükmedilen iştirak nafakası, müşterek çocuğun eğitim, bakım, sağlık ve sair ihtiyaçlarının karşılanması adına ödenir.
  • Yoksulluk Nafakası: Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek taraf lehine hükmedilecek yoksulluk nafakasında nafaka alacaklısının diğer taraftan daha fazla kusurlu olmaması gerekir.

Nafaka Miktarı Nasıl Belirlenir?

Nafaka miktarının belirlenmesi hakimin takdir yetkisine bırakılmıştır. Zira kanun koyucu, nafakaya ilişkin net bir miktar ifade etmemiştir. Nafaka miktarı belirlenirken hakim, tarafların mevcut ekonomik durumu, günün mali koşulları ve sair hususları gözeterek adil bir nafaka miktarına hükmeder. Nafaka talebi söz konusu olduğunda mahkeme, tarafların sosyo – ekonomik durumlarının araştırılması için emniyete müzekkere yazar. Taraflara ilişkin sosyo – ekonomik bilgiler elde edildikten sonra nafaka ödemekle yükümlü kılınan kişinin mali durumu göz önünde bulundurularak her iki taraf için de makul bir nafaka miktarı belirlenir.

Nafaka Kararına İtiraz

Mahkemece verilen nafaka kararı kesin hüküm teşkil etmez. Bu itibarla verilen nafaka kararına karşı tarafların itiraz hakkı mevcuttur. Boşanma davası devam ederken hükmedilen tedbir nafakasına itiraz etmek için mahkemeye nafaka itiraz dilekçesi ibraz edilmelidir. İştirak ve yoksulluk nafakası söz konusu olduğunda, mahkemenin verdiği nafaka kararına karşı gerekçeli kararın kişilere tebliğ olunmasını takip eden iki hafta içinde itiraz edilmelidir.

Boşanmada Mal Paylaşımı

Boşanmada mal paylaşımı ile tarafların evlilik süresinde edindiği malların paylaşımı esas alınır. Mal paylaşımına ilişkin hükümler 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren yeni Türk Medeni Kanunu ile değişmiştir. Söz konusu tarihten önce geçerli olan Medeni Kanun ile yasal mal rejimi olarak mal ayrılığı rejimi kabul edilmekteydi. Bu rejimde tarafların, malları üzerinde hakkı mevcut değildir. Taraflar, mal ayrılığı sözleşmesi ile kendisine ait olan malları alıyordur. Ancak yeni Medeni Kanun ile mal paylaşımında uygulanan yasal mal rejimi değiştirilerek edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edildi. Edinilmiş mallara katılma rejimi ise, tarafların evlilik birliği içerisinde edindiği malları eşit paylaşması esasına dayanır. Eski kanun döneminde evlenen eşlerin, edinilmiş mallara katıma rejimine tabi olup olmayacağı hususu, 4722 sayılı Uygulama Kanunu md.10’da ifade edilmiştir. Buna göre:

  • 1.1.2002 tarihine kadar herhangi bir mal rejimi belirlenmemişse tarafların tabi olacağı mal rejimi, mal ayrılığı rejimidir.
  • Taraflar, yeni Kanun’un yürürlüğü girdiği tarihi takip eden 1 yıl içinde talep ederlerse, başka bir mal rejimi seçebilir.
  • Taraflar, 1 yıl için mal rejimi değişikliği için sözleşmede bulunmazlar ise bu takdirde yeni Kanun’un yürürlük tarihinden itibaren edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olurlar.

Mal ayrılığı ve edinilmiş mallara katılma rejiminin ortak noktası, her iki mal rejiminde de evlilik öncesi tarafların üzerine kayıtlı olan malların yine taraflarda kalması gerekliliğidir. Taraflara ait bu kişisel mallar, boşanmada mal paylaşımı esnasında paylaşıma dahil edilmez.

Mal Rejimi Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Mal rejimi davaları, aile mahkemesi eliyle yürütülen davalardır. Yani mal paylaşımı talepli davaların görevli mahkeme olan aile mahkemesinde açılması gerekir. Bu tür davalarda yetkili mahkeme ise, Türk Medeni Kanunu md.214 hükmü gereğince boşanma davasına yetkili olan mahkemedir.

Mal Paylaşımı Davasında Zamanaşımı Süresi

Mal paylaşımı davası için Medeni Kanun ile düzenlenen herhangi bir zamanaşımı süresi mevcut değildir. Fakat mal paylaşımını konu alan dava, esasında katılma alacağı, katkı payı alacağı ve değer artışı alacağı konularını ihtiva ettiği için bir alacak davasıdır. Alacaklar, aksine bir düzenleme mevcut değilse 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Bu itibarla davanın 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu ifade etmek gerekir. Bu süre, boşanma davasının kesinleştiği an itibariyle başlar.

Boşanma Davasında Velayet Kime Verilir?

Boşanma davalarında velayet, tarafların çekişme yaşadığı yaygın konular arasındadır. Velayet, TMK md.339 ve devamı maddeler ile, kanun koyucunun etraflıca düzenlediği kavramlar arasında yer almasına karşın net tanımı yapılmamıştır. Velayet; gerek doktrin gerekse uygulamadaki anmalı ile küçüklerin bakımı, korunması, gözetilmesi, eğitimi, yetiştirilmesi ve malları üzerinde velayet hakkını elinde bulunduran tarafa hak ve yetki verir. Toplumun geleceğini oluşturan çocukların; bedensel, zihinsel ve ruhsal anlamda sağlık bir gelişim göstermesi için son derece önemli bir ödev olan velayet, anne ve babaya verilen bir yetkidir.

Mahkeme Velayet Kararını Nasıl Verir?

Velayet, evlilik birliği devam ederken anne ve babanın birlikte kullandığı bir hak olup boşama ile beraber anne ve babadan birisine verilir. Boşanma davalarında velayet hakkının kime verileceği oldukça mühimdir. Bu nedenle hakimin, velayet kararını verirken söz konusu çocuğun, boşanmanın menfi etkilerinden en az şekilde etkilenmesi için hakkın kime verilmesi gerektiğini oldukça hassas ve detaylı bir inceleme neticesinde belirler. Velayet hakkının belirlenmesinde hakim, Türk Medeni Kanunu’ndan doğan ilkeleri göz önünde bulundurur. Bu ilkeler şu şekilde ifade edilebilir:

  • Çocuğun üstün yararı,
  • Çocuğun görüşü,
  • Çocuğun yaşı ve özellikleri,
  • Çocuğun anne bakımına ve şefkatine muhtaç olması,
  • Anne ve babanın çocukla olan ilişkisi ve bağı,
  • Anne ve babanın sosyo – ekonomik ve eğitim durumu,

Başta olmak üzerek birçok husus araştırılarak velayet kararının verilmesinde değerlendirmeye tabi tutulur. Velayetin belirlenmesine etki eden hususların her biri esasında “çocuğun üstün menfaati” ilkesinin sağlanmasına yöneliktir. Zira velayet hakkını belirleyen en temel faktör, çocuğun üstün yararı ve menfaatidir.

Velayet Hakkı ve Boşanmada Kusur Durumu

Uygulamada, tarafların boşanma sebeplerinde kusurun velayete doğrudan etki edeceğine yönelik yaygın bir inanış vardır. Söz gelimi; zina eden eşe velayet hakkının kesinlikle verilmeyeceği gibi. Ancak boşanma sebeplerin tarafların kusuru, velayet hakkının belirlenmesine etki etmez. Tarafların, boşanmalarına sebep olan olaylardaki kusurları yalnızca birbirlerine karşı ileri sürülebilir. Bu itibarla, boşanma sebebinde kusurlu olan karı veya kocanın kötü anne – baba olacağı anlamı çıkarılmamalıdır. Fakat, boşanmaya konu sebep, çocuğun üstün menfaati için tehlike arz ediyorsa, örneğin akıl hastalığı, haysiyetsiz yaşam sürme, uyarıcı ve uyuşturucu madde kullanımı ve sair haller, velayet hakkında şüphesiz belirleyicidir.

Ortak Velayet

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek 7 No’lu Protokol gereğince Türk Hukuk Sisteminde de uygulanmaya başlayan ortak velayet, anne ve babanın çocuğa ilişkin velayet hakkını ortak kullanmasını ifade eder. İç hukuk düzenlemeleri ile yasallaştırılmamasına rağmen Anayasa madde 90 gereğince hukuki açıdan sorun teşkil etmemektedir. Fakat ortak velayet gereğince anne ve babanın çocuk üzerindeki haklarda eşit konumda olması, çocuğun psikolojik anlamda kötü etkiler yaşama olasılığını artırır. Bu itibarla ortak velayet talebi halinde mahkeme, çocuğun üstün yararının zedelenip zedelenmeyeceği hususunda derin ve kapsamlı bir değerlendirmede bulunarak karar verecektir.

Velayetin Değiştirilmesi Davası

Velayetin değiştirilmesi davası ile velayet hakkını elinde bulundurmayan tarafın, velayet hakkının kendisine verilmesi talebi incelenir ve karara varılır. Velayetin değiştirilmesi davasında davacı, mevcut koşullarda esaslı değişiklik olması nedeniyle çocuğun üstün yararının zarar görmesi iddiası ya da başkaca haklı gerekçeler öne sürerek velayetin kendisine verilmesi gerektiğini talep eder.

Velayet davalarında verilen kararlar değiştirilemez nitelikte olmadığı için, çocuğun üstün menfaatleri gereği velayetin değiştirilmesi mümkündür. Velayet değişikliği davası için gereken şartların mevcut olması halinde dava her zaman açılabilir. Zira hak düşürücü veya zamanaşımı süresi mevcut değildir. Türk Medeni Kanunu ile düzenleme alanı bulan koşulların meydana gelmesi halinde velayet değişikliği için görevli ve yetkili mahkemeye müracaat edilerek hak değişikliği talebi ileri sürülür. Çocuğun velayetinin değiştirilmesinde öne sürülebilecek bazı haller şu şekilde ifade edilebilir:

  • Velayet hakkını elinde bulunduranın bir başkasıyla evlenmesi,
  • Velayet hakkını elinde bulunduranın bir başka yere gitmesi,
  • Velayet hakkını elinde bulunduranın yaşamını yitirmesi.

Söz konusu haller dışında haklı sebeplerin varlığında da velayet değişikliği mümkündür. Söz gelimi, velayet hakkının kötüye kullanılması, velayet hakkını elinde bulunduran tarafın çocukla diğer taraf arasında ilişki kurmasını haklı nedeni olmaksızın engellemesi, çocuğun menfaatleri gereğince velayet değişikliğinin zaruri olması gibi sebepler örnek verilebilir.

Yukarı kaydır
Whatsapp Üzerinden Danışın.