HEMEN ARA: +905309118133

Sakarya Hukuk Danışmanlık

Sakarya ceza hukuku davaları-
Sakarya ceza hukuku avukatı-
Sakarya ağır ceza davaları-
Sakarya ağır ceza avukatı-
Sakarya iş hukuku avukatı-
Sakarya iş hukuku davaları-
Sakarya iş davaları-
Sakarya iş avukatı-
Sakarya işçi davaları-
Sakarya işçi avukatı-
Sakarya işçi alacak davaları-
Sakarya işçi alacak davası avukatı-
Sakarya kıdem tazminat davaları-
Sakarya kıdem tazminat avukatı-
Sakarya ihbar tazminat davaları-
Sakarya ihbar tazminat avukatı-
Sakarya iş kazası dava avukatı-
Sakarya iş kazası davaları-
Sakarya iş tazminat davaları-
Sakarya iş tazminat avukatı-
Sakarya işe iade davaları-
Sakarya işe iade davası avukatı-
Sakarya iş mobbing avukatı-
Sakarya iş mobbing davaları-
Sakarya miras avukatı-
Sakarya miras davaları-
Sakarya gayrimenkul davaları-
Sakarya gayrimenkul avukatı-
Sakarya ticaret hukuku davaları-
Sakarya ticaret hukuku avukatı-
Sakarya şirketler hukuku davaları-
Sakarya şirketler hukuku avukatı-
Sakarya tüketici hukuku avukatı-
Sakarya tüketici hukuku davaları-
Sakarya kvkk davaları-
Sakarya kvkk avukatı-
Sakarya sigorta hukuku avukatı-
Sakarya sigorta davaları-
Sakarya trafik kazası avukatı-
Sakarya trafik kazası davaları-
Sakarya icra iflas hukuku avukatı-
Sakarya icra iflas davaları-
Sakarya icra avukatı-
Sakarya icra davaları-
Sakarya icra takibi avukatı
Sakarya icra takibi davaları-
Sakarya yabancılar hukuku avukatı-
Sakarya yabancılar hukuku davaları-
Sakarya deport davaları-
Sakarya deport avukatı-
Sakarya vergi hukuku davaları-
Sakarya vergi hukuku avukatı-
Sakarya bilişim hukuku davaları-
Sakarya bilişim hukuku avukatı-
Sakarya avukatlık danışmanlık-
Sakarya hukuk danışmanlık-
Sakarya avukatlık bürosu-
Sakarya hukuk bürosu-
Sakarya avukatlık hizmetleri-
Sakarya hukuk hizmetleri-
Sakarya avukatlık danışmanlık bürosu-
Sakarya hukuk danışmanlık bürosu-

İcra Takibinde Fahiş Faiz Talepleri: Türk Borçlar Kanunu ve Sınırlamaları

İcra takibinde fahiş faiz talepleri genellikle bankalar, GSM operatörleri veya zincir mağazalar gibi kuruluşlar tarafından yapılmaktadır. Ancak Türk Borçlar Kanunu, sözleşmelerde belirlenen faiz oranlarının belirli sınırlar içinde olması gerektiğini açıkça belirtmektedir. Faiz, asıl alacağın yanı sıra genellikle sözleşmeyle belirlenir. Ancak bazen alacaklılar, icra takiplerinde aşırı yüksek faiz taleplerinde bulunabilmektedirler. Hatta bazı durumlarda talep edilen faiz miktarları, asıl alacağı bile aşabilmektedir.

Türk Borçlar Kanunu, faiz konusunda birtakım sınırlamalar getirmiştir. Kanunun 88. maddesine göre, sözleşmeyle kararlaştırılan yıllık faiz oranı, yıllık yasal faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz. Benzer şekilde, temerrüt faizi için de 120. maddeye göre, sözleşmeyle belirlenen yıllık temerrüt faizi oranı, yıllık yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını geçemez. Bu hükümler, alacaklıların borçlulardan talep edebileceği faiz miktarını sınırlamaktadır.

Ayrıca, 6502 sayılı Tüketici Koruma Kanunu, tüketici sözleşmeleri, kredi kartları, kredili mevduat hesabı sözleşmeleri gibi belirli tüketici ilişkileri için faiz üst sınırları getirmektedir. Bu sınırlamalar, tüketici haklarını korumayı amaçlamaktadır.

Sonuç olarak, kanunlarımız, alacaklıların borçlulardan talep edebileceği faiz miktarını belirli sınırlar içinde tutmaktadır. Bu sınırlamaları aşan fahiş faiz talepleri hukuka aykırıdır ve borçlu, ödenen fazla faiz tutarını geri talep edebilir. “Sakarya Avukat” olarak, bu konuda uzman bir avukata danışmanızı öneririz.

Nafaka İptal Davası

Boşanma davaları ile birlikte ya da boşanmanın gerçekleşmesinden sonra talep edilen nafakanın belirlenmesinde genellikle herhangi bir süre öngörülmemektedir. Ancak bu durum nafakaların süresiz bir şekilde ödeneceği sonucu da doğurmamaktadır. Bu nedenle nafakayı sonlandıran durumların varlığı halinde Nafaka İptal Davası açılması mümkündür. Sakarya boşanma avukatı, Adapazarı boşanma avukatı, Erenler boşanma avukatı, Serdivan boşanma avukatı olarak bu yazımızda nafaka iptal davalarına değineceğiz. Nafaka iptal nedenleri hakkında detaylı bilgiler vermeden önce nafaka iptal davalarına konu olabilecek nafaka türleri hakkında kısa da olsa bilgi vermek yerinde olacaktır.

İştirak Nafakası

Türk Medeni Kanunumuza göre; Çocuğun her türlü bakım ve gözetimi ile eğitim konusunda tüm masraflar; anne ve baba tarafından karşılanmaktadır. Her ne kadar evlilik birliği sona ermiş olsa dahi olağan üstü haller dışında bu durum değişmemektedir. Dolayısıyla boşanmanın gerçekleşmesinden sonra da eşlerin çocuk üzerindeki yükümlülükleri devam etmektedir. Evliliğin sona ermesine rağmen devam eden bu yükümlülük iştirak nafakasının konusunu oluşturmaktadır. Bu durumda iştirak nafakası; “Velayet sahibi olmayan eş tarafından ortak çocuk için bakım giderleri ile eğitim giderlerini karşılamak; için velayet sahibine ödenen ekonomik anlamda değerler” olarak adlandırılmaktadır.

İştirak Nafakası Hesaplama

Sakarya boşanma avukatı; ve Adapazarı boşanma avukatı olarak iştirak nafakası miktarı ve iştirak nafakası hesaplama konusunda sorularla sıklıkla karşılaşmaktayız. Öncelikle belirtmekte fayda vardır ki; Bu konuda genel bir miktar belirtmek ve iştirak nafakası hesaplaması ile elde edilebilecek bir miktar tespit etmek olanaksızdır. Diğer nafaka türlerinde olduğu gibi iştirak nafakası da eşlerin ekonomik durumu, mevcut mal varlıkları veya çocuğun yaş ya da sağlık durumuna veya eğitim durumuna göre belirlenmektedir.

Daha çok bu ve benzeri kriterler göz önüne alınarak hakim tarafından takdir edilmektedir. İştirak nafakasına ilişkin Sakarya boşanma avukatı olarak hatırlatmak istediğimiz en önemli husus; çocuğun üstün menfaati gereği iştirak nafakası talep olunmaksızın resen gözetilen bir durumdur. Ancak boşanma davaları sırasında veya boşanmanın gerçekleşmesinden sonra da ayrıca nafaka davaları açılması mümkündür.

Yoksulluk Nafakası

Sakarya boşanma avukatı olarak değinmek istediğimiz ve; nafaka iptal davalarına konu olan başka bir nafaka türü; ise yoksulluk nafakasıdır. İştirak nafakasından farklı olarak boşanma dolayısıyla yoksulluğa düşmüş olan eşe diğer eş tarafından ödenmektedir. Türk Medeni Kanunumuz yoksulluk nafakası konusunda herhangi bir ayrım yapmamıştır. Bu nedenle nafaka yükümlüsü kadın olabileceği gibi erkekte olabilmektedir. Esasen nafaka iptal davası daha çok yoksulluk nafakası konu olduğunu söylemek de mümkündür.

Yoksulluk Nafakası Ne Kadar?

Daha önce de belirttiğimiz gibi; gerek iştirak nafakası gerekse yoksulluk nafakası konusunda genel geçerli bir miktar belirtmemiz mümkün değildir. Eşlerin ekonomik durumları göz önüne alınarak takdir edilen bir miktar olması nedeniyle; yoksulluk nafakası ne kadar sorusuna da tam bir cevap vermek oldukça zordur. Bu konuda boşanma avukatından destek alınması daha yerinde olacaktır.

Nafaka İptal Davası

Evlilik birliğinin sonra ermesine bağlı olarak nafaka yükümlülüğünün ortadan kalkması nafaka iptal davalarına konu olmaktadır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası, nafaka iptal davalarına konu olmaktadır. Her iki nafaka türü için ayrı ayrı nafaka iptal nedeni öngörülmüş olduğundan; Sakarya Boşanma avukatı olarak nafaka iptal davalarını; iştirak nafakasının iptali ve yoksulluk nafakasının iptali olarak iki ayrı başlık altında incelemeyi uygun gördük.

İştirak Nafakası İptali

Daha çok çocuğun bakım giderleri ve eğitim masrafları için ödenmesi nedeniyle nafaka iptal davalarına sıkça konu olan bir durum değildir. Ancak Sakarya boşanma avukatı olarak iştirak nafakasının iptaline neden olan durumları ve iştirak nafakasını ortadan kaldıran nedenleri belirtmekte fayda olduğunu düşünmekteyiz.

– Ergin olma; İştirak nafakasını ortadan kaldıran ilk durum ergin olmadır. Türk medeni kanunun 328. maddesine göre; Ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olması ile veya evlenmesi ile sona ermektedir. Dolayısıyla iştirak nafakası da çocuğun ergin duruma gelmesi veya evlenmesi ile sona ermektedir. Ergin olma nedeniyle nafakasının iptali ve nafakanın sona ermesinin istisnası bulunmaktadır. Çocuğun ergin olmasına rağmen eğitim hayatı devam ediyorsa bu durumda eşlerin çocuk üzerindeki bakım yükümlülükleri kısmen de olsa devam etmektedir.

– Ölüm; Nafaka yükümlüsünün ölümü her ne kadar nafaka iptal davası konusu olmamakta ise de; İştirak nafakasını ortadan kaldıran nedenler arasında yer almaktadır. Ancak nafaka yükümlüsünün ölmeden önce ödememiş olduğu nafaka bulunması halinde ödenmemiş olan gecikmiş nafakaların iştirak nafakasının ödenmesi nafaka yükümlüsünün mirasçılarından talep edilmesi ile mümkündür.

Feragat; Ergin olma ile birlikte ölüm ve feragat duruları iştirak nafakası iptali davalarına konu olmamaktadır. Daha çok iştirak nafakasını ortadan kaldıran durumlar olarak nitelendirilmektedir. Nafaka iptal davaları ile aynı sonucu doğurması nedeniyle Sakarya boşanma avukatı, Adapazarı boşanma avukatı, Erenler boşanma avukatı ve Serdivan boşanma avukatı olarak kısaca değinmekte fayda olduğunu düşündük.

Nafaka Yükümlülüğünü Ortadan Kaldıran Durumlar

– Velayet Hakkının Elden Alınması; Bir başka iştirak nafakasını ortadan kaldıran durum ise velayet hakkının elden alınmasıdır. Velayet değişikliği gibi herhangi bir nedenle velayet hakkının elden alınması ile iştirak nafakası son bulabileceği, velayetin değişmesi sonucunu doğurması sonucunu doğurması sonucunu doğurması halinde ise eşler arasında nafaka yükümlüğünün de değişmesi mümkündür.

– Evlatlık Verilme; Türk Medeni Kanunu 314. maddesinde düzenlenmiş olan evlat edinme; İştirak nafakasını sona erdiren bir durumdur. Türk Medeni Kanunun 314. maddesine göre; Çocuk üzerindeki bakım ve gözetim yükümlülüğü evlat edinene geçmektedir. Dolayısıyla evlat edinme durumunda iştirak nafakası yükümlülüğünden de söz etmek mümkün değildir.

– Çocuğun Çalışmaya Başlaması; İştirak nafakasının amacı çocuğun ihtiyaçlarını karşılaması olması nedeniyle; Kendi ihtiyaçlarını karşılaması mümkün hale gelmesi durumunda çocuğun çalışmaya başlaması iştirak nafakasını sona erdiren durumlar arasında kabul edilmektedir.

– Nafaka Yükümlüsünün Yoksullaşması; Nafaka iptal davalarına esasen nafaka yükümlüsünün yoksullaşması konu olmaktadır. Sakarya boşanma avukatı ve Adapazarı boşanma avukatı olarak nafaka iptal davalarında sıklıkla nafaka yükümlüsünün yoksullaşmasının ileri sürüldüğünü söylemek yanlış olmayacaktır. Bu durumun mahkeme nezdinde kanıtlanması oldukça önemlidir. Bu nedenle nafaka iptal nedenlerinin varlığının kanıtlanması açısından boşanma avukatından destek alınması gerektiğini düşünmekteyiz.

Sakarya Boşanma Avukatı

Yoksulluk Nafakasının İptali

Nafaka iptal davalarına daha çok yoksulluk nafakası konu olmaktadır. İştirak nafakasının iptalinde olduğu gibi yoksulluk nafakasının iptalinde de bir takım nedenler belirlenmiştir. Sakarya boşanma avukatı olarak yoksulluk nafakasının iptaline neden olan durumları aşağıdaki gibi özetlemek isteriz.

– Yoksulluğun Ortadan Kalkması; Yoksulluk nafakasını ortadan kaldıran ilk neden olarak yoksulluğun ortadan kalkması örnek gösterilmektedir. Daha önce de belirttiğimiz gibi evlilik birliğinin sona ermesi ve diğer eşin bu nedenle yoksulluğa düşmesi yoksulluk nafakasını doğurmaktadır. Ancak daha sonra yoksul duruma düşen eşin herhangi bir nedenden ötürü yoksulluk durumundan kurtulması durumunda nafaka iptali davası açılması mümkündür. Ancak bu durumun boşanma avukatı vasıtasıyla delillendirilmesinde fayda vardır.

Yeniden Evlenme Nedeniyle Nafakanın İptali; Nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi nafakanın ortadan kaldırılmasına neden olmaktadır. Nafakayı kendiliğinden sona erdirmesi nedeniyle nafaka iptal davalarına pek konu olmayan bir durumdur.Nafaka alacaklısının resmi olarak evli olmamakla birlikte evliymiş gibi bir başkası ile hayat sürmesi nafaka iptal davalarına konu olabilmektedir. Bu durum kesin ve inandırıcı deliller ile desteklenmesi halinde mahkemece nafakanın iptaline karar verilebilmektedir. Sakarya boşanma avukatı olarak bu ve benzer durumlarla sıklıkla karşılaşmaktayız. Nafaka alacaklısının evli olmamasına rağmen bir başkası ile evliymiş gibi hayat sürmesi durumunun delillendirilmesi oldukça önemlidir. Bu nedenle boşanma avukatından destek alınması tavsiye edilmektedir.

Ceza Avukatı

Ceza soruşturması veya ceza kovuşturmaları sırasında sıklıkla ceza avukatı tabiri ile karşılaşılmaktadır. Ancak avukatlık meslek kanununda ceza avukatı, boşanma avukatı, icra avukatı, miras avukatı gibi avukatlık meslek kolu ayrıca düzenlenmemiştir. Buna rağmen halk arasında en iyi ceza avukatı, en iyi boşanma avukatı, en iyi icra avukatı veya en iyi miras avukatı gibi nitelendirmelerle karşılaşıldığı görülmektedir. Hatta bu durum daha da özelleştirilerek bölge bazında da değişiklik gösterebilmektedir. Örneğin; Sakarya ceza avukatı, Sakarya boşanma avukatı, Sakarya icra avukatı, Sakarya miras avukatı tabirleri ile de karşılaşılabilmektedir. Bizde ceza hukuku hakkında bilgiler vereceğimiz bu yazımızda konunun daha anlaşılabilir olması için zaman zaman ceza avukatı tabirlerini kullanacağız.

Ceza Avukati

Ceza Avukatı Nedir?

Daha öncede belirtildiği gibi ceza avukatı adı altında ayrıca bir meslek kolu bulunmamaktadır. Daha çok halk arasında kullanılan bir tabirdir. Bu anlamda ceza avukatının tanımını yapmak gerekirse; Ceza hukuku alanında tecrübe sahibi olmuş veya bu alanda ihtisas sahibi olan avukatlar ceza avukatı olarak anılmaktadırlar.

Ağır Ceza Avukatı Nedir?

Sıklıkla karşılaşılan nitelendirmelerden birisi de Ağır Ceza Avukatı tabiridir. Bu şekilde de bir meslek kolu avukatlık kanununda bulunmamaktadır. Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen davalarda görev alan avukatlar halk arasında Ağır eza Avukatı olarak nitelendirildiği görülmektedir. Bu durum zaman zaman daha da özelleştirilerek Sakarya en iyi Ağır Ceza avukatı olarak da tabir edildiği görülmüştür.

Ceza Avukatının Görevleri

Soruşturma aşamasında veya kovuşturma aşamasında ceza avukatının görevleri değişiklik gösterebilmektedir. Ayrıca şüpheli ya da sanık müvekkilliği veya mağdur müvekkilliği açısından ceza avukatının görevleri değişmektedir. ancak genel olarak yargı birimleri önünde müvekkillerinin haklarını savunmakla görevli olduklarını söylemek mümkündür. Sakarya ceza avukatı olarak ceza avukatının görevlerini aşağıdaki gibi sıralamak isteriz.

  • Mağdur veya sanık müvekkili olarak yargı birimlerine savunma ve delilleri sunmak
  • Sorgu veya ifade sırasında müvekkilleri ile birlikte hukuki destek sağlamak
  • Yapılan soruşturma veya kovuşturma dolayısıyla müvekkillerini bilgilendirmek
  • Delillerin toplanmasında yargı birimlerine yardımcı olmak
  • Müvekkilleri aleyhine bir karar verilmesi halinde kanun yollarına başvuruda bulunmak

Ceza Davası Aşamaları

Ceza davaları bir çok aşamadan geçerek sonuçlandırılmaktadır. Bunlardan en önemlisi soruşturma ve kovuşturma aşamasıdır. Genel olarak ceza davası aşamalarının soruşturma aşaması ile başladığını söylemek mümkündür. Bu nedenle Sakarya ceza avukatı olarak ceza davası aşamalarını; Ceza soruşturması, Ceza kovuşturması (Ceza davası – ceza yargılaması), istinaf kanun yolu ve Yargıtay temyiz kanun yolu olarak ayrı başlıklar altında incelenmesini uygun görüyoruz. Ayrıca Anayasa Mahkemesine başvuru ve Avrupa İnsan Hakları Başvuru yollarını da ceza davası aşamaları arasında nitelendirmek mümkündür.

Ceza Soruşturması Nedir?

Ceza davaları genellikle soruşturma aşaması ile başlamaktadır. Şüpheli hakkında aleyhte ve lehte tüm delillerin eksiksiz bir şekilde toplanmaksızın yargılaması yapılması mümkün değildir. Aksi halde evrensel bir hukuk kuralı olan adil yargılama hakkının ihlali gerçekleşmektedir. Bu nedenle ceza yargılamasına başlanılmadan önce ceza soruşturması yapılması zorunlu olup; Şüpheli ve mağdur açısından oldukça önemli bir aşamadır. Esasen ceza davalarında sanık olarak yargılanan kişilerin üzerine atılı suçlar ceza soruşturması aşamasında şekillenmektedir. Soruşturma aşamasında delillerin toplanması oldukça önemlidir. Bu nedenle ceza soruşturmalarında da ceza avukatından destek alınması tavsiye edilmektedir. Yapılan soruşturma sonucunda şüpheli hakkındaki suç isnadının yeterli delillerle kanıtlanması halinde ceza davası aşamalarından ceza soruşturması aşamasına geçilmektedir. Cumhuriyet savcılarına hazırlanan iddianameler görevli mahkemelere sunularak ceza kovuşturması aşamasına geçilmektedir.

Ayrıca ceza soruşturması sonucunda toplanan delillerin şüphelinin yargılanmasına yeterli olmaması; Şüphelinin üzerine atılı suçu işlemediğinin anlaşılması veya şüphelinin üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması; gerekçe gösterilerek soruşturma aşamasında şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi mümkündür. Soruşturma aşamasında bu şekilde bir karar verilmesi halinde ceza yargılaması aşamasına geçilmesi mümkün değildir. Bu nedenle Sakarya Ceza Avukatı olarak hatırlatmak isteriz ki; Ayrıca ceza soruşturması sırasında toplanan deliller; Ceza davasının devam ettiği süre içerisinde oldukça önemli bir yere sahiptir.

Ceza Soruşturması Ne Zaman Tamamlanır?

Şüpheli veya sanık olarak ceza soruşturmasında taraf olarak bulunan bir çok kişi yapılan incelemeden sonra ceza soruşturması ne zaman tamamlanır sorusunu sormaktadır. Daha önce de belirtildiği gibi ceza soruşturmalarında genellikle şüphelinin üzerine atılı suç nedeniyle deliller toplanmaktadır. Bu aşamalar suçun niteliğine göre değişmektedir. Failin tespiti, mağdurun şikayetinin tespiti, failin ve suçun mağdurunun beyanlarının alınması gibi işlemler zaman zaman oldukça uzun süreçlere tabi olabilmektedir. Bu nedenle ceza soruşturmasının tamamlanması konusunda herhangi bir azami süre öngörülmemiştir. İş yoğunluğu ve suçun niteliğine göre bu süre 1 ay olabileceği gibi 2 yıl da olabilmektedir. Ayrıca faili meçhul suçlarda ise suçun zamanaşımı süresi boyunca soruşturma yapılmaktadır.

Ceza Kovuşturması (Ceza Yargılaması)

Ceza soruşturmasının tamamlanması ile düzenlenen iddianame ile ceza kovuşturması aşamasına geçilmektedir. Uygulamada daha çok ceza davası olarak da anılmaktadır. Failin üzerine atılı suçun niteliği ve öngörülen ceza miktarlarına göre görevli mahkemede ceza kovuşturması yapılmaktadır. Örneğin; Kasten basit yaralama soncunda yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemesinde iken; Failin için daha ağır ezalar öngörülmüş olan kasten öldürme, nitelikli dolandırıcılık, rüşvet veya irtikap gibi suçlar için; Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılama yapılmaktadır. Bu nedenle ceza avukatları alanında sıklıkla Ağır Ceza avukatı tabiri de kullanılmaktadır.

Ceza davaları daha önce de belirtilen Cumhuriyet Savcıları tarafından düzenlenen iddianamenin kabul kararı ile başlamaktadır. Kabul edilen iddianame sonucu ceza yargılaması başlamaktadır. Suçun niteliğine göre ve iş yoğunluğuna göre yargılaması süresi oldukça değişmektedir. Bu aşamada ceza avukatından destek alınması suçun faili ve suçun mağduru açısından oldukça önemlidir.

Ceza Davalarında İlk Duruşma Ne Zaman Olur?

Ceza davalarının başlamasından sonra veya şüpheli hakkında Cumhuriyet Savcısı tarafından iddianame düzenlenmesinden sonra Sakarya Ceza avukatı ve Sakarya Ağır Ceza avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız sorulardan birisi de “Ceza davalarında ilk duruşma ne zaman olur?” sorusudur. İddianamenin kabulü sonrasında mahkeme hakimi tarafından ön inceleme yapılarak tensip zaptı düzenlenmektedir. Bu tensip zaptı ile ceza davalarında ilk duruşmanın ne zaman yapılacağı konusunda da karar verilmektedir. Her ne kadar suçun niteliği veya iş yoğunluğuna göre bu durum değişmekte ise de; Ortalama olarak ilk duruşmalar genellikle 1 – 3 ay içerisinde yapılmaktadır.

Istinaf Kanun Yolu

İstinaf Kanun Yolu

Yukarıda belirtilmiş olan ceza yargılaması sonucu aleyhte bir karar verilmesi halinde istinaf kanun yoluna başvurmak mümkündür. Daha çok ilk derece mahkemelerinin vermiş olduğu ve kesinleşmemiş olan kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmaktadır. Bölge Adliye Mahkemeleri olarak da adlandırılan yargı birimlerinde istinaf incelemesi yapılmaktadır. Daha çok yerel mahkeme tarafından yapılan usul ve esas yönündeki hataları inceleyip bu konuda karara varmakla görevlidirler.

İstinaf Mahkemesi Ne Kadar Sürer

İstinaf incelemesinde görevli Bölge Adliye Mahkemelerinin kuruluşunun ülkemizde yeni olduğunu söylemek mümkündür. Bu nedenle Sakarya Ceza Avukatı olarak sıklıkla istinaf mahkemesi ne kadar sürer sorularıyla karşılaşmaktayız. Bu duruma genel geçerli bir cevap vermek oldukça zordur. Ülkemizde Bölge Adliye Mahkemeleri sayısı 2023 yılı itibariyle 11’dir. Bu nedenle iş yoğunluğu göz önüne alınarak bir cevap vermek daha yerinde olacaktır. Ülkemiz genelinde istinaf incelemeleri 2-3 ay sürebileceği gibi 1- 2 yıl da sürebilmektedir. Bu durum genellikle suçun niteliği ve Bölge Adliye Mahkemesindeki dairelerin iş yoğunluğuna göre değişmektedir.

Temyiz Kanun Yolu

Temyiz Kanun Yolu

Ceza davası aşamalarından bir başkası ise temyiz kanun yoludur. İstinaf kanun yolu incelemesinden sonra Yargıtay bünyesinde temyiz kanun yoluna başvurmak mümkündür. Ancak her suç için temyiz kanun yoluna başvurmak mümkün olamamaktadır. Örneğin fail hakkında verilmiş olan hürriyeti bağlayıcı ceza (hapis cezası) beş yıl ve daha az olması halinde temyiz kanun yoluna başvurmak yasal olarak mümkün değildir. Görüldüğü üzere temyiz incelemesi failin için oldukça önemli bir yere sahiptir. Temyiz incelemesine konu olan suçlar genellikle Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen ve sonuçlanan suçlardan oluşabilmektedir. Bu nedenle Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak temyiz kanun yoluna başvuru yapılmadan önce; Ceza avukatından destek alınmasını tavsiye etmekteyiz.

Anayasa Mahkemesi

Anayasa Mahkemesine Başvuru

2012 yılında Anayasamızda yapılan değişiklik ile Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu açılmıştır. Bu değişiklik ile Anayasa Mahkemesine Başvurunun bir çeşit ceza yargılaması aşaması olduğunu söylemek mümkündür. Sakarya Ceza avukatı olarak hatırlatmak isteriz ki Anayasa Mahkemesine başvuru bir çok usul ve esaslara tabidir. Anayasa Mahkemesine başvuruda yukarıda belirtmiş olduğumuz istinaf kanunun yolu, temyiz kanun yolu gibi ceza hukuku alanında önemli bir yere sahip iç hukuk yollarının tüketilmesi oldukça önemlidir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesine başvuru ceza avukatı tarafından yapılmasında fayda vardır.

Avrupa Insan Haklari Mahkemesi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Başvuru

Her ceza soruşturması sonucunda gerek Anayasa Mahkemesine başvuru gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru yapılması sık rastlanan bir uygulama olmasa da; Niteliği itibariyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurunun da Ceza Yargılaması aşamalarından olduğunu söylemek mümkündür. Yukarıda belirtilen istinaf kanun yolu, temyiz kanun yolu veya Anayasa Mahkemesine başvuru ile netice alınamaması halinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru mümkün hale gelebilmektedir. Anayasa Mahkemesine başvuru şartlarında da olduğunu gibi; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruda da iç hukuk yollarının tamamının tüketilmesi oldukça önemlidir.

Ceza Davalarında Avukatın Önemi

Ceza davaları sonucu failin üzerine atılı suçun niteliği itibariyle 3 – 5 ay hapis cezası ile karşılamak mümkün iken; müebbet hapis, ağırlaştırılmış müebbet hapis veya 15 – 20 yıl gibi hapis cezaları ile de karşılaşmak mümkündür. Her ne kadar bu süreler mahkeme tarafından takdir edilmekte ise de; Yargılama sırasında daha az cezayı gerektiren haller, cezasızlık nedenleri, meşru müdafaa veya nefsi müdafaa hatta zorunluluk halleri gibi uygulamalar bu ceza miktarlarına oldukça etki etmektedir. Bu nedenle ceza davalarında avukatın önemi yadsınamayacak derecededir.

Ayrıca kısa süreli olsa da bir çok suçtan dolayı adli sicil kaydına sahip olmak kimsenin istemeyeceği bir durumdur. Yukarıda belirtilen hususların kanıtlanmasında ceza avukatları oldukça önemli bir yere sahiptir. Örneğin hırsızlık veya basit dolandırıcılık suçlarında kısa süreli denilebilecek kadar 5 -6 ay hapis cezası alınması halinde yüz kızartıcı suçlardan mahkumiyet alınması anlamına gelmektedir. Bu durumda yüz kızartıcı suçlardan hüküm giymek bir çok alanda engeller ile karşılaşılmasına neden olabilmektedir.

Sakarya Ceza Avukatı

Ceza davaları ve ceza soruşturmaları hakkında yukarıda vermiş olduğumuz kısa bilgilendirmelerden de anlaşılacağı üzere; Ceza davası aşamaları oldukça fazladır. Her ne kadar daha önce de belirttiğimiz gibi ceza avukatı, en iyi ceza avukatı, en iyi boşanma avukatı, en iyi icra avukatı, en iyi miras avukatı gibi tabirler kullanılmakta ise de; Avukatlık kanununda bu alanlarda ayrıca bir meslek kolu bulunmamaktadır. Bu nedenle bölge bazında Sakarya en iyi ceza avukatı veya benzeri nitelendirilmelere göre avukat seçiminde karar verilmesi oldukça yanlıştır. Turan & Karakoç avukatlık ofisi olarak sizlere ceza hukuku ile birlikte aile hukuku, icra hukuku, borçlar hukuku, gayrimenkul hukuku ve idare hukuku gibi bir çok alanda konusunda uzman kadromuz ile hizmet vermekteyiz.

Sakarya En İyi Ceza Avukatı

Bir çok meslek kolunda olduğu gibi Avukatlık meslek kolunda da; En iyi ceza avukatı, en iyi boşanma avukatı, en iyi aile avukatı, en iyi icra avukatı veya en iyi Ağır Ceza Avukatı gibi sıfatlar yer almamaktadır. Bu nedenle; Sakarya en iyi ceza avukatı, Sakarya en iyi boşanma avukatı veya Sakarya en iyi icra avukatı gibi tabirler kullanılmamaktadır. Ancak uygulamada sıklıkla ceza hukukunda uzmanlaşmış olan avukatlar en iyi ceza avukatı tabirini kullanabilmektedirler. Bizde bu yazımızda ceza hukuku alanında bilgiler verirken konunun daha iyi anlaşılabilmesi izin zaman zaman Sakarya en iyi ceza avukatı (Adapazarı en iyi ceza avukatı) ve Sakarya en iyi Ağır Ceza Avukatı tabirlerini kullandık.

Sakarya En Iyi Ceza Avukati

Ceza Avukatı Hangi Davalara Bakar?

Sakarya ceza avukatı olarak belirtmek isteriz ki; Ceza hukuku bir çok alanda karşımıza çıkmaktadır. Sanık veya şüpheli haklarını Savcılık veya mahkeme huzurunda savunulmasında sanık vekilliği; Herhangi bir suçun mağduru olunması halinde ise müşteki veya mağdur vekilliği üstlenilmektedir. Ceza avukatı her iki durumda da müvekkillerinin haklarını en iyi şekilde savunmakla görevlidirler. Bu nedenle zaman zaman Sakarya en iyi ceza avukatı cümleleri ile karşılaşmaktayız. Esasen en iyi ceza avukatı tabirinin ortaya çıkışı haklarının en iyi şekilde savunulmasını istenilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle Sakarya en iyi ceza avukatı veya Sakarya en iyi Ağır Ceza Avukatı tabirlerinin doğuş noktası da haklarının en iyi savunulmasın istenmesidir. Ülkemizde ceza mahkemeleri genel olarak Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesi olarak iki ayrı başlık altında incelenmektedir. Bunlardan başka daha çok özel mahkeme statüsünde bulunan Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, İcra Mahkemesi veya Çocuk Mahkemesi de bulunmaktadır.

Asliye Ceza Mahkemesi Hangi Davalara Bakar?

Daha önce de belirtildiği gibi ceza mahkemeleri Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesi olarak iki ayrı başlıkta incelenmektedir. Bu ayrımda daha çok fail için öngörülen ceza miktarı göz gönüne alınmaktadır. Şöyle ki; Fail için yasada belirtilen ceza miktarının on yıldan az olması halinde yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemesindedir. On yıldan fazla cezalar için ise yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemelerine aittir. Sakarya en iyi ceza avukatı olarak Asliye Ceza Mahkemelerinde görülen sıklıkla karşılaşılan davaları aşağıdaki gibi özetlemek isteriz.

  • Tehdit – Hakaret
  • Hırsızlık
  • Basit Dolandırıcılık
  • Mala Zarar Verme
  • Kasten Yaralama
  • Taksirle Yaralama
  • Bilişim Sistemlerine Girme
  • Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma
  • İntihara Yönlendirme
  • Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokmak
  • Genel Güvenliği Kasten Tehlikeye Sokma
  • Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması
  • Cinsel Taciz

Ağır Ceza Avukatı Hangi Davalara Bakar?

Bir başka ceza mahkemesi ise Ağır Ceza Mahkemeleridir. Sakarya en iyi ceza avukatı olarak karşılaştığımız bir başka soru ise; Ağır ceza avukatı hangi davalara bakar sorusudur. Daha öncede belirtildiği gibi ceza mahkemelerindeki ayrım failin üzerine atılı suç için öngörülmüş hürriyeti bağlayıcı cezanın miktarına göre yapılmaktadır. Ağır Ceza Mahkemeleri de 10 yıl ve üzeri hürriyeti bağlayıcı cezalar öngörülmüş suçlarda görevlidirler. Sakarya Ağır Ceza avukatı olarak sıklıkla karşılaştığımız, Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davalar özetle aşağıdaki gibidir.

  • Kasten Öldürme
  • Nitelikli Dolandırıcılık
  • Bilinçli Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme
  • Suç İşlemek Maksadıyla Örgüt Kurmak, Yönetmek ve Bu Örgüte Üye Olmak
  • Nitelikli Yağma
  • Uyuşturucu Madde Ticareti
  • Zimmet
  • Rüşvet

Suçları Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmekte olan davalara örnek olarak gösterilebilmektedir.

Ceza Türleri

Ceza hukuku alında; Sakarya Ağır Ceza Avukatı olarak ve Sakarya Ceza Avukatı olarak karşılaştığımız sorulardan birisi de ceza türleri hakkındadır. Ceza Mahkemelerince yapılan yargılama sonucu fail; Adli para cezası, süreli hapis cezası, müebbet hapis cezası ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası  ile cezalandırılmaları mümkün olabilmektedir. Sakarya en iyi ceza avukatı olarak bu cezalar hakkında da bilgi vermeden önce fail için en ağır yaptırımları olan cezaların müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olduğunu belirtmek isteriz.

Adli Para Cezası

Ceza yargılaması sonucu hürriyeti bağlayıcı  cezalar veya adli para cezaları ile karşılaşmak mümkündür. Öncelikle Sakarya ceza avukatı olarak kısa da olsa adli para cezası ile idari para cezasının farkına değinmek isteriz. Adli para cezaları isminden de anlaşılacağı üzere adli makamlarca karar verilmektedir. Ayrıca adli para cezaları ödenmediği takdirde hürriyeti bağlayıcı diğer bir ifade ile hapis cezası ile karşılaşmak mümkündür. Ancak idari para cezalarında cezayı düzenleyen idari makamlardır. Ve ödenmemesi halinde hapis cezasına dönüşmesi mümkün değildir. İdari para cezalarının ödenmemesi halinde kamu alacakları tahsilatı usulüne göre hareket edilmektedir. İdari para cezası ile adli para cezası arasındaki farka kısaca değindikten sonra adli para cezası türleri hakkında da bilgi vermek yerinde olacaktır.

Adli Para Cezası Türleri

Uygulama şekli, niteliği ve amacına göre adli para cezaları; Doğrudan adli para cezası, seçenek yaptırım olarak adli para cezası, hapis cezasından çevrilen adli para cezası ve hapis cezası ile birlikte adli para cezası olarak değişebilmektedir.

Doğrudan Adli Para Cezası

Temel ceza kanunumuz; Türk Ceza Kanunu veya diğer özel yasalarca failin eylemi için adli para cezası öngörülmesi; durumlarında doğrudan adli para cezası ile hükmedilmesi mümkündür. Sakarya en iyi ceza avukatı olarak belirtmek isteriz ki her suç için adli para cezası öngörülmemektedir. Ve doğrudan adli para cezası öngörülen suçlar yasalarımızda oldukça azdır. Konunun bir örnekle açılanması gerekirse; TCK 182/1 maddesinde çevrenin kasten kirletilmesi suçu düzenlenmiştir. Çevrenin taksirle kirletilmesi suçu için adli para cezası öngörülmüş olduğundan; Atılı suç nedeniyle yargılanması yapılan fail için doğrudan adli para cezasına hükmedilmesi mümkündür.

Seçenek Yaptırım Olarak Adli Para Cezası

Ceza kanunumuzda fail için öngörülen cezai yaptırım için hürriyeti bağlayıcı eza VEYA adli para cezası öngörülmüş suçlarda vardır. Mahkeme hakiminin takdiri doğrultusunda bu cezalardan hürriyeti bağlayıcı ceza hükmedilebileceği gibi adli para cezasına da hükmedilmesi mümkündür. Bu tür suçlarda mahkeme hakimi takdirini adli para cezası yönünde kullanması halinde seçenek yaptırım olarak adli para cezası söz konusu olmaktadır.

Hapis Cezasından Çevrilen Adli Para Cezaları

Uygulamada sıklıkla karşılaşılan adli para cezaları hapis cezasından çevrilen adli para cezalarıdır. Genellikle taksirli suçlarda ve bir yıl ve daha az hürriyeti bağlayıcı cezaların adli para cezasına çevrildiğini söylemek mümkündür. Sakarya ceza avukatı olarak hürriyeti bağlayıcı cezalar ile karşılaşmak istemeyen kişilerin yargılama sonucunda takdir edilen; hapis ezasının bir yıldan az olması gerektiğini hatırlatmak isteriz.

Hapis Cezası İle Birlikte Adli Para Cezası

Sakarya ceza avukatı olarak adli para cezası ile neticelenen yargılamalarda hapis cezası ile birlikte adli para cezasının da uygulanabilirliğinden söz etmek isteriz. Hapis cezasından çevrilen adli para cezaları ve hapis cezası ile birlikte hükmedilen adli para cezaları sık uygulama alanına sahiptir.

Süreli Hapis Cezaları

Süreli hapis cezaları tanımı TCK 49’da yapılmıştır. Buna göre; Bir ay ile yirmi yıl arasında değişmektedir. Bu süreler 3 ay olabileceği gibi 19 yıl 6 ay gibi uzun sürelerde de olabilmektedir. Ancak bir yıldan daha az süreli hapis cezaları kısa süreli hapis cezası olarak da adlandırılabilmektedir.

Müebbet Hapis Cezası ve Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile müebbet hapis cezalarının süresi ömür boyudur. Bu nedenle fail için öngörülen en ağır cezai yaptırımlardandır. Gerek müebbet hapis gerekse; Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları her iki durumda da; infaz süresi ömür boyu olması nedeniyle bu cezai yaptırımların kısaca ayrımının yapılmasında fayda vardır.

Müebbet Hapis ve Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası Farkı

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına veya müebbet hapis cezasına mahkum olmak ya da bu şekilde işlenen bir suçun mağduru olmak kimse tarafından istenilen bir durum değildir. Ancak Sakarya en iyi ceza avukatı ve Sakarya en iyi Ağır eza avukatı olarak bu farkı da belirtmek isteriz. Her iki durumda da infaz süresinin ömür boyu olduğunu söylemiştik. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları daha çok failin infazının çektirilme koşulu ile ilgilidir. Şöyle ki, ağırlaştırılmış müebbet hapis ezalarının infazı yüksek güvenlikli ceza infaz kurumlarında gerçekleşmektedir.

Ceza Avukatı Nasıl Olunur?

Daha önce de belirttiğimiz gibi; Avukatlık meslek kolunda ceza avukatı, boşanma avukatı, icra avukatı veya benzer konularda bir ayrım yapılmamaktadır. Dolayısıyla en iyi ceza avukatı, en iyi boşanma avukatı, en iyi icra avukatı veya en iyi Ağır Ceza avukatı gibi bir niteleyici sıfatlarda avukatlık kanununda tanımlanmamıştır. Yine ilimizde de Sakarya en iyi ceza avukatı, Sakarya en iyi boşanma avukatı, Sakarya en iyi icra avukatı gibi tabirler yerinde olmasa da sıklıkla kullanılmaktadır. Bu nedenle ceza avukatı nasıl olunur sorusun da ayrıca bir cevap vermek olanak dışıdır. Bu nedenle avukat nasıl olunur sorusuna kısa da olsa cevap vermek yerinde olacaktır. Avukat olabilmek için öncelikle hukuk fakültelerinden mezun olmak gerekmektedir. Mezuniyetten sonra belirli bir süre avukatlık ofislerinde ve yine adliye içerisinde bulunan mahkemeler, Cumhuriyet Savcılıkları veya icra müdürlüklerinde staj görevinin yerine getirilmesi gerekmektedir.

Ceza Yargılamalarında Avukat Zorunlu Mu?

Herhangi bir suçun mağduru veya faili olunması durumunda ilk akıllara gelen sorulardan birisi de; ceza yargılamalarında avukat zorunlu mu sorusudur. Daha önce de belirtildiği gibi gerek bir suçun mağduru gerekse faili yargılama aşamasında veya soruşturma aşamasında haklarının en iyi şekilde savunulmasını istemektedir. Bu nedenle bir çok kişi en iyi ceza avukatı arayışı içerisine girmektedir. Bu durum zaman zaman en iyi Ağır Ceza avukatı (Sakarya en iyi ceza avukatı, Sakarya en iyi Ağır Ceza Avukatı) olarak da değişebilmektedir. Genel olarak ceza yargılamalarında avukat tutmanın zorunlu olmadığını söylemek mümkündür. Ancak bu durumun bir takım istisnaları da mevcuttur. Örneğin fail için öngörülen ceza miktarı 5 yıldan fazla olması veya suçun mağduru veya failinin 18 yaşından küçük olması yada kısıtlı olması halinde ceza soruşturmalarında ve ceza yargılamalarında avukat ile temsil ettirilmenin zorunlu olduğunu söylemek mümkündür.

Sakarya En İyi Ceza Avukatı

Turan & Karakoç Avukatlık Ofisi olarak ceza hukuku alanında yukarıda vermiş olduğumuz kısa bilgiler sırasında zaman zaman Sakarya en iyi ceza avukatı tabirini kullandık. Ceza hukuku da başta olmak üzere; Şirketler hukuku, Sözleşmeler hukuku, aile hukuku, icra hukuku, gayrimenkul hukuku, iş hukuku, miras hukuku ve idare hukuku alanında sizlere hizmetler vermekteyiz. Avukatlık ofisimizde yukarıda belirtmiş olduğumuz tüm alanlarda tecrübe sahibi olmuş genç ve dinamik kadromuz ile; gerek herhangi bir suçun mağduru veya faili için en etkin çözüm önerilerini sizlere sunmaktayız. Avukatlık ofisimiz ve kadromuz hakkında detaylı bilgi sahibi olmanız mümkündür.

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu

5237 sayılı temel Ceza Kanunumuzun 234. Maddesinde çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu düzenlenmiştir. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan farklı olarak çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu; velayet yetkisi elinden alınmış olan anne ya da baba tarafından veya 3. Derece dahil kan hısımlığı bulunan kişilerin veli ya da vasisi yanından herhangi bir cebir – tehdit kullanmadan kaçırarak alıkonulması şeklinde gerçekleşmektedir.

Tanımdan da anlaşılacağı üzere; daha çok velayet yetkisi elinden alınan anne veya baba tarafından işlenin bir suçtur. Bu nedenle Türk Ceza Kanunun “aile düzenine karşı suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu ceza hukuku ile birlikte; aile hukuku kapsamında daha çok velayet ve vasi davalarına da konu olabilmektedir. Bu nedenle ceza avukatı ve aile avukatı özellikle boşanma avukatı tarafından takip edilmesi tavsiye edilen suçlardandır. Sakarya Ceza avukatı ve Sakarya Boşanma avukatı olarak çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu; ve benzer suçlarda konusunda uzman kadromuzdan destek almanız mümkündür.

cocugun kacirilmasi ve alikonulmasi sucu

Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçu Cezası

TCK 234/1, TCK 234/2 ve TCK 234/3 maddelerinde suçun failin seçimlik hareketlerine göre ve mağdur ile fail arasındaki akrabalık ilişkisine göre farklı halleri belirtilmiştir. Buna göre; suçun temel şeklinde belirtiliği gibi “velayet yetkisi kendisinden alınmış olan anne, baba veya 3. Derece kan hısımları tarafından 16 yaşını tamamlamamış çocuğu vasi veya velisi yada bakım – gözetim yükümlüsü yanından herhangi bir cebir ya da tehdit kullanmaksızın kaçırarak alıkonulması halinde fail hakkında “3 ay ile 1 bir arasında hapis cezası öngörülmüştür.

TCK 234/2 maddesinde ise yukarıda belirtilen velayet yetkisi elinden alınmış ana – baba veya 3. Derece kan hısımlarının çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu işledikleri sırada cebir veya tehdit kullanması durumunda TCK 234/1 maddesinde belirtilen hürriyeti bağlayıcı cezanın (3 ay ile 1 yıl arasında hapis) yarı oranında arttırılacağı belirtilmiştir. Görüldüğü üzere TCK 234/2 maddesi daha çok çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun; daha ağır cezayı gerektiren hali durumundadır.

TCK 234/3 maddesinde ise çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun bir başka hali düzenlenmiştir. Buna göre yukarıda belirtilen kanuni temsilcinin yanından kendi rızası ve isteği ile ayrılan çocuğu rızası; dahilinde olmuş olsa dahi yanında tutan kişi “3 ay ile 1 yıl arasında hapis cezası” ile cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. TCK 234/3 maddesinden de anlaşılacağı üzere 16 yaşını tamamlamamış çocuğun kendi rızası olsa dahi; başkası yanında yakınlarına veya yetkili makamlara haber edilmeksizin tutulması suç olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle Sakarya Ceza Avukatı; (Adapazarı Ceza Avukatı) olarak benzer durumlarla karşılaşılması halinde en kısa sürede; durumu yetkililere bildirilmesi gerektiğini hatırlatmak isteriz.

Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması Suçunda Şikayet

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda özellikle; TCK 234/1 ve TCK 234/2 maddeleri aile düzenine karşı suçlar olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle suçun TCK 234/1 ve TCK 234/2 maddelerinde belirtilen şekilde işlenmesi halinde fail hakkında re’sen soruşturma ve akabinde kovuşturma yapılmaktadır. Bu nedenle suçun vasi yetkisi elinden alınmış ana veya baba hatta 3. Derece kan hısımları tarafından işlenmesi durumları şikayete bağlı değildir. Ancak suçun TCK 234/3 maddesinde belirtililen şekilde işlenmesi halinde fail hakkında gerekli soruşturma ve kovuşturmanın yapılması şikayete bağlıdır. Bu nedenle müştekinin 6 aylık süre zarfından yetkili makamlara müracaat ederek fail hakkında şikayet hakkını kullanmaları gerekmektedir.

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu Yargılama

Yukarıda da belirtildiği gibi TCK 234/1, TCK 234/2 ve TCK 234/3 maddelerinde öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezaların miktarı itibariyle çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemelerindedir. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçuna ilişkin yukarıda yapmış olduğumuz bilgilendirmelerden de anlaşılacağı üzere; suçun unsurları çeşitlilik gösterebilmektedir. Bu nedenle ceza avukatı ve boşanma avukatı vasıtasıyla yürütülmesinde fayda olan davalardandır. Sakarya boşanma avukatı ve Sakarya Ceza avukatı olarak bu konuda destek almanız mümkündür.

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunumuzun 51/1 maddesinde düzenlenmiştir. Her ne kadar cezanın ertelenmesi olarak anılsa da; sadece hapis cezalarının ertelenmesi yasalarımızda yer almaktadır. Cezanın ertelenmesi, sanığa ıslah olması yolunda bir şansın verilmesi olarak düşünülmektedir. Hapis cezasının ertelenmesi başlığı ile düzenlenen TCK 51 maddesinde; cezasının ertelenmesi şartları, denetim süreleri, hapis cezasının ertelenmesinin on sekiz yaşından küçükler ve altmış beş yaşından büyükler için uygulanma şekli düzenlenmiştir. Sakarya Ceza Avukatı (Adapazarı Ceza Avukatı) olarak özellikle hapis cezasının ertelenmesi ve şartları, infazın ertelenmesi, denetim süreleri içinde hükümlüye yüklenen yükümlülükler ve cezanın ertelenmesi kararı ile HAGB farkı (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı) hususlarında bilgiler verilecektir.

Cezanin Ertelenmesi
Cezanın Ertelenmesi

Hapis Cezasının Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi kural olarak hapis cezaları için öngörülmüştür. Bu sebeple TCK 51 maddesinde sadece hapis cezasının ertelenmesi kurala bağlanmıştır. Bu nedenle adli para cezalarının ertelenmesi söz konusu olmamaktadır. Ancak hapis cezalarının ertelenmesi de ileride detaylı olarak anlatılacağı üzere bir takım şartlara bağlanmıştır. Hapis cezasının ertelemesi belli koşullara bağlı olarak hükümlü hakkında verilen cezanın cezaevinde infaz ettirilmesinden vazgeçilmesidir.

Cezanın Ertelenmesi Şartları

Cezanın ertelenmesi şartları TCK 51 maddesi ve alt bentlerinde sıralanmıştır. TCK 51 maddesine göre hapis cezasının ertelenme şartları özetle;

  • Hükümlü hakkında verilen hapis cezasının 2 yıl ve daha az olması
  • Hükümlünün hakkında verilecek olan erteleme kararını kabul etmesi
  • Mahkemece sanığın ileride bir daha suç işlemeyeceği konusunda kanaat getirilmesi
  • Mağdurun herhangi bir zararı var ise bu zararın aynen giderilmesi
  • Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla bir mahkûmiyetinin bulunmaması gerekmektedir.

Yukarıda cezanın ertelenmesi konusunda belirtilen şartların tümünün bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Benzer şekilde cezanın ertelenmesi konusunda hâkime takdir yetkisi tanınmış olduğundan mahkeme hâkimi tarafından sanığın başkaca suç işlemeyeceği yönünde bir kanaat oluşmaması halinde cezanın ertelenmesi mümkün değildir.

Cezanın Ertelenmesi Denetim Süresi

Kişinin yaş durumuna cezanın ertelenmesi denetim süreleri göre farklılık göstermektedir. Bu süreler 18 yaşından küçükler ve 65 yaşından büyükler için en fazla 3 yıl iken bu yaş aralıkları dışında kalan için en fazla 5 yıl olarak öngörülmüştür. Ayrıca kural olarak erteleme süresi sanık hakkında verilen mahkûmiyet kararından az olamayacaktır. Örneğin 1 yıl 8 ay hapis cezası almış ve hakkında verilen bu hapis cezasının ertelenmesine karar verilmiş kişi hakkında 1 yıl 8 aydan az bir denetim süresi belirlenememektedir. Her durumda da denetim süresi en 1 yıl ve en fazla 5 yıldır.

Cezanın ertelenmesi konusunda yukarıda belirtilen süreler dâhilinde hükümlü hakkında bağlı bulunduğu Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünce bir takım yükümlülükler getirilebilmektedir. Bu yükümlülükler; herhangi bir eğitim programına katılma, belirli aralıklarla rehberlik hizmetlerinden yararlanma olabileceği gibi sanığın belli yerlere giriş ve çıkışlarının yasaklanması şeklinde de olabilmektedir. Cezanın ertelenmesi kararına istinaden hükümlünün denetim süresi içinde kendisine yüklenen yükümlülükleri eksiksiz bir şekilde yerine getirmesi halinde üzerine atılı suçlamadan dolayı verilmiş olan hapis cezası infaz edilmiş sayılmaktadır.

Denetim Yükümlülüğünün İhlali

Çoğunlukla hükümlü için öngörülen denetim süresi içinde tekrar suç işlemesi veya Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünce kendisine yüklenen yükümlülüklere herhangi bir geçerli mazeret bildirmeksizin aykırı davranması ile denetim yükümlülüğünün ihlali gerçekleşmektedir. Denetim yükümlüğünün ihlali sanık hakkında daha önce verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın ceza infaz kurumlarında infazına başlanılmasına neden olabilmektedir.

HAGB ve Erteleme Farkı

Cezanın ertelenmesi kararı açıklanmış bir hükmün infazının cezaevinde çektirilmemesi yönünde bir karardır. Ancak Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında mahkemece kesinleşmiş bir hüküm bulunmamaktadır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında denetim süresi genel olarak beş yıl iken cezanın ertelenmesinde bu süreler değişiklik gösterebilmektedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı adli sicil kaydına yansımamaktadır. Ancak cezanın ertelenmesi kararı adli sicil kayıtlarında yansıtılmaktadır.

Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi; cezanın ertelenmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve infazın ertelenmesi kararlarından farklıdır. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi CMK 171/2 maddesinde düzenlenmiştir. Uzlaştırmaya tabi suçlar ile ön ödemeye tabi suçlar hariç olmak üzere kanunda ceza üst sınırı üç yıl ve daha az olan hapis cezaları için Cumhuriyet Savcısının takdiri doğrultusunda; her ne kadar şüpheli hakkında kamu davasının açılmasına yeterli olacak kadar delil mevcut ise de; 5 yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilmektedir. Ancak soruşturma dosyasında suçtan zarar gören herhangi bir kişinin varlığı halinde Cumhuriyet Savcısının CMK 171/2 maddesine göre vermiş olduğu bu kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına itiraz hakkı vardır.

İNFAZIN ERTELENMESİ

İnfazın ertelenmesi; hakkında kamu davası açılıp yapılan yargılama sonucu suçu sabit görülerek hüküm kurulan kişiler için uygulanması mümkündür. İnfazın ertelenmesi yönünde karar verme yetkisi Cumhuriyet Savcılarındadır. Hükümlü hakkında infazın ertelenmesi kararı verilebilmesi için aşağıda belirtilen şartların gerçekleşmesi gerekmekle beraber; öncelikle hükümlünün bu yönde geçerli nedenlerini ileri sürerek talepte bulunması gerekmektedir. İnfazın ertelenmesi kural olarak her defasında 1 yılı geçmemek üzere iki kez mümkündür.

5 Yıl Altı Cezalara Erteleme

5 yıl altı cezalara erteleme kararları taksirle işlenen suçlarda verilebilen bir karardır. Bu suçlar, taksirle yaralama, genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması, trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokmak veya çevrenin taksirle kirletilmesi suçları olabilmektedir.

3 Yıl Altı Cezalara Erteleme

3 yıl altı cezalara erteleme genel olarak taksir unsuru şartı aranmamaktadır. Bu suç kasten yaralama, dolandırıcılık, tehdit, şantaj, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, güveni kötüye kullanma sahtecilik gibi suçlar olabilmektedir. 3 yıl altı cezalara erteleme de kural olarak hükümlü hakkında verilmiş olan hapis cezasının 3 yıl ve daha az olması gerekmektedir.

İnfazın Ertelenme Şartları

İnfazın ertelenme şartları 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 16. Ve 17. Maddelerinde belirtilmiştir. Bu şartlar genel olarak hastalık, gebelik veya hükümlünün ileri süreceği makul başkaca nedenlerden dolayı olabilmektedir. Hükümlünün makul sebepleri; bakmakla yükümlü olduğu kişilerin geçimini sağlaması veya bu kişilerin ciddi bir hastalığının bulunması, ticari faaliyetlerinin veya tarım topraklarının işlenmesi konusundaki zorunluluklar örnek gösterilebilmektedir.

Yukarıda vermiş olduğumuz bilgilerden de anlaşılacağı üzere; Cezanın ertelenmesi, hapis cezasının ertelenmesi ve İnfazın ertelenmesi konuları ceza hukuku alanına girmektedir. Bu nedenle ceza avukatından destek alınması gerekmektedir. Gerek cezaların ertelenmesi veya infazın ertelenmesi konularında Sakarya Ceza Avukatı olarak uzman kadromuzdan destek almanız mümkündür.

Trafik Kazalarında Maddi Manevi Tazminat

Ülkemiz ile birlikte dünya genelinde yaralanma veya ölüm olaylarının sıklıkla gerçekleştiği trafik kazalarında maddi manevi tazminat yükümlülükleri doğabilmektedir. Bu yazımızda trafik kazaları sonucu doğan maddi veya manevi tazminat konuları ile birlikte; ölümlü trafik kazalarında tazminat, yaralamalı trafik kazalarında tazminat; trafik kazalarında sigorta şirketinin sorumluğu ve faili meçhul trafik kazalarında güvence hesabına başvuru yolları ve şartları üzerinde durulacaktır. Sakarya Ceza avukatı ve Sakarya Borçlar hukuku avukatı olarak öncelikle belirtmek isteriz ki; Gerek ölümlü trafik kazalarının gerekse; Yaralamalı trafik kazalarının ayrıca TCK’da suç olarak düzenlenmiş olması nedeniyle trafik kazalarında tazminat konusunda ceza avukatı ve borçlar hukuku avukatı vasıtasıyla yürütülmesi oldukça önemli olduğunu belirtmek isteriz.

Gerek ölümlü trafik kazalarında, gerekse yaralamalı trafik kazaları sonucu doğan maddi tazminat ve manevi tazminatın hukuki kapsamlarının belirtilmesinde fayda vardır.

Trafik Kazalarinda Tazminat

Manevi Tazminat

Manevi tazminat; kişinin kendisine yönelik haksız bir fiilden dolayı duymuş olduğu keder ve üzüntünün doğurmuş olduğu zarardır. Manevi tazminatın oluşması için bir takım şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartlar genellikle;

  • Tazminat konusu kişilik haklarının ihlaline dayandırılmalıdır.
  • Hukuka aykırı bir eylem veya fiil sonucu meydana gelmelidir.
  • Manevi zarar ve tazminat yükümlüsünün eylemi arasında illiyet bağı bulunması gerekmektedir.

Maddi Tazminat

Maddi tazminat; manevi tazminata göre daha geniş bir alanı kapsamaktadır. Şöyle ki kişinin mal hukuka aykırı bir eylemden dolayı mal varlığında meydana gelebilecek her türlü eksilme maddi tazminat konusunu oluşturabilmektedir. Manevi tazminatta olduğu gibi maddi tazminat oluşması için bir takım şartların gerçekleşmesi gerekmektedir.

  • Hukuka aykırı bir fiil nedeniyle meydana gelmiş olmalıdır.
  • Kişinin mal varlığında bir eksilme yaratması gerekmektedir.
  • Maddi zarar ile eylem arasında illiyet bağı bulunması gerekmektedir.

Ölümlü Trafik Kazalarında Tazminat

Meydana gelen trafik kazalarında en ağır sonuçların başında ölüm olayının gerçekleşmesi gelmektedir. Ölüm olayı ile sonuçlanan trafik kazaları genel olarak ölümlü trafik kazası olarak anılmaktadır. Ölümlü trafik kazalarında tazminat çoğunlukla; Borçlar Kanunun 53. Maddesinde belirtilen şekillerde oluşmaktadır. Bunlar;

  • Cenaze giderleri
  • Ölüm olayından önce tedavi görülmüş ise; tedavi giderleri
  • Destekten yoksun kalma tazminatı
  • Manevi tazminat

Ölümlü trafik kazaları sonucu tazminat yükümlüğü doğması halinde ileride detaylı olarak belirtilen yasal süreler içerisinde ölenin; eşi, annesi, babası, kardeş veya çocukları, hatta ölenin nişanlısı ölümlü trafik kazası sonucu manevi tazminat veya destekten yoksun kalma tazminatı davası açmaları mümkündür.

Yaralamalı Trafik Kazalarında Tazminat

Ölümlü trafik kazalarına nazaran yaralamalı trafik kazalarında tazminat daha az karşılaşılan bir durumdur. Yaralamalı trafik kazası sonucu oluşabilecek maddi ve manevi nitelikte olan tazminat türleri borçları kanunun 54. Maddesinde belirtilmiştir.

  • Tedavi giderleri
  • Kazanç kaybı
  • Çalışma kaybının yitirilmesi veya azalmasından doğan kayıplar
  • Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar

Her ne kadar yaralamalı trafik kazalarında tazminat yaralanmanın şiddetine göre değişik miktarlarda olabilmektedir. Örneğin kaza sonucu vücutta meydana gelebilecek kemik kırığı ile; uzuv kaybına neden olan bir yaralamalı trafik kazası arasında miktar yönünden oldukça farklar olabilmektedir.

Tazminat Miktarının Belirlenmesi

Tazminat miktarının belirlenmesi konusunda genel geçerli bir kurallar bütünlüğü bulunmamaktadır. Çoğunlukla olayın oluş şekli ve tarafların kusur durumları dikkate alınarak bir karar verilmektedir. Tazminat miktarının belirlenmesi konusunda çoğunlukla kusur durumu belirleyici öğedir. Şöyle ki gerek manevi tazminat, gerekse maddi tazminat ödenmesinde temel öğe; zarar ile meydana gelen olay arasında illiyet bağının bulunmasıdır. Bu nedenle tazminat yükümlüsünün kusursuzluk hali durumunda kişilere karşı maddi veya manevi tazminat yükümlülüğü oluşmayacaktır. Özellikle manevi tazminat ve destekten yoksun kalma tazminatlarında ölen ile tazminat talebinde bulunan kişinin yakınlığı göz önüne alınarak da bir miktar belirlenmektedir. Bu durumlar göz önüne alındığında tazminat miktarının belirlenmesi oldukça önemlidir. Tazminat alacaklısı veya tazminat yükümlüsü açısından bu miktarlar oldukça fazla olabilmesi ve tazminatın asıl doğuş nedeni ceza hukuku açısından da incelenmesi gereken hususlardan olması nedeniyle ceza avukatından destek alınması oldukça önemlidir. Sakarya ceza avukatı (Adapazarı Ceza avukatı) olarak konusunda uzman personelimizden her zaman destek almanız mümkündür.

Trafik Kazalarında Sigorta Şirketinin Sorumluluğu

Trafik kazalarında sigorta şirketinin sorumluğu müteselsil sorumluluk olarak adlandırılmıştır. Bilindiği üzere karayolları trafik kanununa göre trafikte bulunan her araç zorunlu trafik sigortasını yaptırmak zorundadır. Sigorta poliçesi düzenlendiği sırada her yıl düzenli olarak Hazine ve Maliye Bakanlığının belirlemiş olduğu miktarlarda limitler öngörülmüştür. Tespit edilecek olan maddi veya manevi tazminatın gerçek kişiler ve sigorta şirketinin kusur durumuna göre ödenmesi gerekmektedir. Maliye Bakanlığının belirtmiş olduğu miktarların aşılması durumunda sigorta şirketinin sigorta sahibine rücu hakkı vardır.

Güvence Hesabına Başvuru

Güvence hesabına başvuru, meydana gelen trafik kazasından dolayı yukarıda belirtildiği şekilde meydana gelen ölüm olayları veya yaralanmalarda söz konusudur. Genel olarak sigorta sahibi olmayan ve faili tespit edilemeyen kazalarda güvence hesabına başvuru yapılmaktadır.

Yaralanma Halinde Güvence Hesabına Başvuru İçin Gerekli Belgeler

  • Hastane raporu ve tedavi evrakları
  • Varsa engellilik durumunu gösterir heyet raporu
  • Kaza tespit ve bilirkişi raporu
  • Konu ile ilgili varsa ceza davası kararı

Ölüm Halinde Güvence Hesabına Başvuru İçin Belgeler

  • Kaza tespit ve bilirkişi raporu
  • Ölüm raporu
  • Ceza Yargılaması kararı
  • Nüfus kayıt örneği
  • Ölene ait meslek ve gelir bilgilerini içerir belgeler

Trafik Kazalarında Tazminat Zamanaşımı Süreleri

Trafik kazalarında tazminat zamanaşımı süreleri 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 109. Maddesinde belirtilmiştir. Buna göre; trafik kazalarında maddi manevi tazminat için öngörülen zamanaşımı süresi; zararın öğrenilmiş olduğu andan itibaren iki yıl; her durumda ise zamanaşımı süresi on yıl olarak belirtilmiştir.

Hizmet Tespit Davası

Hizmet tespit davası, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 89. Maddesine dayanılarak açılmaktadır. Uygulamada sıklıkla sigorta tespit davası olarak da anılmaktadır. Genel olarak çalışanın sigorta primlerinin hiç ödenmemesi veya eksik ödenmesi sebebiyle açılan bir dava türüdür. Sonuçları itibariyle iş verenin sigortasız işçi çalıştırma cezasına maruz kalabileceği dava türlerindendir. Ancak sigortasız işçi çalıştırma hükümleri saklı olmak kaydı ile hizmet tespit davasının bir takım şartları bulunmaktadır. Sigorta tespit davaları içerisinde yoğun iş hukuku alanında bilgiler içermektedir. Bu nedenle Sakarya İş hukuku avukatı  (Adapazarı İş hukuku avukatı) olarak benzer davaların konusunda uzman hukukçu tarafından yürütülmesi tavsiye edilmektedir.

Hizmet Tespit Davasi

Hizmet Tespit Davası Şartları

  • Çalışan ya da işçi iş sözleşmesinden kaynaklı tüm yükümlülüklerini eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş olmalıdır.
  • İşçi ve iş veren arasında kabul görmüş bir hizmet sözleşmesi var olmalıdır.
  • Hizmet tespit davasının zamanaşımı sürelerinin dolmadan önce açılması olması gerekmektedir.
  • İşçinin sigortasız bir şekilde çalıştığının veya sigorta primlerinin eksik ödenmiş olması nedeniyle yetkili kurum sosyal güvenlik kurumu tarafından daha önce bu konuda bir tespitin bulunmaması gerekmektedir.

Sigorta Tespit Davası

İşçi veya çalışan tarafından hizmet tespiti için iş veren aleyhine açılan davalar uygulamada daha çok sigorta tespit davası olarak anılmaktadır. Sigorta tespit davaları ile işçinin sigortasız olarak çalışmış olduğu günlerin tespitinin mahkemece yapılmasına olanak tanıyan davalardır. Hizmet tespit davasının veya sigorta tespit davasının işçi lehine sonuçlanması halinde; çalışanın ödenmeyen veya eksik ödenen günlerden ötürü geriye dönük şekilde sigorta primlerinin ödenmesi gerekmektedir.

HİZMET TESPİT DAVASI ZAMANAŞIMI SÜRELERİ

Hizmet tespit davası zamanaşımı süreleri beş yıl olarak belirlenmiştir. Belirtilen süre zarfından hizmet tespit davası; Veya diğer tabiri ile sigorta tespit davası açılmaması halinde davanın reddedileceği belirtilmektedir. Ancak hizmet tespit davası zamanaşımı sürelerinin bir takım istisnaları mevcuttur.

Hizmet Tespit Davası Zamanaşımı Süreleri İstisnaları

  • İşçiye ait sigorta primlerinin eksik veya hiç yatırılmadığının SGK müfettişlerince tespit edilmiş olması halinde,
  • İşçi statüsünden devlet memurluğuna geçiş halinde,
  • Çalışana ait maaş bordrosunun SGK’ya gönderilmemiş olmasına rağmen işe giriş bildirgesinin SGK’ya gönderilmiş olması durumlarında,
  • Sigorta primlerinin icra yolu ile tahsil edilmiş olması halinde,
  • Sigorta tespit davasına konu olan alacaklar için daha önce verilmiş bir yargı kararı bulunması durumlarında hizmet tespit davası zamanaşımı süreleri işlememektedir.

SİGORTASIZ İŞÇİ ÇALIŞTIRMA NEDİR?

Gerek Sosyal Sigortalar Kanunu; Gerekse İş Kanunu uyarınca; iş veren işçinin işe başladığı andan itibaren durumu; Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirmekle yükümlüdür. İş verenin kendisine tanınan süre zarfında işçinin işe başladığını ilgili kuruma bildirmemesi; sigortasız işçi çalıştırma olarak anılmaktadır.

SİGORTASIZ İŞÇİ ÇALIŞTIRMA CEZASI

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 102. Maddesine göre sigortasız işçi çalıştırma cezaları iş verenin mevcut statüsüne göre değişiklik göstermektedir. İşverenin bilanço esasına tabi olarak defter tutması halinde; sigortasız işçi çalıştırma cezası; her yıl için ve her işçi için asgari ücretin otuz sekiz katıdır. Ayrıca iş verenin defter tutmakla yükümlü olmaması halinde; sigortasız işçi çalıştırma cezası her yıl için asgari ücretin yirmi dokuz katı tutarındadır. Son olarak iş verenin diğer defterleri tutmakla yükümlü olması halinde her yıl için asgari ücretin otuz iki katı tutarında sigortasız işçi çalıştırma cezası uygulanmaktadır.

Sigorta tespit davaları ya da hizmet tespit davaları içerisinde bir çok hukuki işlem içeren davalardır. Özellikle sigorta tespit davası zamanaşımı süreleri oldukça dikkat edilmesi gereken hak düşürücü sürelerdendir. Sigorta tespit davaları; Gerek işçi, gerekse iş veren açısından içerisinde bir çok hukuki işlem barındıran davalardan olması nedeniyle Sakarya İş Hukuku Avukatı olarak uzman kadromuzdan destek almanız mümkündür.

Yasadışı Bahis Cezası

Bahis ve şans oyunlarının oynatılması usulleri genel olarak 7258 sayılı kanun ile düzenlenmiştir. “Futbol ve diğer spor müsabakalarında bahis ve şans oyunları düzenlemesi hakkında kanunda”; belirtilen usul ve esaslara aykırı bir şekilde bahis oynanması; oynatılması veya aracılık edilmesi yasadışı bahis olarak değerlendirilmektedir. Yasadışı bahis suçunu oluşumunda fail için bir takım seçimlik hareketler öngörülmüştür. Bunlar yasadışı bahis oynama, yasadışı bahis oynatma ve yasadışı bahse aracılık etme olarak gerçekleşmesi mümkündür. Yukarıda belirtilen her bir seçimlik hareket için farklı bir cezai müeyyide uygulanmaktadır. Yasadışı bahis cezası da genel olarak 7258 sayılı kanun ile belirlenmektedir. Uygulamada sıklıkla “illegal bahis ” olarak da anılmaktadır. İllegal bahis cezası genel olarak; illegal bahis oynama, yasadışı bahis oynatma, yasadışı bahse aracılık etme ve yasadışı bahse teşvik etme olarak değişiklik göstermektedir.

Yasadışı bahis oynatma cezası, yasadışı bahise aracılık etme ve yasadışı bahise teşvik etme suçlarında fail hakkında bir takım hürriyeti bağlayıcı cezalar öngörülmüştür. Bu nedenle hakkında atılı suçlamalardan soruşturma yapılan kişilerin ceza avukatından destek almaları faydalarına olacaktır.

yasadisi bahis

Yasadışı Bahis Oynama Cezası

Spor Toto Teşkilatı Başkanlığının izni ve onayı ile faaliyet gösteren işletmeler haricinde şans oyunu veya bahis oynanması genel olarak yasadışı bahis olarak değerlendirilmektedir. Kanun koyucu söz konusu bayiinin fiziksel olarak faaliyet göstermesi veya sanal olarak faaliyet göstermesi konusunda bir ayrım yapmamıştır. Bu nedenle internet üzerinde faaliyet gösteren ve Spor Toto Teşkilat Başkanlığının izin ve onayı olmaksızın; faaliyet gösteren web sitelerinde veya uygulamalarda şans oyunu veya bahis oynanması da yasadışı bahis olarak nitelendirilmektedir. Gelişen teknolojinin ve internet kullanımının yaygınlaşmasına paralel olarak yasadışı bahis oynama genellikle internet üzerinden gerçekleşmektedir. Bu nedenle yasadışı bahis oynama cezası daha çok “internetten yasadışı bahis oynama cezası” olarak anılmaktadır. 7258 sayılı yasanın 5/d maddesi ile; illegal bahis oynama cezası hakkında “beş bin liradan yirmi bin liraya kadar” idari para cezası öngörülmüştür.

Yasadışı Bahis Oynatma Cezası

İllegal bahis cezası kapsamında değerlendirilen bir başka durum ise; Yasadışı bahis oynatma cezasıdır. 7258 sayılı yasa ile yasadışı bahis oynatma cezası hakkında bahislerin yurtiçi veya yurtdışı kaynaklı olması konusunda bir ayrım yapılmıştır. Bu nedenle yasadışı bahis oynatma cezası; Yurtdışı kaynaklı ve yurtiçi kaynaklı yasadışı bahis cezası olarak iki farklı düzenleme bulunmaktadır.

Yurtdışı Kaynaklı Yasadışı Bahis Cezası

Spor müsabakalarının yurt içinde oynanması ve bu müsabakalara; 7258 sayılı yasada belirtilen usul ve esaslara aykırı şekilde bahis oynatılması halinde; 7258 sayılı kanunun 5/a maddesinde de belirtildiği gibi; “üç yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin Liraya kadar adli para cezası” uygulanabilmektedir.

Yurtdışı Kaynaklı Yasadışı Bahis Cezası

Yurtdışı kaynaklı yasadışı bahis için öngörülen cezai müeyyideler yurtiçi kaynaklı yasadışı bahis suçu için öngörülen cezai müeyyidelerden daha fazla olduğu söylemek mümkündür. Yine 7258 sayılı yasaya aykırı olarak yurt dışında düzenlenen spor ve futbol müsabakalarına bahis oynatanlar hakkında “dört yıl ile altı yıl arasında hapis cezası” öngörülmüştür.

YASADIŞI BAHİSE ARACILIK ETME

İllegal bahis oynama cezası ve illegal bahis oynatma cezası ile birlikte; Yasadışı bahise aracılık etme fiili de ayrıca suç olarak tanımlanmış bir eylemdir. Yasadışı bahise aracılık etme suçu; Genellikle 7258 sayılı yasaya aykırı olarak oynatılan veya oynanan yasadışı bahisler sonucu elde edilen paraların nakde dönüştürülmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Günümüzde daha çok banka veya dijital hesapların kiraya verilmesi şeklinde gerçekleşmektedir.

Banka ve Dijital Hesapların Kiraya Verilmesi

Banka ve dijital hesapların kiraya verilmesi; ve bu kiralama işleminden dolayı yasadışı bahiste kullanılan paraların nakde dönüştürülmesinde kullanılması yasadışı bahise aracılık etme olarak kabul edilmektedir. Yasadışı bahise aracılık etme suçu cezası ise; “üç yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli” para cezasıdır.

YASADIŞI BAHİSE TEŞVİK ETME

7258 yasılı yasa kapsamında olarak değerlendirilen son durum ise; yasadışı bahise teşvik etme suçudur. Genellikle e-posta, SMS veya web sitelerinde yayınlanan yasadışı bahis reklamları yasadışı bahise teşvik etme; olarak değerlendirilmektedir. Bu şekilde yasadışı bahise teşvik edenler hakkında “bir yıl ile üç yıl arasında hapis ve üç bin güne kadar adli para cezası” öngörülmüştür.

YASADIŞI BAHİS CEZASINA İTİRAZ

7258 yasa kapsamında düzenlenen ceza yasadışı bahis oynama için öngörülen; “beş bin ile yirmi bin lira” arasındaki cezai yaptırım idari para cezası niteliğindedir. Genel olarak idari para cezası tutanağının kendisine tebliğini izleyen 15 günlük süre içerisinde; Sulh Ceza Hakimliğine itiraz edilmesi mümkündür. Yapılan inceleme sonucunda kişinin yasadışı bahis oynamadığı tespit edilmesi halinde söz konusu idari para cezasının iptali mümkündür. İllegal bahis oynatma, yasadışı bahise aracılık etme ve yasadışı bahise teşvik etme suçları için hürriyeti bağlayıcı ceza öngörülmesi nedeniyle idari para cezası niteliğinde değildir. Bu nedenle yapılan yargılama sonucuna göre temyiz veya istinaf yasa yoluna başvurmak mümkündür.

Yukarıda belirtildiği üzere; Yasadışı bahis oynama cezası, yasadışı bahis oynatma cezası ve yasadışı bahise aracılık etme ile yasadışı bahise teşvik etme suçları için idari para cezası ile birlikte; Hürriyeti bağlayıcı cezalar ile karşılaşılması mümkündür. Özellikle söz konusu yasadışı bahis nedeniyle elde edilen paraların örgüt faaliyetleri kapsamında kullanıldığının tespit edilmesi halinde daha fazla cezai müeyyideler ile karşılaşılması mümkündür. Genel olarak bilişim hukukunu da ilgilendirilmesi; suçun unsurlarının tespiti bilişim hukuku avukatı ve ceza avukatı ilgi alanındadır. Bu nedenle söz konusu suçların soruşturulması ve kovuşturulması bilişim hukuku avukatı; ve ceza avukatı vasıtasıyla yapılması oldukça önemlidir. Bu konuda Sakarya Ceza avukatı (Adapazarı Ceza Avukatı); ve Sakarya Bilişim Hukuku Avukatı; (Adapazarı bilişim hukuku avukatı) olarak konusunda uzman kadromuzdan destek almanız mümkündür.

Yukarı kaydır
Whatsapp Üzerinden Danışın.